Categories: Kişisel Gelişim

Öfke ve Öfke Kontrolü

Öfke, istenmeyen sonuçlara, karşılanmayan beklentilere, doyurulmayan isteklere, karşılaşılan tehdit, hakaret ve engellenmelere verilen duygusal bir tepkidir. Öfke uygun bir şekilde ifade edildiğinde, son derece sağlıklı ve doğal bir duygudur. Ancak kontrolden çıkarak yıkıcı bir hale gelirse sadece kişiye değil yakın çevresine de zarar verir. Öfkenin ifade ediliş biçimi kişiden kişiye farklılık gösterir. Bu farklılıklar ait olunan toplumun kültürel özelliklerine, kişinin beklentilerine, aile yapısına, öğrenilmiş davranışlarına, eğitim durumuna ve yaşına göre değişir.

NEDEN ÖFKELENİRİZ?

Öfke ile diğer duygular arasında iç içe geçmiş bir ilişki vardır. Öfke, suçluluk, korku, engellenme, yalnızlık, kaygı, hayal kırıklığı, bağımlılık, kırılma, anlaşılmama, reddedilme, gibi duygularla yakından ilişkilidir. Öfke, anksiyete, depresyon gibi ruhsal sorunlar, kişilik bozuklukları ya da madde ve alkol bağımlılığının varlığında da ortaya çıkabilir. Tüm duygular gibi doğal bir duygu olan öfke bir tür kızgınlık ifadesidir ama kontrol edilmediğinde saldırganlık gibi yıkıcı davranışlara dönüşebilir. Öfke hafif bir gerilim oluşturabileceği gibi, yıkıcı bir patlamayla da sonuçlanabilir. Öfke hem içsel hem de dışsal nedenlerden kaynaklanır. Bunlar arasında öfkeli anne babayla özdeşim; suçluluk, yetersizlik, değersizlik, üzüntü, yalnızlık, kıskançlık, kaygı, hayal kırıklığı gibi duygusal nedenler; bedensel bir engelin olması, yorgunluk, gerilim, dengeli beslenmemek, ciddi sağlık problemleri, kronik hastalıklar gibi fiziksel koşullar; kalabalık, hava şartları, trafik, toplumsal ve siyasi baskılar, haksızlığa uğramak gibi çevresel nedenler; doğruluk, dürüstlük, adalet, nezaket gibi konularda beklentilerin karşılanmaması, iş yerindeki terfi ettirilmeme, ücret azlığı gibi sorunlar, arkadaşlar arasındaki çatışmalar ve rekabet, aile içindeki geçimsizlikler, anlaşmazlıklar olumsuz yaşam koşulları yer alır.

ÖFKE KİŞİLİK ÖZELLİĞİ DEĞİLDİR…

Öfke kişilik özelliği değil, çeşitli koşullarda ortaya çıkan bir duygudur. Ancak kimi durumlarda öfke duygusunun temelleri çocuklukta atılarak, zaman içinde sağlamlaşabilir. Çocukluğunda öfkeli bir babası olan kişi yetişkinliğinde üç farklı role girebilir. Bunlardan ilki "zalim" rolü, yani öfkeli kişiyle özdeşim kurarak onun gibi olmaktır. İkincisi"mağdur", yani sürekli kendine öfke kusan bir patron veya eş bulma eğiliminde olan kurban rolüdür. Üçüncü rol ise "sessiz gözlemci" rolüdür, öfke de dahil olmak üzere tüm duygularını bastırma, duygusuzlaşma ve mantıkla mükemmeliyetçi hareket etmedir. Kendini yetersiz, değersiz veya sevilmeyen biri olarak hisseden kişi genellikle ilk role girer.

ÖFKENİN İYİ TARAFI…

Zihinden geçen düşüncelerin bir sonucu olan öfke, olumsuz bir duygu olmakla birlikte, kişiyi uyarıcı, koruyucu ve harekete geçirici işlevi olması bakımından da yararlı bir duygudur. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için kendini koruması, bunun için de tehditlere karşı tetikte olması ve uyarılması gereklidir. Bu açıdan bakıldığında öfke kişinin karşı karşıya kaldığı tehdit ya da soruna karşı verdiği içgüdüsel bir tepkidir. Unutulmaması gereken öfkenin duygu olarak kaldığı, kişinin kendisine ve başkalarına zarar verici saldırgan davranışlara dönüşmediği sürece yararlı ve koruyucu özellikte olduğudur.

ÖFKENİN OLUMSUZ SONUÇLARI…

“Keskin sirke küpüne zarar” sözünün anlattığı gibi öfke de öncelikle kişinin kendisine zarar verir. Kişi öfkelendiğinde ruhsal değişimlerin öncesinde, kalp atışında artış, kan basıncında ve kan şekerinde yükselme gibi fiziksel değişimler yaşar. Öfkenin kontrol edilemeyerek olumsuz davranışlarla ifade edilmesi, uykusuzluk, unutkanlık, dikkatsizlik gibi zihinsel sorunlara; depresyon, anksiyete gibi ruhsal sorunlara; huzursuzluk, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları gibi davranışsal sorunlara yol açabilir; ayrıca kalp ve damar hastalıkları, tansiyon ve şeker hastalığı gibi sağlık tehditlerinin oluşmasına katkıda bulunabilir. Öfke süreklilik gösteren bir hal aldığında artık öfke olmaktan çıkar ve nefrete dönüşür. Nefret ise öfkeden daha kötü sonuçları olabilecek bir duygudur.

ÖFKE KONTROLÜ…

Öfke kontrolü, öfkenin doğru şekilde ifade edilmesi için duygu, düşünce ve davranışların denetlenmesidir. Öfke çoğu kişi tarafından kontrol edilmesi ve yönetilmesi gereken bir duygu ve sonrasında ortaya çıkan davranış örüntüleri olarak görülmez. Bu yüzden yaşamın içinde çok fazla yer alır ve etkili olur. Günümüzün zorlayıcı yaşam koşullarında insanların gergin, sinirli, çaresiz, engellenmiş hissetmeleri ve bunların sonucunda öfke hissetmeleri çok olağan ve sık rastlanan bir durumdur. Ancak buradaki kırılma noktası öfke öncesi zihinden geçen düşünceler ve iç konuşmalar, öfke sonucunda sergilenen davranışlardır ve önemli olan kişinin kendisine ve çevresine zarar vermeden öfkesini kontrol altına almasıdır. Kişinin öfkesini kontrol altına alabilmesi için de öncelikle nasıl, ne zaman, neden ve neye öfkelendiğini anlaması gerekir. Öfke kişinin saldırgan davranma eğilimini harekete geçirebilme potansiyeli nedeniyle tehlikeli bir duygudur. Çünkü saldırgan davranışlar, fiziksel ya da sözel olarak karşıdakine zarar verme tehdidi taşır. Bu nedenle öfkenin, bir sorunun çözümü, intikam alma ya da haklı olma yolu olarak görülmesi kişiyi şiddete veya suça yöneltebilir.

ÖFKEYİ KONTROL ETME YOLLARI…

Öfke, duygusal, duyusal, bilişsel, iletişimsel ve davranışsal açılardan kontrol edilebilecek bir duygudur. Duygusal açıdan öfke kontrolü duyguların farkında olunması, doğru yollarla ve olumlu bir şekilde ifade edilmesiyle mümkündür. Öfkeliyken vücudun verdiği tepkilerin farkına varılarak, düşünce ve davranışların değiştirilmesi öfkenin duyusal açıdan kontrolünü sağlarken, öfkeyi tetikleyen faktörlerin zihinsel anlamlandırma süreçleri ile tanımlanması ve bunlardan kaçınılması da bilişsel açıdan öfke kontrolünü sağlar. Davranışsal açıdan öfke kontrolü, kişinin öfkeliyken sergilediği olumsuz davranışlarını bilmesi ve bunların yerine olumlularını sergilemesi anlamına gelir. İletişimsel açıdan öfke kontrolü ise, kişinin kendini, düşüncelerini, beklentilerini ve isteklerini doğru ifade ederek iletişim çatışmalarından kaçınması demektir.

Cem KEÇE

Share
Published by
Cem KEÇE

Yeni İçerikler

VAJİNİSMUS: “BİR KAÇINMA VE ERTLEME BOZUKLUĞU”

“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…

6 ay ago

GEÇ BOŞALMA

Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…

6 ay ago

CİNSEL FANTEZİLER VE CİNSEL AŞK OYUNLARI

“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…

6 ay ago

PENİSİ TAKINTI YAPMA BOZUKLUĞU

Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…

6 ay ago

SERTLEŞME BOZUKLUĞU

Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…

7 ay ago

ERKEN BOŞALMA KADER DEĞİLDİR

En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…

7 ay ago