Mektuplar – Tek Eksiğim Sensin

Canım,

Sonbaharın son günlerinde, güneşin bulutların arasından göz kırptığı, kuşların güneşin sıcaklığı ile cıvıl cıvıl uçuştukları neşeli bir sabah yazıyorum
sana. Havanın güzelliği beni pozitif bir enerjiyle doldurdu. Bugün herşey çok güzel. Tek eksiğim sensin. Biliyorum, başka bir gün olsa, şansız olduğum bir gün mesela, güneşin kafası bozuk olsa birşeylere, benden bulurdu kesin ve doğmazdı böyle sıcak sıcak üstümüze. Yüzüme vuran güneşin etkisiyle gözlerim kamaştı. Bu sabah uyanmak ve yataktan kalkmak çok zor geldi bana. Gece çok rahat bir uyku uyuyamadım. Sürünerek yataktan kalktım. Sert bir kahveyle kendime ancak gelebildim.

Dün akşam eve geldiğimde, bir kadeh kırmızı şarap doldurup hafif bir müzik açmıştım. Pecereden yüzüme çarpan meltemin esintisiyle iyice gevşemiştim. Düşler kurmuştum, aşkımıza dair. Kendimi bulutların üzerinde, kanatlarını eşsiz güzellikteki, uçsuz bucaksız çiçek bahçesine doğru
çırpan, bembeyaz bir melek gibi hissetmiştim.

Hani çok sevdiğin bir şarap vardır ya içmekten zevk aldığın. Önce seyretmeye doyamadığın ve şişesini özenle açtığın, o anda burnuna çarpan
kokusuyla heyecanlandığın. İşte öyle bir şey senin aşkın.

Kadehine özenle doldurduğun tekrar tekrar kokladığın, bir yudum alıp ağzında dolaştırdığın. İşte öyle bir şey senin aşkın.

Ağzına kocaman bir yudum alırsın ya hani sonra büyük bir hazla boğazından aşağı bırakırsın, geçtiği tüm yerlerdeki tadı hissetmeye başlarsın. Bu tadı hissettikçe gülümser gözlerini kaparsın, büyük bir kramp girer vücuduna heyecanlanırsın. İşte öyle bir şey senin aşkın.

Bir şarap yalnız başına içilir, aşk da yalnız başına yaşanır elbet. Ben senin aşkını istediğim için yaşıyorum, bir yudum bir yudum daha bir şarap misali içiyorum. Kaydırıyorum boğazımdan ve yutuyorum. Mutlu oluyorum. Kadehimi tokuşturmak için hep seni arıyorum. Bekliyorum. Nerelerdesin?

Sevgimle.