Categories: Kişisel Gelişim

Fallar Neden Doğru Çıkıyor?

Astroloji, pozitif bilim bağlamında bilimsel geçerliliği bulunmadığına inanılan kadim bir uygulamadır. Falcılığın savunulabileceği hiçbir bilimsel veri olmamasına rağmen, bu kadar çok insanın buna inanmasının sebebi nedir? “Fala inanma ama falsız da kalma” sözünü herkes duymuştur. Yine birçok insan, inanmasa da “Neyse halim çıksın falım” diyerek falcıların kendisi hakkımızda söylediği birçok şeyin doğru olduğuna inanmıştır. Gerçekte bu mistik gibi görünen durumun oldukça basit bir açıklaması var: “Forer etkisi!”

HERKESİN AYNI ŞEKİLDE DUYABİLECEĞİ SÖZLER…

Kahve falı baktırdıysanız şu tip sözleri mutlaka duymuş olmalısınız:
“Bugünlerde sizi düşündürecek bir haber alabilirsiniz. Çünkü gerçekleşmesini istediğiniz bazı dilekleriniz var ama bu dilekleriniz bazen size gerçekçi değilmiş gibi görünüyor. Başkalarının size ilgi göstermesini, değer vermesini ve hayranlık duymasını istiyorsunuz, öte yandan kendinizi suçlamaya ve eleştirmeye de meyillisiniz. Gerçi kişisel bazı zaaflarınız var ama bunları genellikle dengeleyebiliyorsunuz. Kullanmadığınız hatırı sayılır sayıda yeteneğiniz ve birikiminiz var. Dışarıya karşı hem disiplinli hem de kontrollüsünüz, çünkü içinizde bazı korku ve güvensizlikleriniz var. Her ne kadar kendinizden eminmiş gibi gözükseniz de zaman zaman kararlarınızın doğruluğundan şüphe ediyorsunuz. Bu nedenle belirli bir dereceye kadar değişiklikleri tercih ediyorsunuz ama yasaklardan, kısıtlamalardan ve sınırlandırılmaktan da memnun olmuyorsunuz. Özerkliğe ve bağımsızlığa dair düşüncelerinizden gurur duyuyorsunuz ve diğer insanların fikirlerini körü körüne kabullenmiyorsunuz. Bazen başkalarına yakın olmaya ihtiyaç duyarken çok fazla açılmayı da akıllıca bulmuyorsunuz. Bu nedenle bazen dışa dönük, dost canlısı ve girişken davranıyorsunuz, bazen de içe dönük, kuşkucu ve çekingen oluyorsunuz.”

İNANMA İHTİYACININ DAYANILMAZ AĞIRLIĞI…

Sanırım yukarıdaki paragrafta kendinize ait bir şeyler bulabildiniz… İlk defa Psikolog Bertram Forer, bu metnin benzerini 1948 yılında kendi öğrencilerine vermiş ve her öğrenciye de metnin kendisine özel hazırlandığını söylemiş. Öğrenciler metinde yazan ifadelerin kendilerini anlattığını düşünmüşler. Gerçekte bunun nedeni, metinde yer alan ifadelerin oldukça genel ve muğlak olması ve her duruma uymasıdır. İnsan kendisine uymasa da pohpohlayıcı ifadeleri kolaylıkla benimser, var olanlar içerisine doğruya ağırlık vermeyi sever. Hemen kabullenir ve “doğrulama yanılgısı”nı devreye sokar. Yani kendisine uyan her tanımlamayı kolayca kabul eder. Diğer her şeyi de bilinçdışı reddeder ve böylece geriye kendisine uygun olanlar kalır. Çünkü insanların önem ve değer verdikleri kişilere ait olumlu sözleri hipnotik telkinler gibi kolayca içselleştirebilme ve kabullenebilme özelliği vardır. Astroloji, grafoloji, falcılık ve kişilik testlerinin bazı türleri gibi yaygın olarak kabul görmüş inanış ve uygulamalara kısmen açıklama getiren ve “Barnum etkisi” olarak da bilinen “Forer etkisi”, kişisel onaylamadır. İnsanın özellikle kendisi için hazırlanmış gibi görünen ama aslında büyük çoğunlukla her insanlara uyacak kadar genel ve belirsiz kişilik betimlemelerine yüksek puan verme eğilimini anlatan bir gözlemdir. Birbiriyle alakası olmayan ya da tamamıyla rastlantısal olan iki olayın, birbiriyle ilişkiliymiş gibi algılanmasıdır. Bu nedenle birçok insan kendi kişiliklerini algılayışlarıyla, burçlarının gösterdikleri arasında ilişki kurmaya yatkın olur. Barnum etkisi ise Forer etkisini iş modeli olarak kullanan iş adamına ithafen kullanılmaktadır.

FALLARA İNANMANIN TEMELİ…

Gerçek ve güzel şeyler duymaya ve güvenmeye çok ihtiyacımız var. Güvenmek, sarılmak gibi bir ihtiyaçtır.  “Hakiki bir ihtiyacın olmadığı yerde hakiki bir hazzın var olması söz konusu olamaz” derken Voltaire haklıydı. “Bana güzel bir şey söyle, kalbim sevinçle dolsun. Bana güzel bir şey söyle, varsın yalan olsun” şarkısını herkes bilir. Güzel bir melodidir ama sözleri de Forer etkisi yapar. Forer etkisini daha etkili hale getiren 3 faktör vardır: Yapılan yorumlar kişiye özeldir. Yani kişi, yapılan analizin sadece kendisine özel hazırlandığına inanır ve dolayısıyla okuduğu ya da duyduğu ifadelerin kendisi için olduğuna inanır. Yorumu veya analizi yapan kişinin işinin ehli bir otorite olduğuna inanılır. Analizde daha çok pozitif şeyler yer alır. Yani negatif analizler oransal olarak daha düşüktür. Tüm bunlar fallara inanmanın temelini oluşturur. Çünkü “olumlu düşünce” ve “biriciklik yanılsaması” olarak açıklanan bu durum, insanların güvendikleri ve inandıkları birinden güzel sözleri duymaya ihtiyaç duyduklarını gösteriyor.

Cem KEÇE

Share
Published by
Cem KEÇE

Yeni İçerikler

BAĞIRSAK SAĞLIĞI VE MİKROBİYOM DENGESİNİN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINA ETKİSİ

Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…

4 hafta ago

AŞKIN DERİN CİNSEL BİLGELİĞİ VE LONGEVİTY SEKS

Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…

4 hafta ago

ANTİ-ENFLAMATUAR DİYET VE CİNSEL YAŞAM

Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…

4 hafta ago

ANTİ-AGİNG ETKİLİ NUTRASÖTİKLERİN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINDA KULLANILMASI

“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…

4 hafta ago

CİNSEL İŞEV BOZUKLUKLARININ TEDAVİSİNDE ANDULASYON TERAPİSİ

“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…

4 hafta ago

ALKALİ DİYET VE CİNSEL YAŞAM

Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…

1 ay ago