Duygu odaklı terapi danışanların daha güvenli bağlanma stilleri geliştirmelerine katkıda bulunmaya çalışır ve duyguları “üstesinden gelinmesi ve rasyonellikle yer değiştirilmesi gereken bir şey olarak” değil; daha çok “terapide değişime katkıda bulunacak olumlu güç olarak” olarak görür.
Bu nedenle duygu odaklı terapinin temel kavramları birincil duygular ve ikincil duygulardır. Örneğin, nefret, öfke ikincil duygudur, bunun altında yatan kırgınlık ise birincil duygudur. Kişi birincil duygusunu bastırmak ve inkâr etmek için onu zırhla kapatarak ikincil duyguyu deneyimler ve bu deneyimi bedeniyle yaşar. Bu da nevrozun ana karakterini oluşturur. Duygu odaklı terapide birincil duygulara ulaşabilmek için ikincil duyguların durdurulmasına yani düzenlenmesine çalışılır. Buna “duygu regülâsyonu” adı verilir ve ikincil duygu düzenlenerek altında yatan birincil duyguya ulaşılır ve daha sonra bu duygunun bedenle deneyimlenmesi sağlanır.
Danışanların gelişimleri ve iyi olmalarını sağlayan kalıcı ya da sürekli değişim için duygusal değişimin gerekli olduğunu savunan duygu odaklı terapide olumsuz döngülerin tırmanışı düşürülür ve danışanın kırgınlık, kızgınlık ve kendini geri çekme gibi savunmacı dışavurumlarının temelinde yatan duyguların gün yüzüne çıkarılmasına çalışılır. Daha sonra duyguların kabullenilmesi, ifade edilmesi, düzenlenmesi, derinlemesine düşünülmesi ve dönüştürülmesi gibi danışanlara yardım eden pek çok strateji ile etkileşimsel pozisyonlar yeniden yapılandırılır.