Mektuplar – Rumeli İşkembecisi’ni Arıyorum

"Samsun'ludan Parla Şenol'a,
duygu yüklü kocammaaaaaaan yüreğe,
-gönül rahatlamaya muhtaçtır- derken ne kadar bendendi bu cümle…"

Ankara sokaklarındayım
izmarit çok
baştan çıkarttım kendimi
adamakıllı sarhoşum
sahipsiz mevsimin
kimsesiz gecesinde
gökyüzünde binlerce yıldız
mevsimlerden yaz
içimde hazan mevsimi

Kuğulu Park'ta sokak lambasının altında şekillenen yamalı hayaline
'ah' ediyorum
gözlerim buğulu
ahımı kabul et

ağzıyla konuşmayan insan müsvettelerinden kaçıp
sahte dokunuşlardan bıkkın bir halde
sahipsiz mevsimin
kimsesiz gecesinde
sensizlik çok ağır gelmişti yüreğime
taşıyamamıştım
seni aramıştım rakı kadehlerinde
şimdi Rumeli İşkembecisi'ni arıyorum

başım döndü
oysa uykusuzluklarına alışkındı bedenim
içim bulandı
gücüm bitti
sendeleyip düşer gibi oldum
sıcak bol sarımsaklı bol limonlu işkembe çorbası düşlerimin içinden

'işkembe çorbası' dedim
'tuzlamayla karışık bol limonlu' diye ekledim
'hay hay' dediler
emretmek güzel bir şey
'hele böyle bir gecede' diye düşündüm
'bir tane daha' dedim
yine 'hay hay' dediler
kendime gelmeye başlamıştım artık
göz kapaklarımın altından göremediğim gözleri görmeye başladığımda
gecenin ilerlemiş saati olmasına rağmen hınca hınç dolu olması çorbacının şaşırtmıştı beni
yan masadan biri hesabı istedi
garsonla göz göze gelince 'bende' der gibi işaret yaptım
ve bir süre sonra yeniden sokaklardaydım
insanların arasında
yine hayallerimi eziyordum
sarhoş halimle seni düşündükçe
sıcak şeyler geliyordu aklıma
yanmak gibi
oysa sen
kim bilir bensiz kaçıncı rüyandayken
olabildiğince yoktun
soğuktun
ve yalandın

sevilmeye hasret bir yüreğim yokmuş gibi davranıp
senin yanında olmak yerine
bedenimi cehenneme çevirip
rakının dibine gömülmüş
ve üstüne sıcak bol sarımsaklı bol limonlu işkembe çorbası içmiştim

acı çekiyorum
ayrılık en çok acı çeken yüz halime yakışıyor
yüzümdeki bu küskün kedere
dahası kirpiklerimin ardında kısık yeşil lambalar gibi ışıyan gözlerime
ve ukala sokulgan kararsız yüreğime

yaz günüydü bittiğinde
sersemletici bir rüzgar gibi geçmiştin hayatımdan
utanılacak halimi
pişmanlık duyarak
kimsenin görmesine bile izin vermediğim göz yaşlarımla
yazıyorum sana

sen hep adımlarını tuttun
yüreğin kararsız
dilsizler gibi suskundun
ağzımı açsam kulağını tıkıyordun
bilmediğim yerlere kaçıyordun
hilesiz bir sevgiydi benimkisi görmüyordun

şimdi ben neyim merak ediyor musun
rakının dibine gömülmüş
ve üstüne sıcak bol sarımsaklı bol limonlu işkembe çorbası içmiş bir sarhoş
batık bir aşktan arta kalan
kendi denizinde sessiz sedasız boğulan bir tekne parçası

ne kalacak bizden
benden senden ne kalacak
sadece yarım yamalak şiirler

elbette bu aşkla büyüyeceğim
ve her şeyi bir başka aşka erteleyeceğim
bu yüreği temize çekeceğim
ama önce bu aşkı sorguya

içimin korsan sularından gemiler gibi kalktın
gemiler gibi battın
kaptan sendin ama suçlu bendim
sen berat ettin

şimdi ne sen dönebilirisin bana
ne de ben kapıyı açabilirim sana

görüyorsun ya yenik kaldım
yenildim sana
affet