Geniş anlamda tüm dürtüsel, antisosyal ve tehlikeli eylemleri kapsayan bir kavram olan “eyleme vurma”, eski anıların yeniden canlandırıldığı, yeni çok özel bir hatırlama biçimidir, “eyleme dökme” olarak da bilinir ve danışanın anılarını veya düşlemlerini “terapi odasında” sözle ifade etmek” yerine “terapi odasının dışında” onları “eyleme dökmesi”dir. Eyleme vurmalar, körlemesine duygulanımsal ve dürtüsel boşalmalardır. Ancak danışanın davranışları kendisine makul ve uygun görünür, kendince olan haklılığını savunur yani bir nevi ego sintoniktir. Ayrıca eyleme vurma danışanın kişilik örgütlenmesiyle ve huylarıyla ilişkilidir. Bu nedenle terapi sürecinde ortaya çıkan ve tedavinin bir sonucu olan belirli bir davranışsal olgu olan eyleme vurmayı, hem bir uyum biçimi hem kendiliğin bütünlüğünü koruma gereksinimi hem de bilinçdışı kaynaklardan doğan yeni malzemenin ilk göstergesi olarak da değerlendirmek gerekir.
ACTING OUT VE ACTING IN…
Danışanın kendi deneyimleri ve yanılgılarıyla farkındalık kazanacağına inanan Freud'a göre, danışan sadece terapi odasının dışında değil, terapi sırasında da, terapistine aşık olduğu durum gibi, eyleme vurabilir. Direnç ne kadar güçlüyse eyleme vurmada, anımsamanın ve sözle ifade etmenin yerine o kadar geçer. Terapi odasındaki eyleme vurma (acting in) bastırılan bilinçdışı malzemenin yüzeye çıkmasını sağlarken, terapi odasının dışındaki eyleme vurmalar (acting out) hem terapinin gidişatı için hem de danışan için bir tehdit yaratabilir.
DİRENÇ VE EYLEME VURMA ARASINDAKİ FARKLAR…
Terapötik işbirliğine ve aktarıma karşı bir direnç olarak ele alınabilen eyleme vurmalar, aslında çok özel bir bilgi kaynağı, çok özel bir iletişim ve kendi biliñdışını ifade etme şekli, çok özel bir anımsama aracıdır. Bilindiği gibi aktarım geçmişin yeniden sahnelenmesidir. Bu açıdan bakıldığında aktarımda ortaya çıkan bir belirti olarak "eylem" ile eyleme vurma arasında fark vardır ve direncin bir ürünü olan eyleme vurma bu sahnelenmedeki "abartılı davranışlar" olarak görülebilir.
AKTARIM VE EYLEME VURMA ARASINDAKİ FARK…
Aktarım ve direnç kavramlarıyla bağlantılı olan eyleme vurma terapi odasındaki anımsamaya alternatif gibidir. Yani danışan terapi odasında serbest çağrışım ile unuttuğu ve bastırdığı geçmişi anımsayıp sözle ifade etmek yerine, geçmişi terapi odasının dışında yeniden eylemlerle canlandırır ve bunu bilinçdışı olarak yineler. Aktarımın bir ögesi olan eyleme vurma, psikanalitik tedavideki yeniden canlanmaların sonucunda yüzeye çıkan zihinsel içeriklere işaret eder. Bu içerikler anımsanmak yerine canlandırılırlar. Bu nedenle eyleme vurma bazen aktarım gelişmesine karşı gelişen bir direnç de olabilir. Danışan daha çok sosyal ve ahlaki olarak arzu edilmeyen ve onaylanmayan davranışlarıyla eyleme vurur. Eyleme vurma ve aktarım bazen bir paranın iki yüzü gibi bir aradadır ve aralarında bir ayrım yapmak her zaman kolay olmaz. Eyleme vurulan davranışlar belli kişilerle ilişkiliyse bu "aktarım"dır ama kime yapıldığına bakılmaksızın ortaya çıkıyorsa dürtüsel davranışlar "eyleme vurma" olarak görülmelidir. Ayrıca bir davranışın eyleme vurma olarak algılanabilmesi için, davranıştan çok, eylemin terapiste ve terapotik sürecte yarattığı baskıya ve sınırların aşılmış olduğu hissine odaklanmak gerekir.
NEDEN YAPILIR?
Çok erken yaşta yaşanan ağır travmalar gelecekte eyleme vurma sürecine zemin yaratır. Çünkü ayrılma ve bireyselleşme dönemlerini de içine alan preödipal dönemdeki ağır travmalar gelişmekte olan ego fonksiyonlarını, kendikiğin sağlıklı gelişiminımi, düşünme ve dürtü kontrolü gibi becerileri çok olumsuz etkiler ve danışanın gelecekte dürtüsüne teslim olmasına ve ilkel sembolik iletişime neden olabilir.
HERKES EYLEME VURUR MU?
Bu sorunun yanıtı "evet"tir. Çünkü Her birey bir yere kadar eyleme vurur, bu olağan ve doğal bir durumdur. Sanatçılar ürünlerini eyleme vurarak yazarlar ve takdir toplarlar. Ancak bilinçdışında belurlenen gereksinimlerin terapi sürecinde ortaya çıkan bir canlandırması olan eyleme vurmaları, patolojik kılan terapi sürecinde istemsizce ve kontrolsüzce yapılması ve danışan tarafından olmasa da dışarıdan abartılı ve patolojik değerlendirilmesidir.