Vücut hormon dengelerinin değişime uğraması sonucu ortaya çıkan ergenlik, çocukluk çağı ile yetişkinlik arasındaki geçiş dönemidir. Bu yaştaki çocukların, özellikle kız çocuklarının hızla değişen fiziksel özellikleri nedeniyle, cinsiyet yetilerini kazanması ve erişkin rolüne hem psikolojik hem de bedensel olarak hazırlanmaya çalışması, hem birey hem de aile açısından oldukça sancılı bir dönemin yaşanacağına işarettir. Çocuklarınızın gençliğe adım attığını ve artık yetişkin gibi davrandıklarını görmek hoşunuza gidiyor olabilir. Fakat sanılanın aksine, gençliğe adım atan bireylerin çocuksu tutum ve davranışlarının yerini, yetişkin tutum ve davranışların alması çocuk psikolojisini derinden etkilemektedir. Peki, ergen aileler bu durum karşısında ne yapmalı ve çocuklarına nasıl davranmalıdırlar?
HER YAŞIN AYRI BİR GÜZELLİĞİ VAR!
Geçmişten günümüze nasıl ki bakış açısı, farkındalık, kariyer süresi, evlilik yaşları, mahremiyet, kadın erkek ilişkileri ve toplumsal etkileşimler değişiklik gösterebiliyorsa, ergenlik yaşı da genetik şifre, ırk, sosyoekonomik ve kültürel etkileşimler gibi pek çok etken sonucu değişiklik göstermektedir. Bu doğrultuda, Türkiye’deki ergenlik kız çocuklarında 9, erkek çocuklarında 11 yaşına kadar düşmektedir. Bu sancılı dönemle birlikte, fiziksel olarak cinsiyet hormonlarının üretimi sonucu toplumsal kabullenmeler baş gösterirken, ergen cinsel davranışlarda da değişiklikler başlamaktadır. Fiziksel değişimlerle kendini gösteren ergenlik, özellikle kız çocuklarının yeni bedenleriyle tanışması ve bedenini kabul etmesi bakımından oldukça zor bir süreçtir. Kimlik farklılığının ve cinselliğin daha çok farkına varmaya başlayan ergenlere, ilk olarak anne ve babaların daha sonra ise ergenlerin eğitim gördüğü okulların her yaşın ayrı bir güzelliği olduğu bilincini aşılaması gerekir.
ERKEN CİNSELLİK TEHLİKELİDİR!
Cinsellik doğal bir ihtiyaç olduğu kadar, cinsellikte yaş sınırı da oldukça önemlidir. Ergenlikle birlikte gelişen beğenme, beğenilme, farklı olma gibi duyguları içinde barındıran “ego”, denetimsiz olacağı için ergeni erken cinselliğe yöneltecektir. Erken yaşta cinsel duyguları yoğunlaşan, özellikle kız çocuklarının bilinçsiz cinsellik yaşamaları, kaçınılmaz bir gerçek olan gebelik riskiyle karşı karşıya kalmalarına, bunalım, depresyon, evden kaçma, aile ve okuldan uzaklaşma gibi pek çok olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir. Kendini güvensiz hisseden ve cinsel eğitimi olmayan genç, bu soruna çözüm bulabilmek için hırsızlık yapabilir, uyuşturucuya bulaşabilir ya da para karşılığı cinsel ilişkiye girebilir. Bunun dışında, kontrolsüz ilişkiler sonucu cinsel yolla bulaşan hastalıkları kapma olasılığı artabilir. Fiziksel olarak yetişkin gösteren kız çocuğu cinsel sapmaların içine kolaylıkla girebilir. Ayrıca, ergenlikle birlikte gelişen cinsellikileriki bireysel ya da evlilik hayatını olumsuz yönde etkileyebilir. Erken yaşta yaşanan cinsel ilişki daha sonraki yıllarda cinsel isteksizlik ya da cinsellikten tiksinti duyma gibi pek çok cinsel işlev bozukluklarına neden olabilir.
AİLELERİN TUTUM VE DAVRANIŞLARI OLDUKÇA ÖNEMLİ!
Bedensel değişimlerini anlamaya çalışan ergen, bu süreçte doğru ve sağlıklı bilgiye ulaşmaya çalışacak, yeterli bilgi alamaması karşılığında ise sıkıntıya düşecektir. Cinsiyet ayrımı, karşı cinsi tanıma, fiziksel ve ruhsal değişimler açısından farkındalık sağlamaya çalışan ergenin ilk ve en yakın yol göstericisi ailedir. Bu süreç içerisine giren ergen bilgi edinmeye çalışırken, ailelerin doğru bilgi vermeye karşı duyarlı olmaları gerekir. Aksi takdirde, yanlış ve eksik ilgi edinen ergen ya cinsellik ile ilgili kaygılar geliştirecek ya da kontrolsüzce cinsel davranışlarda bulunacaktır. Genellikle, ergenin soru sormasını bekleyen anne ve babalar, konunun hassasiyeti nedeniyle ergenle diyaloga girmekten kaçınır. Ayrıca, ergenlikle birlikte, henüz 9–11 yaşları arasındaki çocukların büyüyüp olgunlaştığını düşünen ebeveynler, onları biran önce büyümeye teşvik edici hareketler sergiler; ancak uzman olarak, ergen çocukların ileride daha büyük çatışmalar yaşamaması için çocukluğunu yaşamaları gerektiğini ve ailelerin çocukluk yapmalarına daha fazla fırsat vermeleri gerektiğini söylemek istiyoruz. Bu nedenle, çocuğunuzun enerjisini yanlış yerlere kullanmasını, depresyona girmesini, maddi ve manevi bakımdan yoksun kalmasını, çeşitli sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmasını ve hem ruhsal hem de bedensel olarak hazır olmadığı bir cinsel deneyim yaşamasını istemiyorsanız; çocuğunuza yaşına uygun davranmalı, sevgi ve şefkatinizi ondan esirgememeli, onunla arkadaş olmalı ve yaşına uygun cinsel eğitim vermelisiniz.
OKULLARDA CİNSEL EĞİTİM ŞART!
Cinsel eğitim önce ailede başlar ve okullarda devam eder. Fakat 1880 yılında ABD’de anaokullarında başlatılan cinsel eğitim, Avrupa’ya yayılmasına rağmen, Türkiye’de hala zorunlu hale gelmedi. Bir çocuğun cinselliğe olan merakının 3–4 yaşında başladığı kanıtlanan bir gerçektir. Çocuğun sağlıklı bilgi edinebilmesi için başvuracağı ilk kişi ebeveynleridir. Fakat sorulan sorular karşısında paniğe kapılan ya da duymazdan gelen anne ve babalar, artık ne kadar büyük bir yanlış yaptıklarının farkına olmalılar. Bu nedenle, çocukların cinsellikle ilgili merak ettikleri sorulara yaşlarına ve düzeylerine uygun bir şekilde cevap verilebilmesi için anaokulundan itibaren her yaş grubuna hitaben cinsel eğitim verilmesi, aileleri bilinçlendirmek adına cinsel eğitim seminerlerine yer verilmesi şarttır. Biz, Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) olarak, Türkiye’de ergen çocuklara profesyonel düzeyde bir eğitim verilmesi gerektiğinin kaçınılmaz bir gerçek olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle, cinsel sağlıkla ilgili konularda profesyoneller arasında birlik, beraberlik ve dayanışma sağlayarak, cinsel sağlık biliminin ülkede tanıtılması, geliştirilmesi ve toplum yararına kullanılması amacıyla halk eğitimleri düzenliyoruz.
Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…
Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…
Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…
“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…
“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…
Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…