Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın, demiş Albert Camus. Çok haklı, uzun zamandır Türkiye her gün şehitlerine ağlıyor, kirli oyunlara, düşmanlığa ve cahilliğe bulanmış kin ve nefretin tohumları yeşeriyor, canlar yitiyor, gözyaşları sel olup akıyor. Yeter artık.
KARDEŞ OLARAK YAŞAMAYI BECEREMEDİK…
Tarihsel süreç içinde barış, uzlaşma, hoşgörü, savaş, şiddet, bağnazlık ve terör kavramları birbirine girdi, kafalar karıştı ve psikolojimiz bozuldu. Geldiğimiz son nokta; cennet vatanımızda kuşlar gibi uçmasını, balıklar gibi yüzmesini öğrendik ama bir arada kardeş olarak yaşamayı beceremedik, işte bu acı gerçek tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
TERÖR OYUNCUDUR…
Uygarlığın biricik sınavı, başkalarının görüşlerini anlama yeteneği ve acı bir duygu beslemeden, anlayışlı bir tartışma arzusu olan HOŞGÖRÜ, başka insanlın kusurlarında, kendinizin de payı olduğunu kabul etme olgunluğudur. Bu olgunluk yaşanabilir bir dünya oluşturmanın da ön koşuludur. Çünkü insanoğlu zaaflarla ve yanılmalarla yoğrulmuştur. Bu nedenle hoşgörünün olduğu yere şiddetin gölgesi bile düşmez. TERÖR, kin ve nefret yedek oyuncudur, yürekte hoşgörü, sevgi ve şefkat olmadığında sahaya çıkarlar ve kötülük yaparlar, herkese, her şeye. Einstein'ın dediği gibi; aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8’den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece 2’ye ayrılırlar: İYİ insanlar ve KÖTÜ insanlar. Hoşgörüsü, sevgisi ve şefkati olmayanlar kötü insanlardır, terörden beslenirler, terörü beslerler…
NİYE?
Hacı Bektaş-i Veli'nin dediği gibi, SEVGİ varken nefret niye, BARIŞ varken savaş niye, KARDEŞLİK varken didişmek niye, DOSTLUK varken düşmanlık niye, HOŞGÖRÜ varken bağnazlık niye, ÖZGÜRLÜK varken tutsaklık niye, ADALET varken, haksızlık niye?
YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM…
Şimdi yeni şeyler, hoşgörüye ve sevgiye dair sözler söylemek lazım. Ne kadar söz varsa düne ait, dünle beraber gitmesi lazım. Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçenin geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesinin hep yeşil ve güzel olacağını hatırlamak, öfke ve kırgınlıkları geride bırakıp akılcı davranmak lazım. Mevlana'nın dediği gibi; sevgide güneş gibi olmak, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi olmak, hataları örtmede gece gibi olmak, tevazuda toprak gibi olmak, öfkede ölü gibi olmak, her ne olursak olalım, ya olduğumuz gibi görünmek, ya da göründüğümüz gibi olmak lazım, dikende gül görmek lazım.
Bağırsak sağlığı, genel sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahiptir ve mikrobiyom dengesi bu sağlığın önemli…
Aşkın derin cinsel bilgeliği, cinselliğin sadece fiziksel bir eylem olmadığını, duygusal, ruhsal ve enerjisel boyutlarının…
Anti-enflamatuar diyet, vücuttaki kronik enflamasyonu azaltmayı amaçlayan beslenme yaklaşımıdır. Kronik enflamasyon, cinsel işlev bozuklukları, kalp…
“Nutrasötikler”, besin ve ilaç karışımı olan, besleyici ve sağlık yararları sağlayan ürünlerdir. Bu ürünler, yaşlanma…
“Andulasyon terapisi”, “biyomekanik vibrasyon” ve “infraruj (kızılötesi) ışınları” birleştirerek vücudun çeşitli sağlık sorunlarını tedavi etmeyi…
Alkali diyet, vücudun pH dengesini alkalinize etmeyi amaçlayan bir beslenme tarzıdır. Bu diyet, asidik yiyeceklerin…