Cinsellikle ilgili hurafelerin yani doğru bilinen yanlışların başında penis boyu ile ilgili olanlar gelir. Kimileri için uzun penis erkekliğin simgesi, kimileri için de kadını cinsel olarak tatmin etmenin yegâne yolu, cinsel hazzın garantisidir. Hal böyle olunca da penis uzatma ürünlerinin bu kadar rağbet görmesine şaşmamak gerekir. Bir yanda penis boyunu uzatacak ilaçlar veya kremler satmaya çalışan bir sektörün yarattığı algı, diğer yanda pornografik filmlerle özendirilen uzun penis boyu, insanların zihnindeki yanlış algıyı pekiştiriyor.
Cinselliği penis boyuna indirgeyen bu yanlış yönlendirme ile uzun penis boyu kadının ve erkeğin cinsel tatminin tek koşulu olarak görülüyor. Penisinin kısa olduğunu düşünen erkeklerin yaşadığı özgüven kaybı, performans kaygısına dönüşerek dünyalarını karartıyor, onarı seksten soğutuyor. Uzun penis boyu takıntısı sanıldığı gibi sadece erkeklerin yaşamlarına bir karabasan gibi çökmekle kalmıyor, kadınların da cinsel yaşamlarını alt üst edebiliyor. Partnerinin penisinin kısa olduğunu düşünen kadınlar cinsellikten zevk alamıyor, boşalamıyor ya da orgazm olamıyorlar. Suzan adını verdiğim bir danışanım da bu durumdaydı…
Suzan, 25 yaşında yeni evli genç bir kadındı. Ofisime geldiğinde çok çekingen ve tedirgindi. Rahat olması ve kendini iyi hissetmesi için sorununa değinmeden önce kendisi hakkında bilgiler edinebileceğim kısa bir konuşma yaptık. Biraz rahatlamış görünse de, “Evet, bana geliş nedeninizi öğrenebilir miyim?” dediğimde, ellerini önünde birleştirip gözlerini yere dikerek“Şeyy… Eşimle sevişmek istemiyorum” dedi. Sanki dudaklarından dökülen sözcüklerden utandığından onları duymamak istermiş gibi olabildiğince kısık sesle konuşuyordu.
Onu biraz daha rahatlatmak için “Bu çoğu kadında görülebilen bir durumdur” diyerek sorunun sadece onun başına gelen bir şey olmadığını düşünmesini sağlamak istedim ve “Peki, ne zamandır eşinizle sevişmek istemiyorsunuz, merak ettim", dedim.
“Evlendiğimizden beri” dedi.
“Şimdi biraz geriye gidelim. Eşinizle ne zaman ve nasıl tanışıp evlendiğinizi dinlemek isterim” dedim, eşiyle arasındaki ilişkinin soruna dair ipuçları vereceğini düşünüyordum.
“Sekiz ay önce yeni bir işe başladım. Taner’le orada tanıştık. İş arkadaşımdı yani… İlk görüşte birbirimizden etkilendik, çıkmaya başladık. İki ay kadar çıktıktan sonra bana evlenme teklif etti. Ailelerimiz tanıştı ve üç ay sonra da evlendik” diye anlattı.
“Eşinizle evlendiğinizden beri sevişmek istemediğinizi söylediniz, peki, evlenmeden önce nasıl bir ilişkiniz olduğundan aranızdaki cinsel yakınlaşmanın nasıl olduğundan söz edelim”dedim.
“Evlenmeden önce ona dokunmaktan, onunla öpüşmekten çok zevk alıyordum. Ama hiç tam anlamıyla sevişmedik, yani hiç yatmadık” dedi, yine söylediklerinden utandığını belli eden bir yüz ifadesiyle konuşarak.
“Bu durumda ilk cinsel birleşmeniz evlendikten sonra oldu ve siz o cinsel birleşmeden sonra eşinizle sevişmek istememeye başladınız, diyebilir miyiz?” deyince, “Evet, tam olarak öyle oldu. İlk gecemizde eşim boşaldı ama ben hiçbir zevk almadım” dedi.
“İlk kez cinsel ilişki yaşayacağınız için korku ya da endişe duymuş olabilir misiniz?” dediğimde, “Hayır!” dedi ve “Korku ya da endişe değil, büyük bir hayal kırıklığı yaşadım” diye kızgın bir sesle devam etti. “Çünkü eşimin penisi küçktü. Onu görünce tüm isteğim ve hevesim kaçtı, eşim boşaldı ama ben hiç zevk almadım. O günden sonra da ona karşı hiçbir cinsel istek duymadım.”
Önce, Suzan’a eşinin penisinin boyunun ne kadar olduğunu sormayı düşündüm ama bunun onu daha çok utandıracağını sezerek konunun odağını eşinin penisinin boyu yerine penis ve vajinanın yapısı ve cinsel ilişkideki rollerine yönlendirmenin daha uygun olacağına karar verdim.
Suzan, o güne kadar edindiği kulaktan dolma bilgiler ve izlediği porno filmlerde gördüğü erkeklerin hepsinin penisinin uzun olması nedeniyle eşinin penisinin kısa olduğunu düşünmüştü. Yaşadığı hayal kırıklığı yüzünden kendini kötü hissetmiş, Taner’le sevişmek istememişti. Taner’in boşalıp rahatlamasını seyretmiş ama kendisi boşalamamıştı. Üstelik Taner’in penisinin kısa olmamasına rağmen kendisinin boşalıp onu tatmin edememesine kızmıştı. O günden sonra da eşinin penis boyu onda bir takıntı haline gelmiş, ona karşı cinsel isteği azalmıştı. Çünkü Suzan da birçok kişinin cinsel hayatını karartan bir hurafeye, yani cinsel ilişki sırasında eşlerin tatmin olması, boşalması ve orgazmı için penisin uzun olması gerektiğine inanıyordu. Suzan'ın söylediğine göre kocasının penisi 15 santimdi…
Suzan gençliğinde arkadaşlarından çok etkilenmişti ve şöyle düşünmüştü: "Benim için penis boyu son derece önemli. En az 20 santim olmalı… Ancak büyük penisli bir erkek bana kadınlığımı hissettirebilir. İzlediğim porno filmlerdeki erkeklerin penisi gibi kesinlikle büyük olmalı ve beni mutlu etmeli! Fantezi olarak çok büyük olsun istiyorum ama gerçek hayatta o kadar büyüğüyle nasıl başa çıkabilirim bilemiyorum ama hayallerimi hep bir zenciyle sevişmek süslüyor, adamlar çok seksi ve büyük penisli… Bamya gibi küçük penisli bir erkekle asla yapamam! 'Büyü de gel yavrum' der, arkama bile bakmadan onu terk ederim…" Ama kocasını terk edememişti, onunla mutlu da olamamıştı… Oysa, yapılan fizyolojik çalışmaların açıkça ortaya koyduğu gerçek çok farklıdır. Normal penis boyu sert haldeyken ortalama 9-14 cm arasındadır. Penisin 8 santimden kısa olması cinsel ilişkinin gerçekleşmesi için çoğu zaman yeterli olmazken, çok uzun olması da cinsel ilişkinin konforunu bozabilir. Vajina ise, yaklaşık 9-10 cm uzunluğunda, tüp biçiminde ve içine giren penisin büyüklüğüne göre esneyip, uzayabilen bir organdır. Kadının cinsel ilişkiden haz alması vajinanın ilk 3 cm’lik kısmındaki kaslar ve sinirler sayesinde olur. Yani kadın vajinasının girişteki ilk 3 santimlik kısmını hissedebilir, geriye kalan kısımlardan haz almaz. Ayrıca kadının boşalması ve orgazmında en önemli rol, vajina iç dudaklarının üst kesişim noktasında bulunan klitorisindir. Klitoris erkeklerdeki penisin kadınlardaki karşılığıdır ve kadınların en hassas bölgesidir. Klitorise yapılan basınç ve uyarı ile boşalma ya da orgazm geçekleşir. Kadınlar "klitoral boşalma" ve "vajinal boşalma" olmak üzere iki tür boşalma deneyimlerler. Klitoral boşalma doğrudan klitorise yapılan baskı ile daha kısa sürede gerçekleşir. Vajinal boşalma ise, ya erkeğin penisinin vajinaya girip çıkarken klitorise yaptığı baskı ya da penisin vajinanın içerisindeki hareketi sırasında, vajinanın giriş kısmındaki kas ve sinirlerin klitorise yaptığı uyarılar ve vajina içindeki G noktasının uyarılması sonucunda oluşan "dolaylı" klitoral boşalmadır. Bu nedenle klitoral boşalma ile vajinal boşalma fizyolojik olarak aynıdır ama duygusal olarak hissedilenler ve alınan zevk açısından farklıdırlar. Çünkü vajinal boşalmada partneri ile birlikte olmak, onunla tamamlanıp bütünleşmek kadına çok daha yoğun duygular yaşatır.
Alman asıllı jinekolog Dr. Ernest Grafenberg "G noktası" terimini ilk kez kullandı ve kadınların sadece klitoris yoluyla uyarlamayacağını, vajinanın girişinden yaklaşık 3 cm içerisinde ön duvarı boyunca uzanan ve uyarıldığında ciddi bir haz doğuran G noktasının uyarılmasının da boşalmaya etkili olabileceğini savundu. Bu nedenle G noktası hakkında Suzan'a bilgi verdim ve sevişme sırasında nasıl uyarılacağını anlattım: "G noktanızı önsevişme sırasında eşiniz işaret ve orta parmaklarını kullanarak uyarabilir. Eşiniz parmaklarıyla vajinanızın içerisinde yukarı doğru, 'gel gel' işareti yapar gibi baskı uygulayabilir ve ön vajinal duvarınızın birkaç santimetre üstüne yoğunlaşabilir. Ritmik ve darbeli hareketlerle başlayıp, iki parmağını birden kullanabilir. Aldığınız haz yoğunlaşmaya başlayınca bu hareketlere, küçük, dairesel hareketleri de katabilir. Her varyasyon, aldığınız zevkin biçimini değiştirecektir, eşinizin dokunuşlarına odaklanın.” Suzan anlattıklarımı ilgiyle dinledi, boşalmanın nasıl olacağına ve kendisinin neler yapması gerektiğine dair sorular sordu…
"Kadının cinsellikten keyif alabilmesi ve cinsel doyum yaşayabilmesi için ilk önce (1) yatakta bedeninden önce iltifatlarla ve alıcı gözle bakılarak ruhunun okşanması, romantizm ihtiyacının giderilmesi, dinlenmesi, anlaşılması ve seks dışında da dokunulması gerekir. Yani görüldüğü gibi kadın için seks yataktan önce başlar. Sonra (2) yavaşça ve nazikçe tüm vücudunun okşanması ve ardından klitorisinin uyarılması önem taşır. Daha sonra (3) cinsel ilişki sırasında kadının vajina girişine ve orada penisin gidip gelişine odaklanması, beş duyu ile sevişmesi ve zamandan koparak anın tadını çıkartması gerekir. Bu sırada (4) "köprü" yapılmalıdır, penis vajina birlikteliği sırasında pozisyon uygunsa klitoris uyarılmalıdır yani penis içindeyken kadın kendi kendine klitorisiyle oynamalı veya erkek klitorisi uyarmalıdır. En sonunda (5) kadın vücudunda artan "istemsiz" gerginliği fark edince "istemli" olarak vücudunu kasmalı ve benim "sıçrama" adını verdiğim kasılmayı arttırmalıdır. Görüldüğü kadının boşalabilmesi veya orgazm olabilmesi için tek başına erkeğin yaptıkları yetmez ve penis boyu da önemli değildir, penisin vajina girişi uyarması ve kadının da boşalmak için sorumluluk alması gerekir…" Suzan anlattıklarımı şaşkınlık ve ilgiyle dinledikten sonra “Taner’i çok seviyorum, Onunla mutlu bir evliliğimiz olsun istiyorum. Bunun için ne yapmam gerekirse hazırım” dedi, gözlerinden akan damlaları silerken…
Suzan'a eşinin penisini önündeki küçük bir organ olarak görmemesi gerektiğini de söyledim, çünkü erkeğin tüm bedeni, söyledikleri, seçimleri ve davranışları penisidir. Ayrıca vajinanın giriş kısmına ve klitorisine odaklanarak zevk almayı denemesini önerdim.
Susan, sonraki görüşmemize çekingenliğini atmış, rahatlamış ve çok daha mutlu bir halde geldi. Söylediklerimi iyice düşündüğünü ve eşiyle cinsel ilişkiden zevk almaya odaklanarak seviştiğini ve her defasında da boşaldığını anlattı.
Suzan’ın eşinin penisinin küçük olduğunu düşünerek yaşamaya başladığı cinsel isteksizlik sorununun temelinde aslında pek çok çiftin yaşadığı başka sorunlar vardı. Cinsel bilgisizlik, cinsel hurafeler, cinsel tecrübesizlik ve kardeşleri… Bu nedenle kadınlar kendi bedenlerini tanımadıkları, cinsel hazzı nasıl aldıklarını ve nelerden hoşlandıklarını bilmedikleri için partnerlerini yönlendiremezler, bu yüzden de boşalamazlar. Kadınların boşalması ve orgazmı büyük ölçüde (1) romantizmin erotizme dönüşmesiyle, (2) klitorisin uyarılmasıyla, (3) vajina girişindeki dolgunluğa odaklanılmasıyla, (4) sıçrama yapılmasıyla ve (5) köprü oluşturulmasıyla gerçekleşir. Erkekler de cinsel ilişki sırasında partnerlerini mutlu etmeye, cinsel performanslarına ve penis boyuna fazlasıyla kafayı takarlar ve sadece penis-vajina ilişkisine odaklanırlar. Oysa kadının ruhunu okşayıp klitorisini de uyardıklarında zaten kadınlar rahatlıkla boşalabilirler.
Bu öykü bize "Penisin boyu değil işlevi önemli" atasözümüze yeni bir ekleme yapma fırsatını verdi; "Önemli olan büyüklük değil, gerektiğinde büyüyebilmek, bir süre büyük kalabilmek…"