Kadına Şiddet Bir İnsanlık Suçudur

Ankara Keçiören’de yaşanan olayda kız arkadaşının kendisini aldattığını iddia eden genç, arkadaşlarıyla birlikte kız arkadaşı ve ablasını hem dövüyor hem de o anları cep telefonuyla çekip sosyal medya hesabından paylaşıyor. Bir parkta kaydedilen görüntülerde genç, kız arkadaşına sürekli “Özür dile, yüzünü göster” diye bağırarak tokat atıyor. Videoda gencin “Kızlara vurulmaz diyorlar ama aldatırsa, hele ben rezil olursam böyle vururum” deyip tokat atması ve “Bu videoda da diyorum kızlara vurulmaz, şiddet diye bir şey yok… Var abi” sözleri dikkat çekiyor. Videodaki bir diğer önemli ayrıntı ise gencin “Eskilerine bakılırsa sen çok iyisin. Daha dövmedim. Haşat olman lazımdı senin” sözleri…

İNSAN HAKKI İHLALİ…

Kadına yönelik şiddet bütün dünyada en yaygın insan hakkı ihlalleri arasında yer alıyor. Ülkemizde her 3 kadından 1’i evde kocasının ya da sevgilisinin fiziksel şiddetine maruz kalıyor. Şiddetin kaynağında daha çok toplumun her yanında izlerini görebileceğimiz erkek egemenliği, cehalet ve toplumun şiddet konusundaki ikiyüzlülüğü yatıyor. Erkeklerin egemenliklerini tehdit altında görmeleri ya da bu egemenliği güçlendirmek istemeleri şiddet davranışına yol açabiliyor. Daha çok erkekler tarafından evde uygulanan şiddet, çocuklara fiziksel yaralanmalar, aşırı korku, yetersizlik duygusu, özgüven eksikliği gibi bir çok zarar verebiliyor. Bu zararları yaşayan bir çocuk yetişkinliğinde travmasını tekrar edebiliyor ve tanık olduğu veya bir parçası olduğu şiddet eylemlerini tekrarlıyor. Çünkü “şiddeti uygulayan zalim”, şiddete maruz kalan kurban” ve “şiddeti seyreden kurban” rolleri çocukluk travmalarının özünü oluşturuyor ve yetişkinlikte bu rollerden birini tekrar etmeye kişiyi zorluyor. Şiddet normalleştiriliyor ve bazen şiddet uygulayan (döven erkek), bazen şiddete maruz kalan (dayak yiyen kız) bazen de seyirci (şiddeti çekip yayınlayan ve seyredenler)olarak yetişkinlikte bu roller tekrar ediliyor. Yani aşağılanan aşağılıyor, dövmek çok yanlış bir algıyla sahiplenme veya bir sevilme ifadesi olarak algılanabiliyor bir şekilde… Videoya baktığımızda, dayak atanlar da dayak yiyenlerde şiddeti hak görüyorlar ve kabulleniyorlar. Bu bir kültür meselesi… Kadına yönelik şiddeti insan hakları ihlali olarak görmek ve nedeni her ne olursa olsun, şiddetin ağır bir şekilde yasal olarak cezalandırılması gerekiyor. Çünkü kadınlara yönelik şiddet, Türkiye’de toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmanın önündeki en büyük engellerin başında geliyor. Kadına uygulanan şiddetle birden fazla koldan mücadele etmek ve mahrem bir mesele olarak görmemek ve çok çaba sarf etmek önem taşıyor. Ancak yasaların uygulanmasında sıkıntılı alanlar var… Gençleri, öğretmenleri, sosyal hizmet çalışanlarını, avukatları, polisleri eğitmek gerekiyor.

Cem KEÇE

Yeni İçerikler

BİLİMSEL YÖNTEMLER IŞIĞINDA CİNSEL YAŞLANMAYI YAVAŞLATMAK MÜMKÜN MÜ?

Yaşlanma, yaşamın kaçınılmaz bir sürecidir ve vücudun çeşitli fonksiyonlarını etkiler. Bu süreç, cinsel işlevler üzerinde…

1 hafta ago

BEŞ BEDEN TEORİSİ VE SEKSOKORPOREL YAKLAŞIM

MetaSeks Cinsel Terapi Kuramı'nda yer alan "beş beden teorisi" ve "seksokorporel yaklaşım", cinselliği, mars ve…

1 hafta ago

BEDEN TERAPİLERİ VE CİNSEL YAŞAM

Beden terapileri, bireylerin fiziksel bedenlerini kullanarak duygusal ve zihinsel sağlıklarını iyileştirmeyi amaçlayan tedavi yöntemleridir. Bu…

1 hafta ago

BASİTLEŞTİRİLMİŞ LONGEVİTY SEKS

Uzun ömürlü seks hedefleri, cinsel yaşam süresini uzatmanın yanı sıra, cinsel yaşam kalitesini artırmayı da…

1 hafta ago

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİN GÜCÜ VE ZİHİN-BEDEN BAĞLANTISI

Bağışıklık sistemi, vücudumuzu hastalıklara karşı koruyan karmaşık bir savunma mekanizmasıdır. Bu sistem, enfeksiyonlarla mücadele ederken…

1 hafta ago

BAĞIRSAK SAĞLIĞI VE MİKROBİYOM DENGESİNİN CİNSEL İŞLEV BOZUKLUKLARINA ETKİSİ

Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…

3 ay ago