Konusu seks olan her türlü malzemeye televizyon, bilgisayar oyunları, sinema, video klipler ve internet aracıyla kolaylıkla ulaşılabiliyor. 13 yaşındaki bir çocuğun pornodan etkilenip 8 yaşındaki kız kardeşine tecavüz etmesi haberi üzerine tekrar gündeme gelen “pornonun zararları” konusu ilgi çekmeye devam ediyor. Bilindiği üzere, İngiltere’de 13 yaşındaki bir erkek çocuğu bilgisayar oyunlarında izlediği porno filmlerden etkilenerek 8 yaşındaki kız kardeşine tecavüz ettiğini itiraf etmişti. Daily Mirror gazetesindeki habere göre, Blackburn Sulh Mahkemesi’nde görülen davada, adı açıklanmayan çocuk kız kardeşine tecavüz ettiğini itiraf etmiş ve bunu da kardeşinin “küçük yaşta olması ve olanları hatırlamayacağı” gerekçesiyle yaptığını söylemişti. Mahkeme, suçunu itiraf eden çocuğun kız kardeşinden uzaklaştırılmasına karar vermiş ve 8 yaşındaki kız çocuğunun da uzman bir ekip tarafından korunma altına alınmasını kararlaştırmıştı.
MERAK KEDİYİ ÖLDÜRÜR…
Cinsel eğitimin verilmemesi nedeniyle çocuklarda cinselliğe olan İLGİ ve MERAK artıyor. Gelişen teknolojiyle birlikte çocuklar internet üzerinden rahatlıkla pornografik görüntülere ulaşabiliyor ve bu durum çocukları cinsel taciz, tecavüz gibi cinsel şiddet kurbanı yapabiliyor. Çünkü bilgisizlikle birleşen pornografi çocuklar üzerindeki etkisini yavaş yavaş gösteriyor ve zamanla bağımlılık yapabiliyor. Çocukların ve ergenlerin bildikleriyle bilmek istedikleri arasındaki uçurum arttıkça merak artıyor. “Merak kediyi öldürür!” atasözündeki gibi, merakla pornografik görüntü izleyen, böyle görüntülere maruz bırakılan çocuklar birden bire cinsel sapkınlıklara kapılmıyorlar ya da birden bire seks bağımlısı olmuyorlar ama çok zarar görüyorlar. İnternette çocuklarla seks yapmayı arzulayan pedofiller ve cinsel olarak sapkın eğilim taşıyanlar, erotik içerikleri ve çocuk pornografisini rahatlıkla yayabiliyor, çocuklarla açık bir biçimde cinsel içerikli iletişime geçebiliyorlar, kendilerine yeni kurbanlar bulabiliyorlar. Hatta çocuklara cinsel taciz ve tecavüz içerikli görüntüler seyrettirerek bu gibi davranışlarını normalleştiriyorlar, onları bu tip davranışlarda bulunmaya ikna edebiliyorlar ve bu konuda onları cesaretlendirebiliyorlar. Çünkü pornografik görüntüleri 14 yaşından önce görmeye başlamak cinsel eylemlerle bağlantı kurmaya yol açabiliyor. Ayrıca pornografik görüntüler zamanla pornografinin hafif biçimleriyle tatmin olamamaya, daha şiddet içerikli pornografi izlemeye ve zamanla taciz veya tecavüz gibi eylemlerde bulunma isteğiyle sonuçlanabiliyor. Öte yandan suç işleyenleri kışkırtan pornografik görüntüler de çeşitli şekillerde çocukları taciz etmeyi kolaylaştırabiliyor. Yani pornografi tacizcinin işine de yarıyor. Cinsel sapkınlar (pedofiller) önce kurbanların merakını kışkırtıyorlar, sonra onlara yapmak istedikleri şeylerin fotoğraflarını gösteriyorlar ve videolarını izlettiriyorlar. Daha sonra çocuğun çekingenliğini azaltacak ve çocuğa o eylemin bir sakıncası olmadığına ikna edecek konuşmalar yapıyorlar. En sonunda çocuğa “O çok zevk alıyor, sen de alacaksın!” mesajı veriyorlar.
PORNOGRAFİ BİLİNÇLİ SEÇİM YAPMA YETENEĞİNİ ORTADAN KALDIRIYOR…
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED – www.cised.org.tr)’nin yaptığı araştırmalara göre, pornografik görüntüleri daha çok 12 ila 17 yaş aralığındaki erkek çocuklar izliyor. Çünkü cinsel eğitim verilmeyen ülkemizde, çocukların başlıca cinsel eğitim kaynağı pornografi olabiliyor ve bu durumun sonuçları son derece korkutucu bir tablo ortaya çıkartıyor. Çünkü pornografiye maruz kalmak çocuk beyninin doğal gelişimini olumsuz etkileyebiliyor, zihnin kolay etkilenmesine yol açabiliyor ve “bilinçli seçim yapma” yeteneğini ortadan kaldıran biyolojik bir değişiklik meydana getirebiliyor. Böylece pornografi çocukların sorumluluk alma, gerçek yaşamı kavrayabilme ve dolayısıyla fiziksel ve ruhsal açıdan sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürebilme yeteneklerini köreltebiliyor.
CİNSEL EĞİTİM ŞART!
12 yaşından sonra meydana gelen fiziksel ve hormonsal değişimler, kimlik sorgulamaları, entelektüel gelişim, cinsel bilgi açlığı ve arayışlar, çocukları yanlış arkadaş seçimlerine, karşı cinsle kurulan yakın ilişkilere, yoğun ve kontrolsüz bir şekilde karşı cins ve cinsel konularda bilgi arayışına, pornografi içerikli videolara, fotoğraflara, CD’lere ya da dergilere yönlendirebiliyor. Dolayısıyla, daha çok hata yapmaya, sorumluluk ve aile bağlarını unutmalarına yol açabiliyor. Kolay erişim yolu olan internetin zararları hakkında çocukları bu sancılı geçiş döneminde olumlu yönlendirme görevi yine ailelere düşüyor. Peki, bu yönlendirme nasıl daha doğru ve etkili yapılabilir? İnternet üzerinden oynana oyunlarda, izlenen filmlerde ve gece geç saatte yayınlanan televizyon içeriklerinde çocukları ve ergenleri olumsuz etkileyebilecek unsurlar yer alabiliyor. Bu nedenle başta aileler, medya, sivil toplum kuruluşları ve devlet kurumlarına büyük görevler düşüyor. Ebeveynlerin çocuklarının kullandıkları bilgisayar ve tabletlere online güvenlik ve uygunsuz internet erişimini engelleyici programlar kurmaları ve çocuklarına cinsel eğitim vermeleri gerekiyor. Ayrıca çocukların takibi ve bilgilendirilmenin yanı sıra, günümüzde en kolay erişim yolu olan “internetin sınırlandırılması” ve gerekirse bir cinsel terapistten yardım ve tavsiye alınması önem arz ediyor.