Ebeveynler için kabullenilmesi çok zor bir gerçek olsa da, çocukların çoğunluğu cinselliği keşfetmek ve kafalarında cinselliğe dair sorulara yanıt aramak amacıyla, ergenliğe erişmeden önce “homoseksüel cinsel oyunlar” oynuyorlar. Bu oyunları olan ve doğal bir durum olara görüyoruz. Çünkü çocuklar “Erkeklerin neden pipisi var?”, “Kadınların neden kukusu var?”, “Ben nasıl dünyaya geldim?” veya “Annem ve babam neden birlikte yatıyorlar?” gibi çeşitli soruların yanıtlarını merak ediyorlar ve bu sorulara tatminkar yanıt bulamadıklarında “cinsel oyunlar” oynayarak bu sorulara “kendilerince” yanıtlar bulmaya çalışıyorlar.
Cinsel oyunların çoğu ergenliğin ortalarına kadar kendisini göstermekte ve ilk gençlik yılları içerisinde de kendiliğinden ortadan kaybolmaktadır. Ancak bazen gençlerin homoseksüel cinsel oyunları veya homoseksüel cinsel davranışlarını sürdürdükleri ve hatta bazen daha ileri yaşlara kadar devam ettirdikleri görülmektedir. Homoseksüel cinsel oyunların çoğunluğunu, cinsel organları teşhir etmek veya okşamak, kalçalara sürtünmek, birbirine mastürbasyon yapmak ve birlikte mastürbasyon yapmak teşkil etmektedir. Ancak homoseksüel cinsel oyunları oynayan çocukların veya ergenlerin çoğunluğu homoseksüel ile heteroseksüel cinsel davranışlar arasındaki farkı bilmezler ve toplumun bu tür cinsel oyunlara dair yasaklarının da farkına değildirler. Hatta homoseksüel cinsel oyunlarını doğal olarak karşılarlar, herhangi bir suçluluk veya günahkarlık hissi duymazlar ve bunları bir başkası ile konuşmakta da hiçbir endişe duymazlar ama bir şeylerin yolunda gitmediğine dair farkında olmadıkları bir sıkıntı içerisinde olurlar, kendi arzularının arkadaşlarının arzularından neden daha değişik olduğunu merak ederler. Biseksüel bir evre olan ergenlik döneminde homoseksüel cinsel oyunlara dair çocuklara veya ergenlere rehberlik yapılamazsa bu oyunlar homoseksüel cinsel yönelime dönüşebilir ve yetişkin cinsel yaşamına taşınabilir.
KENDİNİ ŞARTLARA UYDURMAYI ÖĞRENMEK…
Peki homoseksüel cinsel oyunlar terk edilebilir mi? Tabi ki evet… Homoseksüel cinsel arzular üzerinde birbirleriyle çelişen teoriler olmakla beraber, işini etik ve ahlaki normlara göre yapan ve doğmalardan uzak duran ruh sağlığı profesyonellerinin birlikte inandıkları gerçek, çocukluk ve ergenlik çağındaki homoseksüel arzuların heteroseksüel arzulara dönüşebilecekleridir. Çocukluk ve ergenlikte aileye ve topluma “tavırsal pozisyonlar” olarak kabul edilen homoseksüel cinsel oyunlar, diğer bütün davranışlar gibi “kendini şartlara uydurmayı öğrenmenin bir neticesi”dir, hatalı ve zevk alınarak öğrenilmiş tepkisel davranışlardır. Tepkisel davranışlar belirli bir dış uyarıcı karşısında organizmanın ortaya koyduğu davranışlardır ve tüm refleksleri kapsar. Cinsel organlara dokunma sonucu haz duyma, hem peniste hem de klitoriste refleks olarak meydana gelen sertleşme, terleme, titreme, göz bebeğinin küçülmesi tepkisel davranışlardır. Ödül ve ceza mekanizmalarıyla istenilen davranışın öğretilme metodu olan “operant (edimsel) davranışlar” ise insanın sonuçları tarafından kontrol edilen davranışlarıdır. İçgüdülere, içten gelen düşüncelere bakmak davranışı nedenselleştirmede gereksizdir, davranışı açıklamada sadece dıştan gelen gözlemlenebilir uyarılara bakmak yeterlidir. Çünkü yapılan eylem, arzu edilebilen sonuçlar doğuruyorsa tekrarlanma eğilimindedir, tam tersi aile ve toplum için arzu edilmeyen sonuçlar doğuruyor ise kaçınılma, o işten uzak durma eğilimi yaratır. İnsanlar çevrelerinde bulunan çeşitli nesnelerle etkileşim kurarak farklı davranışlarda bulunurlar. Edimsel şartlanma insanın göstermiş olduğu bir davranışın pekiştirilerek tekrar gösterilme olasılığının arttırılmasıdır. Edimsel koşullanmada pekiştirilen davranışlar devam ettirilirken, pekiştirilmeyen davranışlar devam ettirilmez. Yani davranıştan sonra gelen uyarıcı organizmada haz yaratırsa davranış tekrar yapılır. Davranıştan sonra gelen uyarıcı organizmada acı, elem oluşturursa davranış tekrar edilmez. Ayrıca tepkisel davranışa neden olan uyarıcı her zaman bilinirken, operant davranışa neden olan uyarıcı çok belirgin değildir. Operant şartlanma ödüle götüren veya cezadan kurtaran bir tepkinin öğrenilmesine ya da bir davranışın pekiştireçle kuvvetlendirilmesine denir. Bir çocuğun veya ergenin heteroseksüel cinsel davranışların daha tatmin edici olabileceğini öğrenmesi ancak onları tatbik etmesi ile mümkündür. Bunun içindir ki homoseksüel cinsel davranışların heteroseksüel cinsel davranışlar yerine geçirilmesinde ve heteroseksüel cinsel davranışların homoseksüel cinsel davranışlardan daha tatmin edici ve zevk verici olduğuna bir çocuğu veya ergeni inandırmada en yerinde hareket bu çocukları veya ergenleri heteroseksüel cinsel oyunlara yönelmeye teşvik etmektir. Pek çok ebeveynin heteroseksüel cinsel davranışları teşvik etmeyeceklerini biliyorum. Bazıları, ahlâki sebepler yönünden, bütün cinsel davranışların evlilik dışında meydana gelmesine müsaade etmeyeceklerdir ama yine bazıları da sırf daha ileri cinsel davranışlara yol açabileceği korkusu ile bunu önlemeye çalışacaklardır. Ebeveynlerin heteroseksüel cinsel davranışları tasvip etmemelerinin sebepleri her ne olursa olsun gerçek şudur ki ergenliğe ulaşan çocuklarda cinselliği merak etme, konuşma ve cinsel davranışlara dönüştürmeye dair çok kuvvetli bir arzu vardır. Şayet bu arzu heteroseksüel cinsel davranışlara yöneltilemezse, aksine olarak, homoseksüel cinsel davranışların kalıcı olması mümkündür.
CİNSEL DAVRANIŞ KONTROL TEKNİKLERİ…
Homoseksüel cinsel davranışlara dair pekiştireçler ortamdan çekildiğinde, davranışı yapma sıklığında önceleri bir süre için artış gözlenir ancak homoseksüel pekiştirecin verilmemesi devam ettirildiğinde, davranış zamanla zayıflar ve bir süre sonra ortadan kalkar, buna “sönme” denir. Bir davranışın pekiştirilmeyerek, “görmezden gelme” yöntemi ile sönmesi sağlanabilir. Pekiştirmeme işlemi kararlılıkla sürdürüldüğünde, bir süre sonra davranış söner. Kişinin olumsuz davranışı görmezden gelinir (pekiştirilmez) ancak olumlu davranışı pekiştirilir, buna “olumsuz davranışın tam tersini ödüllendirme” denir. İstenmeyen davranışa yol açan uyarıcı ortam yeniden organize edilir, buna “ortam değiştirme” denir. Bireylere ilgi ve yetenekleri doğrultusunda “görev ve sorumluluk verilebilir”. Böylece istenmeyen davranışların yapılması engellenir. “Ara verme” yönteminde ise istenmeyen davranışta bulunan çocuğu, ilgisini çekebilecek ya da ilgisini yönlendirebileceği hiçbir uyarıcının bulunmadığı başka bir ortama göndererek bir süre orada kalmasını sağlanır. Bireyde istenilmeyen davranışı meydana getiren uyarıcı, arzu edilen ve daha baskın olacağı düşünülen başka bir uyarıcı ile birlikte sunulur. Bu şekilde olumlu uyarıcıya verilen tepki, diğerinin yerine geçer, buna “zıt tepki yöntemi” denir. “Ceza verme”, olumsuz davranışı bir süre için baskı altına alarak ortadan kaldırır ancak hiçbir olumlu davranışa yöneltmez. Cinsel davranışları kontrol tekniklerine en güzel örneği ünlü psikolog Dr. Paul Gebhardt vermiştir. Gebhardt, seks yeteneğini bir nehre benzetir. Tıpkı bir nehrin akışında olduğu gibi, seks yeteneğinin de önüne bir engel çıktığında, kendisine akmak için yeni bir yatak aradığını ve yeni bir güzergâh tuttuğunu söylemektedir. Bazı durumlarda çocukların veya ergenlerin heteroseksüel cinsel davranışları ayıplanıp yasaklandığında kendilerine seçtikleri yeni cinsel davranışlar olarak ortaya homoseksüel cinsel davranışlar çıkabilir. Burada ebeveynlerin heteroseksüel oyunlara belli sınırlar içinde izin vermeleri gerekir anacak bu izin çocuklarını cinsi yakınlığa teşvik etme gibi algılanmamalıdır. “Heteroseksüel cinsel davranışlar” çocukların birlikte oyun oynamalarını, flört etmelerini veya el ele tutuşmalarını kapsar. Yani bir erkek çocuğu, ne kadar genç olursa olsun kızlarla yakın olmalıdır ve çokça vakit geçirmelidir. Ebeveynler bu durumlarda hiç paniğe kapılmamalı ve arkadaşları ile neler yaptıkları hususunda ergenleri sorguya çekmemelidir, onların buluşmalarına mani olmamalıdır ve bu tür davranışları doğal ve olağan davranışlar gibi görmelidirler. Çocuklarının kendi cinsel ahlâk anlayışları içerisinde yetişmelerini istemek her ebeveynin hakkıdır. Ancak çocuklarına kendi ahlaki yargılarını aşılarken heteroseksüel cinsel davranışların kötü, utanılacak veya bir başka deyimle arzu edilmeyen şeyler olduğu mesajını da vermemelidirler. Unutmayın çocukların veya ergenlerin dünyasında yetişkin kodları yoktur, keşfederler ve haz alırlar. Bunun yetişkinlerde olduğu gibi cinsel fantezilerle ya da üreme isteğiyle bir ilgisi yoktur.
DERİN VE CİNSELLİK İÇERMEYEN YAKIN BİR İLİŞKİ KURMA İHTİYACI…
Kendi cinsi ile bağlanma ihtiyacı doyurulmayan bir çocuğun veya ergenin bu dürtüleri ortadan kalkmaz. Ergenlik ile birlikte vücutta fiziksel değişimler olur, cinsel arzular gelişir ve kendi cinsine olan merak, cinsel merakla birleşir. Aslında bireyin kendi cinsinden olan bir başkasından arzuladığı romantik ve cinsellik içeren bir ilişki değil sağlıklı, duygusal anlamda derin ve cinsellik içermeyen yakın bir ilişki kurabilmektir. Fakat bu durum cinsel bir ihtiyaç ve romantik bir ilişki ihtiyacı olarak ortaya çıkar. Bu duyguların ne kadar güçlü olabileceğini bilmek çok önemlidir. Bu ihtiyaç içindeki çocukları veya ergenleri yanlış tercih yapmakla suçlamak, onları bu durumun gerçekten bir tercih olduğuna inandırır. Bu kişiler homoseksüel cinsel davranışlarından kurtulmak için çaba sarf ederler. Fakat doğaları itibarı ile sahip olunan ihtiyaçlar doğru şekilde karşılanmadıkları sürece yok olup gitmezler. Bu süreçte değişimin mümkün olduğu ve diğer erkeklerle cinsellik içermeyen sağlıklı bir ilişki seçeneğinin olduğunu bilmek önemlidir.
DOĞRU KONUŞMA YÖNTEMLERİ…
Homoseksüel cinsel oyunlarla ilgili yapılan konuşmalar, çocuğunuza cinsellikle ilgili konularda sınırlar geliştirme fırsatını tanır. Çocuğa kendisini “kötü” ya da “suçlu”, “pis” ya da “günahkar” bir şey yapmış gibi hissettirmeden bu durumu cinsel sınırlarla ilgili görüşlerinizi anlatmak için kullanabilirsiniz. Örneğin, kararlı bir ses ile “Vücudumuz gizli ve özeldir, yanlış cinsel oyunlar oynamak için kullanamayız” diyebilirsiniz. Çünkü bir çocuk veya ergen homoseksüel cinsel davranışlarda bulunurken ebeveynleri tarafından yakalandığında, yaptığının neden yanlış olduğunu öğrenmek isteyecektir ve şu soruları soracaktır: “Bir erkek çocuğun penisini tutmak neden yanlış olsun?”, “Penisini bir başka çocuğun tutmasında ne gibi sakıncalar var?”, “İki erkek çocuğunun birbirlerine mastürbasyon yapmasında ne gibi bir yanlışlık var?”… Anne-babalar bu sorulara şöyle cevap verebilirler: “Sen henüz yetişkin bir erkek değilsin. Yetişkin olana kadar sana biz rehberlik edeceğiz. İleride sen de bizim gibi yetişkin olacaksın. o zamana kadar bizim sözlerimize inanman çok önemli… İki erkek çocuğun meraktan dolayı birbirlerinin penislerini tutmaları veya birbirlerine mastürbasyon yaptırmaları sana normal gibi görünebilir. Bunu yapmak istemendeki sebeplerden bazıları henüz cinsel olarak gelişmekte olman ve cinselliği merak etmen olabilir ve bu yaşlarda cinsellik ile ilgili her şeyin seni heyecanlandırmasını da anlayabiliyorum. Ancak zaman içinde büyüdükçe bir kızla birlikte olmanın bir erkek çocuğu ile birlikte bulunmaktan daha heyecanlı ve keyifli olacağını anlayacaksın ve erkek erkeğe oyunları hiçbir zaman yapmak istemeyeceksin. Ayrıca bu yaptıkların için suçluluk, utanma ve endişe duymana gerek yok…” Alışkanlık haline dönüşmüş homoseksüel cinsel davranışlar cinsel haz veya zaman içinde homoseksüel cinsel yönelim durumunu meydana getireceğinden ve heteroseksüel cinsel davranışlara yönelmeleri baltalayacağından, ebeveynlerin sözlerine şunları da ilave etmeleri gerekir: “Şayet arkadaşlarının penisini tutmalarına müsaade edersen ve onların penislerini tutmayı sürdürürsen, bunu kötü bir alışkanlık haline getirmiş olursun ve bu da senin ileride bir kızla bir araya geldiğinden ondan zevk almanı zorlaştırır. Onun için şimdiye kadar yaptıklarını geride bırak, artık bunları düşünme fakat bundan böyle bunları yapmamaya gayret et, bu senin geleceğin ve ailemizin sağlığı ve huzuru açısından çok önemli…” Böyle bir konuşmada, ortaya yeni sorular çıkabilir ve ebeveynlerin bunları da soğuk kanlılıkla ve sabırla cevaplandırmaları gerekebilir:
“Bir alışkanlığa dönüşmeden bir erkek çocukla cinsel oyunlar oynanabilir mi?”
“Hiç kimse, bir şeyi kaç kere yaparsan bir alışkanlık haline gelebilir diye bir şey söyleyemez. Fakat bunu ne kadar sık tekrarlarsan, buna alışman o kadar fazla olur ve sonunda da bu bırakılması zor olan bir alışkanlık halini alabilir. Şayet bu bir alışkanlık halini almışsa, bu demek değildir ki, sen yavaş yavaş bundan kurtulamazsın. Fakat en iyisi böyle bir alışkanlığın doğmasına sebebiyet vermemendir…”
“Erkek çocuklarla cinsel oyunlar oynamasam da oynamayı hayal edebilir miyim?”
“Kızlar hakkında heyecanlanabilecek yaşa geldiğinde bile, erkek çocuklarla cinsel oyunlar oynamayı hayal ediyor olabilirsin. Böyle hayallerin olduğunda en iyisi başka şeyler düşünmeye çalışmandır. Sadece hayal etmek veya düşünmek tehlikeli değildir. Fakat bunları devamlı hayal etmeye veya düşünmeye devam etmek seni bunları uygulamaya motive edecektir ve işte o zaman bu hayallerin sonuçları senin ve bizim için üzücü olabilir…”
“Kızlara karşı cinsel heyecan duymak için ne yapabilirim?”
“Kızlardan yana kendini heyecanlandırmak için tutabileceğin net bir yol yoktur. Fakat aklın öyle yaratılmıştır ki, yaşın büyüdükçe sen hiç farkına bile varmadan kızlardan hoşlanmaya başladığını göreceksin. Bu arada, erkek çocuklarla cinsel hareketlerde bulunmamaya çalış ki bu senin kızlardan hoşlanmana yardımcı olsun…”
“Erkek çocukların birbirlerini öpmeleri veya birbirlerinin penislerini emmeleri tehlikeli midir?”
“Evet, bu uygun bir davranış değildir. Çünkü erkek çocukların birbirleriyle cinsel oyunlar oynaması merak ile keşfin bir parçası olsa da, cinsel oyunlar oynarken daha ileri gitmeniz, daha başka zevkler duymanızı da sağlayacaktır, bu yanlış dokunuşlar senin için ve bizim için üzücü sonuçlara yol açacaktır ve büyüdüğünüzde bu alışkanlığınızı bırakmak daha da zor olacaktır…”