Önceleri cinsel soğukluk gösteren kadınların sonradan cinsel isteklerinin arttığı ve bunun tam tersi, önceleri cinsel birleşmeden zevk alan kadınların sonradan cinsel soğukluk duydukları gerçektir. “Cinsel soğukluk” olarak bilinen “kadında cinsel ilgi ve uyarılma bozukluğu”; cinsel etkinliğe karşı ilgisizlik ya da çok az ilgi gösterme, cinsel içerikli düşüncelerin ya da düşlemlerin olmaması ya da çok az olması, cinsel etkinliği başlatmama ya da çok az başlatma, eşinin başlatma girişimlerine karşılık vermeme, cinsel etkinlik sırasında, cinsel coşku, cinsel heyecan, cinsel hoşlanma olmaması ya da çok az olması, içten ya da dıştan gelen yazılı, sözel ya da görsel hiçbir cinsel simgeye karşı cinsel ilgi ve uyarılmanın olmaması ya da çok az olması ve cinsel etkinlik sırasında, cinsel organlarda ya da cinsel organların dışında bir duyum olmaması ya da çok az olması ve bu durumun en az altı aydır sürüyor olması ile karakterize olan, kadında, partnerinde ve ilişkisinde klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya neden olan çok özel bir cinsel işlev bozukluğudur. Bu cinsel işlev bozukluğu, cinsel kökenli olmayan bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz ya da eşin kaba güç kullanması gibi ağır bir ilişki bozukluğundan ya da gerginlik yaratıcı önemli başka etkenlerden kaynaklanmaz ve bir maddeye veya ilaca ya da başka bir sağlık durumuna bağlanamaz.
KADINLIĞIN ANNELİĞE KURBAN VERİLMEMESİ GEREKİR…
Bazı kadınlar partnerlerine ya da belirli erkeklere karşı cinsel anlamda soğuk oldukları halde, bazı erkeklere karşı daha arzulu ve tutkulu olabilirler. Yeni evlenmiş kadınlar, her cinsel birleşmede boşalamazlar veya orgazma ulaşamazlar ya da çok ender olarak boşalırlar veya orgazm olurlar. Çünkü bir kadının sağlıklı ve mutlu bir kadın olabilmesi, boşalmayı veya orgazm olmayı deneyimlemesi zaman alır ve çoğu zaman bu süreç üç yıla kadar uzayabilir. Yılların ilerlemesiyle ya da kadının doğum yapmasıyla normal cinsel birleşmelerden zevk alması, boşalması veya orgazma ulaşması sıklaşır ya da normale döner. Bu nedenle ilk üç yıl çocuk yapılmaması vekadınlığın anneliğe kurban verilmemesi gerekir.
KADINLARIN CİNSEL YANIT DÖNGÜSÜ…
Kadının cinsel davranış döngüsü (1) cinsel istek ile (bir erkeği arzulama) başlar, (2) cinsel uyarılma (klitorisin sertleşmesi) ile devam eder, (3) platoya (vajinadan zevk suyunun gelmesi, cinsel hazzın yoğun yaşandığı zevk düzlüğüne ulaşma ve maksimum heyecan yaşama) ulaşılır, sonra da (4) boşalma veya orgazm (zevkli kasılmaların ortaya çıkması) gerçekleşir ve ardından (5) çözülme(klitorisin küçülmesi ve rahatlama) başlar, son olarak da (6) cinsel doyum (keyifli bir doygunluk) hissedilir. Cinsel birleşmelerde istek ve arzunun meydana gelebilmesi için hem cinsel fanteziler kurma gibi içten hem de beş duyu ile dıştan alınan cinsel uyaranların belirli merkezlere ulaştırılması ve bu merkezler tarafından sinirler uyarılarak cinsel isteğin oluşması gereklidir. İşte bu döngü içindeki olabilecek herhangi bir bozukluk, problem veya tıkanma, kadının cinsel soğukluk göstermesine ve yeterince uyarılmamasına neden olur. Vulvovajinadaki ve cinsel olarak hassas olan diğer erojen bölgelerdeki duygusuzluğun ve cinsel soğukluğun nedenlerinden biri cinsel organlarındaki kusurlardır. Kadının cinsel organ bozuklukları nedeniyle cinsel birleşme sırasında acı duyması, kadını cinsel soğukluğa itebilir. Gelişme eksiklikleri cinsel heyecanın duyulmasını, birleşmenin başarılmasını engeller. Omuriliğin zedelenmesi de cinsel soğukluğun başka bir nedeni olarak nitelendirilebilir. Cinsel soğukluğun asıl nedenlerini, iç salgı bezlerinin salgılarındaki düzensizliğe ve dengesizliğe yani testosteron eksikliğine ve hormonsal düzensizliklere bağlamak daha doğru olur. Kadının cinsel mitleri (hurafeleri), bilinçdışında bulunabilecek birtakım bunalımlar, suçluluk ve günahkarlık duyguları da kadını cinsel soğukluğa sürükleyebilir. Kadının evlilik ilişkisinde mutsuz olması ve sürekli geçimsizlik genel olarak cinsel soğukluğun nedenleri arasındadır.
CİNSEL SOĞUKLUK KAFA KARIŞTIRIYOR…
Cinsel birleşmeden zevk almayan, boşalamayan ya da orgazma ulaşmayan kadınlar kendilerinin cinsel yönden soğuk ve başarısız olduklarına inanırlar, cinsel aşağılık duygusu ve utanç hissederler. Cinsel birleşmeden zevk aldıkları halde boşalamadıkları veya orgazm olmadıkları için kendilerinin soğuk olduğunu düşünen kadınlar, bilinçsizliklerinden ötürü gebe kalamayacaklarını, bu nedenle de hiç bir zaman çocuk sahibi olamayacakları için anne olamayacaklarını düşünürler. Oysa bu tamamen yanlıştır; kadın cinsel yönden soğuk bile olsa gebe kalabilir ve çocuk sahibi olabilir.
GİZLİYORLAR…
Kadınların çoğunluğu cinsel soğukluklarını saklar, hatta ayıp olacağı düşüncesiyle, bunu doktora bile söylemezler. Ruhsal sıkıntılar nedeniyle doktora başvurduklarında, doktorun sorduğu bazı soruları yersiz ve anlamsız bulurlar. Oysa, cinsel soğukluk ve cinsel tatminsizlik kadınlarda ruhsal sıkıntılara yol açar, fakat birçok kadın bundan habersizdir. Yapılan araştırmalar evli kadınların yüzde otuzunun cinsel yönden soğuk olduğunu gösteriyor. Kadınlar çoğunlukla cinsel birleşme sırasında boşalamadıklarını veya orgazm olamadıklarını doktorlardan sakladıkları gibi kocalarından da saklarlar, orgazm olma taklidi yaparlar. Zaten bilgisiz birçok erkek, cinsel birleşme sırasında karılarının tatmin olup olmadıklarıyla ilgilenmez ve anlamazlar. Bu nedenle de evliliklerinde mutluluğu yakalayamazlar; kavga ederler, acı çekerler, cinsel ve fiziksel şiddete maruz kalırlar, aldatılırlar veya boşanırlar.
HER ŞEY İLK GECE BAŞLIYOR…
İlkler önemlidir. İlk cinsel deneyiminde ağrı ve acı çeken, kanayan ve çok korkan bir kadın seks hayatına kötü başlar ve kötü başlayan bir şey de kötü gider, kader gibi kabul edilir. Bu nedenle değinilmesinde yarar görülen başka bir nokta da, kadını cinsel soğukluğa iteleyen asıl nedenin erkekler ve erkeklerin yaptığı yanlışlar olduğunu kabul etmektir. İlk cinsel deneyim yaşanırken erkeğin kabaca davranışları, kadın hazır olmadan onu cinsel ilişkiye zorlaması, kadının ilk birleşmeden sonra diğer cinsel birleşmelere karşı bir isteksizlik duymasına neden olur. Cinsel birleşmeye isteksizlik duyan bir kadının da boşalamaması veya orgazma ulaşamaması çok normaldir. İşte bütün bu nedenlerle, çocukların ve gençlerin küçük yaşlardan itibaren cinsel konularda eğitilmeleri ve cinsel eğitimin anaokulundan itibaren verilmesi gerekmektedir.
CİNSEL TERAPİ ÇÖZÜM OLABİLİR…
Cinsel ilgi ve uyarılma bozukluğunun tedavisi cinsel terapi ile mümkündür. Cinsel terapide, önce kişinin cinsellikle ilgili yanlış, önyargılı ya da eksik bilgileri düzeltilir. Cinsellik ve cinsel organlar hakkında doğru bilgilendirme yapılır. Sonra da kişinin cinsel ilgi ve uyarılmasına yönelik aşk oyunları adı verilen cinsel egzersizler uygulanır. Sorun hemen birkaç seansta çözülemeyecek kapsamda olduğundan kişinin veya çiftin göstereceği sabır ve işbirliği tedavinin başarısı açısından önemlidir. İleri aşamadaki vakalarda psikodinamik yaklaşımlar ve hipnoterapi uygulanabilir. Cinsel ilgi ve uyarılma bozukluğunun spesifik bir durum olması nedeniyle bu konuda eğitimli ve deneyimli cinsel terapistlere başvurulması gereklidir. Bu sorunda erkeğin de önemli bir rolü vardır çünkü kadının cinsel ilgi ve uyarılması çoğu zaman erkekten alacağı romantizme bağlıdır. Erkeğin kadında cinsel ilgi ve uyarılma sağlayabilmesinin birçok yolu vardır ama bunların en iyisi olan beş yol şöyledir: (1) aşkla dokunmak, (2) ilgiyle dinlemek, (3) birlikte kaliteli vakit geçirmek, (4) onu biricik kılmaktır, (5) romantizm sunmak… Bu beş yolu izleyen bir erkek, kadının cinselliğe ilgi duymasına, uyarılmasına ve tatmin olmasına yardımcı olur. Cemal Süreya'nın dediği gibi; “Bazı adamlar, incitmeden sevemezdi; kırardı, dökerdi, yangınlar bırakırdı arkalarında… Bazı adamlarsa, tüm geçmişi unutturur, parmak uçlarından öperdi…” Yani erkeğin nezaketli olanı makbuldür; soğukluğuyla üşüteni değil, nezaketle seveni; öfkesini kusanı değil, nezaketle öpeni; olumsuza odaklananı değil, nezaketle iltifat edeni; çok konuşup yoranı değil, nezaketle dinleyip anlayanı…