Ana-babalık veya karılık-kocalık dünyanın en ucuz mesleği olmamalı. Evlenecek olan çiftlere verilecek olan eğitimde mutlaka cinsellik konusu da yer almalı.
Cinsel sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), 2000 yılından bu yana, çiftlere evlilik öncesinde eğitim verilmesini ve bunun zorunlu olmasını savunuyor. Bu eğitimle birlikte toplumun çekirdeği olan ailenin temel taşları daha da sağlamlaştırılacak. Böylece aile içi şiddet başta olmak üzere birçok sorunun, verilecek bu eğitimle önüne geçilebilecek.
CİSED'in Kamuoyuna Deklarasyonu – 2000
1-Anaokulundan başlayarak Cinsel Eğitim yasal olarak şart olmalıdır.
2-Ergenlik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri yasal olarak şart olmalıdır.
3-Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri yasal olarak şart olmalıdır.
4-Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri yasal olarak şart olmalıdır.
5-Cinsel sağlık bilimine üniversitelerimizde Seksoloji A.B.D. adı altında ayrı bir bilim dalı olarak yer verilmelidir.
6-Cinsel sağlık bilimi için “multidisipliner bir yaklaşım” şart olmalıdır.
Türk toplumunda son dönemlerde yaşanan bozulmalar genel toplum normlarını da büyük oranda tehdit etti. Aile bozuk olduğu zaman çocuk kendini güvende hissetmiyor. Problemleri büyütmeyi öğreniyor ama çözmeyi değil. Böyle olunca da bu insan ne yapıyor? İş hayatında da problemler yaşıyor. Toplum ve devlet için suçlu veya suça eğilimli bir insan olabiliyor. Kendisi gibi birini bulup evlenerek bu problemli aile yapısını bir sonraki nesle aktarıyor. Bütün travmaların ardında bozuk aile yapısı vardır. Suçlu kişiliklerin bu noktaya gelmesinde asıl suç bozuk aileleridir. Devlet bunun tespitini yıllar önce yapmış ve terörizmin arkasında bozuk aile yapısının olduğunu açıklamıştır.
Dünyadaki her meslek için bir eğitim, bir diploma gerekiyor. Mesela ben doktorluk yapabilmek için 6 yıl okudum. Sonunda da bir sınava girip diplomamı aldım. Doktorluk, ana-babalıktan daha mı pahalı bir meslek? Ama karı-koca veya ana-baba olmak için penis ve vajina yetiyor. Böyle cinsellik yaşanabilir ama karı-koca veya ana-baba olunmaz. Çiftlerin öncelikle cinselliği öğrenmeleri, anlamlarını keşfetmeleri ve onun sorumluluğunu taşıyabilecek doğru bilgileri öğrenmeleri lazım.
Anne-babalar, evlilik öncesi cinsel danışmanlık ve rehberlik eğitimlerini almalıdırlar. Bunun için gecikilen her gün Türkiye’nin temelinden çalınan tuğla gibidir. ABD’de aile filmlerine özel bir bütçe ayrılır. Ailenin kutsiyeti, mutlu ailenin sağlanması ve aile birliğinin fotoğrafını yansıtan filmlere sahip çıkılır ve kendi toplumlarına karşı böyle bir propagandaları var. Orada aile önemsenmeye başlanmış ama bizim gibi muhafazakâr ve geleneklerine bağlı bir ülkede aileye sahip çıkılmıyor ve adeta korunmak istenmiyor. Bu büyük bir çelişkidir ve bir an önce giderilmelidir.
Bu ülkede yetişmiş binlerce aile hekimi, psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanı ve hemşire var. Kadro hazırdır. Bu kişilere 1-2 aylık hızlandırılmış bir eğitimle bir sertifika verilebilir ve bu sertifika ile Aile Danışma Merkezleri açabilirler. Bu merkezlerde evlilik öncesinde çiftlere eğitim verilebilir. Bu eğitimlerde, çiftlere ana-baba olmanın sosyal rolü öğretilebilir. İki yeni insan olarak nasıl yeni bir hayatı kurmaları konusunda fikir verilebilir, kendi aralarında nasıl bir iletişim kurmaları gerektiği anlatılabilir. Bu çok önemli çünkü her sorun iletişimsizlikten kaynaklanıyor. Evlenecek çiftler, problemleri yok farz etmeyi değil çözebilmeyi öğrenmeliler. Olası problemlerin çözümü için kendilerini nasıl değiştirebileceklerini bilmeleri gerek. Çünkü insanlar başkalarını kolay kolay değiştiremezler ama kendilerini kolaylıkla değiştirebilirler. Ayrıca çiftler, cinsellikte olmazsa olmaz kuralları, yapılması ve yapılmaması gerekenleri öğrenmeliler. Böylece daha keyifli ve bilinçli bir cinselliğe adım atacaklardır. Elbette anne-babalık eğitimi de önemli. Gelecekte çocuklarına nasıl yaklaşmaları gerektiğini, onların sorunlarını nasıl çözmeleri gerektiğini öğrenmeliler. Her ana-baba kendi ahlaki değerlerini ve savundukları toplum kuralları, o çocuğa aktarmalı. Bunun da baskı ile değil sevgiyle aktarılması gerektiğini öğrenmeliler. Çiftlere verilecek bu eğitim bizce yasal olarak şart olmalıdır. Avrupa Birliği demeden önce biz bunu yerine getirmeliyiz. Bu eğitimle tecavüze uğrayan çocukların, NÇ gibi vakaların, kadına yönelik şiddetin ve de cinsel istismar başta olmak üzere aile yapımıza yönelik her türlü bozulmanın önüne geçebiliriz. Ayrıca eğitimin yanı sıra, uzmanlar çiftlerin evlenmeye hazır olup olmadıklarını gözlemleyecek, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı olanlar ya da cinsel ve ruhsal sorunları olanları ortaya çıkaracak ve tedaviye yönlendirecekler.