Son yıllarda hekimlere yönelik artan şiddet olayları tahammül sınırlarını aştı, kabul edilemez oldu, şiddetin dozu ve şekli giderek sertleşti.
Bilindiği gibi sevgili arkadaşımız ve meslektaşımız Dr. Ersin Arslan'ı ne yazık ki her gün maruz kalınan ve olağanlaştırılan şiddetin sonucunda kaybettik. İhmallerin ve umursamazlıkların bedeli çok ağır oldu. Dr. Ersin Arslan'a Allah'tan rahmet, kederli ailesine başsağlığı ve bu saldırıyı gerçekleştirenlerin en kısa zamanda hak ettikleri cezayı almalarını diliyorum.
Kime yapılırsa yapılsın, kimden gelirse gelsin ve nedeni ne olursa olsun şiddetin, tehdidin ve saldırının her türlüsüne karşıyım. Tıbbi bir gerekliliği olsun ya da olmasın hasta yakınlarınca talep edilen her şeyi, istendiği anda ve istendiği şekilde gerçekleştirmeyen her cinsel terapistin veya hekimin, her an saldırıya uğrayabileceği bir sağlık ortamı var.
Hastalar; “müşteri memnuniyeti" mantığı üzerinden yeniden kurgulanan sağlık hizmetini bir meta olarak satın alırken, yaşadıkları hoşnutsuzluklardan bu ortamı yaratanların yerine karşısında bulduğu hekimleri sorumlu tutabiliyor. Sorumlu tutulan sağlık çalışanları çoğu zaman ağır hakaretlere veya küfürlere maruz kalarak, kimi zaman darp edilerek ve hatta bazen canlarına kastedilerek bu şiddeti yaşayabiliyorlar. Bu olayların ciddiye alınması için kaç sağlık çalışanının dövülmesi, tehdit edilmesi veya hayatını kaybetmesi gerekecek? Sadece hekimlerin değil, tüm sağlık çalışanlarının güvenli çalışma alanlarında çalışma hakları vardır.
Meslektaşlarımıza yapılan saldırılar ne ilk ne de son olacak gibi görünüyor. Çünkü tüm sağlık kuruluşlarında hasta hakları korunurken çalışan hakları görmezden gelinmektedir. Hiç kimsenin, fedakârca görev yapan cinsel terapistlere veya hekimlere, bırakın sözlü ya da fiili saldırıda bulunmayı, bunu aklından geçirmeye dahi hakkı ve haddi yoktur, olmamalıdır. Hastaları hekimler için nasıl kutsalsa, onların sağlığı için çalışanlar da onlar için aynı derecede saygıdeğer ve kutsal olmalıdır. Çünkü bu tür olaylar ne yazık ki neredeyse hemen her gün ve her sağlık kurumunda yaşanır olmaya başlamıştır.
Sıradanlaştırılan bu şiddet eğilimlerinin nedenleri araştırılmalı ve nasıl meşrulaştığı çok iyi anlaşılmalıdır. Siyasilerin popülist demeçleri, hekimlere karşı saygısız ve hürmetsiz tutumları ve söylemleri şiddet uygulayan saldırganları ne yazık ki cesaretlendirmektedir. Daha fazla geç kalmadan tüm sağlık yöneticilerini ve meslek odalarını bu konuda tedbir almaya davet ediyorum. Çünkü saldırıya veya tehdide uğramış sağlık çalışanları olay sonrasında tedavi ve hukuksal süreçlerde genellikle yalnız bırakılmakta, ilgili kurum yöneticilerince destek sağlanmamaktadır.
Güvenlik tedbirlerinin arttırılması ve güvenlik sistemlerindeki aksaklıkların saptanması için kurum yöneticilerinin uyarılmasını ve şiddete maruz kalan meslektaşlarımıza tıbbi ve hukuki destek sağlanmasının önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum.