Yakın ilişkilerde “mahremiyet”, kendi düşünceleriniz, duygularınız ve deneyimlerinizle kendi başınıza olmakla ilgilidir ve sağlıklı bir benlik duygusu oluşturmak için insanın temel ihtiyaçlarından biridir. “Gizlilik” ise, partnerinizin öğrenirse hoşlanmayacağı, rahatsız olacağı veya kabul etmeyeceği korkusuyla kendiniz veya yaşamınız hakkında bir şeyleri kasıtlı olarak saklamak demektir. Kişisel mahremiyet hakkınızı korurken şeffaf, açık ve dürüst olmak ile gizlilik arasında bir denge bulmak zor olabilir. Bu nedenle mahremiyet ve gizlilik arasındaki farkı bilmek önemlidir.
MAHREMİYET GİZLİLİK DEĞİLDİR…
Gizlilik ve mahremiyet arasında yakın ilişkileri ne ölçüde etkiledikleri açısından büyük farklar vardır.
- Mahremiyet bir haktır; gizlilik tercihtir.Her insanın kendine özel saydığı, yalnızca kendisiyle ilgili olan şeyler farklıdır ve bunları eşiyle bile paylaşmak istemeyebilir. Mahremiyet, bireysel ihtiyaçlarınız, değerleriniz ve inançlarınızla uyumlu sınırlar koymayı ve korumayı içerir. Gizlilik için bir şeyi gizli tutmaya ve kasıtlı olarak gerçeği saklamaya karar verirsiniz.
- Gizlilik ilişkileri bozar; mahremiyet geliştirir. Sırlar, ilişkilerin düşmanıdır. Sırları saklamak için sahte bir kişilik yaratmaya başlarsınız. Sırlar açığa çıktığında, ilişkinin temellerini sarsar ve partnerinizde ihanet, kırılganlık ve güvensizlik duyguları yaratır. Mahremiyetiniz olmadığında benliğinizi ve bireyselliğinizi kaybetmeye başlarsınız. Bireyselliğiniz, sizi başka bir kişinin uzantısı olmaktan ziyade onun tamamlayıcısı yapan şeydir. Bu nedenle mahremiyet aslında kişisel ilişkilerinizi geliştirir.
- İlişkilerde mahremiyetin olmaması insanı rahatsız eder; gizliliğin olmaması özgür kılar. Mahremiyet insanın doğal ihtiyacıdır. Bir ilişkide mahremiyetten mahrum kalmak, saldırı altında olduğunuzu hissetmenize neden olur. Gizlilik bir aldatma şeklidir ve güveni yok eder. Gizliliğin ve sırların olmaması özgürleştirici ve güven vericidir.
- Mahremiyet sağlıklı sınırlar oluşturur; gizlilik duvarlar örer. Gizlilik insanların gerçeklerden kaçmaya çalışma yoludur. Sorunlarla yüzleşmek, yardım almak, değiştirmeye çalışmak yerine, sorunları sırların arkasına saklayarak onlardan kaçmaya çalışırlar. Bir sırrınız varsa, bu genellikle tavır ve davranışlarınızda kendini gösterir. Sır saklarken her zaman tetikte olur, savunmaya geçer ve bilinçsizce etrafınıza duvarlar örersiniz. Mahremiyet, özerklik ve özsaygıyı artıran kişisel sınırları koruma arzusundan doğar. Partnerinizin mahremiyetine saygı duymak, ona güvendiğinizi ve sınırlarını kabul ettiğinizi gösterir.
- Sırlar hasta eder; mahremiyet sağlıklı ihtiyaçtır. Bir sır saklıyorsanız bu genellikle ya utançtan ya da korkudan kaynaklanır. Bu nedenle sırrı saklayabilmek için yalanlar söylemeniz gerekir. Tek bir sır bile kıvılcım gibidir, zamanla kontrolden çıkarak bir yangına dönüşebilir. Sırlar ve yalanların yarattığı utanç, mahcubiyet, kaygı ruh sağlığınızı olumsuz etkiler. Mahremiyet ise kişisel sınırlarınızın sağlıklı ifadesidir.
“BEN” VE “SEN” İLE “BİZ” OLMAK
Gizlilik ve mahremiyet arasındaki ince çizgide kişisel sınırlar bulunur. Sınırlar, tıpkı vücudumuzu koruyan derimiz gibi, benliğimizi koruyan bir örtü gibidir. Olumlu şeylerin geçmesine izin verirken, zararlı olanları engeller. Kişisel sınırlar özerkliğimizi ve bütünlüğümüzü korur. Sınırlar olmadan yaşam kontrolden çıkar, yönetilemez ve kaotik bir hale gelir. İlişkilerde de sınırlar önemlidir, sınırların olmadığı ilişkilerde sırlar ve sorunlar vardır. Tüm sağlıklı ilişkilerin sınırlara ihtiyacı vardır. Sınırlar, partnerlerin birbirleri üzerindeki kontrolünün nerede başlayıp nerede bittiğini bilmesine yardımcı olur. Sınırlar ilişkide karşılıklı saygı, destek ve güveni korumayı sağlar. Yakın ilişkilerin üç bileşeni vardır: “ben”, “sen” ve “biz”. “Biz” olmak “ben” ve “sen”i ayırt edemeyecek kadar iç içe geçmek anlamına gelmez, ayrı bireyler olarak birbirinin sınırlarını gözeterek yakın olmak ve “iki” ile “bir”i oluşturmak, “bütünleşmek” demektir. Bunun yolu da partnerlerin birbirlerini kendi ihtiyaç ve duygularıyla farklı ve ayrı bir birey olarak görmeleri ve kişisel sınırlarına saygı duymalarıdır. Kişisel sınırları bilmek ve ihlal etmemek, çift ilişkisini güçlendirir. Sınırların korunduğu bir ilişkide kendinizi sakin, güvende, desteklenmiş, saygı görmüş, ilgilenilmiş ve koşulsuz olarak kabul edilmiş hissedersiniz.
KİŞİSEL SINIRLAR OLUŞTURMAK…
Kişisel sınırlarınızı, önce ailelerinizde, sonra da akran gruplarınızda şekillendirmeye başlarsınız. Bu sınırlar, kendi ihtiyaçlarınızı ve isteklerinizi dile getirme ve aynı zamanda başkalarının ihtiyaç ve istekleri için sorumluluk alma şekliniz olarak içselleştirilir. Sağlıklı sınırlar, fiziksel ve duygusal olarak sizinle diğerleri arasındaki mesafeyi belirler. Bu süreçte sağlıklı sınırlar belirleyemeyen kişiler, kendileri olmakta özgür hissedemezler. Başkalarından sevgi ve şefkat görmek için büyük bir ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaçlarını karşılayabilmek için zaten zayıf olan sınırlarını tamamen kaldırırlar ve yakın ilişkide oldukları kişilerle iç içe geçerler. Sağlıklı ve güçlü kişisel sınırlar oluşturmak, davranışlarınızdan, seçimlerinizden kendinizin sorumlu olduğunu bilmekle başlar ve başkalarının sizi tanımlamasına veya hayatınızı yönlendirmesine izin vermemeyi içerir. Kişisel sınırlar, sabit duvarlar gibi değildir, zamanla değişebilir. Daha fazla yaşam deneyimi kazandıkça veya ilişkilerinizde daha rahat hale geldikçe sınırların değişmesi normaldir.
FİZİKSEL VE DUYGUSAL SINIRLAR…
Kişisel sınırlar, sağlıklı ilişkiler kurmak, benlik saygısını artırmak, stres, kaygı ve depresyondan korunmak için çok önemlidir. Sınırlar, “ben” olan ve olmayan arasında net bir çizgi belirleyerek benliğinizi korur. Sınırların olmaması, başkalarının düşüncelerinizi, duygularınızı ve ihtiyaçlarınızı belirlemesi için kapıyı açar. Sınırları tanımlamak, başkalarından hangi davranışları kabul edip neyi kabul etmeyeceğinizi belirler. Sınırlar, fiziksel ve duygusal sınırları içerir. Fiziksel sınırlar bedeninizi, kişisel alanınızı ve mahremiyetinizi korur. Bedeninize dokunulması, kişisel eşyalarınıza ve bilgilerinize ulaşılması gibi hangi davranışları kabul edilebilir bulduğunuzu ve hangi davranışlara tahammül etmeyeceğinizi partnerinize bildiren standartlardır. Fiziksel sınırlar ayrıca cinsellik konusundaki beklentilerinizi ve tercihlerinizi ifade eder. Duygusal sınırlar, duygularınızı partnerinizin duygularından ayırmayı sağlar. Partnerinizin duygularının sorumluluğunu almak, onun duygularının sizin davranışlarınızı kontrol etmesine izin vermek, onu memnun etmek için kendi ihtiyaçlarınızdan vazgeçmek duygusal sınırlarınızın zayıf olması anlamına gelir. Güçlü duygusal sınırlar, kendi duygu ve davranışlarınızdan sorumlu ve kendi seçimlerinizi yapma hakkına sahip bir birey olarak benlik saygınızı ve kimliğinizi korur. Kişisel sınırlar sadece özsaygınızı artırmakla ve benlik duygunuzu güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda hayatı çok daha kolay hale getirir.