Her türlü ilişkide ve evliliklerde “yaş” söz konusu olunca zihinlerde hemen “daha genç kadın” ile “daha yaşlı erkek” görüntüsü canlanır. Yani kadın-erkek birlikteliğinde “yaş” kavramı, otomatik olarak “yaş farkı”na dönüşür ve kadın erkekten “daha genç”, erkek kadından “daha yaşlı” hayal edilir.
Her türlü ilişkide ve evliliklerde “yaş” söz konusu olunca zihinlerde hemen “daha genç kadın” ile“daha yaşlı erkek” görüntüsü canlanır. Yani kadın-erkek birlikteliğinde “yaş” kavramı, otomatik olarak “yaş farkı”na dönüşür ve kadın erkekten “daha genç”, erkek kadından “daha yaşlı” hayal edilir. Bunun sebebi geçmiş nesillerden aktarılan kalıplaşmış bilgilerdir. Bilgi, geçmiş nesillerden geliyorsa vardır bir hikmeti diyorsunuzdur. Var elbet. Genç erkek savaşa gider, savaştan ya döner ya dönmez, dönse de eli hemen iş tutmaz, tutacak olsa iyi para getiremez, getirdiğiyle evi geçindiremez. Genç kız baba evinde sığıntıdır, kadın ekonomisi diye bir şey o zamanlar yoktur, hele kadının tensel istekleri diye bir şey hiç yoktur, bir an önce en iyi kocaya varmalıdır. En iyi koca ahlaklı, namuslu, çalışkan, işi-gücü oturmuş, eşine ve evine bakabilen adamdır; doğal olarak yaşı daha büyük olandır. Yaşı büyük ve olgun adamın ihtiyacı, evin işini yürütebilecek güce, erkeğin cinsel isteklerine boyun eğecek sessizliğe ve (3 tane olmaz, 5 tane) doğurdukça doğurabilecek bedene sahip olan genç kızdır. Yani geçmiş nesillere göre karşılıklı ihtiyaçlar sebebiyle ideal çift “daha yaşlı erkek” ile “daha genç kadın”dan oluşur. Her zamanki gibi istisnalar vardır ve kaide bozulmaz. Bu konuda özetle istisnalar; “zengin genç erkek ile zengin genç kız”, “sağlıksız erkek ile genç olmayan fakir kız”, “hem fakir hem genç olan erkek ve kız”dan oluşan çiftlerdir. Bir de destansı aşklar vardır, fakat bu konu dışıdır. Görüldüğü gibi atalarımızın, ninelerimizin “erkek dediğin kadından büyük olacak” sözü ve fikri, iki tarafın yıllar önceki mecburiyetlerinden ve ihtiyaçlarından kaynaklanır. Şimdi sorduğumuzda “biz istemezdik, ihtiyaçlar öyle gerektirirdi” derler. Böyle deseler de aynı “yaşlı fikri” dayatmaya devam ederler. Zaman değişti, birçok fikre “onlar eskidendi” dendi. Kadın-erkek rolleri eskiye oranla çok değişti, ama “yaşlı erkek-genç kız” ilişkisi bir türlü eskimedi. Demek ki yüzyıllardır aktarılan bu kalıplaşmış bilgi hâlâ birçok kişinin işine geliyor ki ilişki ve evliliklerde hâlâ aynı türden yaş farkı söz konusu olabiliyor. Yani ihtiyaç farkı hâlâ yaş farkına denk geliyor. (İlişkisinde yaşça büyük olan erkekler, sürekli tekrarladığım “genç ve yaşlı” kelimelerinden rahatsızlık duymuştur; fakat hakikat budur. Kişi, kendinden genç bir sevgiliye ya da eşe sahipse “daha yaşlı olma”yı göze almış olmalıdır.)
KİMİNİN PARASI, KİMİNİN BABA DUASI…
Genç kadınların, kendilerinden yaşça büyük erkeklerle birlikte olmaları (evlilik, evlilik dışı ilişki, sevgililik ilişkisi, cinsel ilişki) tüm dünyada normal karşılanıyormuş gibi yapılıyor. Bu tür ilişkilerdeki yaş farkı giderek daha da büyüyor; 5-10 olan yaş farkının 20’lere, 30’lara, hatta 40’lara çıktığı ilişkiler var. Bu da ihtiyaç farkı ile yaş farkı arasındaki doğru orantıya bağlı. Genç kadın-yaşlı erkek ilişkisine şahit olan herkesin zihninde önce kocaman bir soru işareti oluşuyor. Aklın yolu bir; kimse yaşlı erkeğin, gencecik kadına gerçekten çekici gelebileceğine ihtimal vermiyor. Verilmemesi de gerekiyor. Yaş farkının büyük olduğu ilişkiler hem sosyolojik hem psikolojik açıdan hiç de sağlıklı değil. Dürüst ve uzun ömürlü olmadığı gibi. Peki genç kadınlar neden kendilerinden yaşça büyük erkeklerle birlikte oluyor? Bu konu ile ilgili yapılan bir araştırmanın sonuçları pek şaşırtmıyor. Araştırmaya katılan genç kadınlara yaşça büyük erkeğin en ideal özelliği soruluyor. Kadınların yüzde 68’i yaşça büyük erkekleri maddi imkânlarından, kariyerinden, statüsünden veya şöhretinden dolayı tercih ediyor. Yaşça büyük erkeği maddi ihtiyaçlarını karşılayacak bir kaynak, gelecek güvencesi, rahat yaşama garantisi olarak görüyor ve yaş farkı arttıkça imkânların da artacağını düşünüyor. Genç kadınların yüzde 16’sı yaşça büyük erkeğin, hayat deneyiminden dolayı tercih edilebilir olduğunu belirtiyor. Yaşı itibariyle pek çok ilişki yaşamış olgun ve tecrübeli bir erkeğin genç kadını aldatmayacağını, ona karşı oldukça ilgili davranacağını, kendisini çok iyi hissettireceğini düşünüyor. Ayrıca iş başta olmak üzere hayatındaki her şey oturmuş olacağı için yaşça büyük erkeğin, hayata yeni başlayan genç bir erkek gibi problemli olmayacağını da düşünüyor. Bu iki özellik, güven sorunu yaşayan yüzde 16’lık dilimdeki bu kadınlara güven hissi veriyor. Buna rağmen bu kadınlar, büyük yaş farklarını kesinlikle kabul edilebilir bulmuyor. Kadınların yüzde 7’si yaşça büyük erkeklerin çok genç erkeklerle kıyaslandığında sekste daha deneyimli olduğunu düşünüyor, yine de belli bir yaşın üstündeki erkeklerle sevişmekten haz etmeyeceklerini belirtiyor. Hatta kendileri ortalama bir yaşa geldiklerinde daha genç bir erkekle birlikte olabileceklerini de ilave ediyor. Genç kadınların yüzde 9’u ise yaş farkını sorun etmeyip “önemli olan sevgidir” diyor. (Biri “sevgi” mi dedi?) Bu kadınlara, sözünü ettikleri sevgi tarif ettiriliyor: “Yaşı büyük olan erkek sevmeyi, şefkat göstermeyi bilir. Yaşı büyük olan erkeğin omzu kadar rahat bir yer yoktur. Yaşı büyük olan erkek en huzur verici kişidir, ‘baba’ gibidir.” (İlk defa “sevgi” kelimesi ile karşılaşmıştık, fakat…)
AŞK DEĞİL, AKTARIM…
Yaşça büyük bir erkekle sevgisi için birlikte olduğunu söyleyen genç kızların sözünü ettiği sevgi, maalesef kadın-erkek ilişkisine uygun olmayan türden. Çocukluk ve genç kızlık dönemlerinde babasından sevgi ve ilgi görememiş olan genç kızların içinde bir baba sevgisi açığı oluşuyor. Yıllar sonra kendinden yaşça büyük birinden ilgi gören genç kız, bu erkeğe karşı yoğun duygular hissedebiliyor. Bu duyguları da AŞK zannediyor. Oysa bunun psikolojideki adı aşk değil,aktarımdır. Yani baba figürüne ait güzel duyguların baba yerine koyulan birine aktarılmasıdır. Aslında genç kız, kendine ilgi gösteren yaşça büyük erkeği “baba” yerine koyar ve ihtiyacı olan baba sevgisini geç de olsa bu kişi ile gidermeye çalışır. Yani bu tür ilişkiler, genç kızların baba sevgisini alma fantezilerinin dışavurumundan başka bir şey değil.
YAŞ FARKI = İHTİYAÇ FARKI
“Yaşlı erkek-genç kadın” ilişkilerine kadın tarafından bakıldığında sağlıklı bir sebep görülemiyor. “Kendinden kabul edilemez oranda yaşça büyük bir erkek”le birlikte olan kadınların büyük çoğunluğu aslında hayat sorumluluğunu taşıyamadığı için bu tür bir ilişki yaşıyor. Ayaklarının üzerinde duramadığı için… Hayatta mücadele edemediği ya da etmek istemediği için… Gençliğinden başka tutunacak dal bulamadığı ve gençliğini başka bir şekilde değerlendiremediği için… Yıllar, bu genç kadınlara resmen düşmandır; çünkü yıllar, ellerindeki tek varlığı gıdım gıdım almaktadır. Değersizlik ve başarısızlık hissi sanki bu kadınların ruhunda kazık gibi kök salmıştır. Genç kadınların bir kısmı ise “güvenli bölge” arayışıyla kendinden yaşça büyük bir erkekle ilişkiye başlıyor. Genç bir erkek tarafından aldatılmış veya terk edilmiş olan veya bunun korkusuyla yaşayan bazı genç kadınlar, ruhunu yaşça büyük bir erkekle tamir etmeye çalışıyor. Erkek; yaşça büyükse “kendinden yaşlı”dır, aldatmaya ne gözü ne hakkı olabilir. Kadın; yaşça küçükse el üstünde tutulmalıdır, ilgi odağı olmalıdır, iltifatlara boğulmalıdır. Ancak bu şekilde aldatılacak veya terk edilecek bir kadın olmadıklarını kendilerine ve çevrelerine ispat edebileceklerini düşünürler. Bazı genç kadınlar ise anlık bir merak ile yaşça büyük bir erkeğin çekimine kapılıyor. Kapıldıkları şey bazen erkeğin karizması, bazen üstün zekâsı veya yeteneği, bazen şöhreti, bazen cinsel cazibesi olabiliyor. Bazen de erkeğin etrafındaki kadın kalabalığı merak uyandırıyor. Bazıları ise “baba sevgisi” boşluğunu doldurmak için yaşça büyük bir erkekle ilişkiye başlıyor.
İLİŞKİLERDE YAŞ FARKI ÖNEMLİ Mİ?
Dile gelen güven, sevgi, aşk kavramları aslında hep başka bir duyguyu veya ihtiyacı gizlemeye yarıyor. Kimi zaman bilinçli, kimi zaman bilinçsiz… Şöyle bir gerçek var ki yaş farkının büyük olduğu ilişkiler psikolojik ve sosyolojik bakımdan kadın için de erkek için de sağlıklı değil. Bu tür ilişkilerin sağlıklı şekilde ve dürüstçe yürütülmesi pek de mümkün değil. Bu tür ilişkiler genellikle ya genç kadının aldatmalarının ortaya çıkmasıyla ya maddi veya duygusal ihtiyacını karşıladıktan sonra erkeği terk etmesiyle sona eriyor. Ya da erkeğin bilmediği ve istemeyeceği şekilde sürüp gidiyor. Ne de olsa “silinmez o yıllar aranızdan”. (Elbette bu konuda da istisnalar olabilir.) Sağlıklı bir ilişki kadın ile erkek arasındaki farkın olabildiğince az olmasını gerektirir. Sadece yaş farkı değil; beden farkı, enerji farkı, cinsel arzu farkı, güzellik farkı, eğitim farkı, kültürel birikim farkı…