Bekâret tabusu ölümlere neden olabiliyor

Bekâret tabusu ölümlere neden olabiliyor
Bekâret iki bacağın arasında değil beyindedir
Kadınlar cinsel ilişkide suçluluk yaşıyor
Toplumumuzda cinselliği yaşamak kadınlar için hala bir hak olarak görülmüyor. Erkekler ergenlikten itibaren cinselliği yaşamaları için teşvik edilirken, toplum kadınları ise cinsel olarak baskılamakta ve bekâretin evlenene kadar korunması gerektiğini savunmaktadır. Öncelikle bekaretin ne demek olduğunu tartışmak gerekir. Bekâret; kişinin daha önce cinsel ilişki yaşamamış olmasıdır. Bu kavramın içine sevişme, karşı cinsle temas, dokunma, oral ve anal yolla yaşanan birliktelikler de dâhildir. Daha önce karşı cinsle hiç temasta bulunmamış bir kişiye bakir ya da bakire denir. Toplumumuzda ise bekâret penisin vajinaya girmesi ile ölçülüyor, kızlık zarında bir açılma olup olmadığıyla değerlendiriliyor ve kadından vajinasını sürekli koruması bekleniyor, oysaki bekâret iki bacağın arasında değil beyindedir. Bekâreti kaybetmek genç kızların en büyük korkularından biridir. Cinselliği yaşamak ve cinsel olarak arzularını, duygularını ve isteklerini ifade etmek kızlar açısından gerçekten zor bir durumdur. Oysaki nasıl doğuştan erkekte yoğun cinsel dürtüler varsa, kadında da vardır. Toplum cinselliği yaşayan ve bunu açıkça ifade eden bir kadına hoş bakmaz, bu da genç kızlarımızı bazı şeyleri gizlice yaşamaya itiyor. Bunun sonucunda suçluluk, günahkârlık, pişmanlık duyguları ortaya çıkıyor ve bu genç kızlarımız sürekli bekâretlerine bir zarar gelip gelmediği ya da ilk gece kan gelip gelmeyeceği korkusu ile yaşıyorlar. İlk cinsel ilişkide kanamanın olmaması, çok yanlış bir şekilde kültürümüzde ve diğer bazı kültürlerde kadının bakire olmadığının bir kanıtı olarak kabul edilmektedir. Bu çok büyük bir yanlıştır, zira her kadının anatomik yapısı birbirinden farklıdır.
Her şey doğru yapılırsa ilk ilişkide kanama olmaz
Bekâret kaygısı vajinismusa yol açıyor
İlk gece korkusu toplumda çok yaygındır. Toplumumuzda hem kadınlarda hem de erkeklerde ilk ilişkinin zor olması gerektiği ve mutlaka kan gelmesi gerektiğine dair bir inanış var. Oysaki bu doğru değildir. Çünkü kızlık zarı toplumda zannedildiği gibi vajina girişini bir perde gibi kapatmaz, ortasında adet kanının akabileceği bir açıklık bulunur ve penis buradan çok rahat bir şekilde içeri girebilir. Eğer kadın rahatsa, eşi ile birbirilerini gevşetmeyi başarmışlarsa, yeterli ön sevişme yapılıp vajina ıslanmışsa ilişki çok rahat olur ve kızlık zarında veya vajinada doğumsal bir anormallik yoksa kan da gelmez. Yani her şey doğru yapılırsa kanama olmaz. Kanamanın nedeni kadının kendini kasması, kuru kalması erkeğin de zorlamasıdır. Ancak hem erkekte hem kadında kanama beklentisi olduğu için kanama olmayınca hem erkek eşinden şüphe eder ve onu suçlar, hem de kız bakire bile olsa kendinden şüphe eder. Bu da cinsel hayata sağlıksız bir başlangıca neden olur ve çiftin birbirine olan güvenini sarsar. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)’ne bekâret ve kızlık zarı ile ilgili her gün onlarca soru geliyor. Genç kızlarımız ve erkeklerimiz bekârete fazlasıyla kafayı takmış durumdalar ve yaşadıkları her cinsel eylem sonucu bekâretin yerinde durup durmadığını sorguluyorlar. Henüz karşı cinsle hiçbir temasta bulunmamış genç kızlarımız dahi “düşme, sert bir yere oturma, ata binme, havuza atlama, duşta vajinaya su tutma, vb.” nedenlerle bekâretlerini kaybettiklerini bile düşünebiliyorlar. Ya da erkek arkadaşları, nişanlıları ya da eşleri ile sevişirken kendilerini kızlık zarını korumak adına o kadar çok kasıyorlar ki vajinismus olabiliyorlar. Bir damla kan bekâretin kanıtı değildir. Bir ilişkideki sevgi, saygı, güven, bağlılık gibi birçok kavram bir damla kan yüzünden zarar görebiliyor. Bu da çiftler arasında uzun yıllar süren cinsel sorunlara yol açıyor.
Bekâret tabusu cinsel eğitimle aşılabilir
Bekâret tabusunun aşılmasında cinsel eğitimin önemi çok büyüktür. Tabi ki gençlerimize her şeyi serbest yaşayın demiyoruz, ancak kişi kendi sınırlarını kendi çizebilmeli ve cinselliği yaşayıp yaşamama konusunda kararını verebilmelidir. Cinsel eğitim olduğunda gençlerimiz cinselliği daha bilinçli, güvenli bir şekilde ve zamanı geldiğinde yaşayabileceklerdir. Doğru cinsel bilgilendirme ile cinsel organların yapısını, ilk ilişkinin acı verici olmaması gerektiğini öğrenecekler ve cinsel hayatlarına daha sağlıklı bir başlangıç yapabileceklerdir. Cinsel eğitim olduğunda böyle üzücü ölümler de olmayacaktır, bu konuda devlet kurumlarına ve sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşmektedir.