Alfred ADLER ve Bireysel Psikoloji

“Bireysel psikoloji” veya “Adlerian terapi” Alfred Adler tarafından geliştirilen, psikanalizden ayrı olarak daha çok toplumsallık ve bütünlüğe önem veren psikolojik kuramdır.

Adler, başlarda Freud'un izleyicilerindenken, daha sonra fikir ayrılığına düşerek kendini “aşağılık kompleksi”, “üstünlük kompleksi”, “yaşamın belli bir alandaki yenilgiyi bir başka alanda sağlanacak başarıyla dengeleme isteği”, “ego karşısında benlik” gibi kavramları öne sürdüğü bireysel psikolojiyi geliştirmeye adamıştır. Adler’in kuramındaki en önemli tekniklerden biri “Düğme Tekniği” veya “Düğmeye Basma Tekniği”dir. Bu teknik danışana hoş olan ve olmayan deneyimlerin ayrı ayrı portresini çıkarmayı ve bu deneyimlere eşlik eden duygulara dikkat etmesini içerir. Bu tekniğin amacı danışana düşüncelerini kullanarak her ne duyguyu yaşamak istiyorsa kendi kontrolünde bunu deneyimleyebileceğini öğretmektir. Bu tekniği kullanacak olan terapist danışana düşüncesinin bir sonucu olarak depresyon gibi bir durumu kendi düşünceleriyle seçtiğini anlamasına yardımcı olabilir. Terapist hayal etme sürecini kullanabilir. Danışandan gözünün önüne hoş bir sahneyi veya olayı getirmesi ve o zaman ortaya çıkan duygusunun ne olduğunu bulması, tasvir etmesi ve deneyimlemesi istenir. Daha sonra danışan acı çekme, utanma, öfke gibi olumsuz duygular uyandıran bir sahneyi hayal eder ve bu duygunun ne olduğuna bakar, onu tasvir eder ve bedeniyle deneyimler. En sonunda da danışandan yaşadığı ilk, hoş duyguya geri dönmesi istenir ve terapist danışana neye odaklandı ise o duyguyu seçerek yaşamış olduğunu öğretir. Böylece danışan, düşüncelerini yönetmeye ve yaşamında hangi uyarıcıları dikkate alacağı konusunda seçim yapma ve kendini kontrol etme hakkı olduğunu fark etmeye yüreklendirilir. Yani danışana düşüncelerine yoğunlaşarak istediği duyguları deneyimleyebileceği öğretilir. Bu teknik, düğmeye basmak gibidir, zira danışan olumsuz ya da olumlu yaşantılarını hatırlamayı seçebilirler.

Düğme tekniğinin gelişmiş bir versiyonunda zihnimizi bir televizyon kanalı gibi düşünebiliriz. Televizyonu kapatıp ertesi gün tekrar açtığınızda en son hangi kanalda kaldıysanız o kanal açılır ve o kanalı otomatik olarak seyretmeye başlarsınız. Ayrıca en çok izlediğiniz kanalları da listeler sürekli onları izlersiniz. Bu durumda sürekli tekrar eden düşüncelerimizi zihnimizdeki TV kanallarına benzetebiliriz ve şu şekilde bir çalışma yapabiliriz: “Kendinizi değersiz, aşağılık, üzgün hissettiğiniz çok kötü bir hatıra ile kendinizi çok mutlu, güvenli hissettiğiniz çok iyi bir hatıra seçin. Sessiz ve sakin bir odaya gidin, gözlerinizi kapatın, bir çiçeği koklar gibi yavaşça nefes alın, bir mumu üfler gibi yavaşça nefes verin, her nefes aldığınızda yumruklarınızı sıkın, her nefes verdiğinizde gevşetin. Nefes alırken vücudunuzu yavaşça kasın, nefes verirken yavaşça gevşetin ve zihninizi boşaltın. Üç dakika bu şekilde devam edin. Sonra zihninizi televizyon ekranı gibi düşünün, iyi hatıranızı bir kanaldaki iyi bir dizi, kötü hatıranızı da başka bir kanaldaki kötü bir dizi gibi algılayın. İyi kanalı açın ve hatırayı zihninizde canlandırın, ta ki tüm iyi duygularınızı bedeninizde hissedene ve deneyimleyene kadar o hatıraya odaklanın. Bedeniniz iyi duyguyu tam anlamıyla deneyimlemeye başladığı anda kanalı değiştirin. Kötü hatıranın olduğu kötü kanala geçin. Kendinizi kötü hissettiğiniz o kötü hatırayı zihninizde canlandırın. Kötü duygularınızı bedeniniz tam anlamıyla deneyimlemeye başladığı anda tekrar kanal değiştirin ve iyi kanala geçin. İyi ve kötü kanallar arasındaki bu geçişi en az üç defa tekrarlayın…” Bu tekniğin amacı düşünce ve zihin ile bilinci birbirinden ayırmak ve ikisi arasındaki farkı keşfetmektir. Zihninizden geçen düşünceler siz değilsiniz. Kanalı değiştiren bilinçtir. Buna “Kanal Değiştirme Tekniği” adını veriyoruz. İnsan düşüncelerini kontrol edemediğine inanır. Danışanların en çok söylediği söz “Elimde değil, sürekli aklıma geliyor, kendimi engelleyemiyorum” bunun bir göstergesidir ve şu anlama gelir “Ben zihnimle hareket ediyorum, bilincimi kullanamıyorum, otomatik olarak bir kanal açıldı ve onu izliyorum.” “Kanal Değiştirme Tekniği” bu kişinin bilincini fark etmesine ve zihnindeki kanalları değiştirmesine yardımcı olur. Meditasyon çalışmaları da böyledir, bilincin zihin üzerindeki kontrolünü sağlamayı amaçlar. Bilinç, danışanlar tarafından yetişkin parça, gözlemleyen parça, gerçeklik parçası, akıl, mantık adlarıyla da ifade edilir.

Cem KEÇE

Yeni İçerikler

BAĞIRSAK SAĞLIĞI VE MİKROBİYOM DENGESİNİN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINA ETKİSİ

Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…

3 gün ago

AŞKIN DERİN CİNSEL BİLGELİĞİ VE LONGEVİTY SEKS

Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…

3 gün ago

ANTİ-ENFLAMATUAR DİYET VE CİNSEL YAŞAM

Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…

3 gün ago

ANTİ-AGİNG ETKİLİ NUTRASÖTİKLERİN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA KULLANILMASI

“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…

3 gün ago

CİNSEL İŞEV BOZUKLUKLARININ TEDAVİSİNDE ANDULASYON TERAPİSİ

“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…

3 gün ago

ALKALİ DİYET VE CİNSEL YAŞAM

Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…

4 gün ago