“Yin ve Yang”, tüm felsefi öğretilerin özünde bulunan, evrendeki karşıt kutupları ve bu kutupların birbirleriyle olası ilişkilerini, yani evrenin ve hayatın kusursuz uyumunu anlatan bir öğretidir. Kökleri kadim Çin felsefesine dayanan Yin ve Yang öğretisine göre, evrendeki her şey iki kutupludur ve birbirinin karşıtıdır. Kutuplar, karşılıklı bağlılık ilişkisi içindedir ve birbirlerine dönüşebilirler. Aralarındaki ilişki karşılıklı bir üreten-tüketen ve destekleyen-kısıtlayan ilişkisidir. Kutuplar kendi içlerinde sonsuz alt kutupları barındırır. Gelmiş geçmiş tüm bilgi kaynaklarının ve inanç sistemlerinin temelinde yer alan “Yin ve Yang”, birbirinin tümüyle karşıtı ama birbirine sıkı sıkıya bağlı ve birbirini tamamlayıcı zıt kutuplardır. Yin ve Yang arasındaki bu “ikilik” (dualite) evrendeki devinimin ve hayatın kaynağını oluşturur. Tıpkı gecenin içinde aydınlığın, gündüzün içinde karanlığın, sıcağın içinde soğuğun olması gibi, kutuplar küçük bir miktarda da olsa mutlaka içinde kendi zıddını barındırır.
HER ŞEY ZIDDI İLE VARDIR…
“Yin ve Yang” öğretisi hayatın gizemlerinin yanıtlarını içerir. Kökeni antik Mısır’a giden ezoterik bir öğreti olan “Hermetik felsefe”ye göre, her şeyde cinsiyet vardır; her şeyin eril ve dişil prensipleri vardır. Cinsiyet bütün planlar için geçerlidir. Bütün zihindir, evren zihinseldir. Yukarıdaki aşağıdaki gibidir, aşağıdaki yukarıdaki gibidir. Hiçbir şey durmaz, her şey hareket eder, her şey titreşir. Her şey ikilidir; her şey iki kutba sahiptir, her şeyin kendi zıt çifti vardır. Benzeyen ve benzemeyen aynıdır; zıtların doğası bir, dereceleri farklıdır. Uçlar buluşurlar; bütün hakikatler yarım hakikatlerdir; bütün paradokslar uzlaştırılabilir. Her şey akar, içe ve dışa; her şey dalgalanır; yükselir ve alçalır. Her şeyde sarkacın salınımı vardır; sağa salınım, sola salınımla aynıdır; ritim kendini telafi eder. Her sebebin bir sonucu, her sonucun bir sebebi vardır. Her şey yasaya göre olur. Değişim, bilinmeyen bir yasadan başka bir şey değildir ve hiçbir şey bu yasadan muaf olamaz. Tıpkı Hermetik felsefede olduğu gibi Yin ve Yang felsefesinin temeli de çok eski Çin tarihine dayanır. Temelinde Tao felsefesi vardır. Tao’ya göre zamanın başlangıcından önce evrensel bir hiçlik vardı. Büyük bir şimşek çakması ile evrensel hiçlik ikiye ayrıldı. Bundan yer ve gök oluştu. Bu tüm ikiliklerin başlangıcı oldu. Buna Tao “Yin ve Yang” dedi. Yin ve Yang olmadan evrende hiçbir şey oluşamaz. İnsanın algılama ve yaratma kapasitesi ikilikler üzerinedir. İnsan her şeyi zıttı sayesinde algılayabilir. Erkeğin varlığını kadın, gecenin varlığını gündüz, kötünün varlığını iyi sayesinde anlarız. Çünkü insana ve hayata dair hiçbir şey zıddı olmadan açıklanamaz. Zıt kutuplar birbirinden bağımsız var olamazlar; gündüz olmadan gece, kadın olmadan erkek var olamaz.
YİN VE YANG DENGESİ…
“Yin”, dişil enerjiyi, “Yang” ise eril enerjiyi temsil eder. Ayrıca kadının içinde eril, erkeğin içinde de dişil enerji vardır. “Bir can var canında o canı ara! Beden dağındaki gizli mücevheri ara! Ey yürüyüp giden dost bütün gücünle ara! Ama dışarıda değil, aradığını kendi içinde ara!” diyen Mevlana ve “Bir ben vardır bende, benden içeri” diyen Yunus Emre’ye göre de “aşk” insanın bütünle buluşabilmesi ve içindeki zıt kutupları birleştirebilmesidir. Hayat, kadın-erkek, gece-gündüz, savaş-barış, iyi-kötü gibi zıtlıklar üzerine kuruludur. İnsan, şimdi ve burada ilkesiyle şu anda geçerli olan deneyimini açıkça algıladığında, ne yaptığının veya nasıl yaptığının farkındalığını kazandığında, hayatın zıtlıklarını fark edebilir, çevresini tanıyabilir, yaptığı seçimlerin sorumluluğunu alabilir, kendini bilme ve kendini kabul etme becerisini geliştirebilir. Farkındalık bilinciyle kadının içinde erkeği, erkeğin içinde kadını, çirkinliğin içinde güzelliği, kötülüğün içinde iyiliği, gecenin içinde gündüzü, üzüntünün içinde mutluluğu görebilir, hem içinde hem de hayatta her şeyin zıddıyla var olduğunu ve bu zıtlıkların birbirini tamamladığını keşfedebilir.
YİN KADINLAR VE YANG ERKEKLERİN UYUMU…
Birbirine “eşit” olmayan ama “eş” olan ve “eşit haklara sahip” olan kadın ve erkek, içlerinde birbirlerine ait parçaları taşımakla birlikte birbirlerinden farklıdırlar. Bu farklılık hem çekicidir hem gereklidir hem de çok iyi bilinmelidir. Çünkü kadınlarla erkekler dünyaya farklı açıdan bakarlar. Kadın varoluş özelliği nedeni ile Yin’dir ama içinde biraz da Yang bulunur. Erkek de varoluş özelliği ile Yang'dır ama içinde biraz da Yin vardır. Evrende gördüğümüz her şeyde bu uyum vardır. Genel olarak her parçayı ayrı ayrı algılayıp birbirine ekleyerek resmin tümünü oluşturan “Yang erkekler” lazer ışını gibi dünyayı “dar” açıdan görürken, önce resmin tamamını gören, sonra parçalarını keşfeden, parçaların arasında nasıl bir bağlantı olduğunu anlayan, ayrıntılardan çok bütün üzerinde duran “Yin kadınlar” projektör gibi “geniş” açıdan bakarlar. Kadın ve erkek bakış açısındaki temel farklar, duyguları, ihtiyaçları, bedensel duyumları, davranışları, seçimleri, söylemleri, öncelikleri ve ilgi alanlarını doğrudan etkiler.
YİN KADINLAR…
Her yönden yayın alan ve bunu her yöne yansıtan bir uydu antene benzeyen “Yin kadınlar”, uzun uzun konuşmayı çok severler. Onlar için duygular, romantizm, birlikte anı paylaşma, işbirliği yapma ve uyum çok önemlidir. Hedefe varınca nelerle karşılaşacaklarını düşünerek endişeye kapılırlar. Yalnızca kendileri için değil başkaları için de gerekli olabilecek bir sürü şey bulundurdukları ağır, süslü, parlak ve renkli çantalar taşımayı severler. Stres altına girince yakın olmayı ve konuşmayı seçerler, duygularını paylaşarak kendilerini iyi hissetmeye çabalarlar. İçgüdüsel olarak yakınlık ararlar. “Seni seviyorum, benim için çok özel ve değerlisin” cümlesi onlar için hayatın anlamı kadar önemlidir. Başkalarının gereksinimlerini gereğinden fazla yüklenirler ve önem sıralaması yapma becerisine duygularını karıştırdıkları için karşılaştıkları tüm sorunları bir anda çözmek isterler. Fikir üretirken çeşitli bakış açılarını incelemek ve olabildiğince fazla bilgi toplamak için uzun zaman harcarlar ama ürettikleri fikrin doğruluğundan emin olmakta zorlanırlar. Bu nedenle karar verme süreçleri uzundur. Herhangi bir sorun, çekişme ya da olumsuz bir deneyim yaşadıkları zaman gereğinden fazla sorumluluk alırlar ve kendilerini suçlama eğilimde olurlar. İlişkilerinde yaptıkları en önemli hata, bir biçimde erkeği geliştirmeye, değiştirmeye ve dönüştürmeye çalışmalarıdır. Fil hafızasına sahip oldukları için asla unutmazlar. Karşılarındaki kişiyi paylaşmak ya ilişki kurmak isteğiyle dinlerler. Seks yapmayı isteyip istemediklerine karar vermek için biraz zamana gereksinim duyarlar. Önsevişmenin zevkli süresini yaşamayı tercih ederler, cinsel istekleri yavaş kabarır ama bir kez isteklendiler mi kolay kolay doyurulamazlar.
YANG ERKEKLER…
Hedef tahtasının tam orta noktasına okunu isabet ettirmeye çalışan bir okçuya benzeyen “Yang erkekler”, kısa ve net konuşurlar, erotizme, yalnızlığa, sonuç elde etmeye, hedefe ulaşmaya, güç kazanmaya, rekabete, işe, mantık ve etkenlik gibi konulara daha fazla ilgi gösterirler, hedeflerine varma endişesi taşırlar. Yalnızca işe yarayacak şeylerin bulunduğu hafif, sade ve koyu renkli cüzdan taşımayı severler. Stres altına girince uzaklaşmayı ve yalnız kalmayı seçerler. Çözüm önerileri sunarak veya çözüm stratejilerini gözden geçirerek iyi hissetmeye çabalarlar. “Yardımına ihtiyacım var” cümlesi onlar için hayatın anlamı kadar önemlidir. Başkalarının gereksinimlerini gereğinden fazla yüklenmezler, önem sıralaması yapma becerisine sahip oldukları için tek bir sorun üzerinde yoğunlaşırlar. Balık hafızasına sahip oldukları için kolay unuturlar. Sorunlarını çözmek amacıyla bilgi toplamak için dinlerler, karar verme süreçleri kısadır. Kendi bilgilerine dayanarak bir fikir ortaya atarlar ve fikirlerinin doğruluğundan kesin eminmiş gibi davranırlar. Karşılaştıkları sorunlarda kendi sorumluluklarını düşünmeden önce başkalarını suçlama eğilimi gösterirler. İlişkilerinde yaptıkları en önemli hata, kadının sorunlarını çözmeye çalışmalarıdır. Ne zaman seks yapmak istediklerinden emindirler. Önsevişme bölümünü atlayıp boşalmayı veya orgazma ulaşmayı hedeflerler. Cinsel istekleri çabucak kabarır ve yine çabucak doyuma ulaşırlar.