Yaşlılık süreci cinselliğe ilginin azalmasında önemli bir faktördür. Ancak yaşlanan kişilerin cinselliğe ilgisi devam edebilir.
Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)’in yaşlı olarak kabul edilen 65 yaş ve üstü kişilerde yaptığı Yaşlılık ve Cinsellik Anketi’ne göre erkeklerin %55'nin, kadınların ise %35'nin cinsel arzularının ve beklentilerinin yaşlanmaya rağmen devam ettiğini görüyoruz. Yaşlılıkla beraber cinsel aktivite sayısı azalsa bile haz verebilen bir cinsellik yaşamak mümkündür. Yapılan çalışmada erkeklerin %55'nin ve kadınların %65'nin cinselliği konuşmaktan ve tartışmaktan rahatsız olduklarını gördük. Gençlik dönemlerindeki gibi cinsellik beklentileri olmadan yaşanacak cinsel aktiviteler hakkında konuşmak iyi bir iletişim kurulduğunda ve romantizm yaşandığında mümkündür. Bu amaçla artan duygusal yakınlık yaşanacak fiziksel hazzı arttırarak çiftin özgüvenlerinin yeniden inşasına yardımcı olabilir. Ayrıca kadınların %55'i ve erkeklerin %85'i penisin eskisi gibi sert olmaması durumunda cinselliğin bir anlamının kalmadığı görüşündedir. Yaşlılıkta sertleşmenin oluşması daha uzun sürebilir ve çabuk bitebilir, bu beklenen bir durumdur. Ancak performans anksiyetesi (başaramama korkusu) yaşan ve cinselliği sadece cinsel birleşme olarak algılayan çiftin sürekli penise odaklı bir cinsellik yaşaması elde edilen sertliğinde devamını önler ve kaybedilmesine yol açabilir.
Cinsellik doğumla başlayan ve ölüme kadar süren temel bir insani ihtiyaçtır
Cinsellik doğumla başlayan ve ölüme kadar süren temel bir insani ihtiyaçtır. Cinselliği bir takıntı haline getirmeyen, anın tadını çıkaran, rahat ve huzurlu olan bir kişi, her yaşta cinsel haz alabilecek aktivitelerde bulunabilir. Cinsellik yemek yeme, su içme, uyuma gibi temel insani ihtiyaçlardan biridir, böyle bir olguyu yaşlılar için yok saymak gerçekçi bir yaklaşım değildir. Çünkü yaşlı olsa da her insanın rahatlamaya, gevşemeye, arzulamaya, arzulanmaya, cinsel haz alıp vermeye, ruhunu ve bedenini özgürce paylaşmaya ihtiyacı vardır. Yaşlı bir çifti değerlendirirken cinsel terapist 2 şeyin farkında olmalıdır. Birincisi normal yaşlanma ile cinsellikte meydana gelen değişimler ki bunlar genellikle cinsel işlev bozukluğu olarak görülür. İkincisi, yaşlanan kişilerin yaşları ile ilgisiz cinsel işlev bozukluklarına karşı aşırı alıngan olmalarıdır.
Yaşlılık nedir?
Kişilerin birbirlerine karşı sevgi ve bağlılıklarını ifade etmelerinin önemli araçlarından birisi cinselliktir. Dünya Sağlık Örgütü 65 yaş ve üstündeki insanları yaşlı olarak kabul etmektedir. Yaşlılık, insanların doğum tarihleri ile ilgili değildir, kişinin ruh hali ile ve hayata bakış açısıyla birebir doğru orantılı olan bir gerçektir. Yani kişinin fiziki yapısı, yaşından dolayı yaşlılık belirtileriyle dolmasına rağmen, hayata bakış şekli ve hayattan almış olduğu dersleri kendisiyle özleştirildiği anda yaşlılık, hem kendisi, hem partneri hem de etrafındakiler için korkulacak değil önemsenecek ve haz alınacak bir şekil alır. Bu nedenle yaşlanmak hiçbir zaman anormal bir süreç değildir, doğal ve beklenen bir durumdur. Yaşlanırken bilgeleşen ve yaşlanmanın getirdiği değişiklikleri bir zenginlik kabul eden kişi yaşlığının getirdiği güçlüklerle baş etmenin yollarını da bulacaktır. Yaş yetmiş olsa da iş bitmiştir. Yetmişten sonra da hayat daha güzel olabilir. Artık üreme amaçlı yaşanmayan cinsellik yaşlılıkta cinsellik çok farklı bir boyut alır. İnsanın hayata başlamasıyla beraber önüne çıkacak son duraktır. Sevgi, şefkat, sarılma, öpüşme, dokunma, masaj yapma, birlikte yatma gibi boyutların ön plana geçmesiyle cinsel doyum yaşamak mümkün olmaktadır.
Yaşlıların cinsellikle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmede desteğe ihtiyaçları var
Dünyaca ünlü ressam Pablo Picasso 90 yaşında çocuk sahibi oldu ve yaşlılıkta cinselliğin bitmeyebileceğini savundu. Yaşın ilerlemesiyle birlikte, cinsel istek, haz ve orgazm kademeli olarak azalabilir. Erkeklerin cinsel istekleri azalabilir, boşalma problemleri ortaya çıkabilir, cinsel açıdan uyarılmaları için gereken süre uzayabilir, sertleşmenin ortaya çıkışı daha çok zaman alabilir ve ara sıra sertleşme sorunları yaşanabilir. Ayrıca yaşlanan erkelerde prostat bezinin büyümesi ve sorun çıkarması sık rastlanan bir durumdur. CİSED'in yaptığı bir araştırmaya göre 80 yaş ve üstü erkelerde %50 ila %75 arasında erkeklerin iyi huylu prostat büyümesi yaşadığını ve 41 ila 50 yaş arası bütün erkeklerde bu oranın %30 olduğu görülmüştür. Aynı şekilde yaşlanma ile prostat kanseri riski de artmaktadır. He ne kadar iyi huylu prostat büyümesi cinsele etkinliği etkilemese de, belli ameliyatlar gerekebilir ve prostat kanseri de sertleşme bozukluklarına yol açabilir. Kadınlarda ise östrojen hormonundaki azalmaya bağlı olarak vajinadaki kayganlık, esneklik ve cinsel istek azalabilir. Ayrıca bazı durumlarda orgazm sırasında rahatsızlıklarda tespit edilmiştir. Menopoz sonrası yıllarda cinsel olarak aktif olan kadınlarda bu etkilerin daha az olduğunu görülmüştür. Son olarak yaşlı insanların bunama sorunundan muzdarip olduğu görüşü tamamen doğru değildir. Yaşlılar arasında bunaklık şikayetleri olanların oranı küçüktür, yaklaşık %2-12 arasındadır. Ne var ki bu yine de önemli bir orandır, özellikle de yaşlılar arasında cinsel ve evlilik uyuşmazlıklarının nedeni olan akli fonksiyonların kapsamında değerlendirildiğinde. Akli süreçlerdeki değişiklikler kişinin kişiliğini de etkiler, aynı şekilde bilişsel işlevlerini de. Bu değişiklikleri genellikle eşin kabul etmesi ya da anlaması zordur. Yukarıdaki değişikliklerin çiftin cinsel yaşamını etkileyip etkilemediği ya da evlilik hayatında veya cinsel aktivitelerde sıkıntılara yol açıp açmadığına karar vermek önemlidir. Eğer bu faktörler sorunu tetiklediyse, eğitimsel bir terapi tedavisinden fazlasına ihtiyaç vardır. Ayrıca bazı tıbbi müdahaleler de mümkündür, bunlara örnek olarak çeşitli kayganlaştırıcıların kullanımı ya da sertleşme bozukluğunu çözmek için Viagra ve Levitra gibi ilaçların kullanılması ve penis protezleri verilebilir. Ayrıca azalan cinsel aktiviteler nedeniyle sıkıntı, utangaçlık ve suçluluk duyan çift; cinsellik ile toplumun kendilerinden beklediği davranışlar arasında çatışma yaşayabilir. Bu nedenle yaşlıların cinsellikle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmede desteğe, bireysel psikoterapiye, evlilik terapisine veya cinsel terapiye ihtiyaçları olabilir.
Her organ yaşlandığı gibi cinsel organlar da yaşlanır
Kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, depresyon, romatizma, sigara, alkol ve hormon düzensizlikleri yaşlılıkta cinselliği olumsuz etkileyebilir. Haz veren bir cinselliğin yolu kişinin kendi vücuduyla barışık olmasından geçer. Çünkü her organ yaşlandığı gibi cinsel organlar da yaşlanır. Yani sağlıklı ve mutlu bir cinselliğin cinsel organlar ve vücut görüntüsü ile genellikle bir alakası yoktur. Eğlenmek cinselliğin temel bir parçasıdır ve sıklık önemli değildir. Cinsellikte çekincelere yer yoktur, çift yaşlanmaya bağlı olarak karşılıklı çekiciliklerini yitirmiş olsa bile tekrar elde edebilirler. Yani samimi ve açık olarak konuşmak, cinselliği bir performans gösterisi olarak görmemek, beyni kapatarak anın tadına odaklanmak, cinsel fanteziler kurmak, cinsel aktiviteler sırasında veya sonrasında partnerini yakın hissetmek, birbirine dokunarak heyecanlanmak, fantezi ve cinsel istekle ilgili olarak endişe, suçluluk ve korku duymamak, tensel uyum ve karşılıklı anlayış ile cinsel çekicilik tekrar elde edilebilir.
Yaşlı çiftlerin evlilik terapisinde dikkat edilmesi gerekenler
Evlilik terapisi bakımından yaşlı ve genç çiftler nitelik olarak birbirlerinden ayrı değildir ve benzer bir etkileşim içerisinde olurlar. Yaşlılıkta ortaya çıkabilecek fiziksel cinsel sorunlar ve evlilik çatışmaları yumuşaklık, sevecenlik, güven ve tanışıklık sayesinde kolayca aşılabilir. Yaşlı çiftlerin karşılaştığı evlilik ve cinsel sorunlar genç çiftlerinkinden farklı değildir. Ne var ki, yaşlıların yaşadığı fiziksel, psikolojik ve sosyal kayıplar yüzünden, terapistler kendi yaklaşımlarını onların ihtiyaçlarına uydurmak durumundadır. Terapistin hastalarıyla oluşturduğu hedefler net olmalıdır. Ayrıca yaşlı kişilerin yaşlanma ile meydana gelen eksikliklerden ötürü kapasiteleri dikkatli değerlendirilmelidir. Bu genç ve yaşlı çiftler arasındaki en önemli farklılıktır. Benzerliklerin farklılıklardan çok olduğunu hatırlamalı ve gençler gibi yaşlıların da ilişkileriyle mükâfatlandırılma hakları olduğu unutulmamalıdır. Yaşlı çiftler ile çalışan evlilik terapistleri kişilerin yaşlanmaları ile kaybettikleri ve değiştikleri 3 konuya dikkat etmelidir. Bunlar; zihinsel durumun değişimi, fiziksel kapasitenin değişimi, hayattan beklenti ve rollerin değişimidir. Bu değişimler çiftleri çeşitli şekillerde vurabilir: Kurulan ilişki zamanla muhtaçlık ilişkisine dönüşebilir. Yani kadın aniden kendisini kocasına bakmakla yükümlü bir bakıcı rolünde bulurken, erkekte kendi ihtiyaçları için çok alıngan olabilir. Bu durum iki tarafın bir biri ile ilişkisinin sıklığını ve yoğunluğunun değişiminde çok etkili olabilir. İnsanlar yaşlandıkça, kendilerini yükselen bir ihtiyaç ile öncelikli ilişkilerine bağlı olarak bulur. Evlilik terapisti için ilk ilişkinin bu yakınlığa dayanıp dayanmadığı önemli bir konudur. Benzer şekilde yeni evlilerde de beraber geçirilen zaman hızlı bir şekilde azalır ve daha önce tolerans gösterilen çıkışlar zamanla bir eşin tolerans gösteremeyeceği çıkışlara dönüşebilir. Bununla birlikte ilişkilerde problematik olarak tanımlanmış olan bu uyum süreci belirgin bir engel oluşturabilir. Çiftlerden birisinin geçici ya da kalıcı bir rahatsızlığının yarattığı sıkıntı evliliğe etki edebilir. Sağlıklı ilişki içindeki çiftler öncelikle bu rahatsızlığa karşı ilişkilerinin istikrarı için direnç gösterirler. Yaşlanma ile ilişkili cinsel problemler bu kategoride yer almaktadır. Örneğin, erkek artan yaş ile birlikte gelen sertleşme bozuklukları yaşaması ile beraber kendisini eşinden uzaklaştırır ya da kendisini bu problem nedeni ile suçlayabilir. Kadın da cinsel ilişkinin acılı olmaya başlaması ile cinsel ilişki konusunda direnç gösterebilir. Aile içi iletişimsizlik nedeni ile gözde büyütülmesine karşın bu sorunlar kolaylıkla çözülebilir. Cinsellik dışında kalan problemler de bu sıkıntıların etkisi ile oluşmaktadır. Buna örnek olarak eşlerden birinin depresyon kaynaklı ve ilişkiyi aksatacak düzeydeki kişilik değişimi diğer eş ile ilişkiyi bozabilir. Bunun organik temelli ilk işareti olan eşlerden birinin bunaması asıl etken olarak evlilik sıkıntılarını arttırabilir ve diğer taraftan da gerilmiş durumdaki ilişkinin ciddi şekilde bölünmesine neden olabilir.
Yaşlı çiftlere öneriler
Fiziksel problemleri yaşlılığın bir sonucu olarak görmemek gerekir. Yaşlıların bir doktora giderek cinsel check-up yaptırmaları, kilo almamaları, kiloluysalar en kısa zamanda zayıflamaya çalışmalarında fayda vardır. Bunun için doktor kontrolünde düzenli egzersiz yapmaları yeterlidir. Ayrıca stres, sigara ve aşırı alkolden uzak durulmalıdır.
Ölüm bizi ayırana kadar felsefesi
İncelenmesi gereken önemli bir öğe kişilerin evliliğe ne getirdiğidir. Uzun süreli bir evlilikte ölüm bizi ayırana kadar felsefesi vardır. Akli ve fiziksel değişimleri incelemenin yanı sıra, terapist bu yeni sorunların oluşturduğu zemini de incelemelidir. Yaşlı çiftlere diğer çiftlere uygulanan değerlendirmeler de uygulanabilir, ancak 4 öğe özellikle incelenmelidir. Bunlar; yaşla ilgili rollerine dair tepkileri, bireylerin kişilik tarzları, evlilikteki beklentiler ve yaşlanma öncesi etkileşim tarzlarıdır.