Kadınların haklarını elde etmek için harekete geçtiği 8 Mart 1857’den bu yana ne değişti? Bu tarihte Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde yaklaşık 40 bin kadın işçi “eşit işe eşit ücret” talebiyle cinsiyet ayrımcılığına son verilmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için greve başladı. Polis müdahalesi ile karşılaşan, barikatlarla fabrikaya kıstırılan kadınların 129’u çıkan yangında can verdi. “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan edilen 8 Mart’ın bu yıldönümünde ise kadınlar “kadına şiddete hayır” diyerek öncelikle yaşam hakları için gösteri yapacak. Tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi… Şiddet mağduru tüm kadınlar yâd edilecek, en çok da artık simgeleşmiş olan Özgecan’ın adı haykırılacak.
KADINLARA NE VERİLİYOR, KADINLARDAN NELER ALINIYOR?
Kadınlar 158 yıldır politik, ekonomik ve sosyal hakları için mücadele ediyor, her alanda cinsiyete dayalı eşitlik mücadelesi veriyor. Bu mücadele Türkiye’de özellikle iş alanında “pozitif ayrımcılık” uygulamasıyla desteklenmek isteniyor, kadınların geçmişteki kayıplarının telafisine niyet ediliyor. Oysa kadın cephesinde her gün telafisi mümkün olmayan can kayıpları veriliyor. Seçme ve seçilme hakkını elde eden kadının, bugün bedeniyle ilgili kararlar vermesine bile izin verilmiyor. Kadının, bedenine kimin dokunacağına dair seçimleri hiçe sayılıyor. Kızların eğitim hakkı devlet aracılığıyla zorunluluk adı altında korunabilse de kızların eğitim kurumuna giderken güvenliği, bedeni, ruhu, canı korunamıyor. Kılık kıyafet özgürlüğünden bahsedilirken kadına tecavüzü haklı çıkarmak için kadının kıyafeti suça teşvik unsuru olarak gösteriliyor. Boşanmak isteyen kadın Medeni Kanun’a göre değil, erkeklik kanununa göre ancak darp edilerek boşanabiliyor. 2012 yılında kabul edilen “Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlemesi” yasasına rağmen şiddet önlenemiyor, kadın korunamıyor, dolayısıyla aile hiç korunamıyor. Kadınlara ne veriliyor, kadınlardan neler alınıyor? Kadın bir yandan kadın hakları için mücadele ederken diğer yandan erkekler tarafından insanlık hakları yok ediliyor. Erkek egemen dünyada kadının varlığına ve sınırlarına erkeklerin kararınca olanak tanınıyor.
ERKEK EGEMEN DÜNYADA KADINLAR GÜNÜ…
Bir 8 Mart günü daha kadının sorunları anlatılarak, çözüm yolları tartışılarak, gösteriler yapılarak, sloganlar atılarak kutlanacak. Aynı saatlerde bir yerlerde bazı kadınlar yine şiddete uğruyor olacak. Bazı kız çocukları travmalarını yetişkinliklerine taşıyacakları taciz ve tecavüzlerle boğuşuyor olacak. Kadın kimliği sindiriliyor, hiçleştiriliyor olacak. Bu 8 Mart günü de kadına yönelik şiddetin son bulmadığı bir gün olacak. Olacak; çünkü kadına yönelik şiddetin temelden çözülmesi amacıyla tedbirler almak yerine kadının kendini fiziksel olarak korumasına yönelik tavsiyeler veriliyor, kadının tek başına bulunmaması gereken yerler sıralanıyor, kadına imdat demenin farklı yolları öğretiliyor, şiddete uğradığında nereye başvurması gerektiği anlatılıyor, kadına şiddet uygulayanların alması gereken cezalar tartışılıyor. Maalesef ele ilk alınması gereken konu tümden unutuluyor: kadına şiddet uygulayanların, kadın haklarını hiçe sayanların, kadına istediğini yapmayı kendine hak görenlerin, kadınları metalaştıranların bilinçlendirilmesi ve yeni erkek nesillerinin eğitimi.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE CİNSEL EĞİTİM İLE KÖKLÜ ÇÖZÜM…
Kadını korumaya yönelik yasal düzenlemeler elbette yapılmalı, fakat şiddeti önlemek amacıyla daha köklü eylemlerde bulunulmalı. Kadına yönelik şiddet ya tamamen ya kısmen cinsellik içeriyor, kadın cinsiyeti sebebiyle şiddete layık görülüyor. Bu nedenle kadına şiddetin önlenmesi için insan hayatının belirli dönemlerinde farklı içeriklerde cinsel eğitim verilmesi büyük önem taşıyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) psikoterapistleri olarak derneğimizin bildirisini kurulduğu günden bu yana duyurmaya devam ediyoruz ve edeceğiz: (1) Anaokulundan başlayarak Cinsel Eğitim yasal olarak şart olmalıdır. (2) Ergenlik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri yasal olarak şart olmalıdır. (3) Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri yasal olarak şart olmalıdır.(4) Evlilik Ehliyeti, Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri yasal olarak şart olmalıdır.
Bugünün erkek çocuklarının gelecekte şiddet yanlısı olmaması, bugünün kız çocuklarının ise şiddet mağduru olmaması için cinsel eğitimin daha fazla gecikmeden yasalaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Bir sonraki 8 Mart’a kadar gereken önlemlerin alınmasını ve kadına yönelik şiddetin azalmasını umarak 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.