Aktüel Haber Dergisi’nin Dr. Cem Keçe ile azgın teke sendromu üzerine yaptığı röportajı.
1-Yaşlı erkek genç kadın veya yaşlı kadın genç erkek ilişkisi eskiden de yaygın mıydı, yoksa son zamanlarda yaygınlaşan bir durum mu?
Tarihimizin her döneminde azgın teke sendromunun meşhur örnekleri ile karşılaşırız. Ancak azgın teke sendromunu örneklendirmek için çok gerilere gitmeye gerek yoktur. Kendi deneyimlerimize baktığımızda bile bir yakınımızın veya bir komşumuzun başına gelen bir azgın teke olayı ile karşılaşabiliriz. Eskiden bu tür vakalar azgınlık ya da kadın düşkünlüğü olarak nitelendirilir ve “kırkından sonra azanı teneşir paklar” denirdi. Bunun insan yaşamının belirli bir döneminde yaşanılan psikolojik bir süreç olduğu gerçeği bilinmemekteydi. Psikoloji biliminin çalışmaları doğrultusunda bu durumla ilgili bilgilerimiz artmıştır. Kitle iletişim araçlarının gelişmesi ve özellikle internetin yaşantımıza girmesiyle konuyla ilgili farkındalığımız da artmıştır. Buna giderek farklılaşan ve kolaylaşan cinsler arası ilişkileri de eklediğimizde yaşlı erkek-genç kadın veya yaşlı kadın-genç erkek türü bir ilişki çeşidinin de son zamanlarda yaygınlaşması şaşırtıcı değildir.
2-Bu tür ilişkilerde magazin dünyasındaki ünlülerin yaptıklarının, kısaca trendlerin ve modanın etkisi var mı?
Magazin programlarında görülen aldatma, yasak aşk, kolayca yaşanabilen cinsellik gibi zengin ve ünlü orta yaşlı birinin eşini bırakıp kendisinden çok daha genç olan birine yönelmesi ve bu tür durumların magazin gündeminde sıklıkla yer alması, zaman içerisinde, bu gündemi takip eden geniş toplum kesimlerinin zihinlerinde bu tür ilişkileri daha kabul edilebilir hale getirebilir. Örnek ya da idol olarak görülen insanların dahi böyle bir sendromu yaşıyor olması, topluma benzer duygularını daha kolay açığa çıkarma ve harekete geçme cesareti verebilir. Azalan, dengesizleşen veya durağanlaşan bir cinsel hayat, saç dökülmeleri, saçlarda beyazlamalar, kilo artışı, sarkma ve çatlaklarla mutsuzluğa ve karamsarlığa giren ve yaşlanmaya başlayan bedenini ruhsal dünyasında kabul edemeyen bir kişi, medyanın sağladığı böyle bir “meşrulaştırma” zemininde daha yüksek bir motivasyonla cinselliğini kullanmaya daha fazla çaba harcayabilir.
3-Yine bu tür ilişkilerde erkeklerin cinsel gücünü artıran ilaçların etkisi var mı?
Bunu kesin olarak söylemek çok zor. Ancak, cinsel gücü arttırıcı ilaçların ortaya çıkışı ve kısa bir süre içerisinde her kesimden erkeği kolayca ulaşabileceği bir hale gelmesi, azgın teke sendromuna yakalanmayı hiç kolaylaştırmasa bile zaten yakalanmış olanları en azından duygusal anlamda destekleyecektir. Bu durumda olan erkekler “performans kaygısı” önemli bir sorundur ve bu sorunun aşılmasında bu tür ilaçlar elbette ki onlara çok yarar sağlayacaktır. Kaygının azalması eyleme geçme ya da eylemleri sürdürme düşüncesini olumlu bir şekilde besleyecektir. Azgın teke sendromuyla cinsel ilişkiye giren ve bu ilişkide iyi bir performans gösteremeyen bir erkek düşünün. Bu erkeğin benzer bir başarısızlığa daha ne kadar tahammül edebileceğini düşünürsünüz?
4-Sizce yaşlı erkek genç kadın ilişkilerini körükleyen nedenler nedir? Yani erkekler hangi sebeplerle bu tür bir ilişki arayışına girer?
Erkekliğin simgesi haline gelen seks dürtüsü ve kapasitesi temel işlevlerdeki birtakım değişimlere uygun olarak yaşla birlikte yavaş yavaş azalmaya başlar. Bu doğal ve normal bir süreçtir. Hiçbir erkek bu fizyolojik süreci kolayca kabullenemez ancak çoğu için bu dönem dışavurumlar yaşan(a)madan atlatılır. Bu “kabullenememe duygusu” bir kısmını kendini kendisine ve çevresine ispat etme davranışına itebilir. Zemin müsaitse, cinsellik sinyallerini güçlü bir şekilde yaymakta olan bir kadın, harekete geçmeyi tetikleyecektir.
5-Neden bazı erkekler benzer bunalımlarda dine, spora veya işe yönelirken kimileri yeni bir eşe yöneliyor?
40 yaş dönümünü bir bakıma ergenliğe benzetebiliriz. Ergenlikte birey nasıl bir arayış içerisinde ise 40 yaş bunalımında da kişi kendini ortaya koyabilmek ve var olan iç huzurunu yeniden kazanmak veya eski huzuruna kavuşmak açısından arayışa girer. Bireysel farklılıklarımızla birlikte içinde doğduğumuz aile yapısı, dinsel profilimiz, toplum hayatına bakışımız, eşimizle ilişkimizin niteliği, aile hayatımızın dinamiği her birimiz için farklıdır ve her birimizi farklı derecelerde etkiler. Bu nedenle benzer bir psikolojik sürece tıpkı ergenlikte olduğu gibi herkes aynı tepkiyi göstermeyebilir. Bazı erkekler ergenliği çok gürültülü patırtılı yaşarken bazılarında bu söz konusu bile olmayabilir. Kişi, yapacaklarının toplum tarafından kabul görmeyeceğine ve itileceğine yönelik bir inanca sahip ise duygularını din, spor ve iş hayatı gibi toplumun onay verdiği bir süreç ile yaşayabilir. Eğer bireyin dini yönü kuvvetli ise yaşadığı değişikliği günah-ayıp-yasak üçgenine koyacak, aradığı huzuru kendini dine vererek halletmeye çalışacak ve böylece hem içinde yaşattığı suçluluk duygularını temizlemiş hem de tanrı katında günahlarından arınmış olacaktır.
6-Peki genç kadınlar neden orta yaşlı erkeklerle ilişkiyi tercih edebiliyorlar?
Genç kadın, kendisinden yaşça büyük erkeğe, gücü nedeniyle ilgi duyabilir. Yaşı ilerlemiş olan bir erkeğin kendinden yaşça küçük olan erkeklerden genel anlamda daha çok kazandığı, daha tecrübeli olduğu, daha çok şeye sahip olduğu düşünülür. Genellikle korunma, beslenme, güvenlik, sevgi ihtiyacı olan genç kadınlar yaşı ilerlemiş böyle bir erkeği güvenilir bulur. Maddi imkânlar, statü, şöhret gibi ölçeklerin de genç kadınların tercihlerinde etkili olduğu bir gerçektir. Bunların hiç birine sahip olmayan ya da yeterince sahip olmayan genç bir kadın için aradaki yaş farkı kolayca görmemezlikten gelinebilecek bir detay haline getirilebilir. Böyle bir ilişkide yaşlı erkek sürekli olarak veren, genç kadın ise sürekli alan konumundadır. Bu durumu tıpkı ebeveyn çocuk ilişkisinde olduğu gibi algılayabiliriz. Bu ilişkide genç kadın, kendini özel hisseder, maddi ve duygusal yönden ihtiyaçları kolayca karşılanır.
7-“40'ından sonra azma” diye de tabir edilen bu duruma yakalanmaması için erkeklere ne tavsiye edersiniz?
Öncelikle yaşla birlikte görülen fiziksel değişimleri yadsımamalarını ve bu değişimlere şiddetli direnç göstermemelerini önerebiliriz. Çevrelerine genç oldukları mesajını vermek zorunda olmadıklarını, yaşlanmaya karşı yoğun bir kaygı ve korku duymalarının yersiz olduğunu önerebiliriz. Bu dönemi yaşla birlikte gelen ve zamanla atlatılabilecek olan bir geçiş dönemi olarak değerlendirmelerini önerebiliriz. Bu değişimi de hayatın bir parçası olarak algılamalarını, her yaş döneminin kendine has güzel yönleri olduğunu unutmamaları gerektiğini vurgulayabiliriz. Dinç ve sağlıklı bir bedene sahip olabilmek için düzenli egzersizler yapmalarını, kendilerine özen göstermelerini, gerekirse saçlarını boyatabileceklerini, imkânları varsa saç ektirebileceklerini, tüm bunların kabul edilebilir davranışlar olduğunu söyleyebiliriz. Ancak genç kalmayı bir zorunluluk gibi algılamaları gerekmemektedir.
8-Orta yaşın üstünde erkeklerle genç sevgilileri cinsel sorunlar yaşarlar mı? Yoksa artık günümüzde karşılaşılabilecek bu türden sorunların çaresine çoktan bakıldı mı?
Cinsel uyum açısından değerlendirdiğimizde yaşın ilerlemesiyle birlikte, erkeklerin cinsel açıdan uyarılmaları için gereken süre uzamakta, sertleşmenin ortaya çıkışı daha çok zaman almaktadır. Bu sorun uzun vadede ciddi bir sıkıntı kaynağı haline gelip çiftin arasında çeşitli anlaşmazlıklara neden olabilmektedir.
9-Sizce çiftler arasında kaç yaş fark normaldir?
Bu noktada tartışılması gereken asıl konu kaç yaş farkın çiftlerin birbirlerinin isteklerini karşılayamaz hale getirdiği konusudur. Benim deneyimime göre erkek lehine olmak üzere en fazla 5–10 yaş arasında bir fark olmalıdır. 10 yılın üzerinde bir yaş farkının olması çiftlerde sorun yaratabilir. Çünkü insanlar her 10 yılda bir yeni bir kuşak yaratırlar ve her kuşağın algıları ve beklentileri farklıdır. İlişkideki yaş farkı uzun vadede ciddi bir sıkıntı kaynağı haline gelip çiftin arasında çeşitli anlaşmazlıklara neden olabilir. İki tarafın hayata bakış açışı, beklentileri, yaşam tarzları arasında bir kopukluk baş gösterebilir. Ancak bu tarz problemleri genellemek oldukça zor çünkü bunun tam tersine yaş farkının bir avantaj ve mutluluk kaynağı haline geldiği ilişkiler de göstermek mümkün. Dolayısıyla bu olayı hem kazandırdıkları hem de kaybettirdikleriyle ele almak gerekiyor.
10-Bir dönem yine benzer konu tartışılmıştı ve hatta azgın teke sendromu adı verilmişti. Siz azgın teke sendromunu nasıl tanımlıyorsunuz? Bu tanımlamanın bilimsel bir tarafı var mıdır?
Genel olarak kişinin 40’lı yaşlardan sonra yaptıklarını sorgulamaya başladığı, mesleki ve sosyal anlamda rolünün durağanlaştığı, toplumsal ve mesleki işlevlerini değerlendirdiği çatışmalı duyguların yaşandığı bir geçiş dönemi olarak tanımlayabilirim. Bu tanımlamanın bilimselliği yönüne gelince 40’lı yaşlardan itibaren düşüşe geçen testosteronun yani erkeklik hormonunun kandaki seviyesinin azalması ile birlikte beden yapısındaki değişiklikler, erkeğin erkekliğe ve cinselliğe yüklediği abartılı anlam doğrultusunda psikolojik olarak depresif ruh halinin olması ve bundan çıkış yolu olarak geçmişi özlem ve geçmişi tekrar etme olarak söyleyebiliriz.
11-Azgın teke sendromu yaşayan hastalarınıza ne öneriyorsunuz?
Azgın teke sendromunu yaşayan erkeğe ve eşine bu dönemin geçici ancak kritik bir süreç olduğunu ve bu süreçte birbirlerine destek olmalarını önerebiliriz. Hayatlarını değiştirecek önemli karaları bu süreçte almamalarını, bu süreçte yaşayacakları tüm duygularını eşleri ile paylaşmalarını, var olan enerjilerini daha az zarar verici alanlara kaydırmalarını, mümkün olduğu kadar da eşleri ve sevdikleri ile zaman geçirmelerini önerebiliriz.
12-Azgın teke sendromuna yakalanan eşi tarafından terk edilen orta yaşlı bir kadına ne yapmasını, eşine nasıl davranmasını önerirsiniz?
Azgın teke sendromuna yakalanan ve eşi tarafından terk edilen kadın kendini eski bir elbise gibi atılmış, fırlatılmış hisseder ve kendine ve eşine yönelik kızgınlık duyguları artar. Depresif duygu durumunda olup artık yaşamla ilgili beklentilerini bitirebilir ya da eşinden intikam almak, onu acıtmak için uğraşabilir. Eşinin tüm kirli çamaşırlarını ortaya koymaya çalışabilir. Bu noktada kocaya nasıl davranacağından ziyade öncelikle kadının duygusal anlamda içinde bulunduğu olumsuz değişikliklerin üzerinde çalışmak ve kendilik değerini artırarak yaşanılan aldatma ya da terk edilme olayının kendisi ile ilgili bir süreç olmadığını ona göstermek gerekmektedir. Yani öncelikle kadın kendi ile barıştırılmalı daha sonra kocası ile dargınlıklarını ortadan kaldırmalı ve bu süreçte kocasının davranımlarının nedenini anlaması sağlanmalıdır. Yaşanılan sürecin kendi güzelliği, yaşı ve benzer etmenlerle ilgili olmadığı, bunun erkeğin geçirdiği bir süreç olduğu anlatılmalıdır. Bu noktada dinleme, anlama doğru iletişim yolları kurma yöntemleri ile birlikte geçirmiş oldukları yolculuklarında yaşadıkları güzel anıları, ortak savaşları birbirleri için evlilikleri için vermiş oldukları çabanın her iki tarafa da fark ettirilmesi gerekmektedir. Yine kadınların ihtiyacı olduğu gibi erkeklerinde ihtiyacı olan beğenilmek sevilmek arzu edilmek hislerini eşlerine yaşatma da kadınlara fark ettirilmelidir. Ayrıca bu durumu ciddiye almaları, sorgulamamaları, ayıplamamaları önemlidir. Çünkü bu dönemde erkekler duygusallaşmaya başlarlar ve çevrelerindeki kadınlara alıcı gözle bakarlar. Bu nedenle eşlerindeki değişikliklere duyarsız kalmamaları, fikirlerini dinlemeleri, iletişimi koparmamaları, bu zor günleri birlikte geçirebileceklerini unutmamaları gerekmektedir.
13-Peki orta yaşın üstünde bir erkekle genç bir kadın birbirine gerçekten âşık olamaz mı? Bu tür her ilişki azgın teke sendromunun kapsamına girmek zorunda mı?
Elbette ki bu tür her ilişki azgın teke sendromu olarak adlandırılmamalıdır. Kişilerin ister erkek veya kadın olsun fark etmez yaşam süreçlerinde bir insanla evlenmeye karar vermiş olmaları ve bu kararın ilerleyen dönemlerinde her zaman, her koşulda başkalarını sevemeyecekleri ya da tutkulu aşk yaşamayacakları bunu yaşarlarsa azgın teke olacakları gibi bir önyargı oluşması söz konusu olamaz. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta kişilerin duygularını objektif olarak analiz edebilmeleridir. Yani bu birlikteliği isterken erkek için kaybedilen yılların geriye kazanılması mı önemli olan etkendir yoksa kadın açısından bakıldığında cazibenin hala devam yönünde olduğunun ispatı mı önemli olan nedendir. Kendini çevreye hatta kendine ispat etme çabası olup olmadığına yönelik sorulara verilecek cevaplar doğrultusunda kişi duygu durumunu anlayabilir. Ayrıca azgın teke sendromunda değişim aşk olmadan başlamakta oysa diğer bakış açısında önce aşk sonra değişim gelmektedir.
14-Azgın teke sendromuna yakalanan erkeklerin psikolojik durumları hakkında ne söyleyebiliriz? Yani mesela bu sendromun psikolojik bir rahatsızlık olduğunu söylemek mümkün mü?
Bu sendrom her ne kadar hormonsal gibi algılansa da psikolojiktir. Değişen hormonlarla birlikte beden yapısındaki değişimler Kişinin yaşlanmaya karşı ve cinselliğinin bitimine yönelik duyduğu panik ile birlikte geçmişini sorgulaması ve keşke’lerle dolu bir sonucun ortaya çıkması ile birlikte yaşlananın ruhu değil bedeni olduğu ve ruhun gıdasını vermek kaydıyla her yaşın kendine göre güzellikleri olabileceği gerçeğini anlayamaması ile birlikte psikolojik duygu durumlarında huzursuzlaşma, kendini kötü hissetme ve anlamsız bir var olma çabası içine girme, azgın teke sendromu yaşayan erkeklerde en sık gördüğümüz davranımlardır. Bu psikolojik bir hastalık değil, psikolojik bir süreçtir.
15-Hiç bu sendroma yakalanmış bir hastanız oldu mu? Bize bir vaka üzerinden bu sendroma yakalanmış bir hastanın psikolojik durumunu, yaşadığı sıkıntıları ve bu sıkıntıları atlatmak için yaptıklarını yani çözüm yollarını anlatabilir misiniz?
45 yaşlarında, 22 yıllık evli, üniversite mezunu, 3 çocuk sahibi bir danışanım olmuştu. Aşk yaşayarak evlenmişler ve oldukça iyi giden evliliklerinin son 3 yılında erkeğin aldatması nedeniyle evlilik terapisine başlamışlardı. 22 yıllık süreçte birlikte çocuklarını büyütmüşler, onları yuvadan uçurmuşlar, iş hayatları ile ilgili sorunları halletmişler ve artık birlikteliğin tadını çıkartacakları bir döneme gelmişlerdi. Sonra azgın teke sendromu ortaya çıkmıştı. Kadının şu sözleri oldukça klasiktir aslında. “Bir sabah uyandım ve kocama baktım. Sanki benim 24 yıldır tanıdığım adam gitmiş yerine başka biri gelmişti. Kıyafetleri, parfümü davranışları tamamıyla değişmişti. 18 yaşındaki oğlumla yarışıyordu sanki. Bir tuhaflık olduğunu sezdim ancak değişir diye bekledim.” Bu çiftte izlediğimiz yol öncelikle kadının yaşadığı süreçte eşinin davranışlarının nedenini anlamasını sağlamak ve eşine destek olmasını sağlamak oldu. Daha sonra erkeğin problemi anlaması ve içinde bulunduğu sürecin yaşamda dönüm noktası olduğu anlatıldı. İçinde bulunduğu dönem ile barışması sağlandı.
ERKEKLERDE AZGIN TEKE ANKETİNİN SONUÇLARI
Ankete katılan toplam kişi sayısı: 500
Eğitim durumunuz nedir?
%02 Okur-Yazar Değil
%16 İlkokul
%20 Ortaokul
%30 Lise
%32 Üniversite
Neden evlendiniz? ( Birden fazla seçeneği işaretleyebilirsiniz )
%30 Âşık Olduğum İçin
%32 İstediğim ve Sevdiğim İçin
%42 Zorunluluklar Yüzünden
%26 Fazla Düşünmeden Evlendim
%42 Vakti Geldiğini Düşündüğüm İçin
%40 Toplum ve Aile Baskısı Yüzünden
%10 Diğer
Evliliğinizde mutlu muydunuz?
%20 Evet
%80 Hayır
Eşinizi hiç aldattınız mı?
%70 Evet
%30 Hayır
Neden eşinizi veya ailenizi terk ederek genç bir kadına ilgi duydunuz? ( Birden fazla seçeneği işaretleyebilirsiniz )
%24 Kendimi Daha İyi Hissetmek İçin
%26 Hala İşe Yaradığımı Görmek ve Göstermek İçin
%42 Çevreme Cinsel Hayatımda Bir Değişiklik veya Herhangi Bir Azalma Olmadığını Göstermek İçin
%50 Eşim Kendine Bakmadığı İçin
%44 “Yıkılmadım Ayaktayım” Mesajı Vermek İstediğim İçin
%20 Hayatımda Renk Olmadığı İçin
%12 Ailemde Parçalanmalar Meydana Geldiği İçin
%08 Çocuklarım Evlendiği ve Evden Ayrıldığı İçin
%32 Tutkulu Bir Aşk Yaşadığımda Sıkıntılarımı Aşacağımı Düşündüğüm İçin
%42 Yaşla Birlikte Cinsel Hayatım Azaldığı, Dengesizleştiği veya Durağanlaştığı İçin
%36 Saçlarım Döküldüğü ve Beyazlaştığı İçin
%24 Mutsuz ve Karamsar Olduğum İçin
%34 Yaşlanmaya Başlayan Bedenimi Kabul Edemediğim veya İçime Sindiremediğim İçin
%06 Cinsel Bilgilerimin Kulaktan Dolma Olduğu İçin
%08 Cinselliğe ve Cinsel Rolüme Aşırı Anlam Yüklediğim İçin
%46 Eşimle Cinsel Faaliyetlerimiz Azaldığı İçin
%20 Cinsel Duygu ve İsteklerimin Esiri Olduğum İçin
%52 Hala Genç Kaldığımı Göstermek İçin
%24 Kariyerimde Sorunlarım Olduğu İçin
%12 Mesleki Yaşamım Gerilediği veya Emeklilikle Birdenbire Kesildiği İçin
%18 Şimdiye Kadar İstediklerimi Başaramadığım İçin
%20 İlgilenecek Pek Bir Şeyimin Olmadığını Düşündüğüm İçin
%02 Eşim Tarafından Aldatıldığım İçin
%06 Depresyonda Olduğum İçin
%24 Kendimi Hala Sağlıklı Hissettiğim İçin
Herhangi bir hastalığınız var mıydı?
%60 Evet
%40 Hayır
Evinize geri döndünüz mü?
%70 Evet
%30 Hayır
Pişmanlık duydunuz mu?
%90 Evet
%10 Hayır
Azgın Teke Sendromu'na ismini veren Azgın Teke Yaprağı'nın özünde cinsel arzuyu arttıran testosteron etkisinin bulunduğunu biliyor muydunuz?
%10 Evet
%90 Hayır
Viagra, Cialis veya Levitra gibi ilaçlar kullandınız mı?
%90 Evet
%10 Hayır
Estetik ameliyat, botoks yaptırma, ciltteki lekeleri temizletme, yaşlılık belirtileri olan dudak ve alın çevresindeki kırışıklıların düzeltilmesi gibi yollara başvurarak ilişkilerinizde kendinize güveninizi arttırmaya çalıştınız mı?
%40 Evet
%60 Hayır