“Cinsellik” ve “seks” kavramları genellikle birbirine karıştırılır. Cinsellik denildiğinde akla ilk olarak seks gelir ama bu çağrışım her zaman doğru değildir. “Cinsellik”, insanın cinsel özelliklerinin bütününü ve seksi de içine alan daha geniş kapsamlı bir kavramdır. İnsan doğası gereği cinsel arzularını tatmin etmek ve cinselliği yaşamak ister. Cinselliği bir başkasıyla paylaşarak yaşamanın en sevgi dolu ve keyifli yolu “seks yapmak”tır. “Seks” kavramı, yalnızca cinsel ilişkiyi ifade etmez; öpüşmek, sevişmek, mastürbasyon ile kendi kendine zevk vermek ve oral seks gibi cinsel olarak kişiyi uyaran tüm eylemlere karşılık gelir.
CİNSELLİK VE CİNSEL İLİŞKİ…
Psikolojik, fizyolojik ve sosyolojik yönleri olan “cinsellik”, insanın doğuştan getirdiği cinsiyetine ait özelliklerin tümüdür. Kişinin cinsiyeti, ses tonu, giyimi, saç şekli, yürüyüşü, duruşu, cinsel yönelimi ve cinsel kimliği, cinselliğinin bir parçasıdır. Dokunma, öpüşme, sevişme gibi eylemleri içeren “seks yapmak” ise; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza ve hissetmeye odaklanarak, herhangi bir performans hedefi koymadan, zamandan kopma, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni bir “armağan gibi” paylaşabilme, partneri tatmin etme zorlantısı olmadan, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır… Bu çok özel sanat, çoğu zaman “cinsel ilişki”, “cinsel birleşme” veya “çiftleşme” olarak anılır. “Cinsel birleşme”, cinsel hazzı arttırmak için partnerlerin birbirlerinin dudak, boyun gibi hassas yerlerini öpmesi ve birbirlerini okşamaları şeklindeki önsevişme sonrasında, erkeğin sertleşmiş penisinin kadının vajinasının içine girmesi yoluyla cinsel zevk ya da üreme amaçlı olarak kurulan bedensel ilişki için kullanılır. Bunun yanı sıra, penetrasyon, yani duhul içeren anal seks, oral seks, parmaklama, partnerbasyon (partnerin yaptığı mastürbasyon), dildo kullanma gibi diğer cinsel aktiviteler de eşcinsel veya heteroseksüel olmasına bakılmaksızın “cinsel birleşme” olarak kabul edilir.
SEKSİN TARİHİ…
Cinsel ilgi veya cinsel ilişki anlamında kullanılan “seks”, arkasında derin kültürel ve tarihi birikim olan bir kavramdır. Seks sözcüğünün ilk defa Romalılar tarafından kullanıldığı ileri sürülmektedir. Bazı kaynaklara göre de seks sözcüğü, Yunancada kişinin fiziki ve ahlaki durumunu ifade eden “hexis” sözcüğünden türemiştir. Latincede “sexus” sözcüğü “ayrışma, dişi ve erkek ayrışması, cinsiyet” anlamına gelmektedir. Seks sözcüğü edebiyatta ilk kez Cicero tarafından kullanılmıştır. Montaigne; “Cinsel eylem insanlara ne kötülük etti ki kimse utanmadan söz edemiyor ondan, ciddi ve edepli konuşmalarda yer verilmiyor ona? Yoksa onun sözünü ağzımıza ne kadar az alırsak düşüncesini kafamızda o kadar büyütmeye hak mı kazanıyoruz? Suskun dokunulmazlığın içine kapatmışız bu eylemi. Adalet, dokunmayı, bakmayı suç sayıyor bu suçluya!” derken haklıydı. Çünkü tarih boyunca cinsellik hem merak hem de çatışma konusu olmuş ve insanın neden seks yaptığı sürekli tartışılmıştır. Eski zamanlarda, seks sadece üreme amaçlı bir eylem olarak görülmüş ve seksten zevk almak, özellikle de kadınların zevk alması, kimi toplumlarda hoş karşılanmamış, hatta yasaklanmıştır. Bu durum, ülkemizin bazı kesimlerinde hâlâ geçerliliğini korumaktadır. Tarih boyunca seksin tabulaştırıldığı, sadece belli bir zümrenin hakkı olan bir eylem olarak görüldüğü dönemler olduğu gibi, sekste özgürlüklerin sınırsızca yaşandığı ve her türlü cinsel eylemin serbest olduğu dönemler de olmuştur. Günümüzde ise, seksin üreme amacı ikinci plana itilmiş ve en önemli amacı zevk almak haline gelmiştir.
İNSANLAR NEDEN SEKS YAPAR?
İnsanları seks yapmaya yönlendiren farklı psikolojik ihtiyaçlar vardır. Karşı cins tarafından beğenilmek, arzulanmak, tercih edilmek, kişinin içindeki güvensizlik ve değersizlik duygularını tatmin etmesine yardımcı olabilir. Kişi kadınlığını veya erkekliğini kanıtlamak için seksi bir araç olarak ön plana çıkartabilir. Çocukluğunda sevgisiz bir aile ortamında yetişen biri, karşısındaki kişiden ihtiyacı olan sevgi ve ilgiyi alabilmek amacıyla seksi kullanabilir. Kendi içinde değersizlik ve yetersizlik duygularıyla boğuşan biri, kendini değerli kılmak ve gücünü kanıtlamak için seks yapabilir. Olumsuz seks deneyimi olan biri, bunun intikamını başka kişilerle seks yaparak almak isteyebilir. Geçmişte cinsel olarak reddedilen bir kişi, çekici ve arzu edilen biri olduğunu kanıtlamak için seks yapabilir. Bu amaçların dışında insanları seks yapmaya yönlendiren başka arzu ve ihtiyaçlar da olabilir. Örneğin; “Sevdiğimle tek vücut olmak istiyorum!”, “Partnerimle aramızdaki yakınlığı artırmak istiyorum!” ya da “Partnerime daha yakın olmak istiyorum!” gibi yakınlık ve karşıdaki kişiyi daha yakından tanıma ihtiyacı; “Partnerimle tartışmaktan kaçınmak istiyorum!”, “Partnerimin bana küsmesini istemiyorum!” ya da “Suçlu hissetmek istemiyorum!” gibi kaçınma ihtiyacı; “Sevdiğimle olan ilişkime tutku katmak istiyorum!” ya da “Aşk oyunlarıyla ilişkimize yeni tatlar katmak istiyorum!” gibi yeni heyecanlar tatma arzusu; “Sevdiğimle daha derin bir iletişim kurmak istiyorum!”, “Sevdiğime olan aşkımı ifade etmek istiyorum!”, “Sevdiğimin ruhunu göklere çıkarmak istiyorum!” ya da “Sevdiğime sevgimi göstermek istiyorum!” gibi birini mutlu etme ya da ödüllendirme arzusu, insanların seks yapmak istemesinin nedenlerindendir. Sonuç olarak seks “yakınlaşma ve kaçınma ihtiyacı”nın dışavurumudur. Ancak seks yapma isteği, yakınlaşma amacından çok kaçınma amaçlı olursa zamanla çiftler arasında sorunlar yaşanabilir.