Cinsel siklusta olmayan ağrı, acı, kanama ve panik halinin cinsel siklusa sokulması olarak tarif ettiğim vajinismus ve disparoni, son bilimsel literatürde “cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu” olarak tek bir cinsel işlev bozukluğu olarak tanımlanmıştır. Cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğunun jineseksoloji’deki karşılığı ise genito-pelvik ağrı ve penetrasyon bozukluğudur. (1) Cinsel birleşme sırasında sürekli ya da yineleyici olarak vajinaya girmede güçlük çekme, (2) vajinaya girme ya da girme girişimleri sırasında vulvovajina’da ya da pelvis’te belirgin ağrı ve acı duyma, (3) vajinaya girme eyleminin gerçekleşeceği beklenirken ya da vajinaya girme sırasında ya da girilmesinden ötürü, vulvovajinada ya da pelviste ağrı duymayla ilgili olarak belirgin bir korku ya da kaygı duyma, (4) ağrı ve acı duyma ya da çok kanama olacağı beklentisi ile partneri itme, bacakları kapatma, panik yapma, seksten kaçınma ya da seksi erteleme, (5) vajinaya girme girişimi sırasında aşk kaslarını ve pelvik tabanı kaslarını çok kasma, germe ya da sıkma ve penis girişini sanki imkansızmış gibi algılama şeklindeki belirtiler ile tanımlanan cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu bir kader değildir, tedavisi mümkün olan bir cinsel işlev bozukluğudur. Ülkemizde cinsel tedavi için başvuran her on kadından birinin yaşadığı cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu, genel anlamda seks yapma korkusu ve kaygısıdır. Aslında yaşanan, kadın bedeninin ve ruhunun penis-vajina birlikteliğini içeren cinselliği reddetmesidir. Kasılma, vajinal açıklığı daraltarak cinsel ilişkinin ağrılı olmasına ya da imkânsız gibi algılanmasına yol açar. Bu kasılmalar gerçek bir cinsel ilişki girişiminde olduğu gibi, yalnızca temas aşamasında hatta bu girişimin yalnızca hayal edilmesiyle bile ortaya çıkabilir.
KORUNMA REFLEKSİ
Cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu, stres, kaygı ve korku nedeniyle ortaya çıkan bir tür korunma refleksidir. Strese, kaygıya ve korkuya yol açan faktör, penis-vajina birleşmesidir. “Ya acırsa” korkusuyla istemsiz bir şekilde, yani kadının kontrolü dışında ortaya çıkan kasılmalar, cinsel ilişkinin gerçekleşmesine izin vermemek için bilinçdışından kaynaklanan vajinal bir refleks, aynı zamanda da ilkel ve bedensel bir korku refleksidir. Bu refleks bazen bir dokunuşla, bazen birleşme düşüncesinin akla gelmesiyle, bazen geçmişteki travmatik deneyimlerin hatırlanmasıyla, bazen penis, tampon, hatta kadının kendisinin parmağı gibi başka bir nesnenin vajinaya yaklaşmasıyla veya bazen eşin cinsel ilişki için pozisyon almasıyla bile tetiklenebilir. Bu durum bir kez yaşandıktan sonra, şartlı refleks haline gelip yerleşerek her cinsel birleşme denemesi veya düşüncesinde kendiliğinden ortaya çıkar. Kadın, engellemeye çalışsa bile artık bu refleksi kontrol etmesi elinde değildir. Bunun yanı sıra cinsel ilişkide kadının içine alan, erkeğin içe giren ve kontrol eden olarak düşünülmesi kadının kontrolsüzlük duygusunu daha da arttırır. Cinsel ilişkide kontrolün kendinde olmadığı düşüncesi kadının korkusunu ve zarar göreceği endişesini en üst düzeye çıkarır. Aynı duygusal durum jinekolojik muayene gibi cinsel olmayan temaslarda da geçerlidir. Çünkü muayene sırasında kontrol doktorun elindedir. Bu nedenle cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu yaşayan kadınlar jinekolojik muayene olmaktan da çekinirler.
NASIL YAŞANIR?
Cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğunun en temel belirtisi “o an geldiğinde” kadının panik atağa benzer bir durum yaşamasıdır. Kadın kasılarak bacaklarını kapatır, partnerini iter, yoğun korku ve kaygı duyar. Bilinci açık olsa da kontrolünü yitirir, kontrol bilinçdışının eline geçer, bilinçdışı tarafından negatif bir hipnoz transı haline getirilir. Bu bilinç kaybı sırasında bazı kişilerde bayılma da olabilir. Her yeni deneme öncekilerin etkisiyle daha fazla acılı ve zor olur. Sonunda bu durum içinden çıkılmaz bir kısırdöngüye dönüşür. Cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğunda duyulan kaygılar ve korkular somut gerçeklere dayanmaz, sonradan öğrenilmiş yanlış deneyimlerle pekiştirilmiş duygu ve düşüncelerdir. Gerçekçi olmayan bu korkular ve bilinçdışından köken alan kaygılar cinsel terapide yeniden öğrenme yoluyla ortadan kaldırılabilir.
NEDEN OLUR?
Her toplumda, her kültürde ve her yaşta evli ya da bekâr kadınlarda görülebilen cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu fizyolojik nedenlerin yanı sıra, genellikle psikolojik faktörlerden kaynaklanır. Fizyolojik nedenler arasında ilişki sırasında ağrıya neden olabilecek pelvik iltihaplar ve tümörler, vulvar vestibülit sendromu, üriner enfeksiyonlar, vajinal atrofi, kuruluk, sarkma ve diğer genital sistem anomalileri, yumurtalık kistleri, enfeksiyon ve kanser gibi hastalıklar yer alır. Cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğuna neden olan psikolojik faktörler çok daha fazla ve kapsamlıdır. Bunlar arasında en yaygın olanları şöyle sıralanabilir: “Cinsellikle ilgili eksik ya da yanlış bilgiler, cinsel deneyimin olmaması, geçmişte yaşanan taciz, tecavüz gibi cinsel travmalar, kızlık zarı takıntısı, hamile kalma endişesi, acı duyma korkusu, tutucu ve baskıcı bir ailede yetişme, cinselliği kötü ve suç gibi algılatan dini ya da ahlaki hurafeler, çocuklukta şok edici cinsel görüntülere maruz kalma, evde şiddet yaşantısı, obsesif veya borderline kişilik özellikleri taşıma, partnere duyulan güven eksikliği, kadınlığın ve kadın olmanın reddedilmesi, cinsellikten, cinsel organlardan iğrenme, negatif beden algısı, partnerin cinsel isteğinin olmaması ve pasif bağımlı, şiddete eğilimli, aceleci, cinsel becerisi eksik ve yetersiz, deneyimsiz olması…”
BİLİMSEL VE İNSANİ TEDAVİ YAKLAŞIMI
Cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu aşk kaslarının istemsiz kasılması gibi “bedensel engeller”in yanı sıra, cinsel ilişkiye girilmesine yüklenen bilinçdışı anlamlar ve bunlara bağlı ortaya çıkan korku ve kaygı reaksiyonları gibi “psikolojik engeller” de çiftin ağrısız ve acısız seks yapmasını, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşama sahip olmasını engeller. “İnsanlar neden seks yapmak ister?” sorusunun yanıtı tedavi seçiminde çok önemlidir. “Çocuk yapmak, seksi bir görev gibi yerine getirmek veya eşi mutlu etmek” gibi yanıtlar bedensel engelleri aşmayı içeren ve daha çok jinekologların vajinaya dilatatör uygulaması şeklindeki girişimsel ve duygusuz tedavileri akla getirirken, “Cinsellikten karşılıklı zevk almak ve kadınlığı özgürce deneyimlemek” yanıtı ise psikolojik engelleri de aşmayı amaçlayan ve daha çok cinsel terapistlerin cinsel terapi uygulamalarını içeren bütüncül ve duygu odaklı bir tedaviyi akla getirir. Cinselliği özgürce ve keyifli yaşayabilen bir kadın olmayı amaçlayan gerçek bir tedavi; önce psikolojik engellerin aşılmasını, daha sonra da bedensel engellerin aşılmasını içermelidir. “Seks yapma korkusu ve kaygısı” olarak bilinen cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu, çoğu zaman bedensel değil zihinsel bir durum olduğundan, seksin istemsizce reddedilmesi olan bu duruma “beyinismus” adını veriyorum. Bu nedenle “bilimsel ve insani cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu tedavi yaklaşımı” olan cinsel terapide ilk hedef “psikolojik ve bedensel engelleri çiftin birlikte aşması”, ikinci hedef ise “aşkın seksi ve güzel sevişme sanatını öğrenmek ve geriye dönüşü engellemek” şeklindedir. Sadece penisin vajinaya girmesini içeren “çözüm odaklı” bir tedavi değil “sevgi ve hazzın karşılıklı paylaşılması”na ve aşkın sekse odaklı cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu tedavisi, bilimsel ve bütüncül olduğu kadar insani ve etik bir tedavidir. Ayrıca cinsel terapi, sadece bedensel engelleri aşmayı amaçlayan cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu tedavisi sonrası, ağrılı cinsel ilişki, cinsel isteksizlik veya orgazm olamama gibi ikincil cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasını engeller, sağlıklı ve mutlu bir evlilik için sağlam temellerin atılmasını da sağlar.
AŞKIN SEKS,
Benzerlerinden üstün anlamına gelen aşkınlık; en basit anlamıyla “kendini aşma durumu”dur, beş duyunun ötesine geçip beş duyu ile algılanamayan ve fark edilemeyen gerçeklikler anlamındadır, görülen, bilinen, yaşanılan, deneyimsel dünyanın ötesine geçerek ya da deyim yerindeyse üstüne çıkarak “başka bir aleme geçme durumu”dur, fark etmektir, fark ettiğini fark etmektir, fark ettiğini fark ettiğini fark etmektir, dünyaya bir nevi dünya dışından bakabilme yetisidir. Aşkın seks ise, “aydınlanmış ve bilgece seks” demektir, insanın doğa ile, kadınsı ve erkesi doğası ile bir’liği hissetmesidir. Kendini bilmek aydınlanmak’tır, ötekini bilmek bilgelik’tir. Farkındalık ve içgörü aydınlanmayı sağlar, empati yapmak bilgelik getirir. Aydınlanmak, asıl gerçekliğe yani varlığın hakikatine uyanma, her şeyin an be an farkında olma ve açılma sürecidir, bilinçli farkındalıktır, derin bir farkındalık halidir, bilincin bilincinde olmaktır, şimdiki ana yargısız ve açık olarak dikkati vermektir ve bu anda her ne meydana geliyorsa kabullenmektir, hissetmek’tir, varlığı hissetmek’tir. Burada ki varlık kavramı her şeyin özünde ve derinliklerinde olan tek bir bilinç’tir. Var’lığı hissedilebilmek için zihnin sessizleştirilmesi, dikkattin tam ve yoğun bir biçimde şimdi’de bulunması gerekir. Bilgeleşmek ise, bilgeliktir, ötekini bilmektir, bilgili olmaktır, bilgiyi hayata uygulamaktır, güzel işler yapmaktır. Bilgeleşmek için olumlu yönde değişmek ve ötekini bilmek için emek vermek gerekir. İnsan kusurlarını azaltıp, ötekine değer verdikçe ve olumlu yönde değiştikçe bilgelik yolunda da hızla ilerler. Çift aşkın seks ile kendini tanır ve partnerini bilir, böylece cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğu kabusunu geride bırakabilir, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşama da sahip olabilir ve kendilerine gerçekten merhamet edebilir.
MERHAMET VE ÖZMERHAMET
Merhamet, sevecenliktir, acıyarak ve koruyarak sevmedir, olgun sevgidir, yumuşak, incelikli ve olumlu bir duygu ve davranıştır, sıcak ve içten bir ilgidir. Kökeninde olgun sevgi ve yardım etme duyguları bulunur. Birlikte acı çekmektir, acıyı paylaşmaktır. Güçlük ve acı içindeki insanlara empati, olgun sevgi ve yakın ilgi gösterme yeteneğidir. Evlilik ve çift ilişkilerinde partnerlerin nasıl tepki verecekleri noktasında umut dolu olmalarını sağlayan, fayda sağlayıcı ve sakinleştirici etkisi olan merhamet; partnerin acısına karşı açık olmak ve partnerin acısını hafifletmek için istekli olmak ve eyleme geçmekle ilgilidir. Özmerhamet ise, nezaket’tir, ruhsal iyiliktir, mutlu ve huzurlu olma halidir. Kendi kendine nazik olmaktır. Kendimizi sevmek ve geçmişteki hatalarımız için kendimizi affetmektir. Kendini geçmişteki tüm hatalarına veya kusurlarına “rağmen” koşulsuzca sevmek ve kabul etmektir. İnsanın kendisiyle iyi dost olma becerisidir, kendinin en yakın dostu olmaktır. “Canım kendim, seni çok seviyorum” demektir. İnsanın kendisine, sevdiği birisine davrandığı gibi davranmasıdır. Pozitif ve geliştirici bir davranıştır, eylemdir. Acının yatıştırılması için kendi kendine bir şeyler yapma motivasyonudur. İnsanın kendisine empati yapmasıdır. Problemleri çözme iradesini ortaya koymaktır. Bu nedenle cinsel organlarda ve pelviste ağrı ve içe girme bozukluğunun tedavisi merhamet ve özmerhamet kavramlarını içermelidir.