Cinsiyete dayanan, toplum içinde ya da özel yaşamda özgürlüklerinin keyfi olarak kısıtlanmasına neden olan, kadını inciten ve ona zarar veren fiziksel, cinsel ve ruhsal her türlü davranış kadına karşı yapılmış bir şiddettir.
Özgürlük ve insan hakları için verdikleri mücadele de tanınan Mirabal Kardeşler olarak bilinen üç kız kardeşin, 25 Kasım 1960 yılında tecavüz edilerek öldürülmesi sonucu, dünyada ve Türkiye'de insan hakları savunucuları ve kadın hareketleri için bir sembol haline geldi. Bu nedenle, 1999 yılından itibaren 25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak benimsenmektedir
Dünya genelinde, kadına yönelik şiddet konusunda yapılan araştırmalar bir insan felâketini açığa çıkarmaktadır. Bu felakete neden olan erkeklerin;
- Madde bağımlısı olmaları,
- Kişilik bozukluğu göstermeleri,
- Empati yapma yeteneklerinin zayıf olması,
- Kadına ve erkeğe biçilen cinsiyet rollerinde katı ve kuralcı olmaları,
- Süperego ve vicdan bozukluğuna sahip olmaları,
- Kendilerinin özel olduğunu düşünmeleri ve buna karşın her şeyi yapma haklarının olduğuna inanmaları,
- Kadınları ikinci sınıf insan olarak görmeleri ve bu nedenle küçümsemeleri,
- Şiddeti günlük hayatın sorunlarıyla baş etme yöntemi olarak görmeleri,
- Benlik saygılarının düşük olması,
- İstismar ve şiddetin çok fazla olduğu aile ortamlarında büyümeleri,
- Anormal düzeyde kıskançlık göstermeleri,
- Mahremiyet, terk edilme, ailede verilen kayıplar, kişiye olan bağımlılık ve güvensizlik duygusu ile ilgili sorunlar yaşadıkları gözlemlenmiştir.
Kadına yönelik şiddet, dünyanın dört bir tarafında olduğu gibi ülkemizde' de tüm kadınların ve kızların insan haklarının ihlâlidir. Dünyada ve Türkiye'de var olan zihniyet ve şiddet sorununu çözümlemeye yönelik her yıl 25 Kasım'da kutlanan Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'nü kutlarım.