Duygusal ilişkilerde kıskançlık, değer verilen bir ilişkiye yönelik üçüncü bir kişiyi tehdit olarak algılayarak, terk edilme ve kaybetme korkusuyla, güvensizlik, kaygı, öfke, değersizlik, çaresizlik, mutsuzluk, gibi yersiz ve gerekçesiz olumsuz duygu, düşünce ve tutumları kapsayan karmaşık bir psikolojik durumu ifade eder.
Evrimsel psikolojiye göre kıskançlık, eşleri dışarıdan gelecek potansiyel tehditlere karşı uyaran uyum sağlayıcı bir tepkidir. Eşini korumak ve ona sahip çıkmak için bir araç olarak görülen kıskançlık insanoğlunun yazılımındaki bir hata değil, evrimleşmiş bir donanım özelliğidir. Evrensel bir insan deneyimi olan kıskançlık pek çok alana konu olur. Terapistler, kıskançlığın altında yatan nedenleri araştırırken, sosyologlar kıskançlıkta rol oynayan kültürel inançları ve değerleri, biyologlar da kıskançlığa etki eden fizyolojik faktörleri araştırırlar. Diğer yandan sanatçılar fotoğraf, resim, film, şarkı, şiir ve kitaplarında kıskançlık temasını işlerken, ilahiyatçılar da kıskançlık konusunda dini görüşleri aktarırlar.
KISKANÇLIĞIN TÜRLERİ…
Sahip olduğu sevgiyi kaybetme korkusu temeline dayanan kıskançlık, sevginin kendisi gibi çok güçlü bir duygudur. Eşler arasında yaşanan kıskançlık, kaynaklanma nedenlerine bağlı olarak üç gruba ayrılabilir:
(1) KISKANANIN ÖZELLİKLERİNDEN KAYNAKLANAN KISKANÇLIK
Kıskanan kişinin özgüven ve özsaygı eksikliği, olumsuz beden imgesi, yetersizlik duygusu gibi kendine ilişkin olumsuz duygu ve düşüncelerinden kaynaklanır.
(2) KISKANILANIN ÖZELLİKLERİNDEN KAYNAKLANAN KISKANÇLIK
Kıskanılan kişinin güzel veya yakışıklı, dışa dönük ya da cazibeli olmasından, eşine güven vermemesinden, daha önce yaşanan aldatma deneyimlerinden kaynaklanır. Yapılan araştırmalar yüksek statülü ve zengin erkeklerin eşleri ile güzel ve çekici kadınların eşlerinde kıskançlık oranlarının çok yüksek olduğunu gösteriyor.
(3) PATOLOJİK KISKANÇLIK
Patolojik kıskançlık, “Othello Sendromu” olarak da adlandırılan paranoid (aşırı şüpheci) bir durumdur ve çoğunlukla erkeklerde görülür. Eşin hayatı tamamen kontrol altına alınmaya çalışıldığı aşırı kıskançlık durumudur. Kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin çoğunun temelinde patolojik kıskançlık vardır.
ERKEKLER VE KADINLAR KISKANÇLIĞI FARKLI YAŞIYOR…
Kadınlar ve erkekler kıskançlığı farklı şekillerde yaşar. Kıskançlığın cinsiyete göre farklılaşması konusunda ABD’de yapılan bir araştırmada, farklı yaş, eğitim, kültür ve ekonomik düzeylerdeki gruplardan katılımcılara şu senaryolardan hangisine daha çok sinirlenecekleri soruluyor:(a) Eşiniz bir başkasıyla cinsel ilişkiye giriyor ama aralarında duygusal ilişki yok. (b) Eşiniz başkasıyla duygusal bir ilişkiye giriyor ama aralarında cinsel ilişki yok… (a) seçeneğine erkeklerin yüzde 54’ü, kadınları yüzde 35’i sinirlenirken, (b) seçeneğine erkelerin yüzde 46’sı kadınların yüzde 65’i sinirleniyor. Bu sonuçların da gösterdiği gibi kıskançlıkta odaklanılan konular da cinsiyetler arasında farklılık gösterir. Erkeklerde kıskançlık fiziksel aldatmaya odaklı iken, kadınlarda duygusal aldatmaya odaklıdır. Bu anlamda, kadın ve erkeklerin kıskançlık sonucundaki tepkileri de farklıdır. Kadınlar genellikle bağırmak, kavga etmek, sinir krizi geçirmek gibi pasif tepkiler verirken, erkekler, tehdit etmek, dövmek, yaralamak gibi saldırgan tepkiler verir; hatta patolojik kıskanma durumunda sonuç cinayete kadar gidebilir.
SEVEN KISKANIR MI?
“Seven insan kıskanır!” şeklindeki geleneksel algılamada kıskançlık, ilişkide sevginin ve bağların güçlü olduğunun göstergesi kabul edilerek olumlanır ve “azı karar, çoğu zarar” bir duygu olarak nitelendirilir. Diğer bir deyişle eşine önem verdiğini, değer verdiğini, onu kaybetmek istemediğini gösterir ölçüde kıskançlık, ilişkiye değer katabilir. Ancak dozunu aşan, aşırı derecede kıskançlık, tam tersi bir şekilde ilişkiyi olumsuz etkiler. Şüphe, çatışma, acı ve şiddeti doğurarak ilişkiye yarardan çok zarar getirir, ilişkinin sonlanmasına bile yol açabilir.
KISKANÇLIKLA BAŞA ÇIKMA YOLLARI…
Kıskançlık iki boyutludur; hem kıskanan hem de kıskanılan açısından olumsuz sonuçları vardır. Aşağıdaki öneriler eşinizi ve kendinizi kıskançlığın olumsuz sonuçlarından korumak için atabileceğiniz temel adımlardır; bunları kendinize göre geliştirerek kıskançlığı hayatınızdan çıkarabilirsiniz.
(1) KISKANÇLIK DUYGUNUZLA YÜZLEŞİN…
Bu yıpratıcı duyguyu kontrol altına alabilmenin ilk yolu kıskançlığınızın farkında olmaktır. Bunun için gerçekten ilişkinizi tehdit eden bir durum olup olmadığını anlayın. Elinizde somut bir neden veya kanıt varsa bunu hiç vakit kaybetmeden eşinizle konuşun. Eğer herhangi bir somut neden yoksa duyduğunuz kıskançlığın sevdiğiniz birini kaybetme korkusundan kaynaklanan yersiz ve anlamsız bir duygu olduğunu bilin.
(2) DUYGULARINIZI NETLEŞTİRİN…
Kıskançlık duygunuzu her ortaya çıktığında sorgulayın. Kıskançlık duymanıza yol açan şeyleri belirlemeye çalışın. Kıskançlık yüzünden öfke ya da korku hissettiğinizde, "Şimdi böyle hissetmeme neden olan şey ne?" diye sorun ve nedenlerini belirleyin. Örneğin; kendinize ya da eşinize güvensizlik, kendinizi beğenmeme, eşinizin çekici ya da dışa dönük, sosyal biri olması, o gün eve geç gelmesi ya da aradığınızda cep telefonunu açmaması vb. olabilir. Bu belirlemeleri yaparken kendinizi kandırmayın, dürüst olun ve tüm duygularınızı açıkça ortaya koyun. Kıskançlığınızı nedenlerini anında belirlemeye başladığınızda, olumsuz duygulara kapılmadan önce bunları kontrol altına alarak yapıcı adımlar atabilirsiniz.
(3) EMPATİ KURUN…
Kıskançlık duygunuzun ve bunun sonucundaki davranışlarınızın eşinize etkilerine yakından bakın ve kendinizi onun yerine koyun. Sürekli ne yaptığının, nereye gittiğinin sorgulanmasının, her an takip altında olmasının ne kadar sinir bozucu, yorucu ve boğucu olduğunun farkına varın.
(4) KISKANÇLIĞI KÖRÜKLEMEYİN…
Kıskançlık tepkilerinin altında çoğunlukla yanlış ve asılsız inançlar yatar. Örneğin; “Beni bırakıp başka birine gidecek. Artık beni sevmiyor. Benim yerime aşka birini tercih etti.” vb… Bu tür düşüncelerin abartılı ve yersiz olduğu konusunda kendinize telkinde bulunun. Unutmayın, düşüncelerinizi değiştirmeden davranışlarınızı değiştiremezsiniz. Olumsuz düşüncelerinizi olumluya çevirebildiğiniz ölçüde kıskançlık duygusunu kontrol altına alabilirsiniz.
(5) ÖZÜR DİLEYİN…
Kendinize hâkim olamayıp kıskançlık krizine girdiğinizde eşinizden özür dileyin. Bunun için çok dokunaklı bir konuşma yapmanız gerekmez. Örneğin; "Bu yaptıklarım için gerçekten üzgünüm. Elimde olmadan bazen kıskançlıkla hareket ediyorum, özür dilerim.” demeniz yeterli. Böylece sırf kendi duygu ve düşünceleriniz yüzünden eşinizi cezalandırmak istemediğinizi hem kendinize hem ona anlatmış olursununuz. Ayrıca eşinizle bu duruma neden olan o anki olayı konuşup yersiz şüphe ve düşüncelerinizden de kurtulma fırsatı yaratmış olursunuz. Bu da kıskançlık döngüsünü kırmaya başlamanıza yardımcı olacak önemli bir adımdır. Tüm bunları yaptıktan sonra halen kıskaçlık kâbusuyla boğuşmaya devam ediyorsanız, mutlaka bir psikoterapistten profesyonel destek almanız gerekiyor demektir.
SONUÇ OLARAK…
Sonuç olarak kıskançlık baharat gibidir, azı karar çoğu zarardır. DuyguIarın en zalimlerinden biri oIduğu kadar, en aIdatıcısı da olan patolojik kıskançlık ise, insanı aIçaItan, değersizlikle yükleyen ve küçüIten bir duygudur. Bu nedenle başkasının baIını kendi ağzınıza zehir etmek olan patolojik kıskançlık, güve gibidir, insanın ruhunu kemirir, keskin sirke gibidir, küpüne zarar verir…