Kusursuz bir cinsel birleşmeyi hayal eden erkeklerin, sevişirken veya cinsel ilişki sırasında belli etmediği ama bir an olsun akıllarından çıkaramadığı ve sevişme sırasında, kendilerinden kaynaklanabilecek herhangi bir sebepten dolayı işlerin ters gitmesi gibi pek çok korkusu ve endişesi vardır. Ayrıca birçok erkek, “cinsellikte mahşerin dört atlısı” adını verdiğim “suçluluk, günahkarlık, utanç ve cinsel aşağılık duygusu” nedeniyle korkularına, endişelerine ve sorunlarına ilişkin konuşmaları erkekliğine yediremez. Ancak iş cinselliğe geldiğinde kadınları da büyük bir korku sarar ve kafalarında deli sorularla yanıp durular: “Benim kalçamın çok büyük olduğunu düşünür mü?”, “Göğüslerimi sarkık bulur mu?”, “Bacaklarımın selülitli olduğunu söyler mi?”, “Acaba onu yatakta mutlu edebilecek miyim?”, “Boşalabilecek miyim?”, “Acaba sevişirken benden önceki sevgilisi kadar başarılı olacak mıyım?” Bu endişeler ve korkularla hem erkeğin hem de kadının korktuğu başına gelir ve sevişmenin hazzı gazı kaçmış kola gibi olur; susuzluğunuzu giderse bile hararet yapar…
KORKULARLA YÜZLEŞMEK…
Hayatta birtakım korkuları olmayan hiç kimse yoktur. Herkesin ayrıca kusurları da vardır. Kaldı ki hiç kimse mükemmel değildir ve bazı korkuların olması gayet doğaldır. Ancak doğal olmayan tek şey, bu korkuların kişiyi hayatın tadını çıkarmaktan alıkoymasıdır. Bu nedenle erkekler ve kadınlar duydukları yersiz ve anlamsız korkuları bilirlerse, bunları yatıştırmayı hatta yok etmeyi başarabilirler. İşe ilk önce erkeklerin birer seks makinesi olmadıklarını anlamakla ve özel sorunlarına karşı duyarlı olmakla başlanmalı, daha sonra aşağıda sayacağım 6 temel korkuyla yüzleşilmelidir. Çünkü sağlıksız ve mutsuz seks hayatının nedeni korkuların kendisi değil, kişinin korkularının onu yönetmesine izin vermesidir. Oysa kişi isterse bu durumu tam tersine çevirebilir; korkuları tarafından yönetilmek yerine, kendisi hakimiyeti eline alabilir. Korktuğu şeylerin çözümlerini uzakta aramak ve bir mucizenin gerçekleşmesini beklemek yerine, şimdi harekete geçmeyi seçebilir.
1- GEÇİCİ İKTİDARSIZLIK
Cinsel etkinlik sırasında sertleşme (ereksiyon) sağlamada belirgin güçlük çekme, cinsel etkinliği bitirene dek sertleşmeyi sürdürmeme ve sertlik düzeyinde belirgin azalma olması, yaklaşık altı aydır sürüyorsa ve bu belirtiler hem kişide hem partnerinde hem de partner ilişkilerinde klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden oluyorsa, bu cinsel işlev bozukluğu, cinsel kökenli olmayan bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamıyorsa ya da ağır bir ilişki bozukluğundan ya da gerginlik yaratıcı önemli başka etkenlerden kaynaklanmıyorsa ve bir maddeye veya ilaca ya da başka bir sağlık durumuna bağlı değilse o kişiye "iktidarsızlık" (erektil disfonksiyon – empotans) tanısı konulabilir. Ancak gerçek iktidarsızlıktan önce "iktidarsızlık korkusu" erkeklerin başına bela olur ve bu korku bir erkeğin karşılaşacağı en yaralayıcı korkulardan biridir. "Sertleşip taş gibi oldu mu bir başka abi" lafını her erkek duymuştur. İster genç olsun, ister yetişkin, en can alıcı anda "kaldıramama" paniğine kapılmayan bir erkek neredeyse yoktur. Oysa gerçekte "Hiçbir erkek her istediği zaman penisini sertleştiremez…" Bu nedenle iktidarsızlığın, en sık görülen iki nedeni iktidarsızlık korkusu ve başarısız olma korkusudur.
2- BAŞARISIZ OLMA KORKUSU
İktidarsızlık sorunuyla yakından ilişkili olan çok yaygın bir başka korku da "performans anksiyetesi" adını verdiğimiz "başarısız olma korkusu"dur. "Penisi sadece kaldırmak yetmez, onu o iş bitene kadar sert tutmak da gerekir" sözüyle anlam bulan cinsel mit (hurafe – doğru bilinen yanlış) bu korkuyu en iyi biçimde ortaya koymaktadır. Gerçekten de bir erkeğin penisinin sertleşmesinden yana hiçbir sorunu olmayabilir ama partneri tatmin edememe, ona yeterli olamama, sevişmeyi en iyi şekilde becerememe, cinsel aşağılık duygusundan, utançtan ve kendisinde varsaydığı cinsel eksikliklerden ötürü reddedilebileceği gibi endişeler, cinsellikle yüz yüze geldiğinde şiddetli huzursuzluklar, geçici iktidarsızlık, erken boşalma ve zamanla seksten soğuma gibi sorunlara yol açabilir.
3- ERKEN BOŞALMA
"Ben her zaman vajinaya girdikten 5-10 saniye içinde boşalıvereceğimden ve her şeyin berbat olacağından çok korkuyorum. Ve bu korkum, sanki yerine getirmekle zorunlu olduğum bir kehanetmişçesine sık sık gerçekleşiyor. Utanç duyuyorum ve aşağılık birisi olduğumu düşünmeye başlıyorum. İşte o zaman eşimin ne kadar hayal kırıklığına uğradığını ve bozulmuş olabileceğini düşünüyorum ve kahroluyorum" cümleleriyle ifade bulan "erken boşalma", erkeklerin en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Her partnerli cinsel etkinlik sırasında, sürekli ya da yineleyici olarak, vajinaya girdikten sonra yaklaşık bir dakika içinde ve kişinin isteğinden önce boşalma örüntüsünün yaklaşık altı aydır sürmesi, bu belirtilerin hem kişide hem partnerinde hem de partner ilişkilerinde klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden olması, bu cinsel işlev bozukluğunun cinsel kökenli olmayan bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaması ya da ağır bir ilişki bozukluğundan ya da gerginlik yaratıcı önemli başka etkenlerden kaynaklanmaması ve bir maddeye veya ilaca ya da başka bir sağlık durumuna bağlanamaması durumunda "erken boşalma" tanısı konulabilir. Kısa süre içinde boşalma denetleme tekniklerini öğrenerek erken boşalmanın üstesinden gelmek mümkündür.
4- EŞCİNSEL OLMA KORKUSU
Cinsel yönelim farklılığı olan "eşcinsellik" (homoseksüellik); biseksüellik ve heteroseksüellik gibi cinsel bir yönelimdir. Buna rağmen kimi erkeklerin, bir sabah uyandıklarında kendilerini eşcinsel buluvermekten ödleri kopar. Özellikle çocukluğunda ve gençliğinde homoseksüel cinsel oyunlar oynayan, cinsel performansından ve penisinin boyundan memnun olmayan birçok erkek bir sabah eşcinsel olarak uyanacağından çok korkar. Bunun tek nedeni bir zamanlar bu doğrultuda kısa süren bir fantezilerinin ya da isteklerinin olması (bir eşcinsel ilişkiye de girmiş olabilirler) ve kendilerini artık dönüşü olmayan bir yola girmiş saymalarıdır. Anlık bir fanteziye, arzuya kapılan; gençliğinde bir kez eşcinsel yakınlaşmalar yaşayan erkekler eşcinsel olacaklarını sanır ve büyük bir takıntı geliştirebilir. Ancak bir seçim veya bir tercih olmayan ve çocukluk döneminde yaşananlara karşı bir tepki olarak gelişen "eşcinsel yönelim" hissetmekle veya eşcinsel cinsel fantezilere sahip olmakla eşcinsel bir yaşamı"seçmek" farklı şeylerdir. İnsanın ruhsal gelişim aşamaları incelendiğinde her bireyin içinde hem erkeksi hem de dişi yönlerin olduğu gibi bir dereceye kadar biseksüel duygular olduğu da bilinen bir gerçektir ama bunun ilerde eşcinsel bir yaşam sürüleceği anlamına gelmediğini bilmek, bu konudaki rahatsızlıkları giderecektir.
5- YAŞLANMA
Bilimsel araştırmalar sağlıklı bir erkeğin yaşadığı sürece cinsel aktivitesini yitirmeyeceğini ve bir şekilde cinsel yaşamına devam edebileceğini ortaya çıkarsa bile, erkeklerin çoğu saçlarının beyazlaşmasından, dökülmesinden veya göbeklerinin büyümesinden son derece rahatsız olurlar. Bunun dışında kimi erkeklerin "Menim bitecek", "Eyvah menimin miktarı azalıyor" gibi başka birtakım korkuları da vardır. Gerçekte meni üretimi her ne kadar yaşa bağlıysa da hiçbir zaman tümüyle sona ermez. Buradaki derin korku aslında yaşlanıp yatakta partneri tatmin edememekten ve artık eskisi gibi bir işe yaramama endişesinden kaynaklanır.
6- PENİS BOYU TAKINTISI
"Penisim ne kadar uzunsa o kadar güçlü bir erkeğim" düşüncesiyle ifade edilen penis boyu takıntısı nedeniyle, kalınlığı ve işlevi daha önemli olsa da erkekler, penislerinin boyunu düşünmeden edemez ve penislerini diğer erkeklerinki ile kıyaslar. Hatta "Hamamda herkes birbirinin penisini gözler ama eşcinsel sanılma korkusuyla başkasının anlamaması için gayret eder. Başka erkeklerin penislerini kollarsın, çünkü neyle rekabet ettiğini bilmek istersin" düşüncesiyle porno yayınlardaki erkeklerin ortalamayı yansıtmayan penislerini görüp kendini yetersiz hisseder. Bu nedenle hiçbir erkek penisinin güzelliğinin övülmesine ses çıkarmaz, bundan gurur duyar. Pek az erkek penisinin çok büyük olduğundan ve eşinin canını yakacağından rahatsız olur. Ayrıca hemen hemen tüm vajinalar gerektiği kadar büyüyebildikleri, uzadıkları, genişledikleri ve esnek oldukları için, bu duruma seyrek rastlanır. Çünkü ortalama 9 cm olan vajinanın girişteki üçte birlik kısmı klitoris ve uzantılarıyla çepeçevre sarılıdır. Bu nedenle de sinirsel olarak hassas ve penise duyarlıdır; geri kalan üçte ikilik kısım ise çoğu zaman işlevsizdir. Anlaşılacağı üzere penis boyu tabusu yersizdir. Gerçekte inik durumda farklı da görünseler, sertleştiklerinde penisler hemen hemen aynıdır ve sertleşmiş penis uzunluğu ortalama 14 cm'dir ve 8 ila 18 cm uzunluk normal kabul edilir.
Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…
Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…
Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…
“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…
“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…
Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…