Boşanma ve velayet davaları genellikle ebeveynlerin aşırı davranışlarına neden olabilecek yüksek stresli ve tartışmalı olaylardır. Bu süreç ve sonrasındaki olumsuz davranışlar kadınlarda daha çok görüldüğü için “Boşanmada Kötü Niyetli Anne Sendromu” olarak adlandırılır. Bu durumdaki kadınlar, boşanma sürecinde veya boşandıktan sonra eski eşini cezalandırmak ve ondan intikam almak için çocuklarına zarar verecek veya onları babalarından mahrum bırakacak kadar ileri gittiği aşırı uçtaki davranışlar sergilerler.
BOŞANMADA KÖTÜ NİYETLİ ANNE SENDROMU
Boşanma sırasında ebeveynlerin aşırı kötü niyetli davranışlarını açıklamak için bir sendrom veya bozukluk tanımlama fikri, klinik ve yasal vakalardaki intikamcı ebeveyn örneklerinden ortaya çıkmıştır. Daha çok kadınlarda görülen kötü niyetli davranışlarda amaç, çocukları babalarına yabancılaştırarak eski eşi cezalandırmak ve ondan intikam almaktır. Bu niyetle çeşitli girişimlerde bulunan kadınlar, genellikle çocuklarına babalarını kötüleyerek ondan uzaklaşmalarını sağlamak için çocuklarını babalarına karşı kışkırtmaya, yabancılaştırmaya ve iletişim kurmalarını ve görüşmelerini engellemeye çalışırlar. Kötü niyetli davranışlar, eski eşe zarar vermeye yönelik olarak onu istismarla suçlamak gibi iftiralar atmak, hakaretler etmek, fiziksel olarak eşe veya mallarına zarar vermek gibi girişimleri içerebilir.
EBEVEYN YABANCILAŞMA SENDROMU
Boşanmada kötü niyetli anne sendromundaki annenin eski eşini kötüleme ve karalama girişimleriyle çocuklarının adeta beynini yıkayarak, onları babalarına karşı kışkırtması sonucunda yabancılaşan çocuklar genellikle annelerinin babalarına karşı kötü davranışlarına fiilen katılmak zorunda kalırlar. Bu durum 1980’lerde çocuk psikiyatristi Dr. Richard A. Gardner tarafından “Ebeveyn Yabancılaşma Sendromu” olarak adlandırılmıştır. Bu sendromda çocuklar, annelerinin onları babalarına karşı bir intikam silahı olarak kullandığının farkında olmadan annelerini mağdur olarak görürler ve babalarına karşı düşmanca tavır alırlar. Babalarına yabancılaşan çocuklar, babalarıyla iletişimlerini keserler. Anneleri tarafından manipüle edilen çocuklar için bu durumun ruhsal ve sosyal etkileri yıkıcıdır. Ebeveyn yabancılaşma sendromu çocukları, ebeveynleri tarafından sevilme ve her iki ebeveyni için sevgi gösterme haklarından mahrum eder. Yabancılaştırıcı davranışlar çocuk için rahatsız edici, kafa karıştırıcı ve çoğu zaman korkutucu olur ve çocuğun uyumsuz duygusal veya davranışsal tepkiler vermesine yol açar. Hem baba hem de çocuk için aralarındaki bağın koparılması acımasız ve olağandışı bir durum olarak travmatiktir ve hayatlarında kalıcı izler bırakır.
MEDEA KOMPLEKSİ
Bir annenin, boşandığı eşinden intikam almak için kasıtlı ve art niyetli bir şekilde eski eşine zarar vermeyi amaçladığı Kötü Niyetli Anne Sendromunun en aşırı ucunda, annenin çocuklarını öldürdüğü “Medea Kompleksi” yer alır. Bu isim, eşi Jason onu daha genç bir kadın için terk ettiğinde kendi çocuklarını kasıtlı olarak öldüren Yunan mitolojik figürü Medea’dan gelir. Peki bir anne bunu kendi çocuklarına nasıl yapabilir? Bu sorunun yanıtı için Medea’nın hikayesine bakalım. Yunan tiyatrosu, sadece eğlendirme değil, aynı zamanda travmalar ve acılar için bir katarsis sağlama amacına da hizmet etmiştir. Bu klasik hikayeler, insan psikolojisinin karakteristiği olan çatışmaları anlatır. Yoğun bir sevginin ve bağlılığın son derece yıkıcı bir nefrete dönüştüğü Medea’nın hikayesi de böyle bir örnektir. Medea, Jason’a o kadar delicesine aşıktır ki, Altın Post’u koruyan kendi babası Kral Aeetes’i kandırır ve Jason’ın Altın Post’u çalabilmesi için kendi kardeşini öldürür. Jason, başka bir prensesle evlenmek için Medea’dan ayrılır. Medea intikamını planlar. Medea, geline güzel bir cüppe ve çelenk hediye eder. Jason’ın yeni gelini hediyeleri taktığında, kafası ve bedeni alev alır ve korkunç, acılı bir ölümle yaşamı son bulur. Medea daha sonra kılıcını alır ve iki çocuğunu öldürür.
ŞİDDETE DÖNÜŞEN NEFRET
Terk edilme ve ihanete uğrama duygusu sağlıklı düşünme becerisine müdahale eden trajik bir figür olarak Medea, çözülmemiş kederin acısı, en değer verdiğimiz kişilerden en değerli varlıkları kullanarak intikam almaya dönüştüğünde, insanın şiddet eğiliminin ortaya çıkışına çarpıcı bir örnektir. Nefret ve nefrete dayalı öfkenin eşlik ettiği bir durum olan Medea Kompleksinde narsisistik olarak yaralanmış, küskün, bağımlı kadın, kaybıyla başa çıkamaz. Nefrete dönüşen aşkı o kadar tutkulu ki, eşiyle aralarındaki bağı yok etmek ister. Bilinçdışında hem çocuklar hem de eşi aynı şeyi temsil ettiğinden bu bağı yok etmek için çocuklarına zarar verir. Aşırı derecede bağımlı olduğu eşinin ihanetine karşılık çocuklarını öldüren anne, kendini terk edilmiş ve yalnız hissederek tamamen gerçeklikle temastan kopması anlamında psikotik aşırı uçta yer alır. Bir annenin kendi masum çocuklarını katletmesi için kendi annesinin düşmanlığına maruz kalmış olması da muhtemeldir.