Dünya genelinde daha çok geleneksel ve muhafazakâr toplumlardaki kadınlarda görülen cinsel tiksinti bozukluğu, cinsel isteksizlik ile karıştırılan önemli bir sorundur.
Cinsel tiksinti bozukluğu erkeklerde çok nadir görülüyor olsa da, bu sorunu partnerlerinin yaşaması erkelerin cinsel yaşamlarını da olumsuz etkiler ve tedavi edilmediği takdirde kadın erkek ilişkilerini sürdürülemez hale getirebilir ama çözümsüz de değildir. Uygun tedavi ve cinsel terapi teknikleriyle bazen şaşırtıcı bir biçimde kısa sürede üstesinden gelinebilmektedir, tıpkı Duygu adını verdiğim ve aşağıda kendi sözlerine yer verdiğim danışanım gibi… "2 yıllık evli bir kadınım ama eşimle çok nadiren cinsel ilişkiye giriyorum. Çünkü eşimin menisinin pis ve iğrenç bir şey olduğunu düşünüyorum ve çok rahatsız oluyorum. Son aylarda giderek artan bir cinsel isteksizliğim var. Evliliğim boyunca eşime dokunmakta zorlandım ve çoğu zaman bana dokunmasına da izin vermedim, çıplak olarak sevişmeyi de hep reddettim. Sevişmeden cinsel ilişkiye giriyoruz ve bunu da sadece çocuk istediğimizde yapıyoruz ama her seferinde ağrı ve acı hissediyorum, bulantım oluyor, çoğu zaman kusacak gibi oluyorum, donup kalıyorum, nedensiz bir korku içine giriyorum. Sadece adet dönemimde cinsel istek duyabiliyorum ve bu dönemde giyinik olarak eşime sürtünerek boşalabiliyorum. Eşim de beni çıplakken seyrederek mastürbasyon yapıyor ve rahatlıyor. Neden mi böyleyim? Çünkü 7 yaşlarındayken cinsel tacize uğradım… Artık bu tacizi ve bana kalan kötü mirasını geride bırakmayı, çocuk sahibi olmayı ve normal bir cinsel ilişki yaşamayı istiyorum…"
CİNSEL TİKSİNTİ BOZUKLUĞU NEDİR?
Cinsel tiksinti bozukluğu, sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel ilişkiye ya da cinsellikle ilgili her şeye ya da bazı şeylere karşı şiddetli bir "iğrenme ve tiksinme" duygusuyla rahatsızlık hissedilmesi, "bulantı ve kusma yaşanması" ve bu nedenle cinsel temastan kaçınılmasıdır. İlk kez 1987’de cinsel işlev bozuklukları arasına girmiş olmasına karşın kitaplarda bağımsız bir başlık olmaktan çok cinsel isteksizlik, vajinismus, disparoni ile birlikte ya da cinsel tacizin bir sonucu olarak ele alınmaktadır. Cinsellikten tiksinen kişi cinsel ilişki söz konusu olduğunda "endişe ve korku" duyar. Yani cinsel ilişki olasılığı belirdiğinde yoğun endişe belirtileri gösterir. Bozukluğu yaşayan kişi, tiksindiği konu her ne ise bununla karşı karşıya geldiğinde şiddetli gerginlik, sıkıntı, bazen öğürme, kusma, kendini çok kötü hissetme, hatta nadir durumlarda bayılma gibi belirtiler gösterebiliyor ve cinsel etkinlik sürdürülemeyip yarım kalır. Bu nedenle cinsel tiksinti bozukluğu olan kişiler, genellikle cinsellikten kaçınırlar, cinsel istek duymazlar, daha çok partnerleri istediği için cinsel etkinlikte bulunmaya kendilerini zorlarlar. Tiksinti genel olarak cinsellikle ilgili her şeye karşı olabileceği gibi, cinsel birleşmenin kendisine ya da herhangi bir yönüne, cinsel organlara, genital sıvılara, öpüşmeye, dokunmaya ya da cinsel uyaranlara karşı da olabilir. Cinsel tiksinti bozukluğu olan kişide bu durumun süreklilik göstermesi nedeniyle kişinin ve partnerinin cinsel yaşamı olumsuz etkilenir ve çoğu zaman sürdürülemez hale gelir.
CİNSEL TİKSİNTİ BOZUKLUĞU NEDEN KAYNAKLANIR?
Cinsel tiksinti bozukluğu çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. En temel nedenleri; cinsel taciz, ensest deneyimler, çocuklukta oynanan homoseksüel cinsel oyunlar, cinsellikle ilgili toplumsal, ahlaki ve yanlış inanışlardan kaynaklanan dini baskılar, yasaklar, değer yargıları ya da kişinin bunları yanlış yorumlamış ve algılamış olması, cinsellikle ilgili yanlış, eksik bilgi ve inanışlardır. Bunlardan en çok payını alanların kadınlar olması nedeniyle cinsel tiksinti bozukluğu erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görülür. Kızlık zarı, bekâret, namus kavramları ile cinsellikleri baskılanan kadınlar, çocukluklarından itibaren cinselliği erkekler gibi yaşamaları, cinsellikten haz almaları ve doyuma ulaşmalarının günah ya da suç olduğunu algılarlar. Bunun sonucunda da günah, suçluluk, utanama ve aşağılanma duygularını cinsellikle ilişkilendiren kadınlar cinselliğe ya da cinselliğin herhangi bir unsuruna karşı tiksinti duyabilirler. Cinsel tiksinti bozukluğunun nedenlerinden bir başkası, geçmişte yaşanmış taciz, tecavüz gibi cinsel travmalardır. Travmatik bir cinsel deneyim yaşayan kadın, bunun onda bıraktığı utanma, aşağılanma, acı çekme, iğrenme gibi izleri genelleyerek cinselliği bu olumsuz duygularla algılamaya başlar ve cinsellikten tiksinebilir. Bazı kadınlarda ağrılı cinsel ilişki sorunu (disparoni) zamanla cinsel tiksinti bozukluğuna yol açabilir. Kadın cinsel ilişki sırasında hissettiği ağrı nedeniyle duyduğu endişe ve korku yüzünden cinselliğe ve cinsel uyaranlara karşı tiksinti duymaya başlayabilir. Bazen cinsel tiksinti ile birlikte seks yapma korkusu olarak bilinen vajinismus da görülebilir. Cinsel tiksinti bozukluğu; obsesif kompulsif bozukluk, ansiyete ve fobik bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu gibi, bazı psikiyatrik rahatsızlıklarla birlikte de görülebilir.
CİNSEL TİKSİNTİ BOZUKLUĞU TEDAVİ EDİLEBİLİR Mİ?
Cinsellikten tiksinme, zamanla cinsel isteksizliğe neden olan önemli bir sorundur ve tamamen psikolojik temelli olduğu için tedavisi cinsel terapi ile mümkündür. Cinsel terapide, önce kişinin cinsellikle ilgili yanlış, önyargılı ya da eksik bilgileri düzeltilir. Cinsellik ve cinsel organlar hakkında doğru bilgilendirme yapılır. Sonra da kişinin cinsellikle ilgili tiksinti duyduğu duruma yönelik sistematik duyarsızlaştırma tedavisi uygulanır. Sorun hemen birkaç seansta çözülemeyecek kapsamda olduğundan kişinin veya çiftin göstereceği sabır ve işbirliği tedavinin başarısı açısından önemlidir. İleri aşamadaki vakalarda psikodinamik yaklaşımlar ve hipnoterapi uygulanabilir. Cinsel tiksinti bozukluğunun spesifik bir durum olması nedeniyle bu konuda eğitimli ve deneyimli cinsel terapistlere başvurulması gereklidir.
Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…
Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…
Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…
“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…
“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…
Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…