Cinsel mit deyince akla cinsel konularda toplumun genelince doğru kabul edilen, toplumun fertlerinin birbirine aktarmasıyla yayılan, abartılı ve yanlış inanışlar geliyor. Çünkü cinsel mitler, gizli kalmış ve kapılar ardındaki cinsellikle ilgili kaygıları, korkuları, endişeleri veya yargıları yansıtırlar ve bir istihbarat teşkilatı gibi beyinde örgütlenirler. Geleneksel olarak kulaktan kulağa yayılan, toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren gerçek bilimsel verilerle bağlantılı olmayan cinsel mitler, olumsuz düşüncelerdir ve olumsuz, yalan, yanlış algılardır. Bu nedenle cinsel mitlere halk değimiyle cinsellikle ilgili “uydurma”, “hurafe” veya “kurmaca” denir.
ERKEKLER CİNSEL İLİŞKİYE HER ZAMAN HAZIR MI?
Erkeklerin; her zaman, her yerde, her koşulda sevdiği, beğendiği ya da hiç tanımadığı seksi bir kadını görür görmez penisinin hazır konumuna geçeceğine inanılır. Bu inanış, erkekleri, hacıyatmaz türü bir penise indirgemekten başka bir şey değil. Bu inanışla büyüyen erkek, kendi penisi her daim kendine selam çakmadığı için cinsel bir sorununun olduğunu düşünüyor ve kendine olan güvenini yitiriyor. Bu bilgiye haiz olan kadın da kendi seksapelinden emin olmak için erkeğinin penisinden her daim onay bekliyor. Bu tür onay her zaman, her yerde ve her koşulda gelmediği için kendine olan güvenini yitiriyor. Erkeğinin kendini beğenmediğini, çekici bulmadığını düşünüyor. Bu bilgi, bazı kadınlar için, erkeklerinin kendilerini her zaman, her yerde ve her koşulda aldatabileceği anlamına geliyor. Bu yüzden bu kadınlar erkeklerine resmen yapışıyor, nefes aldırtmıyor. Bilinmelidir ki penise sahip olmak erkekleri butonlu bir seks makinesi yapmaz.
SEVİŞMEYİ BAŞLATAN KADIN AHLAKSIZ MI?
Erkek-kadın ilişkilerinde erkek, kadın ile sevişiyor. Kadının iyi sevişmesi bekleniyor, bir de orgazm olursa erkek bunu kendi zaferi olarak görüyor, erkekliğini üçe beşe katlamış oluyor, omuzlar dikleşiyor, çelikten göğüs dışa fırlıyor. Tüm bunlar gösteriyor ki kadın, sevişmenin bir parçası. Kadının erkeği ile sevişmesi ve orgazm olması çok doğal. Buna rağmen sevişmeyi kadının başlatması ahlaksızlık olarak görülüyor. Bu inanış nedeniyle birçok kadın, ilk adım erkeğinden gelmediği sürece cinsel isteğini baskılamak zorunda kalıyor. Kadının erkek isteyene kadar ahlaklı (!) olması, erkek istediğinde ise birden ahlaksız (!) olması bekleniyor. Oysa kadının, kendinin de bir parçası olduğu bir eylemi başlatması kadar doğal bir şey yok. Ne de olsa sevişme ve seks erkeğe özgü bir eylem değil. Cinsellik kadına da verilmiş bir dürtü. Kadın, susadığında masasında içilebilir bir su varsa, nasıl ki o suya uzanıyorsa cinsel istek duyduğunda da bir erkeği varsa sevişmeyi başlatabilir. Bu; bir ahlak meselesi değil, hak meselesi.
KADINLARIN CİNSEL İSTEKLERİ AZ MI?
Kadın cinselliğini baskılayan bir yanlış inanış daha… Bu fikrin kadınlara yerleştirilmesinin sebebi ise kadının cinselliğe merak duymasını engellemek, kadını cinsellik konusunda özgürleştirmemek –böylece ahlaklı (!) olmasını sağlamak- kadını cinsellikten otomatik olarak zevk almaz hale getirmek, zevk alacak olsa bundan utanmasını sağlamaktır. Ayrıca erkekler, bu inanışı, aldatma serüvenlerini haklı çıkarmak için de kullanır: “Siz kadınlar bizim gibi değilsiniz, cinsel isteğiniz az, bu yüzden siz aldatamazsınız ve bizim neden aldattığımızı anlayamazsınız.” Oysa kadınların da bazı dönemleri hariç cinsel isteklerinin erkeklerinkinden aşağı kalır yanı yok. Hatta kadının erkeğe oranla cinsellikten daha fazla zevk almasını sağlayacak donanımı var; fakat cinsel isteğinden ve zevk alma potansiyelinden bihaber olan kadın, cinselliği çoğunlukla görev olarak yerine getiriyor.
PENİSİ SERTLEŞTİĞİNDE ERKEK UZUN SÜRE BOŞALMAZSA AĞRI HİSSEDER Mİ?
Penisin sertleşmesi; cinsel uyaranlar karşısında beynin verdiği komutlar neticesinde penise kan pompalayan damarların genişlemesi ve vücutta dolaşımda bulunan kanın penis içine dolması, böylece penisin şişmesidir. Erkek boşalmadığında, cinsel uyaranlar kaybolduğunda kan penisten geri çekilir, vücutta dolaşmaya devam eder ve penis her zamanki haline geri döner. Erkek nasıl ki penisinin sertleştiği ilk anlarda ağrı hissetmiyorsa 15-20 dakika boşalmayıp ereksiyon durumunda kaldığında da bir ağrı hissetmez. Bu yanlış inanış da yine erkeklere hizmet eder. “Hadi ama bu artık bir sağlık sorunu! Ağrı çekmemi istemezsin değil mi?” Erkeğinin ağrı çekmesini istemeyen kadın erkeğine karşı sorumluluk hisseder ve mutlaka boşalmasını sağlar. Erkeği boşalmazsa görevini yerine getiremediğini düşünür ve suçluluk hisseder.
PENİSİ KISA OLAN ERKEK KADINA YETERİNCE ZEVK VEREMEZ Mİ?
Vajinanın yapısını ve kadının nasıl zevk aldığını bilmeyenler tarafından üretilen ve inanılan yanlış bir bilgidir bu. Cinsel ilişkide kadına verilen zevk ile penis boyu arasında doğru orantı olduğunu zanneden erkekler, penis boylarını takıntı haline getirebiliyor. Sadece kendilerininkini değil, herkesinkini: “Seninki kaç santim, ya seninki? Porno filmdeki zencininki en az 19 santim. Yazıklar olsun bana! Sen de söyle, seninki kaç santim?” Bilinmelidir ki dünya genelinde sertleşmiş durumdaki penis uzunluğu ortalaması 14 cm’dir, 10 ila 18 cm uzunluğundaki penisler de normal kabul edilir. Kadın ise, vajinasının sinirlerle kaplı olan ilk 3 santimlik kısmından zevk alır. Bu da demek oluyor ki kadının cinsel ilişkiden aldığı zevk penisin boyuna değil, tamamen kalınlığına bağlı. Sanırım bu bilgi de pek rahatlatıcı olmadı.
KLİTORİSİN UYARILMASI İLE GERÇEKLEŞEN ORGAZM, GERÇEK ORGAZM DEĞİL Mİ?
Orgazm; beynin cinsel uyaranlar tarafından sürekli ve yoğun şekilde uyarılması sonucunda, haz bakımından doruk noktada iken, hem bedensel hem ruhsal olarak algılanan bir durumdur. Orgazm esnasında rahim ve vajina ritmik olarak ve istemsiz şekilde kasılır, sonrasında kadına doyum hissi gelir. Kadınların çoğu cinsel birleşme ile orgazm olamazken klitoral boşalmanın gerçek boşalma olmadığına, önemli olanın vajinal boşalma olduğuna dair yanlış bir bilgi sürekli tekrarlanır oldu. Oysa kadın klitorisinden zevk alır. Kadının orgazm olabilmesi için klitorisinin uyarılması gerekir, vajinanın bir nevi erkeğe hizmet ettiğini söyleyebiliriz. Kadınlara yüklenen bu yanlış bilgi neticesinde kadınlar kendilerini eksik ve mutsuz hissedebiliyor ve vajinal boşalmayı yaşayabilmek için arayışa girebiliyor.
ERKEK VEYA KADIN, PARTNERİNİN SEVİŞME İSTEĞİNİ REDDEDEMEZ Mİ?
Erkek veya kadın, partnerinin sevişme isteğini reddediyorsa bu; onu sevmediği, beğenmediği, çekici bulmadığı, arzulamadığı, aldattığı anlamına gelmez. Bu yanlış düşünce çoğunlukla kadınların dünyasını altüst etmekte. Cinsel sorunu olmayan bir erkeğin sevişmeye “hayır” demesi genelde kadını arzulamadığı şeklinde yorumlanır, çünkü erkeklerin her an sekse hazır olabilecekleri düşünülür. Sekse her an hazır olması gereken bir canlı tarafından reddedilen kadın, kendine olan güvenini kaybeder. Kadının “hayır” demesi ise erkeğini düşünmediği, sorumluluğunu yerine getirmediği, bencilce davrandığı, dolayısıyla erkeğini istemediği şeklinde yorumlanır. Bu yanlış inanış, insanoğlunu cinsel uyaranların kölesi düzeyine indirgemekle eşdeğerdedir. Bu inanış nedeniyle birçok kadın ve erkek istemediği, hazır olmadığı halde partneriyle cinsel ilişkiye giriyor ve cinsellikten haz alamıyor. Bu durum sık sık yaşanırsa da cinsel isteklerini kaybetmeye başlıyor.
KADININ CİNSELLİKTEN ZEVK ALMASINI SAĞLAMAK ERKEĞİN GÖREVİ Mİ?
Kadın cinsellikten zevk alıyor ve orgazm oluyorsa erkek bunu kendine atfeder. Erkekliğinin onaylandığını, iyi seks yaptığını düşünür. Tersi durumda ise sevişme şeklini sorgulamaya, penis boyunu dert etmeye, kadının kendini çekici bulmadığını düşünmeye başlar. Erkekliğinin onaylanmadığı hissine kapılır, kendini yetersiz bulur ve her cinsel ilişkide erkek için durum daha da kötüleşir. Oysa cinsel ilişki sadece erkeğin zevk alacağı ve vereceği bir eylem değildir. Kadın da sevişmenin bir parçası olduğuna göre zevk almayı bilmesi, öğrenmesi gerekir. Erkek zevk almak ve orgazm olmak için çabalarken kadının da kendi haz duygusu için erkeği yönlendirmesi gerekir.
BOŞALMA ANINDA BAŞKA BİR ŞEY DÜŞÜNÜLÜRSE BOŞALMA ERTELENEBİLİR Mİ?
Birçok erkek erken boşalma sorunu yaşıyor ve bunu bir hastalık olarak algılıyor. Erken boşalmadan dolayı utanç duyan erkeklerin çoğu profesyonel birine danışmak yerine kendi kendine yöntemler geliştiriyor. Erkeklerin çoğu, boşalma anı yaklaştığında dikkati başka bir yöne çekerek boşalmayı kontrol edebileceğini ve geciktirebileceğini düşünüyor. Oysa erkek seks esnasında başka bir konuya odaklanmaya çalışırken kontrolünü tamamen kaybediyor. Ya beklemediği bir anda boşalıyor ya da daha kötüsü oluyor, konsantrasyonu bozulduğu için penis sertliğini kaybediyor.
MENOPOZA GİREN KADININ CİNSEL İSTEĞİ BİTER Mİ?
Menopoz; kadının adet kanamalarının ve dolayısıyla üremesinin sona ermesidir, cinsel isteğinin değil. Cinselliği, üreme ile bağdaştıran ve üremeyi sağlayan bir eylem olarak gören toplumlarda kadınlar; üreme yetilerini kaybettiklerinde cinsel isteklerinin de azalacağına inandırıldılar. Hatta artık üreyemediklerine göre cinsel ilişki ihtiyaçlarının olmaması gerektiğine inandırıldılar. Bu nedenle menopoza girdiklerinde cinsel isteklerini baskılarlar. Bu yanlış inanış nedeniyle üreme yetisini kaybeden fakat cinsel arzularında hiçbir eksiklik olmayan kadından kadınlığa dair her şey alınmış olur. Kadın kendini eksik ve yaşlı hissetmeye başlar. Oysa bilinmelidir ki kadın hayatının sonuna kadar seks yapabilir. Ne menopoz ne yaş kadının seks yapmasına engel değil.
Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…
Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…
Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…
“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…
“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…
Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…