Yaşamın her zaman gündeminde olan aldatma, çok bilinmeyenli bir denklemdir. Bu denklemin bilinmeyen kısımları da çok fazla değişken içerir. Böylesi karmaşık bir konu olan aldatma hakkında bugüne kadar söylenmeyen, yazılmayan şey ve konuşmayan kişi kalmadı: Bilimsel uzmanlar-uzman olmayanlar, aldatanlar-aldatmayanlar, aldatılanlar-aldatılmayanlar ve aldatmanın gizli tarafındaki üçüncü kişiler… Herkesin aldatmaya dair söyleyecek bir şeyleri hâlâ var. Kimileri aldatmayı asla mazereti olamayacak bir suç olarak görürken, kimileri de haklı gerekçeleri olan bir sonuç olarak görüyor.
SÖZ SAVUNMANIN…
Kainattaki her şeyin bilinen ya da bilinmeyen bir nedeni mutlaka vardır. Aldatma sonrasında da sorulan ilk soru “Neden?”dir. Bu soru, muhatabı, yani aldatan için yanıt verilmesi en zor sorulardan biridir. Verilen yanıt da genellikle gerçek nedeni açıklamayan bir savunma, bahane bulma ve mazeret uydurma şeklinde olur. İnsan doğası gereği, kendine yönelik her olumsuzluktan kendini koruma çabası içindedir. Bu çabayı hem bilinçli olarak hem de bilinçdışında çalışan savunma mekanizmalarıyla gösterir. Savunma mekanizmaları kişinin olumsuz durumlar karşısında yaşadığı çatışmalarla baş edebilmek için bilinçdışında devreye giren süreçlerdir. Aldatma, yalnızca aldatılan için değil, aldatan için de olumsuz bir durum olduğundan, aldatanın “Neden aldattın?” sorusu karşısında ilk yaptığı şey savunma mekanizmalarını harekete geçirmek olur. Aldatan kişilerin çoğunlukla kullandıkları savunma mekanizmaları, inkar etme, yansıtma ve mantığa bürünme, bastırma ve telafi etmedir. Yaptığının yanlış olduğunu bilerek duyduğu suçluluktan kaçmaya çalışmak ve gerçekle yüzleşmekten korkarak kendini rahatlatmak için arkasına sığındığı bahaneler, ileri sürdüğü gerekçeler ve mazeretler ne olursa olsun aldatan, er ya da geç gerçekle yüzleşmek zorunda kalır.
ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK…
Kadın-erkek ilişkisi sözel ya da sözel olmayan bir şekilde iki kişi arasında verilen bir sadakat sözüyle başlar. Aslında söz verildiği andan itibaren aldatma ihtimali de doğmuş olur ve aldatma, bu ihtimalin gerçekleşmesidir. Freud’un dediği gibi “İnsan kötü bir şey yapacağı zaman mutlaka vicdanını susturacak bir neden bulur.” Aldatan tarafından da kolayca kabullenilemeyen aldatma ortaya çıktıktan sonra, birinci dereceden suçlu konumundaki aldatan, kendini savunmak, korumak ve haklı göstermek için nedenler bulur. Bu nedenleri bulmak için bilinçaltı savunma mekanizmalarının da yardımıyla başvurduğu yollar şöyle sıralanabilir:
1- İNKÂR
İlk başvurulan yol inkârdır, çünkü insan kusurlu görülmek ve suçlanmak istemez. Bunlarla karşılaştığında yaşadığı yoğun stres, baskı ve kaygıdan kurtulmak için doğrudan inkâr yoluna gider.“Ben seni aldatmadım.” “Ben hiçbir şey yapmadım.” “Bunu da nerden çıkardın?”
2- KENDİNİ HAKLI GÖSTERME
Kişi kaybettiği güveni ve itibarı yeniden kazanmak için davranışını haklı göstermesine yardımcı olacak nedenler ileri sürer. “Kendimi boşlukta hissediyordum.” “Bunalımdayım, rahatlamaya ihtiyacım vardı.” “Evliliğimiz zaten bitmişti.” “O beni ayarttı.” “Aramızda bir şey yok sadece İnternette zaman geçirmek için yazışıyorum.” “Sen de beni aldatmıştın, ödeşmiş olduk.”
3- EŞİ SUÇLAMA
Kişi kendisi işin içinden sıyrılarak yaptığının sorumluluğunu eşine yükler ya da doğrudan onu suçlar. “Beni buna sen mecbur ettin.” “Bana karşı çok ilgisizsin.” “Beni artık sevmiyorsun.” “Benimle seks yapmıyorsun.” “Hep dışarıda arkadaşlarınla zaman geçiriyorsun.” “Bana hiç değer vermiyorsun.”
4- HAFİFLETİCİ NEDENLER
Kişi içinde bulunduğu şartların olumsuzluğunu en aza indirmeye çalışır. “Hatasız kul olmaz.” “Bir anlık bir şeydi. Benim için hiçbir anlamı yok.” “Çok alkollüydüm, ne yaptığımın farkında değilim.” “Arkadaşların gazına geldim.” “Şeytana uydum.” “Aramızda duygusal bir şey olmadı.”
5- İTİRAF ETME
Kişinin itiraf etmesinin iki nedeni vardır: (a) İlişkiyi bitirmek istemek. “Ayrılmak istiyordum ama sana söyleyemedim.” “Başkasına âşık oldum.” (b) Eşinden af dileyerek ilişkisini sürdürmek.“Bin pişmanım. Bir anlık hataydı. Bir daha asla olmayacak.”