'Ne zaman seni düşünsem yalnızlığım aklıma gelir,
Bir ürperti gibi derinden derine duyarım çaresizliğimi
Nedir bu gürültüler derim, top patlamaları
Nedir bu şakaklarımda zonklayan ağrı
İçimden dalga dalga boşanan gözyaşları ne
Bu hangi nehir ki uzayıp gider alabildiğine
Nedir bu ümitsizlik dolu bu kahır dolu yaşlar
Bu denizler altında kopup gelen fırtına
Bu bir çağlayan gibi uğultulu yaşlar…'
Ümit Yaşar OĞUZCAN
Canım;
Ve yine sensizliğimin ertesi…
Annem der bazen:'Cahil oluyor insan.' Beni saran kollarından koparken nasıl bırakmışım seni. Hazırlarken sırt çantanı ellerim nasıl yavaş davranmak istiyordu bilsen. Terminal insan kalabalığı, soğuk ve gürültülü, kaptan şoförler umursamaz. Fiziksel ayrılığımızın ardından senin gidişinin farkında değilmiş gibi görünen ama sonunda gittiğini bilerek bana içten içe gülen muavinler, her şey ama her şey ardından acı verdi bana. Ve basık kent beni sessiz sensiz bekliyordu sanki. Ne garip.
'Sevgilim, seninle varım, seninle tat alıyorum hayattan ve seninle kendimden geçiyorum " derken yine söyleyemediğim sözcükler kalmıştı dilimde, yine doyamamıştım sana ve sohbetine. Takvime göre yalnızca üç saat, bana sorarsan aradan uzun zaman geçti ve ben seninle sanki hiç konuşmadım, sanki dudaklarım karşı konulmaz bir açlık içinde seninkilerle hiç kenetlenmedi. Ahh ahh.
Şairin deyimiyle:'İçimde sokak fenerlerinin yalnızlığı' yani acımasız yalnızlığım okyanus ortasında tek kalmış çocuğunkine denk. Öfkemse o yalnızlığa eş.
Ben sensiz, sen bensiz, ben sende, ben gündüzünde gecende, ben ıssızlığında gecenin feneri, sen ilk ışıklarıyla sabahın sıcak güneşi. Tek ayrılığımız hep birlikte olamayışımız, tek yalnızlığımız bir araya gelemeyişimiz.
Saat: 08.30 da telefon açtım Samsun'a, saat:09.00 da açtım, yoksun. Canın hemen eve girmek istememiş ve bir yerlere uğramışsındır, hakkın var ama bilirisin umurumda değil. Bafra'yı aradım sonra, annen: 'Az önce aradı' dedi. Demek ki Samsun'a inmiştin. Sonra sabah saat:07.00 da aradım seni. Ama yanıt yine yok. Duymamışsındır belki telefonu. Öğleye doğru da Bafra'ya gidersin, evde bulamam seni. Bu mektup sana ulaşana kadar hepsi geçer gider ama gerçek olan benim yaşıyor bu duyguları hissediyor olamam. Ne yapabilirsin? Hiçbir şey. Boş ver sen, böyle sitemlerim olur arada.
Akşam bir arkadaş geldi hanımıyla. Arabayla dolaştık kendi gece ikiye kadar. O saatte ne yapıyordun bilmiyorum. Ama Amasya'ya kadar gittik. Gözlerimle senin gözlerinin geride gördüğü en son doğaya baktım bir noktada onlarla buluşabilmek için.
Birbirimizi gördüğümüz her gün, her gece, her sabah, her saat gözlerimize yerleşen o pırıltı hiç sönmesin istiyorum. Her çalan telefonda sesini duymayı, yanımda olduğunu ve beni hep seveceğini söylemeni de istiyorum. Senin de hep söylediğin gibi: 'herşey birarada olmuyor.' Hayatta acıyla mutluluk bir arada. O'ndan öncekiyle ayrıldığım gün, içip sarhoş olmuş, trafik kazasında ölmüştü hatırlarsan. Çok etkilenmiştim. Belki o nedenle O'na 'ne yaparsa yapsın umurumda değil' diyemiyorum. Bilemiyorum ama yeterince üzüldük. Senin bu konudaki yaklaşımın çok önemli. Her şeye rağmen sevgi dolu ve anlayışlısın. Ne kadar zor olduğunu biliyorum. Sen haklısın, bunların hepsini haketmeden yaşamıştın, yaşamıştım. Acı duyarak, acı vererek acılar unutulmuyor. Her güzelliğin geçmişe çarpıp zedelenmesine izin vererek yaşayamayacağımızı biliyordun ve şimdi bende anlıyorum seni. Evet artık o hala hatırladıkça beni ürperten hüzün dalgalanmalarını istemiyorum. Ve bu sıkıntılar artık hiçbir zaman yıkılmayacağımız o son ve en sağlam yere ulaştıracak bizi, buna inanıyorum. Üzülme ve hiçbir zaman unutma, bendeki ruh sonsuza kadar sana ait gibi geliyor bana. Hatta 'gibi'si fazla. Hemen gevşeme:)))
Canım,
Güzel içini korkular, kara bulutlar, kaygılar, ardı arkası gelmez sorular kaplamışsa, bir parıltının özlemini çekiyorsa yüreğin, izin ver bana gönlünün güneşi olayım. Bir gün bana: 'Gökyüzü güneş olsa…' demiştin ya , ben tamamlıyorum şimdi: 'Gökyüzü güneş olsa yokluğunun zifiri karanlığından arındırmaz beni.' Unutma ki; sen yıllarca seveceğim, garip bir bağımlılık garip bir yakınlık duyduğum, sayısız ve uzun geceler boyu hep yanında yatmayı arzuladığım ve doyamadığımsın.
Aşkı olmayanlara acıyorum bazen. Kimsesiz, kanatsız kuş gibiler. Vah vah onlara. Sevgim yatağın, aşkım yorganın, yüreğim yastığın olsun. İyi uyu bir tanem…
Öpüyorum hayatım.
Seni seviyorum.
Hala ve daima…