Yazın bitişiyle birlikte birçok kişi, güneşin yüzünü daha az gösterdiği, günlerin kısaldığı, havanın soğuduğu, işlerin yoğunlaştığı bir yaşama ayak uydurmakta zorlanabilir. Çünkü mevsimler değiştikçe enerjimizde, yemek yememizde, iştahımızda, uyku düzenimizde ve ruhsal enerjimizde de değişiklikler olur. Bu nedenle, kısalan ve soğuyan kış günlerinde depresif belirtiler göstermeye daha yatkın hale geliriz. Bu duruma “mevsimsel duygudurum bozukluğu” adı verilir.
MEVSİMSEL DUYGUDURUM BOZUKLUĞU NASIL OLUR?
Güneşin parladığı uzun yaz günlerindeki neşemiz ve enerjimiz adeta termometredeki düşüş ile birlikte düşmeye başlar. Bu değişimin ruh halimizdeki olumsuz etkileri günlük hayatımızı derinden etkileyebilecek depresyon belirtilerine yol açabilir. Kendimizi, bitkin, karamsar, mutsuz hissederiz, sürekli uyumak isteriz ve daha çok yemeye başlarız. Mevsimsel duygudurum bozukluğu aslında vücudumuzun gün ışığına verdiği tepkiyle ilişkilidir. Gün ışığı, uyku hormonu olarak da adlandırılan melatonin üretimindeki dengeyi bizar, yani bizi uyandırır. Melatonin biyolojik saatimizi ayarlamaktan sorumludur. Diğer bir ifadeyle beynimiz vücut saatimizi gün ışığına göre ayarlar. Gün ışığı azaldığında da vücut saatimiz yavaşlar ve depresyon belirtilerinin ortaya çıkması kolaylaşır. Gün ışığının bir başka etkisi de bir antidepresanın yaptığı gibi beyinde serotonin seviyesini arttırmasıdır. Serotonin, ruh halimizi olumlu etkileyen ve mutluluk hormonu olarak da bilinen bir nörotransmiterdir. Beynimiz ruh halimizi düzenlemek için serotonini kullanır.
MEVSİMSEL DUYGUDURUM BOZUKLUĞUNUN BELİRTİLERİ
Mevsimsel duygudurum bozukluğu, daha sık kadınlar, ergenler ve genç erişkinlerde ve genellikle kışın karşılaşılan bir durumdur. Ruh halimizdeki mevsimsel değişiklikler çok çeşitli ve kişiden kişiye değişebilecek olsa da aşağıdaki belirtiler yaygın olarak görülür:
1. Yorgunluk, sinirlilik, tahammülsüzlük.
2. Günlük aktiviteleri yapmak için enerji ve ilgide azalma.
3. Konsantrasyon problemleri.
4. Normalden daha uzun süre uyumak ya da uyuyamamak gibi uyku problemleri.
5. Kaygılı, mutsuz, umutsuz, sıkıntılı hissetme ve gündelik streslerle başa çıkamama.
6. İştahta artış, sürekli abur cubur atıştırmak ya da aşırı yemek.
7. Bağışıklık sisteminin zayıflamasına bağlı olarak soğuk algınlığı ve enfeksiyon hastalıklarına yakalanmaya yatkın olma.
8. Cinsel istek ve ilgi kaybı.
9. Sosyal çevre ve partnerle ilişki sorunları.
10. Alkol ya da madde kullanımına eğilim.
RUH SAĞLIĞI İÇİN ÖNCE BEDEN SAĞLIĞI GEREKİR
Ruhsal olarak sağlıklı olmak için öncelikle sağlıklı beslenmek, spor yapmak, zararlı alışkanlıklardan uzak durmak gibi fiziksel sağlığımızı koruyacak yaşam biçimini benimseyerek bedenimizi sağlıklı tutmanızı gerektirir. Çünkü ruhun sağlıklı olabilmesi için ilk şart bedenin sağlıklı olmasıdır. Sonra da ruhsal sağlığımızı korumak ve iyileştirmek için yaşamımızda aktif bir rol almak üzere davranışlarımızı, tutumlarımızı ve alışkanlıklarımızı değiştirmeniz gerekir. Özellikle soğuk kış günlerinde hem fiziksel hem de ruhsal sağlığımızı korumak için beslenmemize ve uyku düzenimize dikkat etmemiz son derece önemlidir. Ayrıca gün ışığından en iyi şekilde faydalanmamız ve fiziksel aktivitelerimizi arttırmamız gerekir. Bunun için gün içinde açık havada en az yarım saat süreyle yapacağımız yürüyüş, koşu ya da diğer egzersizlerle bir yandan ihtiyacımız olan gün ışığını alırken diğer yandan da fiziksel aktivitenin vücut sağlığımız için olan yararlarının yanı sıra, depresyon belirtilerini azaltmaya yardımcı olan etkilerinden yararlanabiliriz.
YİYECEKLERİN RUH HALİMİZE ETKİSİ
Beslenme denince çoğumuzun aklına doymak gelir. Ancak en iyi fiziksel ve zihinsel performansa ulaşmak için yiyeceklerin ne kadar önemli olduğunu düşünmeyiz. Günümüzün yoğun tempolu yaşam tarzı dengesiz ve düzensiz beslenmeyi de beraberinde getirir. Hızlı ve pratik yiyecekler genellikle besin değeri açısından düşük ama kalori olarak çok yüksek içeriklere sahiptir. Bu tip yiyeceklerin zihinsel ve ruhsal etkilerinin olumsuzluğunu gösteren çok sayıda bilimsel araştırma vardır. Dengesiz beslenme, mevsimsel duygudurum bozukluğunu atlatmanın önünde bir engeldir. Bu nedenle kışın yiyip içtiklerinize özellikle dikkat etmenizde fayda vardır. Dikkat edilmesi gereken yiyeceklerin başında beyaz şeker gelir, çünkü beyaz şeker, kan şekerinin hızla yükselip düşmesine neden olduğu için halsizliğe, yorgunluğa ve bilişsel performansın düşmesine yol açar. Şeker ihtiyacını meyvelerden karşılamak en sağlıklı yol olarak tercih edilmelidir. Mevsimsel duygudurum bozukluğunu tetikleyen diğer bir etken de vitamin eksikliğidir. Yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları ve vitamin takviyeleriyle vücudumuzu depresyona karşı dayanıklı hale getirebiliriz.
İNSANA MUTSUZLUK VE HUZURSUZLUK VEREN 1O ŞEY
İnsanı on şey huzursuz ve mutsuz eder; (1) değiştirebileceği şeyleri değiştirme cesaretini gösterememek, (2) değiştiremeyeceği şeyleri kabul edecek sabıra sahip olamamak, (3) hayatın gerçekleriyle savaşmak, (4) herşeyi kontrol etmeye çalışmak, (5) sorgulamak yerine suçlamak, (6) duygularını bastırmak veya yönetememek, (7) doğadan ve erkeksi ve kadınsı doğasından kopmak, (8) üretmek yerine sadece tüketmek, (9) herşeye negatif bakmak ve (10) AKIL ile değilde İÇ'inden geldiği gibi hareket etmek… Ruhunuzu ve bedeninizi kışa hazırlarken bu on hatadan uzak durmakta fayda var.
STRESLE MÜCADELE EDİN
Kış depresyonu olarak da bilinen mevsimsel duygudurum bozukluğuyla baş etme de diğer bir önemli faktör de stresten kaçınmak, kaçınamadığımız durumlarda da stresi iyi yönetebilmektir. Günümüzün karmaşık dünyasında stresi tam olarak ortadan kaldırmak mümkün değildir. Zaten bu istenen bir durum da değildir çünkü “olumlu stres düzeyi” diyebileceğimiz belli bir oranda stres yararlıdır. Denetlenebilen ve yönetilebilen stres enerji verir ve içimizdeki potansiyelin açığa çıkmasına yardımcı olur, dikkatimizi ve performansımızı arttırır. Öte yandan yoğun stresin zararlı etkilerinden korunmak gerekir. Ancak bazı kişiler stresten kurtulmak için alkol ya da sigara bağımlılığı, kontrolsüz bir şekilde alışveriş yapma, aşırı yemek yeme gibi olumsuz yollara başvururlar. Stresle baş etmek için kullanabileceğiniz pek çok yol vardır. Gevşeme teknikleri, problem çözme becerileri geliştirme, algılama stratejileri geliştirme, iletişim becerilerini arttırma, zamanı etkin kullanma, egzersiz, spor, diyet yapma bunların başında gelir. Stres ile etkili bir mücadele için öncelikle aşağıdakileri yapmanız gerekir:
1. Sağlıklı yaşam alışkanlıkları geliştirin, beslenme, uyku düzeni, egzersiz vb.
2. İşlerinizi ertelemeyin. Önce büyük ve önemli işlerinizi sonra küçük işlerinizi yapın.
3. Zihninizi kontrol edemediğiniz zaman olaydan biraz uzaklaşın dinlenin ve sonra geri dönün.
4. “Hayır” demeyi öğrenin.
5. Yakınlarınıza duygularınızı ve düşüncelerinizi anlatın, onlarla sorunlarınızı paylaşın.
6. Aşırı kontrolcü olmadan olayları akışına bırakın.
7. Değiştirebileceğiniz şeyler için mücadele edin, değiştiremeyeceklerinizi kabul edin.
8. Kendinize zaman ayırın, hobi edinin.
9. Ruhunuzu dinlendirmek için müzik dinleyin, yoga ya da meditasyon yapın.
10. Başkalarına yardım edin ve onların da size yardım etmesine izin verin.
RUHSAL SIKINTILARIMIZ İÇİN NE ZAMAN YARDIM ALMALIYIZ?
Stresinizi yönetmekte zorlanıyor, stresin ruhsal ve bedensel etkilerini çok yoğun yaşıyorsanız, bir psikoterapistle görüşüp, destek alarak stresle daha iyi ve etkin bir şekilde baş edebilirsiniz. Kendinizi ruhsal olarak iyi hissetmediğinizde ilk yapmanız gereken kendi öz kaynaklarınızı harekete geçirmek olmalıdır. Yaşam yolculuğunun farklı duraklarında ve zamanlarında hissedebileceğiniz ruhsal sıkıntılar, doğru bir değerlendirme, iyi bir gözlem, doğru kararlar ve yerinde müdahalelerle çoğu zaman kolayca üstesinden gelebileceğiniz durumlardır. Ancak kendinizde bunları yapacak gücü bulamadığınız, çözülemeyen sorunların büyüyerek içinden çıkılması gittikçe zorlaşan bir kısırdöngü halini aldığı zamanlar da olabilir. Bu noktada size kılavuzluk ederek içinizdeki gücü açığa çıkarıp kullanmanıza yardımcı olacak bir desteğe ihtiyaç duyarsınız. İşte o zaman bir psikoterapistten yardım almak için en doğru zamandır.
“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…
Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…
“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…
Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…
Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…
En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…