Cinsel birleşme esnasında yani penisin vajina içinde olduğu anda yaşanabilecek en büyük cinsel sorunlardan biri olan penis captivus, cinsel birleşme sırasında kadının vajina kaslarının kasılıp penisi kilitlemesi ve penisin vajinadan çıkışını engellemesi durumu olarak biliniyor. Yani cinsel ilişki sırasında kadının vajina kasları penisin etrafına kenetleniyor, çiftin bütün çabalarına rağmen penis vajina içinden kurtulamıyor. Son derece ürkütücü bir durum olan “penis captivus”un çok iyi bir özelliği var; o da gerçek olmayışı!
EN YAYGIN CİNSEL MİTLERDEN BİRİ…
Vajina kilitlenmesi veya seks yaparken kilitlenip kalma bilimsel olarak gerçekten tespit edilmemiş, kesinlikle doğrulanmamış bir durum. Bu durumun tıp çevrelerince “penis captivus” olarak adlandırılmasında ilginç bir metafor var; vajina kilitleyen, penis ise kilitlenen olarak düşünülüyor. Yani vajina hapse, penis ise tutsağa benzetiliyor. En yaygın cinsel mitlerden (doğru bilinen yanlış, hurafe) biri olan penis captivus, ürkütücülüğü nedeniyle vajinismus (seks yapma korkusu) gibi cinsel işlev bozukluklarının sebeplerinden biri olarak dikkat çekiyor.
GERÇEKTE NE OLUYOR?
Gerçekte, penis vajina tarafından sadece birkaç kere kenetlenip bırakılıyor. Bu bir tutsaklıksa, bu tutsaklıktan iki taraf da zevk alıyor. Kadının boşalmasından önce, vajina kasılmaya başlıyor. Vajina ağzı, kasılmalara bağlı olarak kısa zaman aralıklarında yarı yarıya daralıp genişliyor. Erkeğin en heyecanlı anında penisin çapı daha da genişliyor. İşte, penisin vajinaya birkaç saniyelik tutsaklığı o anda gerçekleşiyor. Vajina ağzının bu şekilde kasılarak daralıp genişlemesi, sekse çok düşkün olanlarda daha da uzun sürebiliyor ve tecrübeli çiftler bu kasılma anını hissedebiliyor. Sonuçta alınan keyif artmış oluyor.
HURAFELERİN GÜCÜ ADINA…
“Hurafelerin gücü adına… Güç vajinada.” Penis captivus; sadece bir hurafe, bir düşünce ürünü. Belki de penisinin hiç küçülmediğini, vajina tarafından çok arzulandığını ve vajinanın zorla penisini alıkoyduğunu hayal eden bir erkeğin fantezisi. Gelin görün ki kanın hücum etmesiyle büyümüş ve şişmiş olan penisin bir daha küçülmemesi ve birkaç kasın var olduğu vajina duvarının ezici bir güce sahip olması imkânsız.Şimdiye kadar ispatlanmış, bir vaka olarak yayını yapılmış, seksoloji kongrelerinde sunulmuş, fotoğrafı veya videosu çekilmiş bir penis captivus olayı hiç görülmedi ama bununla ilgili birçok şehir efsanesi var.
NEDEN GERÇEK DEĞİL?
Penis captivus gerçek olamaz; (1) vajinal açıklık ve vajina duvarları kaygan, yumuşak ve kolay geçişe izin veriyor. (2) Vajina duvarlarında hassas dokuyu kaplayan -aşk kasları adını verdiğim- birkaç kas, penisi kenetleyecek kadar güçlü değil. (3) Kadının kaslarının sıkılaşıp erkeğin girmesini zorlaştıran durumlar var, buna vajinismus adı veriliyor. Vajinismus, vajina duvarını çevreleyen aşk kaslarının istemsiz kasılması ve kadının eşini üzerinden iterek penis-vajina birlikteliğini reddetmesi olarak biliniyor. Ama erkeğin penisinin kadının vajinasının içindeyken, vajina kaslarının kasılıp kadının penisi içinde kilitli tutabilmesi mümkün değil. (4) Boşalma anında vajinadaki kasılmalar 5–10 saniye sürebiliyor. Kadının boşalması bittikten sonra kasılmalar duruyor. Erkek boşaldıktan sonra, penisindeki kan geriye kaçıyor, penis sertliğini kaybediyor ve kolaylıkla vajinadan dışarı çıkıyor.
ŞEHİR EFSANELERİ…
(1) 1872 yılında Alman anatomist, kitabında, hastalarından birinin şu talihsizliğini anlatıyor: Erkek, penisini bir türlü vajinadan kurtaramıyor. Uzunca bir süre bütün çabalar boşa gittikten sonra açılıyor.
(2) 1869 yılında Dr. Sylvius, acil bir penis captivus olayı üzerine otele çağrılıyor. Doktor otelde yeni evlileri perçinleşmiş bir durumda buluyor. Kendilerine kloroform (chloroforme) koklatıyor ve kas spazmını giderici ilaçlar veriyor, bunları yaptıktan sonra erkeğin penisi acınacak bir durumda dışarı çıkıyor.
(3) 1879 yılında Fransa’da kadın hastalıkları uzmanı Dr. J. Hubert hastalarından birinin, cinsel birleşme sırasında, penisin vajina içinde kapana kısılmış bir canlı gibi kaldığını yazıyor. Yine başka bir olayı da şöyle anlatıyor: Bir gün önce evlenmiş olan bir çift tarafından penis captivus olayı dolayısıyla sabahın ikisinde çağrılıyor. Karı kocanın bağırıp çağırdıklarını ve ağladıklarını görüyor. Hapsolmuş bir penis, onların ayrılmalarına engel oluyor. Erkeğe yapılan bir morfinden sonra karı-koca birbirlerinden ayrılabiliyor. Bu olay bir daha tekrarlanmıyor.
(4) Alman Seksoloğu Y. Bloch, Bremen şehrinde bir liman işçisinin birleşmeden sonra eşinden ayrılamadığını ve orada toplanan halkın bir ambulans çağırarak çifti hastaneye kaldırdığını ve ancak kloroform ile bayıldıktan sonra ayrılabildiklerini bildiriyor.
(5) 1965 yılında Strasbourg kentinde iki doktor şu ilginç olayı bildiriyor: Bir çift, sinemada karanlıktan yararlanarak birleşiyor, fakat sonunda birbirlerinden ayrılamıyor.
(6) 1965 yılında, Amerika’da bir dergide, şu olay anlatılıyor: Sabahın ikisinde, bir erkeğin sokağın tenha bir yerinde, bir kadınla sıkı sıkı yapıştıkları görülüyor ve hastaneye kaldırıldıktan sonra hapsolan penis dışarı çıkarılabiliyor.
(7) 1920'de, Almanya'da bir kız, genç bir erkekle yulaf tarlasında seks yapıyor ama ayrılamıyorlar, penis captivus meydana geliyor, çift ambulansla hastaneye kaldırılıyor. Bundan sonra genç kız, köyün delikanlıları arasında korku salıyor.
(8) Fransız olan Dr. Chavigny kitabında, bir kadının köpeği ile cinsel birleşmede bulunduğunu, kocasının eve gelip, onların birbirinden ayrılamadığını görünce boşandıklarını anlatıyor.
KÖPEK VE KEDİLERDE PENİS CAPTİVUS GÖRÜLEBİLİYOR
Yukarıda anlatılanlara dair hiçbir kanıt olmamasına rağmen günümüze kadar bu şehir efsanelerinin dilden dile yayılması ve kitaplara konu olması ilginç bir durum. Genç kızları korkutan ve ilk gece seks yapmalarını engelleyebilen penis captivus cinsel mitinin etkisi, köpek ve kedi gibi hayvanlarda penis captivus görülmesiyle yakından alakalı gibi görünüyor. Kedilerde boşalma, erkek kedinin penisinin vajinaya girmesinden hemen sonra oluyor, fakat erkek kedi penisini bütün çabalarına rağmen hemen dışarı çekemiyor. Çünkü erkek kedinin penisinin üzerinde yapışkan mememsi yapılar bulunuyor. Birdenbire çekmek istese de dişi kedi bağırarak miyavlıyor. Köpeklerde ise penis, vajinaya, yarı kalkmış durumda giriyor, penisin içinde kemiğimsi bir yapı olmasa giremiyor. Bu kemiğimsi yapı, köpeğin penisinin sertleşmesini sağlıyor. Penis vajina içine girdikten sonra dip tarafında bulunan şiş kısım penisin içerde kalmasını sağlıyor. Fakat geriye çıkmasını da bir süre olanaksızlaştırıyor. Boşalma ise kesintili ve uzun sürdüğü için, şişlik boşalmanın sonuna dek sürüyor ve ancak uzun bir süreden sonra penis dışarı çıkabiliyor. Bu nedenle sokaklarda çiftleşen ve penisi dışarıya çıkarmakta zorlanan köpeklere kovalarla buzlu su dökmek, sopalarla dövmek sık rastlanan bir durum olarak karşımıza çıkabiliyor.
REZİL OLMA KORKUSUNUN DAYANILMAZ AĞIRLIĞI…
"Vajinadan kurtulamayan penis, vajina tarafından örselenmiş penis, penisini kasılmış vajinadan kurtaramazsın, penisini vajinamla döverim…" Her biri birkaç yüzyıl önce birkaç erkeğin gülüşüp eğlenmek için uydurduğu hikâyeler, fantezilerdir muhakkak. Önce gülünç, sonra ilginç, daha sonra ise ürkütücü hale geldi bu hikâyeler. Silinip gitmemelerinin nedeni ise tıp camiasından bazı kişilerin ilgi çekmek için bu hurafeleri gerçekmiş gibi anlatmasıdır belki. Ya da hurafe olarak anlatsalar da dilden dile aktarıldıkça gerçek zannedilebileceğini hesaplamamaları olabilir. Ne de olsa bir grup insanın bir araya geldiği bir ortamda ilgi çekici hikâyelere ihtiyaç var. Oysa hiç hesap edilmeyen, sakıncalı bir tablo ortaya çıkıyor: Bu hurafeler cinsel konularda bilgisiz ve tecrübesiz olan ve iki köpeğin birleşmesini gören gençleri korkutabiliyor. Bu gençler insan penisi ile kedi, köpek penisi arasındaki farkı bilmedikleri için aynı duruma düşebileceklerini sanıyor. Aşırı hassas erkekler sanki bir kurt kapanında hapis kalacaklarmış gibi düşünüp cinsel birleşmeye karşı soğuyabiliyor. Özellikle erkek cinsel kimliği gelişirken çeşitli travmalar yaşayan, ödipal dönemi sağlıklı geçiremeyen, kendi erkekliğiyle küs olan, cinsel özgüveni eksik ve heteroseksüel bir hayatı seçtiği halde homoseksüel cinsel yönelimi olan erkeklerde bu korkunun daha fazla olduğu bilinen bir gerçek. Yine evli olduğu halde halen bakire olan vajinismuslu kadınların büyük bir kısmında,“Birleşeceğiz ve ayrılamayacağız, bizi hastanede doktorlar levye ile ayıracaklar”, “Penis içime girecek ve orada sıkışacak, bizi battaniyeye sarıp hastaneye götürecekler, rezil olacağız” gibi kilitlenip kalma korkularının olduğu biliniyor.