Vücudun içsel ve dışsal çeşitli uyaranlara verdiği otomatik tepki olarak ortaya çıkan ruhsal gerilim olan “stres”; kişinin kendini huzursuz veya baskı altında hissettiğinde verdiği bedensel, zihinsel, duygusal ve davranışsal tepkilerin bir bütünüdür. Baş edilmesi güç yaşam krizleri, işsizlik, boşanma, ayrılık, evlilik çatışmaları gibi ev ve iş hayatındaki olumsuzluklar, her insanda farklı şekillerde strese neden olabilir. Ancak erkeklerin ve kadınların stres durumunda verdikleri tepkiler bazen benzer olmakla beraber farklıklar da sergiler. Stresli bir duruma maruz kalan bir erkek bozulan dengesini yeniden kurmak ve gerçek benliğini korumak için yalnız olmayı tercih eder, ortamdan uzaklaşır ve düşünmek ister. Buna karşılık stresli durumlarda bir kadın gerçek duygularını hissetmeye gereksinim duyduğu için sevdiklerine yakın olmayı, uzun uzun konuşmayı ve duygularını irdelemeyi ister. Bunu başaramazsa dengesi bozulur, vücudunun adaptasyon kapasitesi zorlanır, “abartılı düşünme”, “abartılı tepki verme” ve “abartılı tükenme” şeklinde üç stres belirtisi sergiler. Bu nedenle kadınlarda ve erkeklerde farklı olan stres tepkilerinin doğru olarak yorumlanması önemlidir. Stres tepkilerinin yanlış anlaşılması kadın-erkek ilişkisinde çatışmaya ve uzaklaşmaya yol açabilir.
1- ABARTILI DÜŞÜNME…
Bir şeyi olduğundan büyük ya da çok göstererek anlatmak, mübalağa etmek anlamına gelen “abartma”, ilk stres kaynağı hayata geçtiğinde, yani vücut stresle ilk karşılaştığında verilen zihinsel ve duygusal tepkidir. Bir tür alarm tepkisinin yaşandığı bu dönem, stresi oluşturan durumu azaltmak amacıyla eldeki bütün zihinsel ve duygusal kozların kullanıldığı ya da kullanılmaya çalışıldığı dönemdir. Fizyolojik olarak kasların gerginleştiği, duyguların kabardığı ve duygu patlamalarının yaşandığı bu evrede, kişinin korkması ve heyecanlanmasından dolayı kalp atışları yükselir. Kalbin hızlı çalışması diğer organları etkiler, kan basıncı yükselir, bazı hormonlar daha fazla salgılanır, heyecandan eller titrer, kanın hücum etmesiyle yüz kızarır. tüm bu belirtilere maruz kalan kadın, stresle başa çıkarken, biraz daha duygusallaşır, dengesini yitirir. Kendi duygularıyla başkalarının duygularını birbirine karıştırır, kendini bir şey yapmak zorunda hisseder. Ancak abartılı düşündüğü için yapması gereken çok fazla iş varmış gibi bu yükün altında ezilir ve her şeyi kontrol edip halletmedikçe stresin bitmeyeceğini varsayar. “BEN-merkezci” erkeğin aksine “SEN-merkezci”olan kadın, erkeğin arzularını kendi arzularından önde tuttuğu için, genişler, onun için daha çok fedakârlık yapar. Erkeğin isteklerinin esiri olur ve kendini tamamen tüketene dek “Hayır” demeyi ve uzaklaşmayı başaramaz. Aşırı yük altında ezilir ve sorumluluklarını öncelik sırasına koyamaz. Genellemeler yaparak erkeği suçlamaya başlar. Kadını mutlu edemediği için kendini başarısız hisseden erkek de kadının yüklediği suçluluk ve yetersizlik duygularından sıyrılabilmek için kendini geri çekip, uzaklaşır, yalnız kalmayı tercih eder. Kadının mutsuzluğunu kişisel bir yenilgi ve başarısızlık olarak algılayan erkek çok üzülür ama “Seni hep mutlu görmek istiyorum, senin için ne yapabilirim, neye ihtiyacın olduğunu lütfen söyle bana” diyemez. Düş kırıklığına uğradığını anlatamaz, ona sarılıp, “Seni çok seviyorum, benim için özel ve değerlisin, biriciksin, gel biraz dertleşelim” şeklinde sevgisini ifade edemez ve otomatik olarak kendini kadından uzaklaştırır. Bu koşulda, işin en kötü yanı, kadının yalnız bırakıldığını, sevilmediğini, değersiz olduğunu ve biricik olmadığını hissetmesidir. Bunun sonucunda da kadın abartılı düşünmeye ve sürekli şikâyet etmeye devam edince, erkek kendini daha çok baskı altında hisseder ve suçladığını düşünür. Kadından daha çok uzaklaşır. Bu kez de kadın onu soğuk ve duyarsız olduğu için daha çok suçlamaya başlar. Bu kısırdöngü kadın-erkek farklılıkları görmezden gelinerek devam eder durur. Oysa bu durumdaki bir kadının temel ihtiyaçları daha çok yakınlık görmek, dinlenilmek ve anlaşılmaktır. Bunun için kadının“Abartarak seni suçluyor gibi görünüyor olabilirim, bunun için çok özür dilerim, gerçekte böyle bir amacım yok. Sen suçlu, yetersiz ve başarısız değilsin. Sana ihtiyacım var, dinlemene, dokunmana, yanımda olmana, anlamana çok ihtiyacım var” demesi gerekir.
2- ABARTILI TEPKİ VERME…
Stres altındaki kişi, abartılı düşüncelerin altında ezilmesinin bir sonucu olarak kendiliğinden abartılı tepkiler verme şeklindeki ikinci stres tepkisini yaşamaya başlar. Düşünsel ve duygusal rahatsızlıklarını biriktirmeye, yaşadıklarına seçimleriyle, davranışlarıyla ve sözleriyle aşırı tepki göstermeye ve erkeğin olumsuzluklarına odaklanır. Vücut abartılı tepkiler vermeye başladığında stres hormonu olarak bilinen adrenalin hormonu daha fazla salgılanır. Kan sindirim sisteminden çekildiği için midede çok yoğun bir şekilde asit üretilmeye başlayarak, hazımsızlık, ülser, gastrit gibi sindirim sistemi sorunları ortaya çıkar. Bağışıklık sistemi zayıflar, hastalanma ve öfkelenme daha kolay ve hızlı olur. Bu dönemde erkek, kadının yaptıklarını haksızlık olarak ve mantıkdışı görmek yerine, ona kendini nasıl hissettiğini sormalı, suçlamaları kişisel olarak üzerine almamalı, savunmaya geçmeden, kadını olduğu gibi kabul ederek, herhangi bir çözüm önerisinde bulunmadan “göz teması, ten teması ve gönül teması” kurarak dinlemeli ve anlamaya çalışmalıdır. Bunun için erkek“Sinirli olduğunu görüyorum, neler oldu?” dedikten sonra, kadının anlattıklarını sabırla sonuna kadar dinlemelidir. Onun anlattıkları bittikten sonra da sinirlenmemesi gerektiği konusunda bir açıklama yapmak veya bir çözüm önermek yerine “Seni sinirlendiren başka neler var?” diye sormalıdır. Böylece kadının hatalı davrandığını vurgulamak yerine, yaşadığı stres için ona anlayış göstermiş olur. Çünkü kadınların dokunulmaya ve kucaklanmaya gereksinimleri çok fazladır. Kadın konuşurken erkek ara sıra “Böyle hissetmekte çok haklısın!” gibi empati ve güven ifade eden sözler söyleyerek ona saygı duyduğunu, onu anladığını göstermelidir. Böylece kadın kendini rahatsız eden konularda yaklaşık 15 dakikalık bir süre konuştuktan sonra sorununun temeline inerek, nasıl bir çözümü olduğunu fark edebilir ve kendini daha iyi hissedebilir. Erkek tarafından sevildiğini, değer verildiğini ve önemsediğini düşünür, abartılı tepki vermeye saplanıp kalmaz, siniri ve üzüntüsü azalır, hatta abarttığını fark edip gülmeye bile başlayabilir. Çünkü erkek kendini savunmak yerine, kadının gevşemesi ve rahatlaması için gerekli ortamı yaratmıştır. Böylece kadın daha sevecen, daha olumlu, daha sevgi dolu olur.
3- ABARTILI TÜKENME…
Vücut, strese karşı direnç geliştirmesine karşın, stresi ortadan kaldıramadığında ve enerji kaynakları tükendiğinde uyum sürecinin üçüncü evresine geçilir. Vücudun bütün enerji kaynaklarının tükenmesi ve savunma mekanizmalarının yavaş yavaş düşmesi sonucunda girilen, depresyon ve boş vermişliğin görüldüğü son safhaya “abartılı tükenme” safhası denir. Çünkü stresin uzun süredir devam etmesi sonucunda kadın kendisini tükenmiş hisseder. Stres, aslında gelişmek, değişmek, olgunlaşmak için bir fırsat olarak görülmelidir. Ancak devamlı strese maruz kalmak da vücuda zarar verir, bazı biyolojik ve psikolojik sorunların yaşanmasına neden olur. Böyle zamanlarda sinirleri bozulan kadın yalnız olmadığını hissetmeyi, başkalarının kendisine destek olduğunu görmeyi, sırtından birkaç ufak tefek yükün alınmasını çok arzular. Ayrıca kadın kendini abartılı tükenmeden koruyabilme gücüne sahiptir. Stres çoğunlukla düşünsel nedenlerden kaynaklanır. Çünkü düşünceler duygulara, duygular bedensel duyumlara ve bunlar da bir sonuç olarak davranışlara, seçimlere ve söylemlere yol açar. Olumlu düşünüldüğünde duygular, duyumlar ve sonuçlar da olumlu olur ve ruha şifa verir. Kadın bu şifayı kendi içinden, kendi kaynaklarından üretebilecek güçtedir.