Ruhun dünyevi gerçeklikten kurtulduğu çok özel bir deneyim olan “orgazm”; “şehvetli heyecan, kendinden geçme, aşkınlık ve coşkunluk hali” olarak ifade edilir ve cinsel boşalmayı da içine alan çok mistik bir kavramdır.
Orgazm, çeşitli bedensel ve psikolojik cinsel uyaranlar sonucunda ruhun ve bedenin harekete geçmesi ve bedensel mekanizmaların etkisiyle, bireyde hem bedensel hem de ruhsal olarak deneyimlenen, “geçici şuur bulanıklığı”, “zamandan kopma”, “başka bir âleme gidip gelme”, “kontrol kaybı duygusu” ve 10-15 saniye süren “aşk kaslarında istem dışı ritmik kasılmalar” ile birlikte “tüm bedende güçlü kasılmalar”ın yaşandığı “yoğun boşalma” olarak tanımlanabilir. Orgazm; zorlama ve yapmacıklık olmaksızın “kendiliğinden” oluşan, “ruhta ve bedende şimşek gibi parlayıp sonra aniden sönen parıltılar”dır, “aşkın seksin doğurduğu heyecan hali”dir, “kalpten perdenin kalkması”dır. Cinsel ilişkinin sonlarına doğru yaşanan ve 5-10 saniye süren kasılmalarla kendini gösteren fiziksel ve bedensel rahatlamaya ise “boşalma” adı verilir. Orgazm olmak ile boşalmak aynı şey değildir. Boşalma bedensel bir rahatlamayken, orgazm bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği “çok özel bir bilinç durumu”dur. Psikolojik açıdan orgazm, bir tür trans durumunda kendinden geçiştir. Orgazm kavramı, daha çok bilinç haline galip gelen cinsel hisleri ve heyecanları, özellikle “kendinden geçme durumu”nu ifade eder. Yoğun duygusal durumlarda veya kendi kendine yapılan mastürbasyonla deneyimlenen keyif ve boşalma hislerini gerçek orgazm hali ile karıştırmamak gerekir.
UZAK DOĞU SEKS ÖĞRETİLERİ…
Orgazm anı, kişinin bilinci ve hafızası yerinde olmakla birlikte, bedensel duyumlarına, kendisine, dünyevi ve fiziksel varlığına ilişkin hiçbir algılamasının olmadığı ve tümüyle partneriyle bütünleştiği çok özel ve sıra dışı bir bilinç durumudur. Psikoloji biliminde farklı bilinç durumlarından biri kabul edilen orgazm, “ruh ile beden ilişkisinin belirli bir dereceye kadar gevşediği, dış dünya ile bağların kesildiği özel bir durum, bir degajman durumu” olarak tanımlanır. “Kamasutra” ve “Tantra” gibi “Uzak Doğu seks öğretileri”nin kadim sırlarına vakıf olan uyumlu çiftler, orgazmı tam anlamıyla deneyimleyebilirler. Orgazma ulaşabilenler, daha çok, uzak doğu seks tekniklerini, aşk oyunlarını, cinsel fantezileri, çeşitli nefes ve gevşeme tekniklerini kullanan çiftlerdir. Bu çiftler orgazm sırasında yaşadıklarını “benliğin yok olması, şaşkınlık, sevinç, aşk, aşkınlık, mutluluk” gibi sözcüklerle ifade etmeye çalışmışlarsa da yaşadıkları deneyimin sözlerle ifade edilemeyeceğini, ancak bizzat yaşanarak anlaşılabileceğini bildirmişlerdir. Diğer bir ifadeyle orgazm, tarifi mümkün olmayan ancak yaşanabilecek bir deneyimdir.
HAYATIN SIRRINA ERMEK…
Ruhun ve bedenin hissettiği şehvet, sevgi, mutluluk, neşe, ihtiras, tutku, gibi duyguların tümü birer orgazm durumudur. “Mistik zevk” ve “şehvetle tutuşarak kendinden geçme”deneyimi olan orgazm, “karşılaşmak”tır, “yüz yüze gelmek”tir, “buluşma”tır, “derinlere dalmak”tır, “coşmak”tır, “manen sarhoş olmak”tır, “ilahi bir aşk durumu”dur, “duyular âleminden ayrılmak”tır, “hayatın sırrına ermek”tir, “kendinden dışarı çıkmak”tır. Orgazm anında kişi, zihinsel bir yanılsamayla gördüğünü ve deneyimlediğini bir “rüya” olarak değil, yaşamış olduğu “gerçek” bir olay şeklinde algılar. Orgazm anında sözcüklerle tarif edilebilmesi mümkün olmayan bir mutluluk ve bir sevinç duygusu hisseder; dış dünyayla her türlü bağı kesilir, kendi benliğini aşar. Ruhsal ve bedensel olarak kendini partneriyle ve evrenle birleşmiş, bütün olmuş hisseder. Bu deneyimi yaşayan kişi, çok özel durumlarda ruhunun bedeninden ayrılarak başka yerlere seyahat ettiğini de görebilir. Bütün bunları uyku-uyanıklık arasındaki bir durumdayken bir rüya gibi yaşıyor olmasına rağmen, tüm bunları gerçekten ve tüm benliğiyle yaşadığına inanır. Gerçekte ise bu kişi yalnızca geçici bir bilinç bulanıklığı yaşamıştır. Bu durumun yaşanabilmesi için kişinin zihnindeki düşüncelerden oluşan karmaşıklığı azaltması, derinlere dalması, boşalma kontrolünün olması ve hislerine odaklanması gerekir. Güçlü bir orgazma ulaşmak son hedef olmamalıdır, asıl hedef, zihnin boşaltıldığı ve sadece hislere odaklanılan bir ara durumda, yani cinsel yanıt döngüsünde “zevkli düzlük” olarak bilinen “plato evresi”nde seksin keyfini çıkarabilmek, “bir ve bir arada olabilmek” olmalıdır. Bu ara durumda kalabilmeye ve orgazma ulaşabilmeye yardımcı olan yollardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz: “Güzel sevişme sanatı”, “kadim seks öğretileri”, “müzik eşliğinde bedensel ritmik hareketler ve danslar yapmak”, “sesli olarak cinsel sözler söylemek”, “ötekinde kendini bulmak”, “ruhu ve bedeni merakla keşfetmek”, “var olmak” ve “anda hazır olmak”…
CENNET BAHÇESİNİN KEŞFİ…
Orgazm gelince dünya gider. Orgazm durumunda düşünce ve bilinç olmaz; aksi durumda, yani düşünce ve bilinç olursa da orgazm olmaz. Orgazm olan kişinin gördüğü gerçek, duyu organlarıyla algılanan normal bir bilinç durumu değil, kişiye özgü özel bir idrak durumudur. Orgazm, kişinin zihnini her türlü dünyevî duygu ve düşüncelerden arındırıp tamamen boşalttıktan sonra zihnin aydınlanması ve ruhsal, bedensel tüm gerçeklerin oraya yansımasıdır. Bedenimizin cennet bahçesinin keşfi olan orgazmın son noktası, birleşip, bütünleşerek bir olmaktır. Ancak bir olmak sadece cinsel birliktelik değil, kendi benliğinden ve dolayısıyla dünyadan tamamen sıyrılarak evrenle de bütünleşmektir. Orgazma ulaşmak, yaşam enerjisinin bedenimizde engellerle karşılaşmadan serbestçe dolaşmasını sağlayarak sağlık, zindelik ve uzun bir ömür için gerekli gücü verir.
NİRVANA’YA ULAŞMAK…
Budizm’de her türlü isteklerden, duygulanımlardan, tutkulardan arınıp en yüksek ruh durumuna erişme anlamına gelen “Nirvana”, ölümden sonra değil, şimdi ve burada gerçekleştirilebilecek ruhsal bir aşamadır. İstek ve arzuların bittiği, ıstırabın artık olmadığı bir iç dinginliğine, aşkın bir sevince ulaşmaktır. Nasıl ki tüm istek ve arzuları bırakmadan, olanla veya gelenle yetinmeden Nirvana’ya erişmek mümkün değilse, orgazm olma hedefinden vazgeçmeden de orgazma ulaşılamaz. Tıpkı Nirvana’ya erişen kişinin eylemlerinde hayata bilgece katlanmasını, olayların doğal akışını kabullenmesini bilmesi ve kendini aşarak bütünle bir olması gibi, orgazm olan kişi de sıkıntısını, üzüntüsünü kenara bırakarak özgürlük, şehvet, aşkınlık, coşku ve sevinç içinde akıp gitmekte olan yaşam ırmağı içindeki yerini alır ve anın tadını çıkarır. Manevi kurtuluşu ve olgunlaşmayı anlatan Nirvana felsefesine benzer bir özellik taşıyan orgazm anlayışı, hayatın, ruhun ve bedenin güzelliklerini yaşamanın yollarını anlatır. Olanı, olduğu gibi kabul etmek gerektiğine inanan orgazm anlayışı, şehvete bulanmış sevginin yaşam enerjisi olduğunu savunur. Orgazmı yaşayan kişiler, bu deneyimlerinde, genellikle ruhlarının bedenlerinden ayrılarak başka âlemlere gittiklerini, Nirvana’ya ulaştıklarını, orada çok özel ve sıra dışı deneyimler yaşadıklarını iddia ederler. Bu şekilde yaşanan deneyimlerden, çoğunlukla ruhun ölümsüz olduğu ve bedenden ayrı olarak bilinçli bir şekilde yaşayabileceği görüşleri ortaya çıkmıştır. Ancak bu görüşler herkesçe kabul edilmez ve psikoloji bilimi bu tür deneyimleri kişinin kendi zihninde oluştuğu halüsinasyonlar olarak görür.
MİKRONUN MAKRO İLE BULUŞMASI…
Orgazma ulaşmanın en etkili yolu, “düşüncelerden arınmak”, “zamandan kopmak”, “anda hazır olmak”tır. Dolayısıyla da orgazm olmaya çalışmak için zihnin zorlanması bir işe yaramaz. Çünkü orgazm, anda kalan, andaki bedensel duyumlara odaklanan ve sadece hissetmeye çalışan kişinin ulaştığı konsantrasyonla doğal olarak kendiliğinden gerçekleşir. Orgazma giden yolda aşkın seks, sadece sevişmektir, sevginin ve şehvetin paylaşılmasıdır, başka bir amaç gözetilmez. Nefes alış-verişe ve hislere odaklanılır, zihin ve beden sakinleştirilir, iç derinliğe ulaşılır. Bu sayede de içgörü, sezgi, koşulsuz sevgi, aşk, şehvet ve sevecenliğin kendiliğinden ortaya çıkması mümkün olur ve cinsel birleşmeye mistik bir boyut katılarak “mikronun makro ile buluşması” gerçekleştirilir.