CİSED: “Cinsel Haklar Temel ve Evrensel İnsan Haklarındandır!”
Basına ve Kamuoyuna
Onur Haftası (Onur Yürüyüşü) etkinlikleri ile gey, lezbiyen, biseksüel ve transseksüel (LGBT) cinsel yaşamı seçmiş bireylerin yaşadıkları sıkıntılar ve insan hakları ihlalleri kamuoyunun tekrar gündemine geldi. Onur Haftası her yıl haziran ayının sonlarında dünya genelinde kutlanan ve Stonewall ayaklanmasının yıldönümünde, LGBT bireyler ve LGBT bireylere destek veren kişilerin katılımıyla gerçekleşen bir dizi etkinlik ve törenler bütünüdür. Etkinliklerin ve geçiş törenleri Stonewall ayaklanmaları anısına gerçekleştirilmektedir. Bilindiği üzere 1969 yılında Stonewall Inn adlı barda baskı, şiddet ve ayrımcılığa dayanamayan eşcinsel cinsel yaşamı seçmiş bireylerin ayaklanıp kendileri üzerinde baskı kuran polisi bara hapsetmeleri üzerine 4 gün boyunca sokaklarda çatışılmış, eylemler yapılmıştır. LGBT mücadelesinin dönüm noktalarından biri olan gün dünyanın her yerinde Onur Haftası, Gey Onur, LGBT Onur ve Onur Yürüyüşü gibi adlarla kutlanır. Burada kastedilen onur, kişinin kendi oluşunun onurudur, kendi varoluşundan utanmayışının yansımasıdır. Bir hafta boyunca LGBT ile ilgili çeşitli paneller, film gösterimleri, tiyatrolar, konserler ve partiler gibi etkinlikler gerçekleştirilir.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) olarak cinsel hakların savunulduğu tüm etkinliklere evrensel insan hakları bağlamında destek olduk ve olmaya devam edeceğiz. Bilindiği üzere, WAS (Dünya Cinsel Sağlık Birliği) genel kurulu 26 Ağustos 1999 tarihinde Hong Kong'da yapılan 14. Dünya Seksoloji Kongresi'de evrensel cinsel haklar deklarasyonunu kabul ve ilan etmişti. “Cinsel Haklar” Deklarasyonuna göre cinsellik, her insanın kişiliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Cinselliğin tam olarak gelişimi, temas arzusu, mahremiyet, duygusal ifade, zevk, şefkat ve aşk gibi temel insan gereksinimlerinin karşılanmasına bağlıdır. Cinsellik bireyle sosyal yapılar arasındaki etkileşim aracılığıyla oluşur. Cinselliğin tam gelişimi için, bireysel kişilerarası ve toplumsal iyilik esastır. Cinsel haklar ve cinsel tedavi alma hakkı, bütün insanlar için özgürlük, insanlık onuru ve eşitlik gibi temel haklara dayalı evrensel insan haklarındandır. Sağlık temel insan haklarından biri olduğuna göre, cinsel sağlık da temel bir insan hakkı olmalıdır. Bireylerin ve toplumların cinsel sağlıklarının gelişmesi için cinsel haklar tüm toplumlar tarafından tanınmalı, teşvik edilmeli, saygı gösterilmeli ve savunulmalıdır.
Cinsel sağlık, bu cinsel hakların tanındığı, saygıyla karşılandığı ve uygulanabildiği ortamlarda mümkündür. Cinsel özgürlük bireylerin kendi cinsel potansiyellerini ifade etmelerine olanak verir. Bu tanım, cinsel baskının her türünü, her çeşit cinsel zorlama, istismar ve tacizi reddeder ve tanımı dışında bırakır. Cinsel otonomi, cinsel bütünlük ve beden güvenliği hakkı, bireyin kendi cinsel yaşamı hakkında, kendi kişisel ve sosyal etiği çerçevesinde özerk kararlar alma gücünü içerir. Bu hak aynı zamanda işkence, yaralama ve her çeşit şiddetten arınmış olarak kendi bedenimizi kontrol etmemize ve zevk almamıza olanak tanır. Cinsel mahremiyet hakkı, başkalarının cinsel haklarına müdahale edilmediği sürece yakınlaşma konusunda bireysel karar verme ve davranma hakkını içerir. Cinsel eşitlik hakkı, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, ırk, sosyal sınıf, din veya fiziksel ve zihinsel engel gözetilmeden hiçbir ayrımcılığa maruz kalmama hakkıdır. Cinsel haz hakkı, cinsel haz, otoerotizm de dâhil olmak üzere fiziksel, psikolojik, zihinsel ve ruhsal iyiliğin kaynağıdır. Cinselliğin duygusal ifadesi hakkı, cinselliğin ifade edilmesi, erotik zevkten veya cinsel eylemden çok daha öte bir kavramdır. Bireylerin cinselliklerini iletişim, dokunma, duygusal anlatım ve aşkla ifade etme hakkı vardır. Cinsel davranışlar sonuçları ve sorumlulukları olan davranışlardır ve özgürce cinsel ilişkiler oluşturma hakkının anlamı, bireylerin evlenip, evlenmemekte, boşanıp boşanmamakta ve her türlü cinsel ilişkiye girip girmemekte özgür olduğudur. Üremeyle ilgili özgür ve sorumlu seçim yapabilme hakkı, çocuk sahibi olup olmamayı seçme, çocuk sayısına ve hangi aralıkla olacağına karar verme, doğurganlık düzenlemesi ile ilgili tüm tedavilere tam erişim hakkını içerir. Bilimsel araştırmaya dayalı cinsel bilgi edinme hakkı, cinsel bilgilerin bilimsel ve etik araştırmalar sonucu elde edilmiş olması ve toplumun tüm kesimlerine uygun yollarla yayılması gerektiğini ifade eder. Kapsamlı cinsel tedavi alma ve cinsellik eğitim hakkı, doğumdan başlayarak yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve bütün sosyal kurumları kapsamalıdır. Cinsel sağlık hizmeti hakkı, cinsel sağlık hizmetleri, tüm cinsel kaygı, sorun ve bozuklukların önlenmesi ve tedavisi için herkese sağlanmış olmalıdır. Demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi ile LGBT bireyler çeşitli haklara kavuşmuşlardır. Ancak halen birçok ülkede LGBT cinsel yaşamı seçmiş bireyler ağır sosyal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar. Cinsel yönelimlerini toplum normlarında yaşayan LGBT cinsel yaşamı seçmiş bireylerin dışlanmaları, şiddete maruz kalmaları ve yalnızlığa mahkûm edilmeleri yanlış bir davranıştır. Şiddet, baskı ve ayrımcılık her ne sebeple olursa olsun kabul edilemez bir insanlık ayıbıdır. Asıl olan, insanın insana onurunu koruyacak şekilde davranmasıdır. Bu açıdan LGBT cinsel yaşamı seçmiş bireylerin yaşadığı şiddet ve ayrımcılıkla mücadele, insan hakları ve demokrasinin gelişimi açısından özel bir öneme sahiptir. Bu nedenle LGBT cinsel yaşamı seçmiş bireyleri hedef alan ve şiddet içeren yanlış uygulamaların, toplumda oluşan olumsuz değer yargılarının, yanlış ve yanlı bilgi kirliliğinin, insan hakları ihlallerinin ve ayrımcılığın karşısında olunmalıdır.
Ülkemizde LGBT cinsel yaşamı seçmiş bireylerin haklarına saygılı davranan ruh sağlığı profesyonelleri olmakla birlikte, kendileri gibi düşünmeyenlere tahammül edemeyen, sansür ve cezalandırma talepleri gibi antidemokratik söylemlerde bulunabilen bazı ruh sağlığı profesyonellerinin olduğunu da görmekteyiz. Bu meslektaşlarımızı geçmişten günümüze uzanan tüm bilimsel çalışmaları gözden geçirmeye, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'nun Haziran 1948'de hazırladığı ve birkaç değişiklik yapıldıktan sonra 10 Aralık 1948'de, BM Genel Kurulu'nun Paris'te yapılan oturumunda kabul edilen 30 maddelik İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'ni hatırlamaya, kendilerine başvuran ve eşcinsel cinsel yöneliminden şikâyetçi olan ve heteroseksüel cinsel yaşamı seçmek isteyen bireyleri yeterince dinlemeden ve anlamadan onları istemedikleri bir cinsel yaşama zorlamamaya ve insan hakları bağlamında etik davranmaya davet ediyoruz. Her ne sebeple olursa olsun, sansür ve yasaklama talebi, cezalandırma istemi, suçlama ve karalama, ötekileştirme gibi etik ve ahlak dışı uygulamalarda bulunmamaları gerektiğine inanıyoruz. Çünkü İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin 19. maddesinde yazdığı gibi her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malumat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir. Bütün insanlar özgür, onur ve hakları yönünden eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Herkes, ırk, renk, cins, dil, din, siyasal ya da herhangi bir başka inanç, ulusal ya da toplumsal köken, varlıklılık, doğuş ya da herhangi bir başka ayrım gözetilmeksizin İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nde açıklanan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. En başta yaşam ve özgürlük olmak üzere sağlık, cinsel sağlık, cinsel tedavi alma hakkı, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma; yasanın koruyuculuğundan eşit olarak yararlanma; barışçıl amaçlar için toplanma ve dernek kurma; evlenme, mal ve mülk edinme; çalışma, işini seçme özgürlüğü; din, vicdan düşünce ve anlatma özgürlüğü hakları İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin temellerini oluşturur. Ancak bu hakların hiçbiri, hak ve özgürlüklerin devlet, meslek örgütleri, diğer sivil toplum kuruluşları ve toplulukları ya da bireylerce ortadan kaldırılmasını amaçlayan bir etkinlik ya da girişime hak verir biçimde yorumlanamaz. Ayrıca LGBT cinsel yaşamı seçmiş bireyler aynen heteroseksüel cinsel yaşamı seçmiş bireyler gibi genel veya cinsel iletişime ilişkin sorunlar yaşayabilirler ve bu sorunlar nedeniyle profesyonel yardım da alabilirler. Ancak kimse onları cinsel yönelimlerinden dolayı heteroseksüel cinsel yaşamı seçmeye veya cinsel yönelimlerini değiştirmeye zorlayamaz. LGBT cinsel yaşamı seçmiş bireylerin ve cinsel yönelim karmaşası yaşayanların maruz kaldıkları psikolojik, toplumsal, hukuksal ve politik ayrımcılık sadece ruh sağlığı profesyonellerinin değil, sosyal bilimlerin ve başta üniversitelerimiz olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşlarının da konusudur ve bu bireyler için yaşamla eş değer bir halk sağlığı sorunudur. Bu konuda yapılabilecek bilimsel ve özgürlükçü çalışmaların, LGBT cinsel yaşamı seçmiş bireylerin ve cinsel yönelim karmaşası yaşayan bireylerin sorunlarına çözüm bulunmasında ve toplumdaki homofobinin, heterofobinin, transfobinin ve disiplinler arası çatışmaların ortadan kaldırılmasında rehber olacağını düşünüyoruz. Ülkemizde yaşanan tüm ayrımcılık ve insan hakları ihlallerine kamuoyunun dikkatini çekmek istiyoruz.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)
Yönetim Kurulu adına
CİSED Genel Başkanı
Psikoterapist Cem KEÇE