Kuveyt gazetesi El Vatan’ın haberine göre, 8 yaşındaki “Rawan” adındaki küçük kız, 40 yaşındaki bir erkekle evlendiği gece cinsel birleşme sonrası cinsel organına meydana gelen kanama sonucu hayatını kaybetti… Geçtiğimiz günlerde basına yansıyan bu haber ülkemizde yaşanan çocuk gelin dramlarının tekrar gündeme gelmesine yol açtı.

Türk hukuk sisteminde, çocuk gelin kavramının tarifi, kanunlara göre değişiyor. Türk Medeni Kanunu’na göre 17 yaşını doldurmamış kızlar, Çocuk Koruma Kanunu’na göre 18 yaşını doldurmamış kızlar, Türk Ceza Kanunu’na göre ise 15 yaşını doldurmamış kızlar “çocuk gelin” sayılıyor. Bu nedenle “çocuk gelin” kavramını tekrar tartışmaya açmak, çocuk yaşta yaşanan cinsel birliktelikler sonucu meydana gelebilecek olası problemlere ve bu problemlerin çözüm yollarına dikkat çekmek istedim.

TÜRKİYE’DE ÇOCUK GELİN ORANI %30 

Çocuk yaşta yapılan evlilikler hala yüksek bir oranda görülüyor. Türkiye'de yapılan her 4 evlilikten biri küçük yaşta yapılıyor ve artık normalleşen, meşrulaştırılan bu olgunun derhal ortadan kalkması gerekiyor. Dünyada 3 saniyede bir çocuk evlendiriliyor. Ülkemizde batıda yapılan evliliklerin dörtte biri, doğuda yalpan evliliklerin ise üçte biri çocuk yaşta yapılıyor. Ülkemizde evlenme yaşı 12’e kadar inmiş durumda… Çocuk gelin oranı %30 civarında… Ülkemizde Rawan’lar çok… Erken yaşta evlilik kesinlikle ağır travmalara ve kalıcı psikolojik rahatsızlıklara neden olabiliyor. Bu nedenle toplumumuzun kanayan yaralarından biri erken yaşta yapılan evlilikler… Ancak, toplum tarafından önemli bir sorun olarak görülmeyen erken yaşta evlilikler, hem çiftleri hem ailelerini hem de toplumu, hem kısa vadede hem de uzun vadede büyük sorunlarla karşı karşıya bırakabiliyor ve aile yapımızı tehdit ediyor.

ERKEN EVLİLİK HAYATTAN ÇALMADIR…

Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı erken yaşta evlilikleri normalleştiriyor ve meşrulaştırıyor. Erken yaşta yapılan evlilikler özellikle kız çocuklarının toplumdaki eşitsiz konumunu pekiştiriyor ve hayat tercihlerini azaltıyor. Ruhsal ve bedensel gelişimini henüz tamamlamamış, kendi yaşamının iplerini eline alamamış, haklarını bilmeyen yüzlerce genç kız, ya kendi istekleri ile ya da ailelerinin zorlaması ile evlenmek zorunda kalıyor. Toplumun erken yaştaki evlilikler için nedenleri veya mazeretleri her zaman mevcut… Bazen yoksulluktan kurtulma isteği, bazen yalnızca bir aidiyet arayışı, bazen mevcut durumda kurtulup daha iyi görülene koşma, bazen köle gibi satılma, bazen ‘Evde kalırsın, yaşın geçerse kimse seni almaz!’ gibi yüz yıl öncesinden getirilip halen terk edilemeyen baskılar, bazen bir aşk, bazen de kendini ifade etme isteği, küçük yaşta evliliklerin nedenleri arasında yer alıyor!

KADIN OLMADAN ANNE OLMAK DOĞRU DEĞİL…

Kadın olmadan anne olmak çok sakıncalı… Evlilikler genellikle bir maharet, bir başarı veya bir yetişkinlik hareketi gibi algılanıyor ve çiftler kararlarını özgürce veriyorlar… Ancak bunun olmadığı evliliklerde oluyor. Bazen 13–15 yaş arasındaki genç kızlar aileleri tarafından zorla evlendirilmeye çalışılıyor, bazen de özentiyle genç kızlar evlenmek istiyorlar ve aileleri evliliklerine onay vermediği için evden kaçıyorlar ve evlendirilmek zorunda kalıyorlar. Her ne sebeple olursa olsun, erken yaşta yapılan evlilikler çok büyük ve toplumun geleceğini tehdit eden bir yanlış… Çünkü halen genç kız olan bu bireyler biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerini tamamlamamış oluyor. Bununla birlikte erken yaşta yaşanan evliliklerde erken hamilelikler daha sık görülüyor, daha kadın olmadan anne olan bireyler yaşam evrelerini sağlıklı geçirip, sağlıklı bir kişilik yapısı geliştiremiyorlar ve evlilik ilişkilerinde çözümleyici yaklaşımlar gösteremiyorlar. Kendi ergenlik sorunlarını halletmeden önce ebeveyn olan bu tip ailelerin çocukları da sorunlu kişilik yapısına sahip olabiliyor!

ERKEN YAŞTA EVLİLİKLER GELECEĞİMİZİ TEHDİT EDİYOR!

Çocuk yaşta yapılan evlilikler toplum için tehdit oluşturuyor. Toplum olarak ilerlemiş bir ülke, iyi koşullarda yaşamını sürdüren insanlar ve mutlu çocuklar beklentimiz var… Ancak, erken yaşta yaşanan evlilikler bizi bu beklentilerden uzaklaştırıyor. Bu noktada hem devletimize hem medyamıza hem ruh sağlığı profesyonellere hem de ailelere çok fazla iş düşüyor. Evliliğin nasıl bir düzen olduğuna, aile ortamının ne tür şartlara sahip olması gerektiğine ve diğer benzer durumlara açıklık getirilmesi gerekiyor. Çünkü erken yaşta evlilikler geleceğimizi tehdit ediyor!

18 YAŞ ALTI EVLİLİK YASAKLANMALI!

18 yaş altı evliliklerin yasaklanması gerekiyor. Toplumun çeşitli eğitimlerle, görsel ve işitsel medya kullanılarak, erken yaşta evlilik, kadın hakları, çocuk hakları, aile içi şiddet gibi önemli konularda bilinçlendirilmesi gerekiyor. Aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştırılması, aile planlaması olgusunun topluma daha açıklayıcı bir şekilde yansıtılması, din görevlilerinin günümüz koşullarında erken evliliğin sakıncalarını gerekli yerlerde gündeme getirerek vurgulaması önemli hususlar… 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi, özellikle kız çocuklarının eğitime dâhil edilmesi, kadınların ekonomik anlamda özgürlüğünün sağlanması, kadınların iş kurma ve meslek edinmelerinin sağlanması, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun bilinçlendirilmesi, ekonomik koşulların iyileştirilmesi gerekiyor!

EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM ŞART!

Evlenmeyi düşünen bireylerin ani kararlar almadan önce uzun bir süre birbirlerini tanımamaları gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, erken evlilikler o kişilerin çocukluğundan, gençliğinden ve yaşamından çalınan bir takım özgürlükleri akla getiriyor. Evlilik öncesi fiziksel tahlilleri zorunlu tutan devlet, evlilik öncesi eğitimi şart koşmalı… Evlenmeden önce anne-baba ve eş eğitimleriyle çiftlere sertifika verilmeli ve ancak bu sertifikaya sahip çiftler evlenebilmeli… Annelik, babalık, karılık veya kocalık çok ama çok önemli bir meslek, dünyanın en ucuz mesleği gibi eğitimsiz yapılmamalı… Ayrıca hem devletimiz, hem medyamız hem de ruh sağlığı profesyonelleri ilk üç yıl çocuk yapılmaması için kamuoyunda ortak bir bilinç yaratmalı ve çiftlerin birbirlerine alışmaları için zaman tanımalı… Aslında ne koşulda olursa olsun erken yaşta yapılan evliliklerin sonucu baştan belli… Bu evlilikler yeni neslin sağlıksız ve yetersiz bir şekilde gelişmesine neden oluyor!

KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİK TRAVMADIR!

Henüz gelişimini tamamlamamış gençlerin evliliğin getirdiği ağır sorumlulukları yüklenmesi, psikolojik travmaların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Erken yaşta yapılan evliliklerde pişmanlık, öfke, özlem, hayal kırıklığı gibi duygular yoğun bir şekilde yaşanıyor. Erken evliliklerde ortaya çıkan sorunlar arasında en çok depresyon, kaygı bozuklukları, fobik problemler, güven problemleri, sağlık ile ilgili problemler ve intihar girişimleri bulunuyor. Erken yaşta yapılan evlilikler erken gebelik ve doğumlara yol açabiliyor. Fiziksel gelişimini ve ruhsal olgunlaşmasını tamamlayamamış gençler erkenden evlendiklerinde, gebelik ve doğumlarda anne veya çocuğun ölümüne, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini tamamlayamamalarına neden olabiliyor. Kuveyt gazetesi El Vatan'ın haberindeki gibi, 8 yaşındaki ‘Rawan’ adındaki küçük kız, 40 yaşındaki bir erkekle evlendiği gece cinsel birleşme sonrası cinsel organına meydana gelen kanama sonucu hayatını kaybetmişti, çok üzücü ve düşündürücü olaylar yaşanabiliyor, vicdanları sızlatabiliyor. Erken yaşta yaşanan cinsel birliktelikler sonucu meydana gelebilecek olası kanamalar sonucu yaşanan ölümlerin dışında, çocuk yaştaki kız çocuklarının rahim ağzı henüz gelişmediği için hemcinslerine oranla kanser riskini çok daha fazla taşıdıkları da bir gerçek… Ayrıca, erken yaş evliliklerinde aile içi sorunlar daha fazla görülüyor, çocuk bakımı ve çocuğu büyütme noktasında çift yeterli bir olgunlukta olamadığından ciddi sorunlar yaşanabiliyor. Aile içi şiddet ve evlilikten mutlu olamama, kadında ve erkekte psikolojik sorunların görülmesine yol açabiliyor. Küçük yaştaki evlilikler kadın için katlanılması gereken bir durum, erkek içinse mutluluğu dışarıda aramak için bir bahane olabiliyor. Genç karı koca arasındaki sorunlar ailelerini de etkileyebiliyor, aile ve eşler arasında kavgalara, kıskançlıklara, şiddete neden olabiliyor. Bu durum yıpranmış ailelere, mutsuz çiftlere, ortada kalmış ve psikolojik sorunlarla büyüyen çocuklara yol açıyor!

HER ŞEY EKONOMİK KALKINMA VE EĞİTİME BAĞLI…

Türkiye’de görülen toplumsal cinsiyet temelli eşitsizliklerin temel kaynaklarından biri erken yaşta yapılan evlilikler… Bu evlilikler gerçek bir evlilik değil, kötü bir evcilik oyunu… Eğitimde fırsat eşitliği ve kızlarımıza en az 13 yıl zorunlu eğitim sağlanmadan, ekonomik kalkınma gerçekleştirilemeden, kişi başına düşen milli gelir artırılmadan, sosyal devlet anlayışı yeniden hâkim kılınmadan, yalnızca gönüllü gayretlerin eseri projelerle çocuk gelin sorununu çözmek imkânsız!

Cem KEÇE

Yeni İçerikler

VAJİNİSMUS: “BİR KAÇINMA VE ERTLEME BOZUKLUĞU”

“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…

7 ay ago

GEÇ BOŞALMA

Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…

7 ay ago

CİNSEL FANTEZİLER VE CİNSEL AŞK OYUNLARI

“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…

7 ay ago

PENİSİ TAKINTI YAPMA BOZUKLUĞU

Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…

7 ay ago

SERTLEŞME BOZUKLUĞU

Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…

7 ay ago

ERKEN BOŞALMA KADER DEĞİLDİR

En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…

7 ay ago