Yakın bir ilişkide iletişime ve paylaşıma erkeklere oranla daha fazla önem veren kadının, üzüldüğünde, bunaldığında, hayal kırıklığına uğradığında ya da öfkelendiğinde sevgi dolu ve sağlıklı bir iletişim kurması kolay değildir. Çünkü kendine özgü bir algı, düşünme ve tepki modeli geliştirmiş olan kadının olumsuz duyguları ön planda olduğunda geçici olarak kontrolünü yitirir, koşulsuz sevgi ve kabul arar, güven duyacağı birilerine yakın olmak ister ama buna rağmen suçlayıcı ve eleştirel bir tavır takınır. Bu anlarda kurulan iletişim kadın ve erkek cinsiyet farkları, içinde yaşanılan kültürel ortamdan kaynaklanan farklı özellikler, suçlama ve genellemeler, kadının en kötüsünü düşünmesi ve eleştiren bir tavır takınması nedeniyle çoğu zaman kavgaya dönüşür. Eşinin kendisine ihtiyaç duyduğunu, zayıf ve duyarlı olduğunu hatırlamak yerine, kadını olumsuz ve incitici olarak algılayan erkek, şefkatli, anlayışlı ve saygılı bir tavırla konuşamaz, kırıcı olur, kadından uzaklaşır, katı ve ilgisiz görünür, susar ve yalnız kalmak ister. İşte bu gibi çok özel anlarda konuşmanın pek etkisi olmaz, konuşmak yerine, “WhatsApp tekniği” ile kadın düşüncelerini ve olumsuz duygularını suçlamadan ve genellemeler yapmadan, ben dili kullanarak paylaşabilir. Olumlu duyguları tekrar hissedebilmek için çoğu zaman önce tüm olumsuz duyguları hissetmek gerekir. WhatsApp’tan yazmak, kadına eşini incitmeden kendi duygularına ve düşüncelerine yukarıdan ve dışarıdan bakma imkânı tanır, duygularını özgürce ifade ederek kendiliğinden daha gerçekçi ve sevecen bir hale gelir, olumsuz duygularının yoğunluğunu kendiliğinden azalır, olumlu duyguları daha yoğun yaşamasına olanak tanır ve zamanla farkındalığını arttırır. Olumsuz duygularını WhatsApp’tan yazan kadın, önce rahatlar ve gevşer, sonra yazdıklarını okudukça ne kadar sevgiden uzak göründüğünü fark eder ve paylaşılan olumsuz duyguların yerine yeniden olumlu duygularına yer açar, erkek tarafından anlaşılıp kabul edilme şansını yakalar ve eşi için sevgi dolu bir jest yapma hayali kurar. Yazarken daha güvenli, daha pozitif ve takdir dolu olan kadın, WhatsApp tekniği ile kafasındaki tüm düşünceleri, kalbindeki tüm duyguları ve içindeki tüm arzuları sorumluluk alarak, hiçbir şekilde sansür uygulamadan dile getirdiğinde olumsuz duyguların etkisinden kurtulur, özgürleşir. Sorumluluk almak derken suçlama ve genellemeler yapmamayı, ben dili ile duygularını ve düşüncelerini yazmayı kastediyorum.
ÖRNEK MESAJ…
Duyguları ve düşünceleri paylaşmak, kadının kendini zayıf gibi hissetmesi veya reddedileceğini düşünmesi nedeniyle korkutucu olabilir. Ama çoğu zaman yakınlık ortaya çıkartır. WhatsApp tekniğinde ilk önce “öfke”, “hüzün”, “korku” ve “pişmanlık” gibi olumsuz duygular yazılır, sonra erkekten beklenen yanıt onun ağzından yazılır ve daha sonra da tüm yazılanlar WhatsApp’tan “gönder” tuşuna basarak erkekle paylaşılır. WhatsApp tekniğini uygulamak için kadın kendine yalnız kalabileceği bir yer bulmalı ve kalbinden geçenleri yazmalıdır: “Sevgilim, kalbimden geçen duygularımı seninle paylaşmak istiyorum. İşine daha çok önem verdiğini düşündüğüm için çok öfkeliyim, kendimi kızgın hissediyorum. Bu durum beni çok üzüyor, kendimi hayal kırıklığına uğramış hissediyorum. Bana zaman ayırmanı ne çok isterdim. Çünkü bu durum beni korkutuyor ve ilişkimiz kötüye gidecek diye kaygılanıyorum. Ben böyle birbirimizden kopuk bir evlilik hayatımız olsun istemiyorum. Benim daha çok paraya değil, sana ve senin sevgine ihtiyacım var. Çoğu zaman evde yalnız kaldığım için, sen eve geldiğinde öfkeli davranıyorum, bunun için çok üzgünüm, elimde değil, bazen kendimi kontrol etmek zorlanıyorum. Ama her şeye rağmen seni çok seviyorum, seninle ve başarılarınla gurur duyuyorum. Ve senden de şunları duymak istiyorum: Öncelikle ben de seni çok seviyorum. Benimle duygularını paylaştığın için teşekkür ederim. Seni anlıyorum. Seni bu kadar üzdüğümün ve yalnız bıraktığımın farkında değildim, ne olur beni affet. Artık sana daha çok vakit ayıracağım. Eski mutlu günlerimize geri döneceğimizden eminim. Artık sana karşı daha sabırlı ve anlayışlı olacağım. Sen bunu hak ediyorsun. Eşim olduğun için teşekkür ederim. Bu gece keyifli ve sevgi dolu bir gece geçirmeye ne dersin?” Erkek yazılanları okuduğunda düşünebilmek ve yanıt vermek için biraz zamana ihtiyaç duyabilir.
SEVGİ VE SAYGI ESAS…
İletişim kurmak bir sanattır ama öğrenilebilen ve geliştirilebilen bir sanattır. Bu nedenle sevgi ve saygı dolu iletişim kurmayı öğrenmek mümkündür ama çok çalışmak, emek harcamak, okumak, kişisel anlamada kendini geliştirmek gerekir. Eğer iletişim kurmakta sorun varsa, öncelikle bu senaryosu çocuklukta yazılmış bir yazgıdır, sonra tümüyle eşinizin hatası değildir, karşılıklıdır, daha sonra doğru eğitim ve deneyim eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Yakın ilişkilerin sağlıklı ve mutlu devam edebilmesi, erkeğin kadının duygularını göz teması, gönül teması ve ten temasıyla dinlemesine, sevgi ve saygıyla anlayabilmesine ve kadının duygularını özgürce ve sorumluk alarak, sevecen ve saygılı bir biçimde paylaşabilmesine bağlıdır. Çünkü kadının değişen duygu ve gereksinmelerini erkeğe sağlıklı olarak iletmesi gerekir, erkeğin de kadının bakış açısını gerçek anlamda anlaması önem taşır. Kadının duygularını paylaşması, özel ve değerli, biricik ve sevilmeye layık hissetmesi, kendine önem verildiğini ve saygı gördüğünü görmesi çok önemlidir. Ama erkeğe göre kadının olumsuz duyguları abartılı, genellemeler içeren, eleştirel ve suçlayıcıdır. Erkek kadının duygularını anlamadığında, önemsemediğinde veya reddettiğinde kadın da sevilmediği ve değerli olmadığı hissine kapılır.
OLUMLU VE OLUMSUZ DUYGULAR…
Sözlük anlamı “belirli nesne, olay veya bireylerin insanın iç dünyasında uyandırdığı izlenim” olan “duygu”, bir his ve bu hisse özgü belirli düşünceler, psikolojik ve biyolojik haller ve bir dizi hareket eğilimi olarak tanımlanabilir. Duyguları olumlu ve olumsuz duygular olarak iki boyutta değerlendirirsek; heyecan, mutluluk, neşe, iyimserlik “olumlu duygular”; keder, üzüntü, korku, kızgınlık, öfke şiddet, kıskançlık ise “olumsuz duygular” olarak tanımlanabilir. Duygular iki amaca hizmet eder: (1) Kişinin harekete geçmesi için enerji temin ederler. (2) Kişinin kendi gereksinimlerini karşılayabilmesi için çevreyi manipüle edebilmesi ya da gereksinimlerini karşılayacak uygun davranışları yapabilmesi için, yönlendirici ya da değerlendirici bir fonksiyon gösterirler. WhatsApp tekniği sağlıklı bir iletişim için çoğu zaman işe yarar, çünkü duyguların sahiplenilmesini ve paylaşılmasını sağlar. Geçmişten köken alan öfke, hüzün, korku ve pişmanlık gibi acıyı iyileştirir ve mutluluk hissedilmesini sağalar. WhatsApp tekniği dışında olumsuz duygularla baş ederken kullanılan diğer stratejiler arasında; dikkatin başka yöne çevrilmesi, nefes ve gevşeme egzersizleri, günlük tutma gibi yapılan faaliyetlerin kayıt edilmesi, spor gibi yeni faaliyetlerin planlanması, düşünce-duygu-duyum-davranış şeklinde 4 D kuralının farkındalığı ile düşüncelerin duyguları belirlediğini kabul etmek, vb. sayılabilir. Tüm bu stratejiler gerçekte insanın kendi kendini yeni baştan eğitmesi için kendisine ebeveynlik etmesi anlamına gelir. Eğer kadın mantıklı ve yetişkin bilinçli egosu ile üzülmek için hiçbir neden olmadığını kabul ettiğinde bile üzülen duygusal bilinçdışı egosunu kabul ederse ve duygularına merhametle kulak verirse, olumsuz duygular bir mucize gibi iyileşebilir ve olaylara çok daha sevecen, çok daha saygılı bir biçimde tepki verebilir. Çoğu insan duygularını gizlemeye ve sevgiyle değil, savunmaya geçerek tepki vermeye koşullanmıştır, üzücü ama gerçek olan budur. Bu nedenle WhatsApp tekniği kendi kendine yardım etmenin harika bir yoludur. Hatta WhatsApp tekniği yalnızca partnerle bir sorun olduğunda değil, her türlü sorun karşısında yararlı olur, psikolojinizde tümüyle düzelme sağlamasa da keşke’si en az olan en doğru kararın verilmesine, iç dünyada sevgiye en çok ihtiyacı olan çocuksu egonun anlaşılmasına, çözümlenmemiş duyguların dinlenmesine, anlaşılmasına, yargılanma ya da reddedilme riski olmadan çözümlenmemiş olumsuz duygu ve istekleri ifade etmeye ve kendi kendini yeniden eğitmeye yardımcı olur. Böylece içteki çocuksu egoya saygı ve sevgiyle davranarak geçmişten kalan yarım kalan işler ve çözümlenmemiş duygusal yaralar yavaş yavaş iyileştirilebilir.
OLUMSUZ DUYGULARLA BAŞ ETMEK MÜMKÜN MÜ?
Olumsuz duyguların varlığını kabul edip, onlarla yaşamayı öğrenmek için; (1) “Birine öfkelenme özgürlüğüm yoksa onu sevmeyi seçemem, sevmeme özgürlüğüm olmayan birini de gerçekte(n) sevemem.” (2) “Bir tehlike durumunda korkmam çok normal, çünkü bu benim için daha önce tecrübe etmediğim bir durum.”, (3) “Suçluluk ve günahkârlık hissedebilirim, o zamanda, o anki benliğimle, o şartlarda en doğru olanı yaptım, şimdi geriye dönüp kendimi yargılamam doğru değil, eğer kendimi bu şekilde yargılarsam bu beni insanlıktan çıkartır ve tanrılaştırır.”, (4) “Yeni bir şey deneyimlerken tedirgin olmam doğal ve olağan bir durum, çünkü insan doğası gereği muhafazakârdır; eski güvenli gelir, yeni ise korkutucudur ama yeniyi ısrarla denemeye devam edersem o da alışkanlığa dönüşür, zamanla, eski olur ve böylece tehlikeli olmaktan çıkar, deneyip göreceğim.”, (5) “Birine karşı hissettiğim bir duygu 'ona karşı hissetmem gerekenler' diye önceden tarif edilmişse, onunla meselemiz bitmeyecek, hatta başlayamayacaktır bile.”, (6) “Gerçek hayatta 'böyle hissetmem lazım', 'şöyle hissetmemem lazım' diye bir şey yoktur, çünkü hislerim ne yöne gideceğini gerekliliklere sormaz.”, (7) “Üzerini örttüğüm her şeyin altında kalırım, çünkü bu durumda eksik olduğumu anlarım, hem de eksik bırakandan ya da ona benzeyenden, eksiğimi, beni zaten eksik bırakandan dilenirim bir ömür boyu, bu da beni bağımlı yapar.’’ şeklinde düşünmek gerekir. Böylece insan bu tür olumsuz duygularıyla uzlaşabilir, bu duyguların davranışlarını ve seçimlerini yönlendirmesini engelleyebilir. Bu süreçte yapılabilecek diğer bir şey de kişinin alamadığı ilgiyi, saygıyı, duygularına dair anlayışı, korunmayı ve koşulsuz sevgiyi kendi kendine gösterebilmesidir. İnsan ancak kendi kendinin ebeveyni, seveni ve değer vereni olabildiğinde yetişkin, olgun, özgür ve mutlu olabilir. Böylece insanoğlu kaçmak yerine savaşmış olur; biraz canının yanmasına izin verirse, canının yanması geçebilir.‘‘Her dert kendi dermanıyla birlikte gelir’’ sözünü hatırlar, herkesin şifası kendi ellerindedir…
ÇÖZÜMLENMEMİŞ DUYGUSAL ACILAR…
İnsan hayatında aşırıya kaçılan her şey çözümlenmemiş geçmişin acılarının uyuşturulmasına hizmet eder. Yani yapılan her davranışın, zihinden geçen her düşüncenin, kalpteki her duygunun ve bedendeki her duyumun bir anlamı, bir nedeni, hizmet ettiği bir amacı ve geçmişin tekrarında bir rolü vardır. Bastırılmış duygusal acılar, genelde fiziksel acılara, zararlı dürtülere, saplantı ve bağımlılıklara ya da ruhsal sorunlara dönüşüp insanın erken ölümüne bile neden olabilir. Çünkü çözümlenmemiş duygusal acılar su yüzüne çıkıp tedavi edilmeyi beklerler. Bu nedenle erkeklerde sık görülen “başarılı ve yeterli olma, ihtiyaç duyulma ve takdir edilme saplantısı”, onların içlerindeki duygusal acı ve karmaşayı azaltma umuduyla takdir toplamak için yaptıkları çaresiz girişimlerdir. Kadınlarda sık görülen “sevilen ve değerli olma, kusursuz ve biricik olma saplantısı” ise, koşulsuz sevgiye ve kabule layık olma ve duygusal acılarını azaltma girişimleridir.
“Vajinismus”, cinsel bir işlev bozukluğu olarak tanımlanan ve kadınlarda cinsel ilişki sırasında PSOAS kaslarının, pelvik…
Yoğun stres, gerginlik, anksiyete, mükemmeliyetçi kişilik yapısı, suçluluk ve günahkarlık duyguları, bilinçli ve bilinçdışı düşünceler…
“Cinsel fanteziler”, insanoğlunun hayal dünyasının sınır tanımayan ve sınırlanamayan yaratıcı motifleridir. Cinsel fantezi kurmak kolaydır,…
Her erkek egemen toplumda olduğu gibi ülkemizde de en aşılmaz tabularından biri penis, penis boyu…
Beş duyu ile alınan cinsel uyaranlar ve cinsel fantezilerle beyinden kalkan cinsel uyarılar omurilik üzerinden…
En sık görülen cinsel sorunların başında yer alan “erken boşalma”, cinsel etkinlikler sırasında bir erkeğin…