ARAF İNANCI VE VAJİNİSMUS
Hep umut taşıdım
Kalp kırdım
Başa en başa dönmeyi
Ve son sandığım şeylerin aslında bir başlangıç olduğunu unuttum
Kendimi kaybettim Araf denen yerde
Kızlığım nerede
Kadınlığım nerede
Araf’taki sevgi ateşinde
Bedenim nerede
Ruhum nerede
Ne cennete ne de cehenneme gidemeyecek olanların toplandığı yer olan bir yerde
İki dünya arası bir yerde
Cennet değil cehennemde
Acaba Araf nerede
Vajinismus Araf’ta kalmaktır. Peki, Araf nedir? Araf, bazı din ve mezheplerin ahiret kavramlarında yer alan, kötüler ve iyilerin nihai ahiret mekânları arasında olduğuna inanılan yerdir. Her inançta Araf anlayışı farklıdır. Sözcük olarak, Arapça kum tepesi demektir.
İslam dininde Araf, cennet ile cehennem arasındaki tepenin adıdır. Günah ve sevapları eşit olduğundan cennet ya da cehenneme giremeyenlerin bekletildikleri yer olarak bilinen Araf; kimi bilginlere göre, peygamberlerle doğruluktan ayrılmayan Müslümanların bulundukları yüksek yer olarak tanımlanır. Sure metnindeyse Araf, cennetliklerle cehennemlikler arasında bulunan bir örtü ya da duvarın en yüksek tepesi olarak nitelendirilir. Hesap günü geldiğinde insanlar amellerine göre cennet ehli ve cehennem ehli olarak iki gruba ayrılacaklardır. Kuran’da bu iki grubun dışında üçüncü bir gruptan daha söz edilmektedir. Bunlar Araf halkıdır.
Hristiyan inancında Tanrı’nın dostluğu ve nuru içinde ölenlerden, henüz tam olarak arınmamış olanlar, ebedi esenliklerini garanti altına almış olmalarına karşın, cennet mutluluğuna girmek için gerekli kutsallığı elde etmek amacıyla öldükten sonra önce arındırıcı bir ateşten geçirileceklerdir. Katolik inancına göre; günahkar olan Hristiyanların öldükten sonra arınmaları için gönderildikleri, cennet ile cehennem arasındaki ara âleme Araf denir. İşte vajinismusta sağlıklı ve mutlu bir evlilik ile tamamlanmamış bir evlilik arasındaki ara âlemdir. Sevgili Can DÜNDAR’ın dediği gibi; en kolayı bir tarafta olmaktır; en zoruysa Araf’ta durmaktır. Vajinismus hastaları da evlendikten sonra artık kız değildirler, ancak tam bir kadın da olamamışlardır. Kızlık ve kadınlık arasında kalmışlardır. Onların Araf’ı da budur. Tamamlanmamış bir evlilik; yaşanan her anı sıkıntı veren ama aynı zamanda da “bir gün belki” umudunu taşıyan bir süreçtir. Zamana bağımlı olmayan bir noktada duran hasta için arada kalmak; değişen, dalgalanan ve farklılaşan eşe ve kendi içindeki fırtınalara karşı her geçen gün azalan bir dirençtir. Adeta Araf’ta tek başına ve pusulasız konuşan hasta, ilk gece neyse, son gece de o olma iddiasında ve konumundadır. Yani vajinismus bir cehennem kadar vardır ve bir cennet kadar yoktur.
Araf’ta kalmış hasta; cennet ve cehennemin arasında kendileri hakkında verilecek hükmü bekleyenler gibi korku ve umut arasındadır. Cinsel birleşmeden korkarken, ilişkiye girmeyi de umut etmektedir. Onlar kendileri için yapabilecekleri hiçbir şey olmadığına inanmışlardır. Cinsel hayatları tekrar geri dönmemek üzere bitmiştir, imtihan sona ermiştir. Hasta sadece eşinin vereceği kararı beklemektedir. Yapmadığı doğru davranışlar ya da yaptığı yanlışlar, onun Araf tepesinde kalmasına sebep olmuştur. Yani korku ve umut arasında olmak, vajinismus sorunu yaşayan insanlarla Araf’ta bulunan halk arasındaki ortak bir özellik iken, iki grup arasında çok önemli bir fark vardır. Halen yaşayan insanlar inanırlarsa başarabilirler. Yaşayan herkes için imtihan kapısı kapanmamıştır. Bu dünyada imkânı varken yapılacak ve tarafımızdan ayrıntılı olarak anlatılan egzersizler hastanın kendisi için gerçek bir kurtuluş yoludur. Bu bakış açısı cinsel mutluluğuna ulaştıracak gerçek bir yol gösterici olarak hasta için sağlıklı ve mutlu bir evliliğe götüren bir rehberdir. Araf halkının sahip olduğu duyguya sahip hastalarımıza bu kitap ile vaat ettiğimiz genişliği yerler ve gökler kadar olan cennet bahçeleri gibi bir huzurdur.