Freud’un beş kadim direncinden biri olan “süperego direnci”nin, en yoğun ve en ağır türü “olumsuz terapötik tepki”, hem süperegonun hem de bilinçdışı suçluluk ve günahkârlık duygusunun nasıl çalıştığını gösteren çok özel bir kavramdır.
"İyileşmek yerine kötüleşmek" ve "terapötik başarıdan zarar görmek" anlamına gelen olumsuz terapötik tepki, terapistin umut verici konuşmalar yapması ya da terapide iyileşmeyle ilgili bir memnuniyetini dile getirmesi durumunda, normalde danışanın rahatlaması beklenirken, bu "olumlu" geri bildirimlere "olumsuz" tepkiler vermesi, hoşnutsuzluk belirtileri göstermesi ve durumunun klinik olarak kötüleşmesini anlatır. Çünkü cezalandırılma ve acı çekme gereksinimi içinde olan danışan, bilinçdışı derin suçluluk duygusuyla, yeterince hazır olmadığı bir zamanda, övülmeye ve takdir edilmeye, iyileşme ihtimaline katlanamaz. Gerçekte danışan bilinçdışı olarak yaşadığı ruhsal sorunla, suçluluğunu yatıştırmaya ya da azaltmaya çalışmaktadır. Bilinçdışı suçluluk hissi "cezalandırılma gereksinimi duyma" gibi gizli mazoşistik eğilimlere de hizmet etmektedir. Sanki iyileşme ya da iyileşme umudu, danışan için çok özel bir tehditi simgeliyor gibidir. Kendi kendini hasta ederek ve hasta tutarak yani bir nevi "otokastrasyon" gibi, danışan suçluluğuna kendince ve "kendi kontrolünde" bir ceza bulmuştur ve kefaret ödemektedir. Eğer bu ceza veya kefaret ortadan kalkarsa sanki onu daha büyük ve "kendi kontrolünde olmayan" bir ceza beklemektedir. Bu durum iyileşmeye karşı bir direnç olan, hastalığın getirdiği acılardan elde edilen sekonder kazanç direncinin bir sonucu da olabilir.
ÖDÜNÇ ALINMIŞ SUÇLULUK…
Freud bir yazısında, danışanın bir sevgi nesnesi ile aşırı özdeşleşmeden dolayı onun suçluluğunu üzerine alabileceğini söylemiş ve buradan yola çıkarak "ödünç alınmış suçluluk hissi" kavramını ortaya atmış ve bu durumun olumsuz terapötik tepkiye yol açabileceğini savunmuştur. Ancak bu vakaların diğer olumsuz terapötik tepki veren vakalara göre daha kolay iyileşebileceğini de rapor etmiştir.
NASIL BİR SÜREÇ YAŞANIYOR?
Danışanın ilerlemesi gereken bir zamanda gerilemesini ve kötüleşmesini ifade eden olumsuz terapötik tepkide, danışan ilk önce belirgin bir rahatlama yaşar gibi görünür, ardından garip bir korku yaşamaya başlar, şikayetleri daha güçlü bir şekilde geri gelir ve terapistten uzaklaşır gibi olur, cesareti kırılmış gibidir, şüphe duymaya başlar, iyileştiğinde başkalarının haset ve nefretini üzerine çekeceğine dair fanteziler kurar, ümitsizlik hisseder ve "İyileşmek için artık çok geç" gibi laflar ederek terapiyi bırakmak ister.
NEDEN ORTAYA ÇIKAR?
Çocukluğun ilk yıllarındaki önemli ötekiyle yani anneyle bağın terk edilmesi düşüncesinin yarattığı suçluluğu derinden hissetme, bireyselleşme ve ayrılma ikilemleri, gelecekte terapi sürecinde, olumsuz terapötik tepkinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Özellikle ayrılma ve bireyselleşme döneminde yaşanan hayal kırıklıkları, mazoşistik ilişkilerin bir parçası olma, zedelenebilir ve hassas bir kendiliğe sahip olma, doyumdan kaçınarak acı çeken bir yaşamı idealize eden bir anneyle abartılı özdeşim kurma, terapiste haset duyma nedeniyle onu başarısızlığa uğratma arzusu ve depresyona yatkınlık, mazoşistik ve kendine zarar verici bir çekirdeğin iç dünyaya yerleşmesine ve dolayısıyla da olumsuz terapötik tepkiye yol açabilir.
Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…
Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…
Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…
“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…
“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…
Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…