William Glasser tarafından geliştirilen gerçeklik terapisi de bilişsel davranışçı teori üzerine yapılandırılmıştır. Bununla birlikte gerçeklik terapisi, bilişsel davranışçı yaklaşımlardan felsefi yönüyle farklılaşır. Sonuçlardan çok sorumluluğa ve sürece daha fazla vurgu yapar. Bireylere, diğerlerine zarar vermeden ihtiyaçlarıyla uyumlu olan kendi seçimlerini yapmalarına yardım etmek gerçeklik terapisinin temelidir.
Gerçeklik terapisi kişinin istekleriyle arasındaki engelleri fark etmesini sağlar. Bunun yolu da bilinçle zihne odaklanıp zihindeki düşünceyi değiştirmektir. Bilincin zihne odaklanmasındaki en büyük engel de anksiyetedir. Anksiyete azalmaya başladığında danışan ilk başlarda göremediği gerçekliği görmeye başlar. Çünkü anksiyete azaldığı için düşünme ve olumluya odaklanabilme mümkün olur. Böylece danışan düşüncelerin sağladığı farkındalık ve içgörü ile bakış açısını genişleterek sorunlarını anlamaya ve çözmeye, önündeki seçenekleri görmeye başlar.
Gerçeklik terapisi temel olarak bilişsel terapide kullanılan argümanları içerir ve klinik uygulamalarında danışana yöneltilecek 4 ana soru vardır:
Bu sorulardan da anlaşılacağı üzere gerçeklik terapisi bilişsel terapinin bir varyasyonudur. Danışana seçimlerinin eylemlerinin ve söylemlerinin hayatını nasıl yönettiğini, istek ve arzularının önünde nasıl engeller oluşturduğunu fark etmesini sağlama hedefine dayalıdır. Burada terapistin yapması gereken bunları danışana söylemek değil, fark ettirmektir. Danışanın bunları fark etmesi düşünmesiyle mümkündür. Örnekteki danışan depresyondan çıkmak için mevcut durumunun yeterli olmadığını, başka şeyler yapması gerektiğini düşünecektir. İşte burada bilişsel terapi devreye girer ve danışanın düşünerek, yukarıdan ve dışarıdan hayatını görebilmesine, düşünerek seçimlerini, davranışlarını, söylemlerini ve tüm düşüncelerini gözden geçirmesine yardımcı olunur. “Ne anlama geliyor?”, “Neye hizmet ediyor?”, “Neyin tekrarı?” ve “Neden ortaya çıkıyor?” sorularıyla danışanın belirtilerinin ve tüm şikayetlerinin analizi yapılır.
Danışanda bilişsel yeniden yapılandırma ve farkındalık için Amerikalı ünlü psikoterapist William Glasser’in geliştirmiş olduğu ve birey olarak her zaman yaptıklarımızın sorumluluğunu taşımamız gerektiği görüşünü savunan “gerçeklik terapisi” kullanılır. Bireylere, diğerlerine zarar vermeden ihtiyaçlarıyla uyumlu olan kendi seçimlerini kendilerinin yapmalarına yardım etmek gerçeklik terapisinin temelidir. 1960'lı yıllarda geliştirilen ve temel varsayımı herkesin kendi yaşamını kendisinin kontrol edebileceği olan gerçeklik terapisi, bilişsel ve davranışçı teori ve müdahaleler üzerine yapılandırılmıştır. Bununla birlikte gerçeklik terapisi, bilişsel davranışçı yaklaşımlardan daha felsefidir. Sonuçlardan çok sorumluluğa ve sürece daha fazla vurgu yapar. Gerçeklik terapisinde 4 soruya yanıt aranır. 1. aşama “istek” aşamasıdır ve danışana “Ne istiyorsunuz?” diye sorulur. 2. aşama “eylem” aşamasıdır ve danışana “Bu günlerde neler yapıyorsunuz?” diye sorulur. 3. aşama “değerlendirme” aşamasıdır ve danışana “Yaptıklarınız istediğinizi almanızı sağlıyor mu?” diye sorulur. Bu soruya “Hayır” yanıtı veren danışana 4. aşamada yani “planlama” aşamasında “Sizi istediğinize götürecek yeni bir yol bulmanız gerekiyor” diyerek hedefine ulaşabilmesi için kendi seçimlerini kendisinin yapmasına yardım edilir. Yani asla yönlendirme yapmadan ve yapılması gerekenleri söylemeden şu sorulara odaklanır: “Ne istiyorsunuz? Bunun için ne yaptınız? Yaptıklarınızla bu isteğinize ulaşabilir misiniz? Ulaşamazsanız ne yapmalısınız?” Bu sorular kişiyi ya isteğini ya da yaptıklarını değiştirmeye yöneltir. Davranışlar ve seçimlere bilinçle hükmedilebileceği için kişi ya isteğinden vazgeçer ya da isteğine ulaşmak için yapması gerekenleri yapar. Böylece “gerçekle yüz yüze gelmek”, “gerçeği inkâr etmek”, “sorumsuz davranış” ve “sorumlu davranış” olarak sıralanan gerçeklik terapisindeki dörtlü zincir tamamlanır. Bireyin kendi davranışının sorumluluğunu bireye yüklenir, bu da ruh sağlığına eşittir. Terapide danışanların amaçlarına ulaşmada başarılı olabilmeleri için onlara daha gerçekçi ve daha sorumlu olabilecekleri şekilde eğitim verilir.
“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…
Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…
“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…
Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…
Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…
En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…