Sadakatsizlik ve aldatma aynı şey değildir. Sözlük anlamlarına bakacak olursak; Türkçe sözlükte “sadakatsizlik” “dostluğu ve bağlılığı içten olmamak, doğru ve gerçek olmamak” anlamını taşırken, “aldatma” “birine verilen sözü tutmamak” anlamına gelir.
Kadın-erkek ilişkilerinde ise bu iki sözcük daha derin anlamları olan iki kavramı ifade eder. Gizli bir eylem ve seçim olan “sadakatsizlik”, duygusal ve cinsel olarak sadece birbirine özel olma sözünün ihlal edilmesi, bilinçli bir şekilde eşi kandırmaya yönelik eylemlerin gizlice ve partnerin bilgisi dışında sürdürülmesidir. Sadakatsizlik sonucunda ortaya çıkan bir eylem ve bir sonuç olan “aldatma” ise; sadakatsizliğin partner tarafından öğrenilmesi, bilinmesi durumudur. Sadakatsizlik “kişisel” ve ahlaki bir tutum, aldatma ise “ilişkisel” ve yıkıcı bir sorundur. Sadakatsizlik, tıpkı yalan söylemek gibi gayri ahlaki bir seçimdir. Bu seçim kişiden kişiye değişir. Bazıları ne koşulda olursa olsun yalan söylemez, bazıları ihtiyaç duyduğu koşullarda yalan söyleyebilir, bazıları da her koşulda yalan söyler. Sadakatsizlik de böyledir. Bazıları eşine verdiği söze sonuna kadar sadık kalır, vefalıdır; bazıları ise koşullar elverdiğinde ya da gerektirdiğinde sözünden dönebilir. Bazıları da sözü verirken bile samimi olmadığı için, verdiği sözün hükmü yoktur. Sadakatsizliğin zehirli oku şehvetin yayından fırlar ama okun eşin kalbine saplanıp saplanmaması yayı tutanın elinde, yani sorumluluğundadır. Hiç kimse mükemmel değildir, Kimse için “Şunu asla yapmaz!” diyemeyiz. Belirli koşullar altında herkesten her şeyi yapmasını bekleyebiliriz, çünkü insan zaafları olan bir canlıdır. Sadakatsizlik de insanî zaaflardan kaynaklanan “tehlikeli bir seçim”dir. İnsanın zaaflarını, istekleri, beklentileri ve ihtiyaçları ortaya çıkarır. Örneğin, kişinin kendini fark ettirme beklentisi, beğenilme, takdir görme, onaylanma ihtiyacı ya da yeni bir heyecan isteği, zaaf doğurarak sadakatsizliği yaratan koşulları hazırlayabilir. Sadakatsizlik kişinin ahlakı ve vicdanı ile ilgili bir meseledir ve tamamen kendi sorumluluğundadır. Bu yüzden de sadık eş seçmek için sihirli bir formül henüz bulunamamıştır.
ALDATMA DURUP DURURKEN OLMAZ…
Mutsuzluk, aldatma nedenlerinden biri olabilir ama aldatmanın olması için gerekli bir koşul değildir, yani insan ilişkisinde mutlu olduğunda da partnerini aldatabilir. Düşünün elinize bir zarf verilse ve “Bunu sakın açma!” dense, o andan itibaren tek düşünceniz, o zarfın içinde ne olduğu, niye size verildiği, neden açmamanız gerektiği, açarsanız ne olacağı, olmaz mı? Aldatma da böyledir. Diğer kadınlar ya da erkekler yasaktır. Bu yasak da bilinçdışında bir yerlerde merak ve heyecan uyandırır ve ilk fırsatta bu yasağı delme isteği yaratır. Söz konusu olan insanı ve davranışlarını anlatmak olunca standartlardan ve kurallardan söz etmek zordur. Aldatma da bir kalıba sığmaz. Şu durumda, şu nedenle aldatılır diyemeyiz. Her aldatma kendine özgü koşullar içerir. Ancak kesin olan şudur ki; hiçbir aldatma durup dururken olmaz, insanı aldatmaya bir istek, bir ihtiyaç yöneltir. Biri durup dururken aldattığını söylese bile çıkış noktası bir merak, bir istek ya da bir seçimdir. Ayrıca her aldatmanın yanlış bir nedeni ve keşfedilmeyi bekleyen bir anlamı vardır.
YASAK AŞKLARA ÖZGÜ HEYECAN…
Her aldatmanın nedenleri ve sonuçları açısından kendi içinde dinamikleri vardır. Aldatmanın nedenlerini etkileyen sayısız faktör arasında cinsiyet kilit roldedir. Erkek egemen toplumumuzda aldatma konusunda da erkeklerin egemenliği söz konusudur. Kadın ve erkeğin aldatma nedenlerinin farklılığını vurgulayan, “Erkek yatarak, kadın severek aldatır” diye eski bir deyiş vardır. Duygusal ve cinsel açıdan aldatmayı ikiye ayıran bu deyişin artık çok da geçerli olmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Ama yasak aşklara özgü heyecanın yanı sıra, erkeklerin farklı cinsel deneyimler yaşama arzuları ve cinsel dürtülerini kontrol etmekte zorlanmaları nedeniyle, kadınların ise duygusal gerekçelerle, yani yaşadıkları umutsuzluk ve mutsuzluk nedeniyle aldatma yoluna gittikleri sıkça görülür. Dolayısıyla kadın ve erkek aldatması arasındaki temel fark, kadınların duygusal nedenlerle, erkeklerin ise cinsel nedenlerle aldatmalarıdır.
“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…
Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…
“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…
Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…
Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…
En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…