Çiftlerin terapiye başvurma nedenlerinin başında gelen aldatma, mutlaka var olan ilişkinin sonunu getirmez. Çoğu çift aldatma sonrasında ilişkilerini yeniden inşa ederek sürdürür. İlişkilerinin girdiği çıkmaz sokaktan çıkış yolunu bulmak isteyen çiftler için aldatma “sonun başlangıcı” değil, dört mevsimden oluşan evliliklerde “yeni bir dönemin ve ilkbaharın başlangıcı” olabilir.
İLİŞKİLERDE ALDATMA TERÖR ÖRGÜTÜ GİBİDİR!
Aldatma tüm ilişkilerde karşılaşılabilecek en büyük felaket olarak görülür, hiç kimse aldatılmak istemez. Aldatmanın altında yatan nedenler ve aldatma psikolojisi oldukça karmaşıktır. Söz konusu aldatma olduğunda, herkesin farklı nedenleri ve farklı duyguları vardır. Zaman zaman duygular akıl ve mantığı saf dışı bırakıp davranışları kontrol altına alarak insanı niyet etmediği yolculuklara çıkarabilir. Aldatılmak istemeyen kişiler de kendilerini birden aldatan kişi olarak bulabilirler. Aldatma tıpkı bir terör örgütü gibidir. İnsanları en güçsüz zaaflarından tutarak içine çeker. Aldatma terör örgütüne giren kişiler örgütün ağzından konuşur düşünür ve hareket eder!
ALDATAN ERKEK ALDATILAN KADIN
Erkek egemen toplumumuzda aldatma konusunda da erkeklerin egemenliği söz konusudur. Aldatma terör örgütünün üyeleri büyük çoğunlukla erkeklerdir. Eşlerine verecekleri hasarı hesaba katmadan sadakatsizlik ve aldatmayı gelip geçici bir şey olarak yaşarlar ve ihanetleri ortaya çıkınca da genellikle pişman olup geri dönmek isterler. Aldatılan kadınlar açısından durum daha farklıdır. Bazıları için aldatma hangi nedenle ve koşulda olursa olsun geri dönülmez bir sondur ve ilişkilerine noktayı koyma nedenidir. Öte yandan aldatılan çoğu kadın eşlerini affetmek ve ilişkilerini sürdürmek ister ve ilişkisine devam etmeyi seçer. Ancak bu seçimleri kafa karışıklığı, öfke, şüphe, acı, suçluluk, kalp kırıklığı ve kıskançlık hissetmelerine engel olmaz. İlişkilerine devam etseler bile hem bu duygulardan kurtulamadıkları için hem de devam etme kararı aldıkları için kendilerini suçlarlar. Suçluluk ve öfke duygularıyla eşlerine ve kendilerine aldatmanın acısını yaşatmaya devam ederler, bir şekilde suçluluklarının kefareti olarak acı çekerler, öfkelerinin sonucu olarak da eşlerine acı verirler. İnsan zihni bir TV gibidir, nasıl ki TV’lerde kanallar vardır, insanın zihninde de kanallar vardır. Aldatılan kadınlar en büyük kefareti de zihinlerindeki Aldatma TV (ATV) izleyerek kendi kendilerine acı vererek öderler, aldatmaya dair tüm detayları sorgularlar, her daim kafalarında aldatmaya dair kurgularla yaşarlar ve acılarına acı katarlar.
AFFETMEK İYİLEŞTİRİR
Affetmek de ihanet gibi insanın doğasının bir parçasıdır. Aldatılan kadını derinden yaralayan şey, eşi için “biricik ve tek” olma duygusunu kaybettiğini düşünmesidir. Çünkü aldatan eş, başka bir kadına kendisine söylemediği, yapmadığı şeyleri söyleyip yapmıştır. Oysa aldatan erkek, aldatma terör örgütünün kendine özgü kuralları ve uygulamalarına göre hareket etmiştir. “Yani karımla seks yapmıyorum. Uzun süredir beraber değiliz. İlişkimiz aslında bitti, onu değil seni seviyorum” gibi sözleri aslında bunlar doğru olduğu için değil, öyle gerektiği için söylemiştir. Bu durum tıpkı bir satıcının pazarladığı ürünü satmak ve primini almak için doğru olmadığını bildiği halde sattığı ürünün özelliklerini abartması gibidir. Ancak aldatılan kadın bunları gerçek olarak düşündüğünden kendini kırbaçlayarak acı çekmeye devam eder. Oysa affetmek hem kendisini hem eşini hem de ilişkisini iyileştirir. Affetmek bir seçimdir. Affedip devam etmeyi seçen kadın, affettiği şeyin kocasının pişman olduğu hatalı davranışı olduğunu bilirse acı çekmez. İnsanın bilinçli ve kasıtlı olmadan yaptığı hata onu kötü yapmaz. İyi insanlar da kötü kararlar verebilir hata yapabilir. En çok sevdiklerini istemeden incitebilir. Affetmek yapılan hatayı hoş görmek, kabul etmek demek değildir. Affetmek, öfke yerine çözüm üretmek, nefretin hapishanesinden kurtulup cenneti oluşturmaya başlamak ve sevgiyle çaba göstermek anlamına gelir. Acıdan kurtulmak demek olan affetme; öfke, intikam, kin, hayal kırıklığı ve cezalandırma gibi olumsuz tepkilerin yerine, koşulsuz sevgi, merhamet, empati ve cömertlik gibi olumlu sonuçlara yol açabilecek tepkilerin isteyerek ve bilinçli olarak geliştirilmesi için çaba göstermektir. Sevdiği kişiyi affedememek insanı kızgınlığın ve öfkenin içine hapseder. İnsan birini ne kadar çok severse, onu affedemediği zaman o kadar büyük acı yaşar. Affetmek insanı kızgınlığın ve öfkenin kıskacından kurtararak özgürlüğe kavuşturur. Affetmek insanı iç huzura ulaştıran bir erdemdir.