Cinselliği “ayıp, yasak ve günah” üçgeninde mi yaşarsınız? “Seks” kelimesini söylemekten bile çekinir ya da eşinizle yalnızken bile seksle ilgili bir konuyu sesinizi alçaltarak mı konuşursunuz? Bazen kendinize seksin yemek, içmek kadar doğal olduğunu söylersiniz ama bir türlü bunu kabullenmek istemez yaşamınızda uygulayamaz mısınız? Belki de bir dizi ya da filmde öpüşen çiftleri gördüğünüzde yüzünüz kızarır, kanalı değiştirmek istersiniz. Birisi seksle ilgili bir şaka yaptığında ya da bununla ilgili bir cümle kurduğunda elinizle ağzınızı kapatıp utanarak konuşanı susturmak istersiniz. Hatta bazen “Bu konuları lütfen konuşmayalım” diyerek karşınızdakini uyarır mısınız? Tüm veriler aklınızın her köşesinde seksle ilgili hurafeler uçuştuğunu gösterir.
SEKSİNKUTSAL BİR YANI YOK
Geçmişten bugüne kadar gelen hurafeler ne yazık ki halen seks hayatımızı etkiler. Bilinmezlik ve korku birbirini sürekli besleyen iki olgudur. Bilinmezlik korkuyu doğurur, korku sürekli bilinmezliği doyurur. Korkulan ne ise hep aynı yanlış yapılır, Hep denir ki bilinmemesi daha iyidir. Oysa bilinmezin üstüne gidilmedikçe, hurafeler, yalanlar, kurgular bir mikrop gibi gerçeğin üzerinde ürer. Bu da insanlık üzerinde bir baskı oluşturur. Seks de ne yazık ki insan için keyifli değil korkulu, yakınlaştıran değil ağrılı hale getirilmiş bir olguya dönüştü. Peki bu nasıl oldu? Neden insan kendi bedeni ile ilgili her şeye bu kadar toleranslı iken seksi içinde bu kadar bastırdı? Bu konuda bir fikir yürütmek çok zordur. Ancak geleceğin dünyasında artık belirsizliğin yeri olmadığını, seksin üzerindeki belirsizliklerin bir an önce dağılması gerektiğini düşünüyoruz. Seksin üzerindeki tüm bu baskılar, insanların hem cinsel hem ruhsal sağlığını hem de partner ilişkilerini çok olumsuz etkiler. Hatta bastırılmış cinsellik, duyduğumuzda bizi ürperten, nefret ve iğrenti duygularını içimize salan korkunç suçların işlenmesine bile neden olur. Oysa seksin ne kutsal bir yanı vardır, ne bu kadar abartılacak derecede özeldir, ne de üzerinde bu kadar çok kafa yorulacak kadar sihirli… Seks, basit, olağan, doğal, her insan için gerekli olan ve düzenli yapılmasına ihtiyaç duyulan çok keyifli bir olgudur. İçinde ağrı, acı, korku, kanama barındırmaz. Haz, şehvet, yakınlık ve sevginin bir ifadesidir. Hepsi bu…Birey bunu ne kadar çabuk idrak ederse ve hayata geçirirse o kadar başarılı bir şekilde akıl ve beden sağlığını stabil tutabilir, mutlu olabilir ve mutlu edebilir.
ZEVKİN ORGANI: ‘KLİTORİS’
Özellikle dini ve ahlaki hurafelerin yaşamda oldukça belirleyici olduğu bu coğrafyada cinsellikle ilgili karşımıza çıkan ilk dogma cinselliğin ‘günah’ olduğu yönündedir. Eğer konuya aynı eksenden bakmak gerekirse bugün eğer cinsellik olmasaydı bizler de olmazdık. Bizler her birimiz ebeveynlerimizin seksinin bir ürünüyüz. Eğer cinselliğin tamamen günah olduğu üzerinden gidilseydi bugün insanoğlunun varlığını sürdürmesinden bahsedemezdik. İnsan bedeni mükemmel bir şekilde cinselliğe göre dizayn edilmiştir. Buna verilebilecek en net örnek klitoristir. Kadında öyle bir organ var ki tek bir amaca hizmet ediyor o da zevk vermeye… Bu organın adı klitoristir ve bilindiği kadarıyla kadının boşalma ve orgazmını kolaylaştırmak ve düzenlemekten başka da bir işlevi bulunmuyor. Klitorisinden aldığı zevki vajinasının girişteki üçte birlik kesiminden ve G noktasından aldığı zevkle birleştiren ve bu iki organı birbirine zihinsel olarak entegre etmeyi bilen kadın da cinselliğin tadını en yüksek oranda çıkarabilir.
ÇOCUĞUNUZA KÖTÜLÜK ETMEYİN
Cinselliğin saplantılı derecede olumsuzluklarla yüklenmesinde maalesef annelerin rolü vardır. Özellikle kız çocuklarının ilerideki kadınlık edinimlerinin rol modeli anneleridir. Kız çocuklarının gelecekte cinselliğe olan yaklaşımları annelerinin onları bu konuda eğitip eğitmemelerine bağlıdır. Eğer anne kızına cinselliği ‘ayıp’ olarak kodlarsa, o kızın ileride cinsel işlev bozukluklarıyla karşı karşıya kalması hiç sürpriz olmaz. Zaten seks yapma korkusu olarak bilinen vajinismus, cinsel isteksizlik ya da cinsel tiksinti gibi bozuklukların temelinde genellikle annenin kızına sunduğu ‘ayıp ve yasak’lı cinsellik olgusunun yattığını görmekteyiz. Bazı anneler var ki tüm yetiştirme sürecinde kızına tek bir kelime dahi cinsellikle ilgili aktarımda bulunmamıştır. Sanki hiç yokmuş gibi… Sanki eşiyle birlikte yaptıkları seksin sonucu gözlerinin önünde durmuyormuş gibi kızına hiçbir şey anlatmamıştır. Aklına yanlış bir fikir sokar mıyım’ korkusuyla utanmıştır. Genç kız da bilmediğinden korkmuştur. Zaten insan bilmediğinden korkar. Sonuçta bu korku, eğer farklı bir kaynaktan doğru bilgilendirme de yapılmadıysa, bir şekilde ilerde hayatına girecek olan partnerini ve onunla yapacağı cinselliği de reddetmesine yol açacaktır. Bu ne yazık ki kaçınılmaz bir durumdur. Anneleri bu konuda kesin bir dille uyarıyorum: Çocuklarınızı koruma içgüdüsünün yoğun bir duygulanım olduğu tartışmasız bir durumdur. Ancak cinsellik gibi içi doldurulmazsa, gerçekleri anlatılmazsa, yarın sorunlara gebe olacağı belli bir olguyu, aslında temelde doğal ve basit bir bedensel ihtiyaç olan bu olguyu, çocuklarınıza yaşının gerektirdiği ölçüde ve doğru bir şekilde anlatmazsanız, işte o zaman çocuğunuzun geleceğini mahvedeceğinizi aklınızdan çıkarmayın.
SEKS BİR ARMAĞANDIR
Seks yapmak, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza ve hissetmeye odaklanarak, herhangi bir performans hedefi koymadan, zamandan kopma, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni bir “armağan gibi” paylaşabilme, partneri tatmin etme zorlantısı olmadan, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olarak sık sık tarif ederiz. Ahlak, kültür, gelenek ya da felsefe… Adı her ne olursa olsun tüm düşünce sistemleri açısından seks ve onun sonucunda ortaya çıkan yakınlık ve haz, insan için çok özel bir armağan olarak algılanmalıdır. Tüm sağlıklı bireyler seksi yaşamalıdır. Bireyler bugüne kadar süregelen yanlış bilgilendirmelerin, korkuların ve endişelerin giderilmesi için açık kaynaklardan her türlü bilgiye ulaşmaktan çekinmemelidirler. Bunun için profesyonel yardımı da öneriyorum. Bireyler veya çiftler cinsellikle ilgili her türlü üst düzey bilgiyi cinsel terapistlere başvurarak öğrenebilirler.