Terapist ile terapistin yardımını kabul eden danışan, terapötik sözleşme yaparak sanki kadim bir yolculuğa birlikte çıkarlar. Danışanın içsel ve dışsal dirençler konusunda terapötik çalışma yapmayı ve kendi içsel sorunlarıyla ilgilenmeyi kabul ettiği bu kadim yolculuk, genellikle uzun sürer. Bu yolculukta yapılması planlanan terapötik çalışmayı, sağlıklı ve şifa verici bir biçimde sürdürebilmek için gerekli olan temel bağa, çalışma ve tedavi işbirliğine “terapötik işbirligi” denir. Bu işbirliği akla ve terapötik ortama uygun bir biçimde çalışmayı sağlayan ve danışanı aktif bir işbirlikçi hale getiren çok özel ve interaktif bir ilişkidir. Psikanalitik kuramsal bilgiler doğrultusunda yapılandırılmış profesyonel ve yakın bir ilişki olan terapötik ilişki, aynı zamanda terapist ve danışan arasında gelişen ve her ikisinin de kişiliklerinin ve tutumlarının kaçınılmaz bir biçimde etkili olduğu interaktif bir etkileşimi içeren ve insan olmaktan kaynaklanan unsurları da içinde barındıran derin, kapsamlı, karmaşık ve özgün bir ilişkidir. Bu ilişkide esas olan danışanın yetişkin parçasıyla terapistin terapötik bir ittifak kurabilmesidir. Zihinsel yaşamında kaybettiği egemenliği danışanın yetişkin parçasına yeniden verebilme amacıyla kurulan bu ittifak, danışanın zayıflamış egosunu güçlendirmeyi amaçlar. Terapist ve danışan, kendilerine dışarıdaki gerçek dünyanın ve psikoloji biliminin esaslarını temel alarak, bilinçdışının içgüdüsel isteklerine ve süperegonun vicdani taleplerine karşı birleşen bir takıma dönüşürler. Bu anlaşma “terapötik durum” denilen teknik bir pozisyonu oluşturur. Terapötik durumda, danışanın egosunda “terapötik bölünme” meydana gelir. Danışanın gerçeklik temelli öğelerini içeren ego parçası, terapinin amaçlarıyla özdeşleşir. Bu özdeşleşme ve danışanın kendisini ayrı bir kişi olarak gözlemleme ve eleştirebilme yetisi terapötik çalışma için gerekli olan unsurlardır.

TERAPÖTİK İŞBİRLİĞİNİN AKTARIM İLİŞKİSİYLE FARKI…

Terapötik çalışmanın temelinde, danışanın terapisti ile kurduğu "gerçek" ya da "aktarım olmayan" ilişkisi yatar. Bu nedenle bilinçdışı yineleme zorlantısını, yazgıyı, dirençleri ve aktarımı çözümlemek için gerekli olan ve "akla uygun" bir ilişki olan terapötik ilişki ile "akla uygun olmayan" ve danışanın geçmişindeki önemli bir figüre karşı hissettiği aşkın ya da cinsel çekimin yeniden terapistin şahsında canlanmasını içeren aktarım ilişkisini birbirine karıştırmamak gerekir.

TEMEL GÜVEN…

İnsan annesiyle kurduğu ilşki ile önce annesini (nesne) ve daha sonra kendisi yani kendiligini keşfeder. Bu keşifte insanlara ve dünyaya karşı hissedilen, bebek (özne) ile annesi arasındaki işbirliğinin içselleştirilmesiyle hissedilen ve yaşamın ilk aylarında ortaya cıkan "temel güven duygusu" esastır. Terapötik işbirliği de bu temel güven duygusundan nasibi alır. Çünkü terapötik ilişki, anne-çocuk ilişkisi gibi derin ve yakın bir ilişkidir. Bu nedenle terapötik ilişki yalnızca danışanın daha iyi olmasını istemek ve bunun için birlikte çalışma yapmak olarak görülmemelidir. 

TERAPÖTİK İŞBİRLİ KURMA BECERİSİ…

Terapinin başında, danışanın iyi bir terapötik işbirliği oluşturma yeteneği olup olmadığı ve terapi sırasında ortaya çıkacak olan gerilimlere dayanabilme gücünün var olup olmadığı, terapist tarafından iyi bir şekilde değerlendirilmelidir. Bu yeteneğin ve gücün olmadığı durumlarda ise, terapist ilk önce danışanın tedavi işbirliği kurma yetisini geliştirmeyi hedeflemelidir.

Terapötik işbirliği kurmak sadece danışanın görevi değildir, terapistin de sorumlulukları ve yeteneklerinin payı vardır. Terapist danışanına ne kadar güven verebilirse ve saygısını gösterirse, terapötik işbirliği de o kadar güçlenir ve devamlılık gösterir. Çünkü danışan hem terapistin dostça ve sahici olan insani özelliklerine ihtiyaç duyar hem kendini güvende hissetmek ister hem de terapistin kendi bilinçdışı malzemesine katlanabilirliğini içselleştirir. Böylece danışan güven dolu bir atmosferde, daha önce katlanamadığı ve kabul edemediği yönlerine daha kolay ve güvenle bakabilir, onların üzerinde terapistle birlikte çalışabilir.

Cem KEÇE

Yeni İçerikler

VAJİNİSMUS: “BİR KAÇINMA VE ERTLEME BOZUKLUĞU”

“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…

7 ay ago

GEÇ BOŞALMA

Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…

7 ay ago

CİNSEL FANTEZİLER VE CİNSEL AŞK OYUNLARI

“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…

7 ay ago

PENİSİ TAKINTI YAPMA BOZUKLUĞU

Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…

7 ay ago

SERTLEŞME BOZUKLUĞU

Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…

7 ay ago

ERKEN BOŞALMA KADER DEĞİLDİR

En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…

7 ay ago