Birbirlerinden hem biyolojik hem de psikolojik olarak farklı olan kadınlar ve erkekler, “Kadınca” ve “Erkekçe” adını verdiğim çok özel iki ayrı dil kullanırlar. Bu diller, kadınların ve erkeklerin duygularına, düşüncelerine ve davranışlarına yansıyan; tepkilerini, beklentilerini, tercihlerini, arzularını ve hayata bakış açılarını belirleyen farklılıklarından oluşur.
Birbirine“eşit” olmayan ama “eş” olan ve “eşit haklara sahip” olan kadın ve erkek, içlerinde birbirlerine ait parçaları taşımakla birlikte birbirlerinden farklıdırlar. Bu farklılık hem çekicidir hem gereklidir hem de çok iyi bilinmelidir. Çünkü kadınlarla erkekler dünyaya farklı açıdan bakarlar ve bu bakış açıları kadını daha zengin ve üstün kılar. Ayrıca kadınlar toplumun yarısıdır, diğer yarısını da doğururlar, böylece kadınlar toplumun tamamı gibi olurlar. Bu nedenle çok iyi bilinmesi gereken “Kadınca” ve “Erkekçe” dili kadının ve erkeğin hormonları, farklılıkları, tutumları, tavırları ve davranışlarıyla şekillenen çok özel bir dillerdir ve hayatı yaşama biçimlerini belirler. Kadın ve erkeğin, hayat karşısındaki duruşları da birbirinden farklıdır. Bakış açıları, tepkileri, beklentileri, tercihleri, arzuları bambaşkadır. Aralarındaki en belirgin farklılıklardan biri konuşmaktır. Kadına bir dokunur bin ah işitirsin… Erkeğin ağzından kerpetenle laf alırsın… Ama bunu yönlendiren de anatomik yapılarıdır çünkü konuşma yeteneğini kontrol eden beyindeki merkezleri farklı çalışır. Erkek doğası gereği düşünerek konuşur, tek bir konuya yoğunlaşır ve yoğunlaştığı konuyla ilgili hemen sonuca gitmek, çözüm üretmek ister. Kadın ise konuşarak düşünür. O da doğası gereği aynı anda birden fazla konuya yoğunlaşabilir. Kadın konuşurken konuyu ayrıntılarıyla genişletir ama erkek bir an önce esas konun konuşulmasını isteyerek konuşmayı daraltır. Yani erkek ve kadında konuşma ve düşünme süreçleri birbirinin tersi şekilde işler. Erkek önce konuşmak istediklerini derinlemesine düşünür, sonra sözcüklere döker ve en sonunda da zaten karar vermiş olduğu sonuca ya da çözüme ulaşır. Kadın ise sesli düşünür, yani önce konuşmaya, sonra düşünmeye başlar ve konuyla ilgili düşüncelerini konuşurken şekillendirir ve sonuca ya da çözüme bu süreçte karar verir.
KADINLARIN EN ÇOK YAPTIĞI HATALAR…
Erkek suya benzer, girdiği kabın şeklini alır. Bir ilişkide kadın, erkeğin en temel beklentisi olan kadınının “bir numarası olma” ihtiyacını karşıladığında erkeği avucunun içine almış olur. Kadınların en büyük hatası erkeğe kendisini kral gibi hissettirmemektir. Bir de buna güç ve iktidar savaşının eklenmesi tuz biber olur. Kadınların yaptığı bir başka hata, erkeklerin“Kadınca” dilini bildiklerini varsaymaları ve “Ben demeden ne istediğimi anlamalı!”, “Ben demeden istediğim şeyleri yapmalı!”, “Ancak o zaman beni sevdiğine inanırım” şeklinde düşünmelerdir. Ama erkeler açısından “Kadınca” öğrenilmesi çok zor bir dildir ve iyi bir kılavuza ihtiyaçları vardır. Kadınlar, oturup istek ve arzularını erkeklerin kendiliğinden anlamasını ve yerine getirmesini beklemek yerine açık, net ve dolaysız olarak erkeğe kılavuz olmalıdırlar. Ama kesinlikle erkeği değiştirmeye çalışmamaları gerekir çünkü bu ters tepen bir silahtır. Kadın, erkeği değiştirip düzeltmeye çalıştığında erkek kontrol edildiğini, yönlendirildiğini, reddedildiğini ve sevilmediğini hisseder. Kadın erkeği ne kadar değiştirmeye çalışırsa, erkek de değişmemek için o kadar direnç gösterir. Ama erkek sevildiğini, beğenildiğini, takdir edildiğini hissettiğinde kadınını mutlu etmek için kendiliğinden değişmeye başlar.
ERKEKLER NE İSTER?
Erkekler için eşlerinin güzel, seksi, cazibeli olduğu kadar güler yüzlü ve tatlı dilli olması ve “kendisine ihtiyaç duyması” da önemlidir. İlişkilerde başlangıçta çok daha fazla öneme sahip olan güzellik ve çekicilik geçicidir. Erkeklerin içinde birer beyaz atlı prens vardır aslında. Her şeyden çok sevdiği kadını korumak ve gözetmek isterler. Yardım etmeye hazır bir halde bekleyen erkekler, kendilerine ihtiyaç duyulduğunu görmekten hoşlandıkları için eşlerinin dişi olmasını isterler. Aslında erkeklerin ideal kadın imajının belirleyicisi dişilikten, diğer bir deyişle, kadının dişilik özelliklerini kullanabilmesinden geçer. Kadının dişil enerjisini açığa çıkarabilmesi için sadece yatakta değil, günlük yaşamda, arkadaşları arasında, iş yerinde, markete giderken ve her zaman kadın olduğunu hissettirmesi gerekir. Ayrıca, erkekler eşlerinin kendilerine danışmasından, ihtiyaç duyduğunu görmekten ve onların isteklerini gerçekleştirmekten övünç duyarlar. Ancak bunun için de övgü dolu sözlere, desteklenmeye, kısacası pohpohlanmaya ve onurlandırılmaya ihtiyaçları vardır. Eşleri tarafından kusurlarının görülmesinden ve hatalarının yüzlerine vurulmasından hoşlanmazlar. Diğer bir değişle, iyi bir şey yaptıklarında, bunun hemen onu görülmesini ve övgü dolu sözlerle takdir edilmesini beklerler.
ERKEĞİN YAKINLIKLA İMTİHANI…
Her şeyin fazlası bir yerlerde bir şeyleri bozup değiştirir. İstemediği bir yakınlığa muhatap olan, anne şefkatiyle çok fazla sevgiye boğulan erkek için de durum böyledir. Aşırı şefkatli sevgi, ilgi ve anaç tavırlar erkeği çocukluğuna ve annesiyle olan bağlanma ilişkisine götürür. Üstelik toplumumuzda genellikle olduğu gibi, çocukken annesi tarafından kendi yiyebildiği halde yedirilen, içirilen, giydirilen adeta annesine yapışık olarak aşırı sevgiyle büyütülen erkekler, bu tür bir ilgiyi yetişkinliklerinde de kadınlardan gördüklerinde bunu bir tehdit gibi algılarlar. Kadını sevgilisi gibi değil, annesi gibi görmeye başlarlar. Boğulma ve yutulma endişesiyle çocukken annelerine gösteremedikleri tepkileri kadınlara gösterirler. Kendini küçük bir çocuk gibi hissetmeye başlayan erkek rüştünü ispat etmek için uzaklaşır ve kaçar. Çünkü bu denli yakınlık erkelerin ruhuna aykırıdır. Erkeklerin ilişkilerinde uzaklaşma ve yalnızlığa, kadılarınsa yakınlaşma ve temasa ihtiyaçları vardır.
“ERKEKÇE” DİLİNİN TEMEL ÖZELLİKLERİ…
Erkekler ve kadınlar dünyaya farklı pencereden baktıkları için görüş açıları farklıdır. Erkekler dünyayı daha dar bir açıdan görürken, kadınlar daha geniş bir açıdan görürler. Erkekler dünyayı tümevarım, kadınlarsa tümdengelim yöntemiyle algılarlar. Erkekler parçaları ayrı ayrı algılayıp bütüne ulaşırlar. Kadınlarsa önce bütünü görür, sonra da parçalarını keşfederler. Algılama yöntemlerindeki bu farklılıklar kadınların ve erkeklerin tüm tutum ve davranışlarına, beklentilerine ve ihtiyaçlarına yansır. “Erkekçe”nin temel gramer bilgilerini “Kadınca”dan farklılıkları oluşturur. Kuşkusuz kadınlar ve erkeklerin birbirinden farklı olduğunu gösteren birçok nokta var. Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1- Erkek BEN’merkezci, kadın SEN’merkezcidir.
2- Kadın yönlendirir, erkek çözüm önerir.
3- Erkek ilişkide yaşanan olumsuzlukları kolay unutur, kadın asla unutmaz.
4- Erkek erotizmi, kadın romantizmi sever.
5- Erkek ihtiyaç duyulmayı, kadın sevilmeyi ister.
6- Erkek mesafe koymayı, kadın mesafeyi kaldırmayı sever.
7- Erkek sessiz düşünür ve az konuşur, kadın sesli düşünür ve çok konuşur.
8- Erkek mantığıyla, kadın sezgileriyle hareket eder.
9- Erkek istediklerini doğrudan söyler, kadın ima eder.
10- Erkek mantığı sever, kadın duyguları sever.
EVLENMEK İSTEYEN ERKEĞİ NASIL TANIRIM?
Bir erkek için en iyi eş, kendisine ihtiyaç duyan, yaptıklarını takdir eden, gülümseyen ve memnun edebileceğini düşündüğü kadındır. Erkek böyle bir eş olacağına inandığı kadına kendisini tamamen açar ve kadınların merak ettikleri “Seviyor mu, ciddi mi, evlenmek istiyor mu?” sorularının cevabını şu işaretlerle gösterir. Eşi olmasını istediği kadını ailesiyle ve yakın arkadaşlarıyla tanıştırır. Sırlarını paylaşır. Kadına kendini özel hissettirecek jestler ve sürprizler yapar. Seks dışında da dokunur, alnından öper. Daha sıcak ve romantik davranmaya başlar. Sevgi, saygı ve ilgi gösterir. Kibardır ve daha heyecanlı davranır. Düğün veya nikâh törenlerine partneriyle birlikte gitmek ister ve baba olmaktan bahseder. Birlikte yaşamak ister, bunu teklif eder ve sadece aynı evi paylaşmakla kalmaz, ortak banka hesabı açar, kedi ya da köpek almayı teklif eder. Kadının özel yaşamıyla yakından ilgilenir, ailesini, arkadaşlarını tanımak ister. Kadının yanında geğirmek, kaşınmak gibi doğal hareketlerini yapmaktan kaçınmaz. Tabii buradan sevgiliniz yanınızda geğiriyorsa sizinle evlenmek istiyor sonucunu çıkaramayız ama sizin yanınızda kendini rahat hissediyor ve bunu size hissettiriyorsa siz onun için önemlisiniz demektir. Ama bir erkek bağlanmaya hazır olmadığını söylüyorsa, nasıl bir kariyer planı çizdiği, ileride nerede yaşamak istediği gibi konularda büyük planlar yapmıyorsa, gelecek hakkında konuşurken sevdiği kadından bahsetmiyorsa, daha çok kendi zevki için para harcıyorsa, hiçbir şekilde tasarruf ve yatırım yapmıyorsa, “biz” değil “ben” diyorsa, evli arkadaşlarını aşağılıyor ve “zavallı” olarak niteliyorsa, sevdiği kadının ailesiyle görüşmekten kaçınıyorsa, tüm bunlar bir erkeğin evlenmeyeceğini gösteren işaretlerdir…
ERKEKLER FEMİNENLEŞİYOR MU?
Çoğu zaman erkeklerin feminen olmasının nedeni kadınlardır. Çünkü kadınlar erkeklerin kendilerine benzemelerini istiyor ve benzetmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Günümüzde kadınlar sadece evde çalışmıyorlar. Erkekler gibi iş yaşamında da çalışıyorlar. Bunun sonucunda da ilişkilerinde ve evliliklerinde erkeklerle eşit sorumlulukta olmak istiyorlar. Yaptıkları baskı ve yönlendirmelerle genetik hafızalarımızda kayıtlı kadın-erkek rollerini değiştirmeye çalışıyorlar ama erkekler doğası gereği bu değişime karşı duruyor. “Kız gibi kapris yapıyor”görünmeleri bundan kaynaklanıyor. Roller arasındaki bu çatışma erkeklerin sorumluluktan kaçınmalarına yol açıyor. Kadınların bunu tersine çevirmesinin yolu kadınların ve erkeklerin doğuştan getirdikleri donanımların farklı olduğunu kabul etmek ve bu farklılığı ortadan kaldırmak için gerçekdışı beklentilerden vazgeçmektir. Çünkü ne yaparsak yapalım erkekler her zaman “Erkekçe”yi, kadınlar her zaman “Kadınca”yı konuşacaklardır. Kadınlar ve erkekler farklıklarını kabul edip takdir ettikten sonra birbirlerini tamamlayarak bir bütün olacaklardır. Buna göre ideal koca, kadını tarafından tamamlanan mutlu erkektir; mutlu erkek de kadının beğendiği, sevdiği, takdir ettiği, güven duyduğu erkektir.
Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…
Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…
Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…
“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…
“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…
Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…