“Gülümseyen depresyon”, “atipik depresyon” veya “maskeli depresyon” adıyla bilinir. “Gülümseyen depresyon”, klasik depresyon semptomlarından farklı olan ve özellikle atipik özellikler taşıyan bir tür majör depresif bozukluktur yani majör depresyonun alt türlerinden biridir. Diğer depresyon türlerine göre gülümseyen depresyon yaşayan kişiler sürekli depresif belirtiler göstermeyebilirler. İyi olaylar yaşadıklarında iyi tepkiler gösterebilirler.
DAHA ÇOK KİMLERDE GÖRÜLÜR?
Gülümseyen depresyon her yaşta ve her cinsiyette görülebilir, ancak bazı gruplar gülümseyen depresyona daha yatkın olabilir. Gülümseyen depresyon, diğer depresyon tiplerine göre bazı demografik ve klinik özelliklere sahip olabilir. (1) Genel olarak depresyon kadınlarda erkeklere göre daha yaygın olarak görülür ve bu kadınların gülümseyen depresyona yakalanma olasılığını artırabilir. (2) Gülümseyen depresyon genellikle genç yetişkinler ve orta yaş grubundaki kişilerde daha sık görülür. Özellikle ergenlik ve genç yetişkinlik dönemlerinde bu tür depresyon semptomları daha yaygın olabilir. (3) Aile geçmişi, gülümseyen depresyon riskini artırabilir. Aile üyelerinde depresyon öyküsü olan kişilerde bu tür depresyon riski daha yüksek olabilir. (4) Bazı kişilik özellikleri, gülümseyen depresyon riskini artırabilir. Örneğin, duygusal hassasiyet veya duygusal olarak daha dengesiz kişilik özellikleri, gülümseyen depresyonla ilişkilendirilebilir. (5) Gülümseyen depresyonlu kişilerde aşırı kilo alma veya obezite sıklıkla görülür. Aşırı kilolu veya obez olmak da gülümseyen depresyon riskini artırabilir. (6) Duygusal veya fiziksel travmalar, gülümseyen depresyon riskini artırabilir. Çocukluk döneminde cinsel, fiziksel veya duygusal istismara uğramış kişilerde bu risk daha yüksek olabilir. (7) Gülümseyen depresyonla yeme bozuklukları (örneğin, aşırı yeme bozukluğu veya bulimia nervoza) arasında bir ilişki bulunabilir. Bu tür yeme bozukluklarına sahip olan kişiler, gülümseyen depresyon riski altında olabilirler. Özetle, gülümseyen depresyon risk faktörleri kişiden kişiye değişebilir ve herhangi bir birey bu faktörlerin bir veya daha fazlasını taşıyabilir. Ancak bu risk faktörleri sadece bir kişinin gülümseyen depresyon geliştireceğini garanti etmez.
NORMAL DEPRESYONLA ARASINDAKİ FARKLAR NELERDİR?
Gülümseyen depresyon ve klasik depresyon arasında bazı önemli farklar vardır. (1) Gülümseyen depresyonda, kişiler sıklıkla aşırı yeme atağı geçirebilirler ve kilo alabilirler. Klasik depresyonda ise iştah kaybı ve kilo kaybı daha yaygın semptomlardır. (2) Gülümseyen depresyonlu kişiler aşırı uyuma eğilimindedirler, yani hipersomni yaşarlar. Klasik depresyonlu kişiler ise genellikle uykusuzluk (insomni) yaşarlar. (3) Gülümseyen depresyonlu kişiler, olumlu olaylara karşı iyi ve pozitif tepki gösterme eğilimindedirler. Klasik depresyonlu kişiler ise genellikle olumlu olaylara karşı ilgisiz veya mutsuz hissederler. (4) Gülümseyen depresyonlu kişiler, olumsuz olaylara karşı aşırı duyarlı olabilirler ve olumsuz bir olay yaşandığında daha fazla duygusal tepki verebilirler. Klasik depresyonlu kişiler ise genellikle duygusal uyuşukluk veya hissizlik yaşayabilirler. (5) Gülümseyen depresyon ve klasik depresyon farklı şekillerde tedaviye yanıt verebilir. Gülümseyen depresyon, bazı antidepresan ilaçlara ve terapilere daha iyi yanıt verebilir. (6) Gülümseyen depresyonlu kişiler sosyal ilişkilere devam etme eğilimindedirler, ancak klasik depresyonlu kişiler genellikle sosyal izolasyon ve ilişkilerde geri çekilme yaşayabilirler… Unutulmaması gereken önemli bir nokta, depresyon türlerinin her bireyde farklı şekillerde ortaya çıkabileceğidir. Bir kişi, gülümseyen depresyonun bazı semptomlarını yaşarken, diğer semptomları yaşamayabilir. Tanı ve tedavi, bu semptomların incelenmesi ve doğru bir değerlendirme ile yapılmalıdır.
NEDENLERİ NELERDİR?
Gülümseyen depresyonun nedenleri karmaşık bir şekilde etkileşen bir dizi faktöre bağlıdır: (1) Aile geçmişi, gülümseyen depresyon riskini artırabilir. Genetik faktörler, bu tür depresyonu daha olası hale getirebilir. (2) Beyindeki kimyasal maddelerin dengesizliği, depresyonun birçok türünde olduğu gibi gülümseyen depresyonun da bir nedeni olabilir. (3) Stresli yaşam olayları, özellikle çocukluk dönemindeki travmatik deneyimler, gülümseyen depresyon riskini artırabilir. (4) Duygusal duyarlılık, düşük özsaygı, ve mükemmeliyetçilik gibi kişilik özellikleri, gülümseyen depresyon riskini artırabilir. (5) Sosyal izolasyon, gülümseyen depresyonun semptomlarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir. (6) Gülümseyen depresyon, kadınlar arasında biraz daha yaygın gibi görünse de, erkeklerde de görülebilir. Ancak gülümseyen depresyonun erkekler arasında daha az tanındığı ve rapor edildiği de bilinmektedir. (7) Gülümseyen depresyon her yaş grubunda görülebilir, ancak genellikle genç yetişkinler ve orta yaşlı yetişkinler arasında daha yaygındır. (8) Kronik fiziksel sağlık sorunları, gülümseyen depresyon riskini artırabilir. Aynı şekilde, obezite ve şeker hastalığı gibi fiziksel sağlık sorunları da bu tür depresyonla ilişkilendirilmiştir… Gülümseyen depresyon, semptomları ve risk faktörleri bakımından kişiden kişiye değişebilir. Tedavi genellikle MetaPsikoterapi ve ilaç tedavisi içerebilir. Profesyonel yardım almak, bu tür depresyonun tanı ve tedavisinde önemlidir. Son olarak, gülümseyen depresyonun cinsiyet ve yaşla ilgili görünürlüğü konusunda farklı kaynaklar farklı sonuçlar sunabilir. Genel olarak, depresyon cinsiyet ve yaş sınırlamaları olmaksızın herkesi etkileyebilir ve bireysel farklılıklar gösterebilir. Günümüzde sürekli mutluluk ve olumlu bir ruh hali baskısının olduğu bir dönemde, gülümseyen depresyon gibi daha “gizli” veya “atipik” depresyon türlerinin artma olasılığı vardır. Gülümseyen depresyon, kişinin dışsal olarak mutlu veya neşeli görünmesine rağmen içsel olarak depresyon semptomları yaşadığı bir durumdur. Bu durumun artmasında çeşitli faktörler rol oynayabilir: (1) Sosyal medya, insanların yaşamlarının en iyi anlarını ve mutlu anlarını sergilemelerine olanak tanır. Bu, insanların kendi yaşamlarını daha olumlu ve mükemmel gibi sunma eğiliminde olmalarına neden olabilir. Toplum, mutluluğu ve pozitiflikleri takdir etme eğiliminde olduğu için bu beklentiler artabilir. (2) Birçok kişisel gelişim akımı, sürekli mutluluğu ve olumlu düşünceyi vurgular. Bu da insanlarda dış dünyaya olumlu bir imaj verme baskısı yaratabilir. (3) Rekabetçi iş dünyası, yoğun iş temposu ve sosyal baskılar, kişilerin dış dünyaya pozitif bir görüntü sunma isteğini artırabilir… Gülümseyen depresyon, dışarıdan bakıldığında diğer insanlara mutlu veya normal görünen bireylerde sıklıkla görülür. Bu nedenle bu tür depresyonun tanınması ve teşhis edilmesi zor olabilir. Kişiler, içsel sıkıntılarını gizlemeye çalışabilirler ve bu da depresyonun teşhis edilmesini geciktirebilir. Bu nedenle, gülümseyen depresyonun artış gösterip göstermediğini net bir şekilde söylemek zor olabilir. Ancak toplumun ruhsal sağlık konularına daha açık, anlayışlı ve destekleyici bir yaklaşım benimsemesi önemlidir. Bireyler, gerçek hislerini ifade etmekte ve duygusal zorluklarla başa çıkmak için yardım aramakta rahat hissetmelidirler. Aynı zamanda, bu konuda farkındalık yaratmak ve duygusal sağlıkla ilgili bilinci artırmak da önemlidir.
ÖRNEK VAKALAR: “MERYEM VE DURSUN”
“Meryem” adını verdiğim danışanım, 32 yaşında bir öğretmendi ve dışarıdan oldukça neşeli ve pozitif bir kişiydi. Öğrencileri, arkadaşları ve ailesi onu her zaman mutlu ve enerjik biri olarak tanırdı. Ancak iç dünyasında başka bir hikâye yazılıyordu. Meryem, kendini çoğu zaman boşlukta, enerjisiz ve mutsuz hissediyordu. Özellikle işten eve geldiğinde veya yalnız kaldığında, içsel sıkıntılarını yaşardı. Bu durum onun kendini dışarıya karşı maskelediği, gülümseyen bir yüz takmış olduğu “gülümseyen depresyon” olarak adlandırılan bir atipik depresyon türünü yansıtıyordu. Meryem, uzun bir süre bu içsel sıkıntıları gizledi, ancak sonunda bir psikoterapiste başvurarak MetaPsikoterapi yardımı almaya karar verdi… “Dursun” adını verdiğim danışanım ise, iş dünyasında büyük bir başarı elde etmiş ve sosyal olarak oldukça popüler biriydi. Dışarıdan bakıldığında, başarılı bir iş insanı ve pozitif bir insan gibi görünüyordu. Ancak Dursun, iç dünyasında sürekli bir huzursuzluk ve içsel savaş yaşıyordu. Her gün işe gülümseyerek gitmek zorundaydı, ancak işten çıktıktan sonra yorgunluk ve umutsuzluk hissi onu sık sık sarardı. Dursun duygusal olarak tükenmiş hissettiğinde ve içsel savaşını daha fazla sürdüremediğinde, profesyonel yardım almaya karar verdi. Terapi sürecinde, “gülümseyen depresyon” olarak adlandırılan atipik depresyonu teşhis edildi ve MetaPsikoterapi tedavi planı oluşturuldu… Bu iki vaka, gülümseyen depresyonun dışarıdan gelen beklentilere veya toplumsal normlara uyum sağlamak amacıyla kişinin içsel duygusal zorluklarını gizlemeye çalıştığı bir durumu yansıtmaktadır. Bu tür durumlar, kişinin gerçek duygusal durumunu ifade etmekte zorlandığı ve içsel savaş yaşadığı karmaşık psikolojik durumları yansıtabilir. Bu nedenle, gülümseyen depresyonun teşhisi ve tedavisi önemlidir.
TANISI VE TEDAVİSİ
Gülümseyen depresyonun teşhisi ve tedavisi, profesyonel bir psikoterapist ve psikiyatrist tarafından yapılmalıdır. Aşağıda gülümseyen depresyonun teşhisi ve tedavisi hakkında temel bilgiler bulunmaktadır: (1) Gülümseyen depresyonun teşhisi, bir psikiyatr veya psikoterapist gibi uzman bir sağlık çalışanı tarafından yapılır. İlk adım, kişinin semptomları ve tıbbi öyküsü hakkında ayrıntılı bir klinik değerlendirme yapmaktır. (2) Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan “Duygudurum Bozuklukları için Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı” (DSM-5), gülümseyen depresyonu tanımlayan semptomları ve kriterleri içerir. Bu kriterlere uygun olup olmadığı değerlendirilir. (3) Gülümseyen depresyonun bazen tıbbi sorunlarla ilişkilendirilmiş olabileceği göz önüne alınarak fiziksel sağlık değerlendirmesi de yapılabilir… Gülümseyen depresyonun tedavisinde MetaPsikoterapi önemli bir rol oynar. MetaPsikoterapi, kişinin depresyon semptomlarını anlamasına ve bu semptomlarla nasıl başa çıkacağını öğrenmesine yardımcı olur. Gülümseyen depresyonun tedavisinde antidepresan ilaçlar sıklıkla kullanılır. Özellikle selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar) ve monoamin oksidaz inhibitörleri (MOAI’ler) etkili olabilir. İlaç tedavisi, semptomların hafifletilmesine ve kontrol altına alınmasına yardımcı olabilir. Bazı kişiler için elektrokonvülsif terapi (EKT) veya diğer alternatif tedavi yaklaşımları düşünülebilir. Düzenli fiziksel aktivite, sağlıklı beslenme ve düzenli uyku gibi yaşam tarzı değişiklikleri de tedaviye katkı sağlayabilir. Tedavi, kişinin semptomlarına ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilir. Gülümseyen depresyonun tedavisi genellikle zaman alır ve kişinin uzman bir ppsikoterapist ile yakın iş birliği yapması önemlidir. Tedavinin etkili olabilmesi için kişinin ilaçları düzenli kullanması ve terapi seanslarına katılması önemlidir.
10 SORULUK GÜLÜMSEYEN DEPRESYON TESTİ
Gülümseyen depresyon belirtilerini değerlendirmek için kullanılabilecek 10 soruluk bir test önerim aşağıda yer almaktadır. Ancak bu test yalnızca bir değerlendirme aracıdır ve resmi bir teşhis koyma aracı değildir. Eğer kendinizde veya bir başkasında gülümseyen depresyon belirtileri olduğunu düşünüyorsanız, bir uzmanla görüşmek en iyisi olacaktır.
1. Son zamanlarda kendinizi sık sık aşırı yemek yemeye veya çok fazla uyumaya ihtiyaç duyuyor musunuz?
2. İstediğiniz aktiviteleri yapmaktan zevk alır mısınız, yoksa genellikle ilgisiz veya enerjisiz mi hissedersiniz?
3. İş veya okul performansınızda düşüşler yaşandı mı?
4. Kendinizi genellikle aşırı hassas veya duygusal olarak dalgalı hisseder misiniz?
5. İyi hissetmek için olumsuz bir olayın olmasına gerek duyuyor musunuz? Yani, olumlu şeyler olurken bile mutlu hissetmez misiniz?
6. Beden ağırlığınızda belirgin bir değişiklik (artış veya azalma) yaşadınız mı?
7. Sosyal aktivitelerden kaçınıyor veya sosyal izolasyon yaşanıyor mu?
8. Kendinizi değersiz veya çaresiz hissetme eğilimi gösteriyor musunuz?
9. Uyku düzeninizde belirgin değişiklikler (aşırı uyuma veya uykusuzluk) yaşadınız mı?
10. Gülümseyen depresyon belirtilerinin yaşamınızı ne kadar süredir etkilediğini düşünüyorsunuz?
Bu test, gülümseyen depresyonun potansiyel belirtilerini değerlendirmenize yardımcı olabilir, ancak kesin bir teşhis koymak için bir uzmana başvurmanız gerekecektir. Eğer bu test sonuçları sizi endişelendiriyor veya depresyon belirtileri yaşıyorsanız, bir sağlık profesyoneli ile görüşmek önemlidir.
“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…
Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…
“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…
Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…
Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…
En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…