Çoğu kişinin zihnini meşgul eden sorulardan biri “Hayatın sırrı nedir?” sorusudur ama aslında yanıt yanı başımızdadır. Bilinmezlikler ve belirsizliklerle dolu hayatın en gerçek sırrı, insanın dünya üzerindeki ilk gününden beri var olagelen “aşkın seks”tir. Aşk, sonsuz bir mutluluk ya da dayanılmaz bir acı; parlak bir ışık ya da zifiri karanlık; yaşamın kaynağı ya da ölümün nedeni olabilir… Aşk öyle bir duygudur ki, herkes onu farklı yaşar ve bu nedenledir ki aşkın seks hayatın sırrıdır. Aşk ile seks ayrılmaz bir ikilidir; ne aşksız seks ne de sekssiz aşk mutlu eder. Gerçek mutluluğa, yani hayatın sırrına ikisi birlikte yaşandığında erişilir. Aşkın İngilizce karşılığı olan “love” sözcüğünün kökeni “libido” sözcüğünden gelir. Libido cinsel, sosyal ve biyolojik her türlü etkinliği güdüleyen ve yaşam içgüdüsünü harekete geçiren zihinsel bir enerjidir. İnsanın en büyük yaşam içgüdüsü cinselliktir. Aşk, “sevişme” kelimesiyle anlam bulan cinsellik ve sevginin birlikte yoğrulduğu karmaşık bir duygusal yapıdır. Aşkın ayaklarının yere sağlam basmasını sağlayan seks ise, insana varlığını hissettiren ve insanın kendini “ben” olarak algıladığı en güçlü olgudur. Bedenin ve ruhun bir bütün olarak birleştiği seks gibi, aşk da insanın kendini karşısındakine çırılçıplak sunduğu “aşkın” ve yüce bir duygudur.
AŞKIN BÜTÜNLEŞTİRİCİ GÜCÜ
Efsaneye göre, yüz binlerce yıl önce kadın ve erkek, iki kafası birbirine sevgiyle bakan dört kollu, dört bacaklı tek bir vücutta yaşıyordu. Kadın ve erkek bir bütünken sahip oldukları büyük güçle tanrılara bile meydan okuyorlardı. Bir gün tanrıların tanrısı Zeus’u öylesine öfkelendirdiler ki Zeus onları ikiye ayırdı. Apollon onlara acıdı ve onları bugünkü halimize dönüştürdü. İşte kadın ve erkek o günden beri kaybettiği diğer yarısını arıyor. Antik Yunan mitolojisinde anlatılan bu arayış aşktan başka bir şey değildir çünkü aşkın seks kadın ve erkeği bir araya getirip bir bütün yapan güçtür…
AŞKIN VE SEKSİN PSİKOLOJİSİ
Kişilik, geçmiş yaşamlar ve deneyimler, içinde bulunulan kültür, ortam ve zaman aşkı büyük ölçüde etkiler. Evrimsel psikolojiye göre aşk ve seks insanların başarılı üremelerini sağlayan bir uyum mekanizmasıdır. Freud da seksin köklerinin bebekliğe uzandığını ve seksin bebeğin annesinin memesinde tattığı cinsel tatminin uzantısı ve yeniden keşfi olduğunu; aşkın ise cinselliğin yüceltilmesi olduğunu söyler. Freud’a göre insanın kişiliği, cinselliği ve sevme biçimi, çocuklukta karşı cins ebeveyne hissettiği cinsel duygularını çözme yoluna göre şekillenir. Harlow, aşkı bağlanma davranışı; Fromm ise ilgi, sorumluluk, saygı ve anlayış olarak tanımlar. Maslow ise, aşkı ikiye ayırır: (1) Kişinin güvensizliğiyle gelişen ve düşük düzeydeki duygusal ihtiyaçları ifade eden “yetersizlik aşkı” ve (2) yüksek düzeyde duygusal ihtiyaçları içeren ve özellikle kendini ve diğerini gerçekleştirme isteğini ifade eden “aşık olmak”. Tennov’a göre ise aşk, bilişsel etkinliği devre dışı bırakan, geçici bağımlılık ve sevilen kişiye yönelik bedenin verdiği duyarlı tepkidir. Çağdaş psikolojide Sternberg’in “aşk üçgeni” kuramına göre ise, aşk, yakınlık, tutku ve bağlılık olmak üzere üç ana bileşene sahiptir. Yakınlık, bağlılık ve sırları paylaşma anlamına gelirken; tutku, cinsel ve romantik çekim; bağlılık da sorumluluk, planlama, inisiyatif alma anlamına gelir. Bu üç bileşenin farklı oranlardaki karışımları farklı aşk türlerini doğurur.“Sağlıklı” bir aşk, bu üç öğeyi de dengeli şekilde içerir. Aşk ile ilgili diğer bir kuram “sevgi bağı”kuramıdır. Psikolog Philip Shaver’a göre bebeğin ebeveynleri ile arasındaki sevgi bağıyla yetişkinlikteki aşk duygusu arasında bir ilişki vardır. Kernberg, aşkın birine yöneltilmiş sevgi ilişkisi ve cinsel bir arzuya dönüştürülmüş olan uyarılma ve agresif enerjilerden ibaret olduğunu ve varoluşsal boyutta benlik sınırlarının terk edilmesi olduğunu vurgular.
AŞK, ROMANTİZM, EROTİZM VE SEKS
Aşk, romantizm, erotizm ve seks insan doğasının ayrılmaz parçalarıdır. İnsanın evrimi boyunca cinselliği de çeşitli evrelerden geçerek evrimleşti. Cinsellikle birlikte aşk, romantizm ve erotizm de kaçınılmaz bir evrimin içine girdi. Seksin evrim sürecinde en çarpıcı gelişme erotizmin doğuşu olmuştur. Erotizm doğrudan cinsel birleşmeden ayrılarak, cinsel birleşmeye varlık nedenini kazandıran duygu, düşünce ve davranışlara dönüşmüştür. Erotizm düşüncede doğar ve hayal gücüyle beslenir; seksten önce başlar ve seksin ötesine uzanır. Erotizm aşkın bir uzantısıdır, sadece bedeni değil, ruhu da besler. Başka bir insanın bedenine duyulan şehvetten ve cinsel haz ihtiyacından öte olması onu pornografiden farklı bir yere yerleştirir. “Seks yapmak” ise, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır ve sekste cinsel uyum çok önemlidir. Çünkü cinsel uyum en yüksek hazzı alabilmenin garantisidir. Peki nedir cinsel uyum? Kadın ve erkeğin ruhunun ve bedenin, şehvet ve tutku ateşinde eriyip tek bir beden oluştururcasına bir araya gelmesidir. Cinsel uyumun olmadığı seks, sadece fiziksel bir cinsel etkinlik olmaktan öteye geçemez. Kadın ve erkeğin, onları birbirlerine çeken gizemli ve karşı konulmaz cinsel çekim ile bir araya gelip cinsel uyumla taçlandırdıkları seks, sevişme ile başlar. Cinsel birleşmeden önceki bu süre ne kadar yoğun ve uzun olursa, arzu ve şehvet, haz ve zevk de o kadar fazla olur.
MANEVİ VE CİNSEL BOŞALMA
Erkek ve kadının cinselliği farklı yaşar. Erkeğin fizyolojisi onu boşalmanın hazzını yaşama hedefli, penise odaklı, doğrusal, dolaysız seks yapmaya ve “cinsel boşalma”yayönlendirir. Kadın ise romantizmi ve ardından gelen erotizmi tüm bedenine dağılmış olarak yaşar ve “manevi boşalma” ile tatmin olur. Erkek için herhangi bir cinsel uyaranın varlığı cinsel boşalması için yeterli olabilir ama kadın duygusal ve fiziksel yapısı gereği sekse yavaş yavaş hazırlanır, yataktan ve seksten önce manevi olarak tatmin olmayı ister. Bu nedenle cinsel uyumun yakalanması erkeğin kadını önce manevi olarak boşaltmasıyla mümkündür. Kadının cinsel isteği ve yoğunluğu, cinsel boşalma ve orgazm süresi ve şiddeti manevi boşalmasına bağlıdır. Erkeğin partnerinin manevi boşalmasını sağlayabilmesinin birçok yolu vardır ama bunların en iyisi olan beş yol şöyledir: (1)aşkla dokunmak, (2)ilgiyle dinlemek, (3)birlikte kaliteli vakit geçirmek, (4) onu biricik kılmaktır, (5)romantizm sunmak… Bu beş yolu izleyen bir erkek, kadını manevi olarak boşaltmış yani tatmin etmiş olur. Cemal Süreya'nın dediği gibi; “Bazı adamlar, incitmeden sevemezdi; kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında… Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi…” Yani erkeğin nezaketli olanı makbuldür; soğukluğuyla üşüteni değil, nezaketle seveni; öfkesini kusanı değil, nezaketle öpeni; olumsuza odaklananı değil, nezaketle iltifat edeni; çok konuşup yoranı değil, nezaketle dinleyip anlayanı… Kadın da erkeğe manevi boşalmanın bir karşılığı olarak, aşkla ve gönülden bir armağan olarak erotizmle birlikte ruhunu ve bedenini sunar. Erkek almaya hak kazandığı bu armağanı, aşkla, tutkuyla ve şehvetle kabul eder. Erkekleri mutlu etmenin birçok yolu vardır ama en iyi beş yolu; (1) yaptıklarını fark edip takdir etmektir, (2) mutlu etmeyi başardığını ona gülümseyerek göstermektir, (3) varlığına ve sunduklarına ihtiyaç duymaktır, (4) erotizm sunmaktır, (5) aşkla hizmet davranışlarında bulunmaktır . Bu manevi ve cinsel tatmin olma sürecinin sonucunda da çift müthiş bir cinsel uyum içine girer, daha derin hazlara ulaşır. Erkeğin aşkının nesnesi olan kadın, aşkı ruhunda ve bedeninde hisseden kadın, erkek için vazgeçilmez olduğunu ve erkeğin kendisi için yanıp tutuştuğunu hisseden kadın, manevi boşalmasının üstüne bir nevi bonus olarak“cinsel boşalma” da yaşayabilir.
SEKSTE ZAMANDAN KOPMAK
Her iki tarafın da haz aldığı bir seks deneyimi için, kadının manevi boşalmasını sağlamış olan erkek kadını cinsel olarak tatmin etmeye çalışmak yerine, bencilce, aşkla, hayvani içgüdüleriyle sadece kendi cinsel tatmine odaklanarak zamandan kopmalıdır. Seksi partnerini tatmin etmesi gereken bir görev gibi yapmadığında, manevi olarak boşalmasının ardından zaten hazır olan partnerine aşkı, tutkuyu, şehveti hissettirerek onun da zamandan kopmasını sağlayacaktır. Kadın erkek için vazgeçilmez olduğunu, onda dayanılmaz bir arzu uyandırdığını fark edince cinsel boşalma yaşayacaktır. Yani erkeğin kendi tatminine odaklanarak aldığı haz, kadının boşalmasını ateşleyen güç olacaktır. Hayatın sırrına vakıf olan çiftler zamanla bedenlerinin sesini daha da açarlar, hissettiklerini bedenleriyle dışa vururlar ve gürültülü sevişmeye başlarlar. Hafif şaplaklar atma, tırmalama, inleme, çığlık atma gibi bedenden ses çıkartma eylemleri merakla keşfi arttırır, beyni kapatmayı, beş duyu ile sevişmeyi sağlar. Acı ve şehvet bir paranın iki yüzü gibidir, sekste acı hissedilmesi; baharat gibidir, azı karar çoğu zarardır. Baharatlı bir seks artık sevginin aşkla paylaşılması ve çoğaltılması olan sevişmeye dönüşür.
SIRRA VAKIF OLMAK
Sevmek, gözde değil tendedir, sözde değil eylemdedir. Bu yüzden “Seni seviyorum” demek çok ağır ve ciddi bir sözdür. Bunun farkında olmak, tene dokunmak ve gereği olan eylemleri aşkla yapmak gerekir… Kendini koşulsuzca kabul etme ve sevme, kendini keşfetme, hayatın sırrına vakıf olma ve hayatın gerçek anlamını bulma yolculuğunun başlangıç noktası, SİZ'siniz. Çünkü her insanın sağlıklı ve mutlu olma, gerçek mutluluğu deneyimleme ve hayatın amacını keşfetme gücü vardır. Hayatın sırrı olan aşkın seks; her insana hayata dair en zor soruların yanıtını bulabilmesi için yardımcı olacaktır, büyüme ve değişme serüvenlerine rehber olacaktır. Zor olan, acı veren ve cesaret isteyen hayatın sırrını bulma yolculuğu, insanın kendini keşfetme sürecidir, cennet bahçesine girme ve oradaki meyvelerin tadına bakma deneyimidir. Her insanın bedeninde ve ruhunda “cennet bahçesi” gizlidir. Bu bahçeye girdiğinizde hem kendinizi hem partnerinizi hem de hayatınızı inceleyebilirsiniz, kendinizi bütünleme ve dengeleme sanatını öğrenirsiniz, içinizdeki zihinsel, duygusal, spritüel ve iletişimsel tüm unsurlar uyum içinde birleştirirsiniz, kendinizle, partnerinizle ve hayatla barış içinde olursunuz. Ancak bu zor bir iştir ve tüm keşifler gibi kararlılık, yürek ve cinsel enerji ister, geçmişten geleceğe zaman içinde atlamayı bırakıp, bugüne ve cennet bahçesine odaklanmak cesaret ister. Bu kadim yolculukta sevgi sanatını -önce kendinizi, sonra başkalarını daha sonra da hayatı sevme sanatını- öğrenirsiniz, kendi yaşamınıza ancak kendiniz anlam verebilirsiniz, hayatın geçmişte ve gelecekte değil şimdi ve burada yaşandığını fark edebilirsiniz. Unutmayın, keşfedilmemiş ve deneyimlenmemiş bir hayat tam bir hayat değildir, hayatın ancak küçük bir bölümüdür. Hayatın anlamı zıtlık, deneyimleme ve mizah kavramları özümsenerek bulunur. “ Her şey zıddıyla açığa çıkar” diyenMevlana ne güzel söylemiş… Aslında her şey zıtların birbiri içinde olma durumudur. Gizli ve gizemli olan ve “sır” denilen şey aslında açık ve aleni olanın ta kendisidir. Sekse ve aşka dair, kadına ve erkeğe dair, kadın-erkek ilişkilerine dair, hayata dair düşünce sistemimizi yeniden oluşturmamız gerekiyor, romantizm ve erotizmle yoğrulmuş cinsel duygularımızın kontrolüyle, hayatımızın yönetimini rahatlıkla elimize alabiliriz, hayatın sırrına vakıf olabiliriz. “ Hayatın sırrı aşkın sekstir.” Çünkü insan cinsellikle var olur, varlığını hisseder. Bu nedenle hayatın sırrı çok basittir ve bu basitliği hayatına indirgeyen sırra vakıf olabilir. Özünde hayatın sırrını barındıran aşkın seks, insanın kendisini, doğasını, sınırlarını ve hayal dünyasını keşfe çıktığı bir deneyimdir. Ancak bu deneyim eksik ya da yanlış bilgilerle değil, doğru bilgiler ve farkındalıkla yaşandığında, aşkın doyumsuzluğunu ve hayatın sırrını açığa çıkarır. İnsanın doğuştan getirdiği bir içgüdüsü olan cinselliğin geliştirilmesi ve sorunlu yönlerinin çözümlenmesi mümkündür. Bu anlamda sırra vakıf olmak isteyen veya cinsel tedaviye ihtiyacı olan herkesin “ cinsel terapi” alması gereklidir.
“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…
Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…
“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…
Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…
Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…
En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…